Davutoğlu’na ilk mesaj

Özgür Eğitim-Sen Basın Yayın Sekreteri Oğuz Ayan, eğitim sisteminde yaşanan çarpıklıklara dikkat çekerek..

27 Ağustos 2014 Çarşamba 16:27
 Davutoğlu’na ilk mesaj


Özgür Eğitim-Sen Basın Yayın Sekreteri Oğuz Ayan, eğitim sisteminde yaşanan çarpıklıklara dikkat çekerek, AK Parti Genel Başkanı  Başbakan Adayı Ahmet Davutoğlu’ndan haksızlıkların ve adaletsizliklerin giderilmesi istedi.


Özgür Eğitim-Sen Yönetim Kurulu adına açıklamaya yapan Ayan,  çalkantılı bir siyasal sürecin içerisinde yol aldıklarını, Gezi Parkı olayları, 17-25 Aralık darbe girişimleri, 30 Mart ve 10 Ağustos seçimleri ile gerilim dozajı yüksek bir atmosfer yaşandığını, bütün bu süreçlerin içerisinde Türkiye’nin kronik sorun alanlarından birisi olan eğitim sistemindeki çarpıklıkları yüksek sesle tartışma fırsatını bulamadıklarını ifade etti.


Özellikle son süreçte yaşanan MEB’deki uygulamaları kamuoyunun dikkatine sunmakta ve bu vesileyle kurulacak yeni hükümetin acil eylem planlarından birisinin altını çizmekte fayda olduğunu belirten Ayan, AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan adayı olarak ismi açıklanan Ahmet Davutoğlu’nun    ‘Ak Parti, asırların derinliklerinden gelen ve kıyamete kadar devam edecek adalet ve hak mücadelesinin adıdır’ şeklindeki sözlerinin ardından Milli Eğitim’de yaşanan çarpıklıkları hem hükümete hem de kamuoyunun dikkatlerine sunmanın kaçınılmaz bir sorumluluk haline geldiğini kaydetti.


Ayan, açıklamasında şöyle dedi; “Bilindiği gibi MEB sistemi içerisinde yıllardır devam ede gelen tartışmalardan birisi, sistem içerisindeki kayırmacılıktır. Siyasi iktidarlarla birlikte tüm sistemin rant alanına çevrilmesini yaşamaktayız. Bu sorunu gidermeye dönük arayışlar neticesinde merkezi sınavlar üzerinden nispeten adil denilebilecek bir sistem yakalanmış görünmekteydi. Ancak son yapılan düzenlemelerle merkezi sınavın kaldırılması ve performansa (!) dayalı atamaların yapılması düzenlemesi ile hak ve adalet ilkeleri ayaklar altına alınmış, sistem belirli kesimlerin alenen kayırılması noktasına getirilmiştir. Performans ölçümü sürecinde okul bileşenlerine verilen yüzde 40’lık dilimin hiçbir anlam ifade etmediği, bütün yetkinin İl-İlçe Müdürlüklerine verilerek keyfi bir alanın sonuna kadar açıldığı görülmektedir . Merkezi bir sınavın olmadığı, liyakat, ehliyet, eşitlik, adalet gibi temel ilkelerin askıya alınarak “ahbap-çavuş”, “bizim oğlan” ilkelerinin temel belirleyici ilke olarak ön plana çıktığını görmezden gelmek, sessizce geçiştirmek mümkün değildir.


Sistemin belirli alanlarında amansız bir mücadele verilirken ön plana alınan hak, adalet ve özgürlük ilkeleri özellikle personel yönetimi sürecinde bypass edilecekse o zaman verilen mücadelenin özü itibariyle bir rant sağlama mücadelesine dönüşeceği söylenmelidir. Bütün bu süreçlerin yönetiminde MEB’in tepkisiz, duyarsız, her türlü kayırmacılığı olurlayan tutumu MEB camiasını derinden yaralamaktadır. Diğer taraftan tüm bu süreçlerin göbeğinde yetkili sendikanın olması ayrıca not edilmelidir. Sendikacılığın sistemin yapısal dönüşümü, çalışanlarının hak ve beklentilerinin savunulması, mali ve özlük haklarının karşılanması noktasında amansız bir mücadele vizyonu içerisinde olması gerekirken verili sistemi kendi yandaşlarına kariyer basamağı olarak değerlendirmesi ne sendikacılıkla, ne insanlıkla, ne adaletle ne hakkaniyetle ne ilkelilikle bağdaşır bir durumdur. Bütün bir mücadelenin “sistemi kendi yandaşlarına açmak” için veren bir yapının ne kendisine ne hükümete ne de bu ülkeye bir katkısının olmayacağı herkesçe bilinmelidir.


Bu ülkenin temel problemi kimden ve nerden gelirse gelsin ilkesizliktir. Sessizce gerçekleştirilen ve onanan talan, yağma ve kayırmacılık ile mevki ve makama kavuşanlar esas itibariyle Türkiye toplumunun adalet ve ahlak taleplerini hedef almaktadırlar. Etkili, yetkili, vicdanı kararmamış tüm ilgililer, yaşanan bu vahşete el atmak durumundadırlar. Tel tel dökülen bir sistemi bu medeniyetin, toplumun, kültürün kök değerlerini, çoğulcu yapısını dikkate alarak elden geçirmek dururken hükümet ve sendikanın ittifakı ile kayırmacılığa sürüklenmesi aklın ve vicdanın kabul edeceği bir şey değildir. Bütün hak ve adalet ilkelerinin çiğnenmesinin faturası ağır olacaktır. Sendikal mücadelenin uzun erimli vizyonuna, ilke temelli mücadeleye katkı beklerken kontrolden çıkmış kariyer tutkusunun öncülük ettiği sendika, maalesef kabarmış arzuların kışkırtıldığı çıkar yuvasına dönmüştür. Sendikal mücadele hak ve adalet arayışı değil kişisel ikbal mücadelesine dönmüştür.


Türkiye’nin her tarafında açıklanmaya başlanan yönetici atama sonuçları hükümet ve yetkili sendika için tarihin karanlık sayfalarında yer alacak yüz kızartıcı sonuçlardır. Özgür Eğitim-Sen olarak yaşanan bu rezaletin bir an önce giderilmesi için ilgilileri göreve çağırıyoruz. Kıyamete kadar sürecek bir hak ve adalet mücadelesi bu ilkesizliğin altından nasıl kalkacaktır? Milli Eğitim Bakanını sistemin birilerinin, belirli bir kesimin arpalığı olmaktan çıkartarak liyakat, ehliyet, eşitlik ve adalet ilkelerinin gözetildiği bir yapıya büründürmesi noktasında sorumluluğunu üstlenmeye çağırıyoruz.”
 




Son Güncelleme: 27.08.2014 16:30
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.