Antalya’dan Kemer’e giderken veya Kemer'den Antalya'ya dönüşte Antalya girişinde hareket halindeyken bile "bir dilim pasta" gibi küçük ve çekici bir adacık görürsünüz. Bir misafirimizle birlikte veya ilk kez gören biriyle seyahat ediyorsam, sorarlar? Sahi nedir bu güzel adanın ismi? Adanın ismini söylediğinizde ise istenmese de olumsuz bir hava oluşur düşüncesiyle “küçük ada” der, Piri Reis’in yaptığı isimlendirmelerden bahsederek yola devam ederim. Hatta bir seferinde oğlum beş altı yaşlarındayken o küçük adayı sormuş ve cevabını da iyi ki kendi benzetimiyle söylemişti: “Baba ne güzel bir ada, bir dilim pasta gibi!” Ben ve oğul o küçük adaya bilinen ve kullanılan adından ziyade; bir dilim pastaya benzediği için o günden beri "Bir Dilim Ada" ve "Güzel Ada" diyoruz...

İmaj önemlidir!
İmaj izlenimdir, algılanandır, bilinçaltına işlenendir veya kurgulanarak algılatılandır! Tabii algılanan ve imgeleştirilen unsur olumlu mesaj veriyorsa önemlidir ve değerlidir. Ancak duyu organlarıyla algılananlar yanında, bir nesne ya da bir fikrin farklı algılanmasına yol açan başka etkenler de vardır. Örneğin isimlendirme, öyle ki pek çok etken gibi isimlendirme de son derece önemlidir. Saklı kent, Cennet vadisi, Cehennem çöküğü, Giden gelmez dağları, Çığlıkara ormanları, Gökçeada, Kuşadası, Sıçanadası, Güvercin adası gibi isimlendirmelerin bir bölümü çekici ve hoş izlenim bırakırken, bir bölümü ise iticidir... Görüldüğü gibi isimlendirme imaj için ilk ve önemli izlenimi oluşturuyor. Öyle ki algılanan ile algılatılan arasında benzerlikler varsa imaj güçlenir, birbirini tamalar, birbirini besler, büyütür, geliştirir. Oysaki yaygın kullanılan adıyla "Sıçan Adası" olarak bilinen güzel ada kanıksandığında sorun yok gibidir, ancak bir yabancıya bir misafire ilk söylendiğinde itici geliliyor, en azından çekici gelmediğini hissedebiliyorsunuz. Böyle olunca da adayı görmek ve ziyaret etmek isteği uyanmıyor. Doğrusu bu ya, oluştuğunu düşündüğüm bu negatif izlenim nedeniyle yaygın olarak kullanılan o isimlendirme, bana da hep  itici gelmiştir... Bu nedenle bu küçük ama güzel adadan bahsederken bilinen ve yaygın kullanılan o isimlendirmenin yerine; çekici ve sempatik olsun diye adanın adını "Güzel Ada" olarak ifade etmeyi yeğliyorum... Çünkü söz konusu isimlendirme, Adanın güzelliğini ifade etmediği gibi nefis görüntüsüyle de uyuşmuyor. Tarihi verilere ve Prof.Dr.Mustafa Adak’ın (2005) belirttiğine görev söze konu ada; 1522 yılında Piri Reis tarafından hazırlanan “Bahriye” kitabında “Güvercin Adası” olarak geçmektedir. Aynı zamanda güvercin, martı ve başka kuş türlerinin burayı kuluçkalık alanı olarak kullanmakta olmaları nedeniyle “Kuş adası” olarak ifade edilmiş ve adanın Antalya Limanı’ndan on iki mil uzaklıkta olduğu notu düşülmüştür.

İsimlendirme önemli!
Geçtiğimiz hafta çok değer verdiğim bir tanıdıktan söze konu bu adadan bahseden hoş bir mesaj aldım... Bu hoş mesajda söze konu adanın yaygın kullanım adıyla yani Sıçan Adası olarak geçmesi mesajın içerdiği hoşluğu (yukarıdaki izlenimlerimden de etkilenerek) azaltıyor gibiydi, azaltıyordu.  Bunu düşünürken bu "adanın ismini değiştirsek nasıl olur?", diye aklımdam geçirdim ve aslında değiştirmek hoş olur, sonucuna ulaştım... 

Adacığın yeni adı: “Güzel Ada!”
Bu güzel adanın adı Güzel ada olabileceği gibi, Piri Reis’in ifade ettiği gibi Güvercin Adası veya Kuş adası da olabilirdi veya Bir Dilim Ada, Yeşil Ada, Konik Ada veya Sivri Ada da olabilirdi... 
Adanın adı değiştiğinde veya bir şekilde  adacığın adının değiştirilmesiyle adanın daha sempatik hale geleceği hatta iyi bir düzenlemeyle cazibe merkezi haline gelmesi de beklenebilirdi... Yine bu çerçevede "Bir Dilim Ada", aslında son yıllarda önemli çalışmalar bulunmakla birlikte Antalya'nın unutulmuş değerlerinden biri gibi duruyor. Akdeniz’deki az sayıdaki adalarımızdan bir olması nedeniyle; Akdeniz’in mavisi içinde "ben buradayım!" demek istercesine göz alan ve ışıldayan değerli bir yeşil taş, bir zümrüt gibi batıdan Antalya'ya geleni ve batıya gidenleri selamlıyor. 
İlgili birimler konuyu bu çerçevede ele aldığında, ilgilendiğinde uygun ulaşım seçenekleri sunulduğunda ve doğayı bozmayan küçük tesisler yapıldığında;  Ada, bir şekilde yat turizmi yanında günübirlik ziyaretlere de açılabilir. Böyle bir potansiyel görünüyor... Ve aslında Sarısu, Tünek Tepe neyse Güvercin adası da, Bir Dilim Ada da O, denilebilir ve ilgi çekeceği kesindir... Doğru bir planlama ve doğru bir sunumla topluma hizmet vermek, Antalya’nın imajına değer katmak yönünde Antalyalılara ve hatta iç ve dış turizme açılabilir…

Bir dilim pasta alır mısınız? 
Ve ada topluma açıldığında insanlar adaya her çıkışlarında;  yaygın adıyla adanın ismi söylenerek Hoş geldiniz!, yerine; uçuşan kuşlar ve özellikle martı ve  güvercinlerin sesleri eşliğinde şöyle bir yazı karşılasa nasıl olur? 
•    Bir Dilim Adaya, Güzel Adaya Hoş geldiniz!" 
Sonra da gülümseyen bir ifadeyle yaklaşan bir genç; "Bir dilim pasta alır mısınız?  Yanında da bir Türk  kahvesi...", demiş olsa, nasıl olur? 
•    Çok hoş olur! Hem gönüle yerleşir, hem gönül  alır, hem de kırk yıl hatırda kalır...

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner165