Öneriler


Aslında kararlılık gösterildiğinde çözümü “kolay”, ancak önem verilmediğinde “zor” bir konuyla karşı karşıyayız. Bu kapsamda mevcut durumda neler yapılabilir, neler yapılmalıdır? konusunu tartışmaya açmak üzere aşağıda  bazı düşünceler paylaşılmıştır(Özçatalbaş, 2012).

Milli Eğitim Bakanlığı ilkokul öğretim kitaplarında yabancı sözcüklere yer vermemeli,

Trafik, grup gibi sözcükler Türkçeleşmiş veya yaygın kullanıma sahip ise iki sessiz harf arasına “ı” ve “u” gibi harfler alınarak, örneğin tırafik ve gurup olarak yazılmalı,

En azından okuma yazma öğrenen çocuklara yönelik hikayelerde geçen yabancı kahramanların isimleri Türkçe telaffuzuyla yada Türkçe isimler verilerek yazılmalı,

Öğretmenler ve ebeveynler bu konuda bilgilendirilmeli ve bilinçlendirilmeli,

Çocuklara yönelik yayın yapan yazılı ve görsel medyanın bu konuda duyarlı olması istenmeli, hatta sağlanmalı,

Çizgi film ve benzeri çalışmalarda filmdeki oyuncuların yabancı isimleri Türkçe telaffuzuyla yazılmalı ve söylenmeli,

Buralarda kullanılan kavramlar (ultimate, allien force gibi) Türkçe anlam ve telaffuzlarıyla verilmeli,

Türk Dil Kurumu ve Milli Eğitim Bakanlığı okuma yazma öğrenen çocuklara yönelik (ve sonraki dönemler için de) hazırlanan okuma metinlerindeki hataları ve eksiklikleri gidermek üzere çalışmalı,

Türk Dil Kurumu ve özellikle Milli Eğitim Bakanlığı, Radyo Televizyon Üst Kurulu ile yayınlarda yapılan seslendirmelerde bu konuda hassasiyet gösterilmesini talep etmeli ve ortak çalışmalı,

Yukarıda adı geçen ilgili resmi kurumlar ve üniversiteler yanında, eğitim alanında faaliyet gösteren özel ve sivil toplum kuruluşlarıyla sürdürülebilir bir işbirliği ve güç birliği yapılmalı.

Yukarıdaki saptamalar ve ifade edilen sorunlar esasen eğitim bilimcilerin ilgi alanına girmekte olup, belirtilen sorunların doğru sorun saptama yöntemlerinin kullanılmamasından veya konuya yeterince hassasiyet göstermemekten kaynaklandığı düşünülebilir. Ancak her ne olursa olsun bu yapının çocukların algılarını ve öğrenme hızlarını düşürdüğü ve ayrıca kültürel değerlerin ve milli kimliğimizin bozulmasına ortam hazırladığı da açıktır. Bu nedenledir ki,  konu sadece ilgili kamu kurumlarını değil doğal olarak tüm insanlarımızı ve milletimizi ilgilendirmektedir. Dolayısıyla bu yazıda yukardaki tartışmalar çerçevesinde yeni okuma yazma öğrenenler üzerinde oluşan algılayamama yada anlamlandıramama karmaşasının sonlandırılması gerektiğine ve bu alanda bir yol haritası çizilmesi gerektiğine dikkat çekilmiştir. Buna göre yukarıda verilen mesajların diğer öğretim süreçlerinde yer alan öğrencilerimize, hatta toplumun bütününe yönelik olarak dikkate alınması ve süreçlerin birbiriyle  ilişkilendirilmesinin doğru olacağını belirtmek gerekir.


Sonuç olarak; dil ortak duygu ve değerlerde buluşmaktır, kütür, düşünce, hedef paylaşımıdır, geçmişten gelen duygu ve birikimi almak gelecek kuşaklara selam yollamaktır, dil topluluğu millet yapan en önemli ortak paydadır ve bu nedenlerle dili doğru kullanmak milli olmanın gereğidir.


Bu kapsamda bunun farkında olarak her yaş grubunun öğrenme becerisi, psikolojisi ve algılama kabiliyetini göz önünde bulunduran bir anlayışla geleceğe yönelik doğru yöntemlerle belirlenmiş başarılı bir yol haritasının ortaya konulması gerekiyor ve alınacak doğru kararların mutlaka hayata geçirilmesi üzerinde ısrarla durmak gerekiyor.

 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.