Av. Kenan Yaşar

Her şeyin ışık hızıyla değiştiği, değerlinin değersiz, anlamın anlamsız, hainin vatanperverle bir anda yer değiştirdiği bu çağda edebiyat da şüphesiz nasibini alıyor. Şiir kitaplarının basımının yapılmadığı, raflarda yerini bulamadığı, ansiklopedilerin sessiz sedasız hayatımızdan çekildiği sulandırılmış, kakafonik bir yazı hayatı kapımızda...

Sosyal medya sayesinde herkes şair, herkes yazar ama kalite hak getire. 

Toplumun sürekliliğini sağlayan kurallara harfiyen uyan, neslini çoğaltan geniş insan kitleleridir. Oysa toplumsal hayat son derece değişkendir. Zaman zaman toplumun doğrultu değiştirmesi gerekir. Bunu sağlayacak olanlar ise mevcut kuralları takmayan yeninin peşinden koşan, bambaşka bir hayat için kafa yoran istisna insanlardır. Bu gruba girmeyi edebiyatçılar kadar hiç kimse hak etmez.

Nazım Hikmet'in Bursa Cezaevi'nde yatmakta iken bir genel müdür ile arasında geçen diyaloğu anmanın tam sırası: Genel müdür cezaevinde Nazım'ı görmek ister. Yanına çağırtır. Nazım'ı gören müdür alaycı bir edayla:

- O kadar abarttıkları Nazım sen misin?

- Sen Ömer Hayyam'ı bilir misin?

- Tabii ki, elbette bilirim.

- Peki, sen Hayyam döneminde yaşamış İran Hükümdarı'nı bilir misin?”

- Hayır, bilmiyorum.

- İşte fark burada. Seneler geçecek, herkes Nazım Hikmet'i hatırlayacak ama seni kimse bilmeyecek ve hatırlamayacak.

Bugün Necip Fazılları, Nazım Hikmetleri yargılayanlar hatırlanmaz ama onlar hatırlanır.  Bugün onların büyüklüğünün gölgesinde topaç çeviren bugünkü yöneticiler dün yapılan zulme lanet ederken kendileri de başka bir şekliyle bugünkü edebiyatçıları yok saymaktalar. Kısacası bugünkü edebiyat filizlerin yetişeceği ortamlar sağlamak yerine dünkü ağaçların meyvesini ağacı kurutacak kadar dererek tüketmekteler.

Şüphesiz umutsuzluğa kapılıp kenara çekilmek, mücadeleden kaçmak doğru değil. Ama ne var ki edebiyatçıların kendine çeki düzen verip edebi olmayanla arasındaki mesafeyi epey açması gerekiyor.

Sığ zihinlerin bir çırpıda alıp kullanamayacakları bir dil geliştirilmesi gerektiği düşüncesindeyim. Edebi değere sahip olanla olmayanın siyah ve beyaz kadar kolay ayrılabileceği bir dil. Kısacası ey edebiyatçılar,  kapınızı kötü kullanımlara karşı kilitleyiniz. 



Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.