Yapıp ettiğine katlanmanın gerçekten güç olduğu İsrail diye bir belası var dünyanın. İsrail, dünyayı parmaklarında çevirmeye alışmış bir devlet. Sadece yanı başındaki Filistinlilere değil, dünyanın öte başındakilere bile musallat olmayı seciyesi haline getirmiş yabani bir devlet. İsrail’in bundan sonra yapacakları, bu güne kadar yaptıklarından daha temiz olmayacak.

İsrail devletinin, Filistin topraklarında ve Filistinlilere çevirdiği herzeler aslında sadece aysberg. Yani buz dağının görünen yüzü… Dünyanın dört köşesinde, biçimsiz bir edayla elini kolunu sallaya sallaya at koşturan İsrail, kendisine duyumsadığımız öfkeyi bile kontrol eder hale geldi. Yani biz Türklerin, yapıp ettikleri yüzünden İsrail’e bilediğimiz dişin biley taşı bile made in İsrail. 

Kime nasıl mukavemet edeceğimizin haritasını ceylan derisine çizip, bizi ayartan ve elimize tutuşturan o fitneci devlet, bizim sandığımız kadar yavan, safi zalim bir akılla yürütülmüyor. Önce 21. yüzyılı ele geçiren İsrail, şimdi benliğimizde ve itikadımızın üzerinde yaptığı arkeolojik kazıyı öfkemizin ve merhametimizin üzerinde yapıyor. Biz Türkiyeli Müslümanlar ise tarihi eserlerimiz ortaya çıkacak heyecanıyla avutup duruyoruz kendimizi. Oysa benliğimizde yapılan kazıda ortaya çıkan işe yarar ve göz alıcı şeyler bir İsraillinin vitrinini süslemeye yarıyor. Arta kalan çer çöpü ise bize kuzgun diye yutturuyorlar.

Nasıl mı? Bunun en bariz örneğini, yaklaşık 20 yıldır elimizde dolaştırdığımız boykot listesinde görüyoruz mesela… İsrail’in bulunduğu coğrafyada tozu dumana katmasına gösterdiğimiz tepkilerden biri de ne garip ki bir İsrail ısıtması olan boykot etme (yapma) tepkisi. 

İşte bütün sır burada gizli.

Boykot… Bu bir soy isim. Kaptan Charles Cunnigham Boycott  denilen adamın soyadından arta kalan bir kelime. Yapmak fiiliyle mi yoksa etmek yardımcı fiiliyle mi kullanılacağını bilemediğimiz tanımsız bir hal. İngilizlerin -her zamanki- parayla ilgili bir meselesinin başrolünde olan ve işçisine zulmetmiş bir adamın soyadı, geliyor inancımızın, itikadımızın zorunlu kıldığı bir tavra isim oluyorsa burada sahih bir durum yoktur. Ve asla olmayacaktır. 

İsrail’in Filistinlilere yapmış olduğu zulmün karşılığı olarak “İsrail malıdır” almayan denilen şeylerin hiç birinci birincil derecede ihtiyacımız olan şeyler değil. Keyfe keder şeyler. “Şunu alırsanız Filistinlilere kurşun satın alıyorsunuz demektir’ diye şuurumuza tecavüze yeltenenler bize halis insanlar olduklarını ispat etmediler. Bunlar Yahudi malı diye market market gezerek kendince “müminürünler” arayan kardeşlerimizin evleri İsrail kamelyası gibi. Sadece evleri mi? Hayır, üstü – başı bir yana, anlayışı ve yaşantısıyla sanki İsrail folklor ekibinin başı gibi ortalıkta dolaşan arkadaşlar kolayla kafa buluyor. 

Beyler! İsrail dediğimiz devletin vahşeti, kola almamakla, bisküvilere tavır koymakla, çikolataları eritip dereye dökmekle son bulmayacak. Bu tutumu hafife almak değil muradım. Bize, almayın - boykot edin dedikleri şeyleri hayatımızdan çıkarmaktır asıl olan. Bize boykot emri verenler boykotu salıklayıp liste liste elimize neyi alıp almamamız gerektiğini ifade edenler önce İsrail’den ne farkları var bunları teker teker izah etmeli. Karabulut gibi üstümüze çöken vahşiliğin, göğümüzden çekilmesi için esen halis bir rüzgâr olduğunu ispat etmeliler. 

Biz müminlere şöyle bir emir var; “sevdiğiniz şeylerden infak etmedikçe asla iyiliğe nail olamazsınız” bütün mesele bu ayetin bize ve şuurumuza zerk etmek istediği manada, simetrisiyle birlikte bu ayeti düşünmekte… 

Modernlik tam böyle bir şey işte. Modernlik, bütün uyacanlığı ve çakallığı ile, falçatayla etimize çentik atar, sonra yüzsüzlüğüyle acır, yaramızı sarmaya kalkar, falçata taşımanın zararlarından bahseder, sonra insanlığın yakaladığı gelişmelerle etimizde iz kalmasın diye bizi estetisyene götürür, etimizden akan kanı da kırmızının en güzel tonu diye bize çiçek olarak sunar. ‘Bütün İslam coğrafyası coğrafya kan ağlıyor, birlik beraberlik gerek’ hede hödesinden başka mikro algısı olmayan biri olarak akşam israildöşemeli evimize yollar. 

Avemelerde zaman tüketen, akıllı telefonlarla sonradan görme ahlakçı kafayla cihat yapan, meme uçlarına kadar sahih kostümlerle ve prada gözlüklü, saten paspahalı eşarplarla tevazudan uzak, rimelli, bol rujlu, bol allıklı endamla, ürün boykotu yaparak zalime direnen zeka olarak bizi dışarı salar… 

Hey gidi hey.!!!

Boykot yapmak ya da yapmamak, boykot etmek ya da etmemek!

İşte bütün mesele bu değil hafız!!!
 





Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
Ahmet Mürsel 2014-08-13 15:45:12

modernlikten uzak durmak mıdır İsrail'i boykot etmek hafız.bütün mesele bu değil be.çağın ötesine dönmek öyle kolaysa sen bir dön görelim hafız?

banner165