İşte Uslu7nun değerlendirmeleri: “Mısırda yaşanan gelişmeler Mısır halkının, Mısır’ın tarihine yaraşan bir biçimde bir sahiplenme ve duyarlılık ortaya koymasına neden oldu. Mısırlı Müslümanlar kendi seçtiklerini bir başkasına beğendirmek gibi bir zorunlulukları olmadığını haykırma fırsatı buldular. Dünyada bugüne kadar insan hakları, demokrasi, çağdaşlaşma konusunda bize ev ödevi, ders verenler, yargılayanlar ve sorgulayanların da sahici olmadıkları gerçeği ortaya çıktı. Bugün darbeye darbe diyemeyenlerin, insan hakları ihlallerini, katliamları, gösteri yürüyüş hakkının engellenmesini görmezden gelenlerin iki yüzlülüğü ortaya çıkmış oldu. Bunu çok net bir biçimde görüyoruz. Dolayısıyla, gerek Avrupa Birliği gerek Amerika Birleşik Devletleri gerekse batı dünyası diyebileceğimiz aynı kategoride değerlendireceğimiz ülkelerin aslında dertlerinin demokrasi, insan hakları olmadığıdır.

Asıl amaçları İslam ülkeleri söz konusunda olduğunda, İslam ülkelerinin yönetim biçimiyle, halkının değerleriyle, kendi özgür iradesiyle, seçim yapması ile değil oralardaki sömürge yönetimlerin devam etmesi dikta da olsa güdümlü yönetimlerin orada var olmaya ve kendi çıkarlarının sürmesini istiyorlar. Böyle bir acı gerçekle yüz yüze kaldık. Bunu da İslam dünyasının ya da gelişmekte olan ülkelerin görmüş olması 3. Dünya ülkelerinin görmüş olması son derece önemli. Batı demokrasi konusunda artık bize ders veren, yön veren ev ödevi veren değil tam tersi bizden demokrasi dersi alabilecek bir durumda ve ihtiyaçta olduğunu bu vesile ile görmüş oldu. Mısırlı Müslümanların bu mübarek ramazan ayındaki direnişini tabi ki selamlıyorum. Bu direnişin bugün olmasa bile yarın mutlaka başarılı olacağına inanıyorum. Çünkü zulüm dünyanın hiçbir yerinde tarihin hiçbir döneminde ilelebet payidar kalmamıştır. Tarih, zalimler çöplüğüne dönmüştür.

Halkına zulmedenler, halkına haksız yönetimi reva görenler, halkının hangi doğruları kabul etmesi gerektiğini halkına dikte ettirenler nitekim bugün tarihin çöplüğünde yerlerini almışlardır. İnanıyorum ki Mısır’da yakılan ateş, meşale artık sönmeyecektir. Bütün Arap ve Ortadoğu coğrafyasını sararak halkın kendi iradesini, ortaya koymasını, kendi vicdanının sesi olmasını sağlayacaktır. Müslüman ülkelerde artık demokrasiyi tartışmıyorlar. Demokrasi konusunda dünyaya örnek mücadeleler ortaya koyuyor, bedeller ödüyorlar. Bu ağır bedeli gerektiğinde canlarıyla ödüyorlar. Ama dünyaya da demokrasi, insan hakları dersi veriyorlar.

İslam’ın izzetinden kaynaklanan, Müslümanlığın insan hakları ve özgürlükler konusunda ne kadar ileri bir değer ve duyarlılığa sahip olduğunu biliyor olmaktan kaynaklanan bir duyarlılık sergiliyorlar. Nurettin topçunun güzel bir sözü var “Yaşamak Menfaattir ama Yaşatmak Ahlaktır.” diyor. Bence Mısır halkı; kendi geleneklerini, iradesini, halkını yaşatmak adına ahlaklı, soylu bir direniş ortaya koyuyor. Bu mübarek günde Adeviye meydanını terk etmemek suretiyle ya da Mısır’ın muhtelif kentlerindeki çok sayıda meydanda bir kararlılık ortaya koymak suretiyle herhâlde Sisi yönetiminin hiç hesap edemediği bir mücadele sergiliyorlar. Son derece demokratik, olgun bir mücadele en ufak bir çevreye zarar vermeden kaldırım taşlarını sökmeden kamu malını yakıp yıkmadan dünyaya da demokrasi mücadelesinin nasıl olunurun cemile örneğini sunmuş oluyorlar.

Her bakımdan takdir edilecek, ibret alınacak bir görüntü yaşıyoruz. Bütün kalbimle cenab-ı hakka niyaz ediyorum ki, başta Mısır, Suriye, Arakan, Doğu Türkistan olmak üzere dünyanın herhangi bir coğrafyasındaki mazlum milletlere cenab-ı hak bu ramazan vesilesi ile yardımcı olsun onları zafere eriştirsin.” dedi.