Dört yıldır devam eden Suriye iç savaşının yarattığı güvensiz ortam ve artan IŞİD tehditlerinden dolayı Süleyman Şah türbesinin boşaltması, gündeme bomba gibi düştü. Olay dış basında genel olarak başarılı bir operasyon olarak ele alınırken, Ak Parti’nin yeminli düşmanları akıllara zarar açıklamalar yapmaktan geri durmadılar.
Esasen Türkiye’yi bir şekilde bu savaşa bulaştırabilmenin hesaplarını yapanlar, geçmişte İran-Irak savaşında Saddam’a yaptıkları gibi Esed’in arkasında durarak yıpratıcı bir savaşla Türkiye’nin burnunu sürtmeyi düşündüler ama şükür ki ülkeyi yönetenlerin olağanüstü sabırlı ve basiretli tutumları bu güne kadar buna imkan tanımadı.
Bu başarılabilse idi, birkaç yıldır katıldığı her uluslar arası platformda dünyadaki bu çarpık düzenin bu şekliyle daha fazla devam edemeyeceğini haykırarak mazlum halkların kahramanı haline gelirken, küresel statükonun baronları arasında büyük rahatsızlığa yol açan Tayyip Erdoğan’dan kurtulmak çok zor olmayacaktı.
Kendi sınırlarından çok uzakta olduğu için Suriye’deki bir değişimden direkt olarak etkilenmesi mümkün olmayan bir İran ve onun Lübnan uzantısı Hizbullah, fiilen artık Suriye savaşının bir parçası, hatta muhaliflerle savaşan yegane güç iken gıkını bile çıkartmayan küresel zalimler, IŞİD saldırısıyla Türkiye’yi bu savaşa bulaştırıp, akabinde “Osmanlı yayılmacılığı hortluyor” diyerek üzerine çullanmanın en iyi bahanesi olabilecek Süleyman Şah türbesini boşaltarak bu tuzağı boşa çıkartması karşısında çok üzülmüş olmalılar.
Ama fazla üzülmelerine gerek yok. İçeride bu iktidardan kurtulabilmek için Türkiye’yi kıyamete kadar çıkamayacağı bir savaşın içine çekmekte bir an bile tereddüt geçirmeyecek kadar gözü dönmüş bir muhalefete varken, başta van minut tokadının acısını bir türlü unutamayan İsrail olmak üzere Türkiye’yi dünya sistemi için tehlike olarak gören beşli çete ve onların bölgemizdeki tüm uşakları yalnız değiller.
Muhalefetin özellikle de rejimin kaymak tabakasını oluşturan, doksan yıllık ayrıcalıklı zümresi olan laik batıcı kesimi, normal yollardan iktidara gelme ümidi kalmadığı için, hiç değilse askeri darbelerle rejimin inkıtaya uğradığı geçici dönemlerde iktidar yüzü görebildiği eski Türkiye’nin de tarih olduğunu gördükçe, intikam hırsıyla öylesine yanıp tutuşuyor ki, şimdi söyledikleri ile dünkü sözleri arasındaki çelişkileri göremeyecek kadar körleşmiş durumdalar.
Musul’da IŞİD tarafından diplomatlar rehin alındığında, tehlikeyi göremeyerek konsolosluğu önceden tahliye etmediği gerekçesiyle hükümeti topa tutanlar, bu defa aynı tehditlerin artmasından dolayı Süleyman Şah türbesini boşalttığı için başbakanı, arkasındaki cumhurbaşkanını mümkün olsa vatan toprağını bırakıp kaçan iki hain ilan edip, kurşuna dizecekler.
Hakikaten bu adamlarda ne insaf kaldı ne izan. Tarihin gördüğü en zalim rejimlerden biri olan Baas çetelerine karşı savaşanlara silah veriyor diye hükümete çekmedik operasyon bırakmadılar. Silahların özellikle Türkmenlere gittiğini bile bile Türkiye IŞİD’e yardım ediyor imajı oluşturarak kendi ülkelerine ellerinden gelse uluslar arası bir müdahale yaptırtmak için çırpındılar.
Bunun için muhalefetin paraleli, yatayı ve dikeyiyle destansı bir dayanışma içindeler. Her biri ayrı bir cepheden saldırıyor. Birisi vatan toprağını terk edip korkakça kaçtılar diyerek milliyetçi duyguları kışkırtmaya çalışırken, diğeri Türkiye’yi ABD gibi işgalci olarak göstermekten geri kalmıyor.
Bu arada, içerideki düşmana karşı yeni müttefikleri olan, uzun yıllar mollarşi diyerek aşağıladıkları İranlı dostlarından de destek gecikmedi. Suriye’den her hafta bir üst düzey komutanının cenazesini taşıyan bu ülke, büyük bir pişkinlikle olayı Türkiye’nin Suriye topraklarına saldırması olarak gördüğünü söyleyebildi.
Askerlerinin Suriye’deki türbeleri korumak için orada bulunduklarını belirten bu türbeperest anlayış, “üç yüz bin masum daha ölsün hiç önemli değil, yeter ki Suriye topraklarındaki birkaç türbe zarar görmesin” diye düşünüyor. Tıpkı, bu iktidarın düşmesine neden olacaksa Türkiye savaşa girsin de isterse bir milyon insan ölsün diyen içerideki dostları gibi. Omerkilic91@Hotmail.com
ömer kiliç bey, allah razı olsun konuyu çok güzel özetlemişsiniz.