tiyatro: tek sahne tek perde

ikinci çoğul şahıs: istanbul’u gördün mü? nasıl direnmiş... ağaç kesilmesine... doğanın hırpalanmasına… 

birinci tekil şahıs: evet. haksızsın. büyük bir haksız... hiç sakız ağacının şilebi eline değdi mi? çam ağacının reçinesi pantolonuna damlayınca şükür mü ettin, kahretsin mi dedin? bok böceği görünce tiksindin mi? evinin duvarıyla asfalt arasında bir otu görüp asıl direniş budur diyip, otu sevdin mi? yahut evimin duvarında ot var diye yoldun mu? evinde hiç örümcek ağı oldu mu?

ikinci çoğul şahıs: bunlar nasıl sorular. elbette olmadı. 

birinci tekil şahıs: def ol. otlardan direnmenin ahlakını öğren. örümceklerden bir kabahati gizlemenin yüceliğini, bok böceklerinden öğreneceklerin de vardır şüphesiz. bir daha gelme.
İkinci çoğul şahıs: biz devrimciyiz. bu düzen değişecek. gerekirse her şeyi yakıp yıkarız. bak sen ve senin gibilere inat eylemlerimiz bütün şehirlere sıçradı. halk isyanı bu.

birinci tekil şahıs: evet halt (halt) isyanı bu. insan şuurunun, çölde kaybolup giden bir ırmak gibi, kaybolması. uçurumunu yanında taşımadın sen hiç. hayır. devirdiğiniz şey iffetiniz sadece. yağmaya açtığınız şey de. size insanın bedduası kabul olmaz. size yeryüzünün bütün nebatı lanet etsin. 

sahte merhamet

hayatında hiç, susuzluktan kurumak üzere olan ağacı sulamamış
hayatında hiç, yarası derin bir ağacın gövdesinden çıkan reçineye el sürmemiş
hayatında hiç, acziyeti gözlerini yaşartmamış
hayatında hiç, karınca görmemiş
hayatında hiç, son lokmasını biriyle bölüşmemiş
hayatında hiç, göz koyduğu şeyden mahrum olmamış
hayatında hiç, akşamın hayrının, sabahın şerrinden kötü olduğunu bilmemiş

hayatında hep, istemiş
hayatında hep, bilmiş
hayatında hep, ……………………………………

insanların merhameti sahtedir. 

bütün vandallığını hem derisi olarak hem elbisesi olarak giyinip, her şeyi ateşe vermeye çalışan güzel kızlara ve yakışıklı erkeklere, çağdaş, laik, aydın devrimci çocuklara bakın. deviriyorlar her şeyi. ağaçları, araçları, anaçları… 

ellerine, barbarlığın aletini edevatını alıp önüne gelene sallayan gen yoksullarının rahmetine ihtiyaç duymaz nebatat. 

gözleri, elleri, ayakları, kalbi, vicdanı, nevri kağaşamışların enkazından çıkan tozla her yere zehir saçanların rahmetine ihtiyacı yoktur, mevcudatın….

sadece insana bulaşan, bütün insanlık hastalıklarını ulu orta ortaya döküp bağıran, böğüren, haykıran şeytanoğullarının rahmetine ihtiyaç duymaz hayvanat. 

İpekten, atlastan, hint kumaşlarından örülmüş yatakların üstüne fikrinin aklının necasetinin kirini düşüren ifritlerin rahmetine ihtiyaç duymaz kurt-kuş-ot, ot-kuş-kurt.
bana merhametinin ağırlığını söyle, sana kim olduğunu söylemeyim. 


Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.