‘Cumhuriyet rejimi ilelebet devam edecek’

AK Parti Çorum İl Başkanı Av. Mehmet Karadağ, Cumhuriyet rejiminde kesinlikle hiçbir sakınca, hiçbir sorun görmediklerini belirterek, "Cumhuriyet rejimimiz ilelebet devam edecektir ve en bu rejimin önemli savunucuları da biziz" dedi.

28 Mart 2017 Salı 19:58
 ‘Cumhuriyet rejimi ilelebet devam edecek’


AK Parti Çorum İl Başkanı Av. Mehmet Karadağ, Cumhuriyet rejiminde kesinlikle hiçbir sakınca, hiçbir sorun görmediklerini belirterek, "Cumhuriyet rejimimiz ilelebet devam edecektir ve en bu rejimin önemli savunucuları da biziz" dedi.


İl Başkanı Mehmet Karadağ'ın da katılımı ile Bahçelievler Mahallesi'nde apartman toplantısı düzenlendi. 
Zeliha Bolat'ın evinde, apartman sakinlerinin katılımı ile yapılan toplantıya İl Başkanı Karadağ'ın yanı sıra; İl Yönetim Kurulu Üyeleri; Yücel Ertekin, Serap Yıldırım, Mahmut Şimşek, Merkez İlçe Yönetim Kurulu Üyeleri İdris Keskin ve Meliha Özeşme katıldı.

Toplantıda referandum süreci ve niçin "Evet" denmesi gerektiği konusunda açıklamalar yapan İl Başkanı Karadağ, referandum ile birlikte Türkiye'de rejimi ve yönetim sistemini değiştirmek, gelişmenin, büyümenin, kalkınmanın önündeki engelleri kaldırmak, güçlü bir ülke olmak, güçlü demokrasiye, güçlü meclise sahip olmak istediklerini anlattı.

Karadağ, konuşmasında şu konulara değindi:


"Önümüzde bir referandum var ve Türkiye’deki sistemin parlamenter sistem mi cumhurbaşkanlığı sistemi mi olması gerektiğini oylayacağız. Sayın Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız, MHP Lideri Devlet Bahçeli ve BBP olsun evet verilmesi ve sistemin değiştirilmesi gerektiğinin kanaatindeler. CHP ise hayır verilmesi taraftarı. Bu sistemin böylece devam etmesi gerektiğinin düşünüyorlar. Biz her görüşe saygı gösteriyoruz. Türkiye’de birlikte yaşıyoruz, seçimler gelir geçer ama bizim akrabalık ilişkilerimiz, aile bağlarımız, dostluklarımız, arkadaşlıklarımız, komşuluklarımız devam eder.

Biz AK Parti olarak çalışmalarımızı yürütürken seçimden sonra da bu tür insani ilişkilerin önemli olduğunu düşünerek, kimseyi kırmamaya ve üzmemeye gayret gösteriyoruz, çünkü bu ülke bu vatan bizim. Aynı bayrak ve çatı altında her zaman birlikte yaşıyoruz. Elbette siyasi tercihler değişik olacaktır demokrasinin gereği de budur, peki biz neden bu sistemin değişmesini istiyoruz, başkaları niçin değişmemesini istiyor?

CUMHURİYETİN EN ÖNEMLİ SAVUNUCUSU BİZİZ


Biz artık 1923'de kurulan Cumhuriyet rejimimizde kesinlikle hiçbir sorun görmüyoruz. Cumhuriyet rejimimiz ilelebet devam edecektir ve en önemli savunucuları da biziz.

Hukuk devletlerinde iki türlü yönetim şekli vardır bunların ikisi de demokratik, bir tanesi parlamenter sistem, bir tanesi ise başkanlık sistemidir. Dünya üzerinde başkanlık sistemi ile yönetilen demokratik ülkelerde var, parlamenter sistemiyle yönetilen ülkeler de var. Biz T.C. vatandaşı olarak parlamenter demokratik hukuk sistemiyle yönetilen ülke olmuşuz, şimdiye kadar ancak çok partili sisteme geçtikten sonra 1950'den itibaren bu sistem devamlı kaos üretmiş, özellikle 10 yılda bir darbeler yaşamışız. 10 yılda bir ciddi sıkıntılar yaşamışız. 50’li yıllarda Menderes döneminde, 60’lı yıllara gelindiğinde 60 darbesi ile karşılaşmışız, 70’li yıllarda yine aynı şekilde Nihat Erim hükümetiyle sonuçlanan yine bir askeri darbeyle karşılaşmışız. 1980 geldiğimizde Kenan Evren darbesi ile Türkiye karşılaşmış rahmetli Turgut Özal’la biraz rahatlamış ülke ama 90’lı yıllarda tekrar rahmetli Erbakan’ın kurduğu hükümeti post modern darbeyle tekrar yıkmışlar, onun akabinde büyük bir çalkantı yaşanmış.

Koalisyonlarla birlikte bankanlar batmış, 20 milyar doların üzerinde çok büyük bir ülke paralar kaybetmiş, daha sonra AK Parti'nin kurulması ile birlikte son 15 yılda siyasi istikrar yakalanmış.

Bütün bu darbelerin alt yapısına bakıldığında özellikle bu sistemin işlemediğini, bu işlemin siyasi istikrar getirmediğini, siyasi istikrarın olmadığı yerde ekonomik istikrarın geliştiğini, refahın olmadığını görüyoruz ve koalisyonlarla yönetilmek zorunda kalıyoruz.

Cumhuriyet tarihi boyunca demokratik sisteme geçtiğimizde AK Partili istikrarı son 15 yılı ve 50-60 arasındaki Menderes döneminde hesaplarsak hatta 60’lı yıllardaki uzun Demirel döneminde dikkate almamıza rağmen hükümetlerin ömrü 15-16 ay, yani bir buçuk yıl bile sürmemiş. 1 buçuk yıl bile sürmeden hükümet gitmiş, AK Parti istikrarını uzun dönemini çıkarırsak uzun dönemin bir yılı bile bulmuyor, öyle ki 40-45 günlük iktidarlar olmuş, bir buçuk ayda hükümetler devrilmiş. Niçin? Güçlü hükümetler oluşamadığı için ve güçlü hükümetler çoğunluğu elde eden iktidarlalar oluşmadığı için. Koalisyon oluşturan partiler sadece kendi partilerin geleceğini düşünerek bakanlık pazarlıkları yapmışlar, Türkiye’nin geleceği ile ilgili ciddi yatırımlar yönelememişler, birbirleri ile anlaşamamışlar, hemen seçim kararı almak zorunda kalmışlar, her seçim de ülkemiz için büyük bir ekonomik maliyet ve siyasi istikrarsızlık getirmiş.

DARBELER, KRİZLER, KAOSLAR BİTSİN ARTIK

Şimdi bize diyorlar ki AK Parti son 15 yıldır iktidarda ülkenin bir sorunu yok, niye böyle bir değişiklik... Bakın güçlü liderler her zaman yetişmiyor, şöyle bakarsak Cumhuriyet tarihine güçlü lider olarak Atatürk gelmiş, Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ondan sonra tek parti döneminde İnönü var, daha sonra İsmet İnönü, çok partili siyasal düzene geçildiğinde Adnan Menderes, sonra Özal, Demirel, Ecevit dönemi çalkantılarla geçmiş ve Özal da Menderes'ten sonra biraz rahatlamış ama yeniden istikrarsızlık, yeniden ekonomik krizler ve ciddi burhanlar yaşamışız. Erbakan ve Çiller'e bir fırsat verilseydi belki birazcık ülke rahatlayabilirdi. O dönemde 90 yıllarda vesayet sistemini oluşturan askeri güçler onlara da fırsat vermemiş, son olarak Recep Tayyip Erdoğan gibi güçlü lider geldi ve milletimiz tarafından milletimizin tüm kesimleri tarafından taktir edilen sevilen bir lider olmuştur. Onun sayesinde parlamenter sistemin arızaları son 15 yıldır pek ortaya çıkmadı. Geçmişte rahmetli Özal, Necmettin Erbakan, Alparslan Türkeş başkanlık sistemine geçmeyi çok istemişlerdi ama bir türlü başaramamıştı. Demirel son döneminde açıkladı, gönlüm hep başkanlık sisteminden yanaydı diye ama o da başaramamıştı. Şimdi Erdoğan şunu diyor her zaman bizim gibi güçlü lider ya da güçlü iktidar gelmeyebilir, 7 Haziranda koalisyona düşecek gibi oldu ülke, bütün dengeler alt üst olmaya başladı. Kazandığımız bütün avantajlar koalisyonlar döneminde yok oluyor. Biz artık Bakanlık çekişmelerinin yaşandığı, milletvekili transferlerinin otel lobilerinde yapıldığı bir dönemi yaşamak istemiyoruz. Artık şunu istiyoruz; güçlü iktidarlar çıksın koalisyonlarla ülke yönetilmesin. Yürütme ayrı olsun yani bakanlar kurulu ayrı olsun, o ülkeyi yönetsin, TBMM de ülkeyi yönetecek kanunları çıkarsınlar, yargı da adaletin tesisi için uğraşsın. Hiçbiri birbirinin işine karışmasın. Ama birbirini de bunlar denetlesin.

Seçim bittikten hemen sonra koalisyon pazarlıkları ile ülke aylarca zaman kaybetmeyecek hükümet hemen kurulacak, yatırımlara ve icraatlara başlayacak. %50’nin üzerinde oy alamayan hiçbir kimse iktidar olamayacak. Aday olan Cumhurbaşkanı %50'nin üzerine çıkabilmek milletin istediği talepleri yerine getirme zorunda olacak.

MİLLET, SEVMEDİĞİ LİDERE OY VERMEZ


Şimdiki sistemde milletvekilleri seçiliyor, milletvekillerin içerisinden hükümetler çıkarılmaya çalışılıyor. O zaman cumhurbaşkanlığına ayrı milletvekillerine ayrı oy kullanacağız. Milletin sevmediği, istemediği kişileri aday gösterirsen bu millet oy vermez, milletin istediği, sevdiği kişileri aday yapmak zorunda kalacak, öyle yapmazsa kendisi cumhurbaşkanı seçilse bile TBMM'de çoğunluğu elde edemediği için muhalefet partileriyle çalışırken zorlanabilecek.

Bu sistemle birlikte TC bugünkünden çok daha güzel yatırımlar yapabilecek, hızlı kararlar alabilecek ve dünyayla yarışabilen bir ülke haline gelecek. Bütün bunları gören dış ülkeler, özelikle Avrupa ülkeleri Amerika İsrail hiçbir ülke Türkiye’nin gelişmesini kendisine rakip

olmasını istemeyen diğer ülkeler şuan için bu sistem değişikliğini engellemek için ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar.

Bugün Avrupa'da seçim çalışmaları için giden bu değişikliğe evet diyecek hiç kimseyi kabul etmiyorlar ama hayır propagandası yapan herkes istedikleri gibi gidip propagandalarını ve konuşmalarını yapıp gelebiliyorlar.


MİLLETİN TAMAMINI KUCAKLAYAN
KİŞİLER CUMHURBAŞKANI SEÇİLEBİLİR


Terör örgütleri, PKK, DEAŞ, FETÖ, DEAŞ KPC bu örgütlerde güçlü iktidar dönemlerinde kendilerine yaşam hakkı olmayacaklarını bildikleri için evet oyu çıkmaması için özelikle güneydoğu ve doğu illerinde ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar.


Peki, CHP neden karşı çıkıyor. CHP, Cumhuriyet tarihimiz boyunca bu milletin bazı değerleriyle tam bir uyum içerisinde olamadığı için % 50’nin üzerinde oy alamamış, en çok oy aldığı dönem rahmetli Bülent Ecevit döneminde olmuş, onda da en fazla %42 alabilmiş. Dolayısıyla CHP eğer bu sistem değişikliğiyle birlikte milletin bazı değerleriyle barışık hale gelirse elbette milletten oy alabilecektir. Ama partilerdeki düşünce değişikliği çok çabuk ve çok da kabul edilebilir sürede olmuyor.


Ama biz şuna inanıyoruz; her zaman için partiler milletin istediği sevdiği adayları çıkarttığı taktirde bizim milletimiz zekidir kimi seçeceği bellidir. Ak Parti bugün iktidarda diye Tayyip Erdoğan gibi sevilen bir lider değil de hiç istenmeyen sevilmeyen bir lider aday yapılsa bu millet oy vermez.


Biz CHP’li arkadaşlarımıza şunu söylüyoruz: Siz de bu milletin sevdiği adayları gösterirsiniz, siz de bu milletin bazı değerleri ile barışık hale gelirsiniz, o zaman bu sistem değişikliğinde güçlü iktidarla siz de iktidara gelebilirsiniz, onun için bunun önünü kapatmayın diyoruz. Çünkü bu millet artık koalisyonlardan, sokak çatışmalarından bunların peşinden gelen darbelerden bıktı usandı. Artık millet bir günde seçimini yapıp güçlü bir iktidar çıkarıp ertesi günden itibaren icraata başlayan hükümet istiyor.


Hani diyorlar ya Recep Tayyip Erdoğan diktatör mü olmak istiyor. Tayyip Erdoğan’ın şuanda ki durumu zaten çok güçlü kendisi için buna ihtiyacı yok, kendisi Cumhurbaşkanı gelecek seçimde gene Cumhurbaşkanı olabilecek durumda, rakip görünmüyor. Kendisinin kurduğu parti çok güçlü bir şekilde iktidarda, sizler dâhil milletimize çok güzel hizmetler yapıyor. Millet de hem hükümeti hem de kendisini seviyor, böyle gittiği müddetçe zaten iktidarda kalacaktır.


GÜÇLÜ TÜRKİYE'NİN ÖNÜNÜ AÇALIM


Şuandaki 1980’de Kenan Evren için oluşturulan darbesi ürünü olan bu Anayasa Tayyip Erdoğan’a çok yetki veriyor, hiçbir sorumluluğu yok, hiçbir şekilde yargılanamaz. Yeni gelen sistemde yetkiler kısıtlanıyor, sorumlulukları artıyor. Hiçbir insan yetilerini kısıtlayıp sorumlulukların artırmaz. Ama Tayyip Erdoğan kendisini ve partisini değil bu milletin geleceğini, vatanın bölünmez bütünlüğünü bayrağımızı, birliğimizi beraberliğimizi düşünerek geleceğimize bakmak istiyor. Bu sistem değişikliğiyle birlikte de güçlü Türkiye’nin önünü açmak istiyor. 
Karadağ, güçlü bir ülkenin önünün açılması için vatandaşlardan 16 Nisan referandumunda "Evet" oylarıyla destek vermesini istedi.


Son Güncelleme: 28.03.2017 20:02
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.