‘Derin şebekeler deşifre edilsin’

Memur-Sen İl Temsilcisi ve Sağlık-Sen Şube Başkanı Ahmet Saatçi, Türkiye’de derin şebekelerin...

16 Nisan 2014 Çarşamba 14:08
 ‘Derin şebekeler deşifre edilsin’


Memur-Sen İl Temsilcisi ve Sağlık-Sen Şube Başkanı Ahmet Saatçi, Türkiye’de derin şebekelerin deşifre edilmesi gerektiğini bildirdi.

Gündeme ilişkin açıklama yapan Saatçi, “750 bin üyesiyle Türkiye’nin en büyük emek örgütü olan Memur-Sen olarak diyoruz ki; "Ucu nereye giderse gitsin derin şebekelerin, paralel yapıların arkasındaki güçler deşifre edilmelidir.” Dedi.

Yerel seçimler, Mısır, Cumhurbaşkanlığı seçimleri ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Saatçi, şöyle dedi; “Öncelikle 2014 Yerel Seçimleri ülkemiz ve milletimize hayırlı olsun. Son sözü millet söyledi. Bu sözün üstüne kimse söz söylememeli, yeni dönem için neler yapılması gerekiyor bunlar konuşulmalı. Çok kritik bir süreci geride bıraktık. Küresel güçlerin sandığa müdahalesi boşa çıktı.  Dinleme, santaj, montaj ve toplum mühendisliği ile sandığa yapılan müdahaleler tutmadı. Tüm oyunları millet bozdu. Bu seçimlerin kazananı ülkemiz ve milletimiz olmuştur. Millet siyasi ve ekonomik istikrardan yana olan tercihini sandıkta göstermiştir. Herkesin milletin bu iradesine yürekten sahip çıkması gerekmektedir. Sandığa yansıyan sonuç aynı zamanda başta başörtüsü yasağının son bulmasıyla özgürlüklerin, çözüm süreci ile kardeşliğin ve Büyük Türkiye idealinin kazandığı bir seçim olmuştur.

Millet siyasi ve ekonomik istikrardan yana olduğunu gösterdi. Ve yine millet reformlara ara verilememesi, elde edilen kazanımların kaybedilmemesi için AK Parti'ye oy verdi. Küresel oyunlara karşı göğsünü siper etti ve milli iradeye sahip çıktı. Mazlumların sesi olan anlayışa sahip çıktı. Yani bölgesel ve uluslararası politikalara sahip çıktı. Dünya mazlumlarının sesi olma misyonu bir kez daha teyit edildi. Bu yeni Türkiye'nin sorumluluğunu daha da artırdı. Kardeşlik hukuku için Çözüm Sürecine destek veren millet, demokratikleşmeden ödün verilmemesi gerektiğinin de altını sandıkta çizdi. Türkiye uzun süredir ortak aklı kullanarak sivilleşme ve demokratikleşme noktasında hep ileri adımlar attı. Memur-Sen olarak, sorumluluk duygusuyla bu ortak aklın paydaşlarından biri olduk, demokratikleşmenin bazen ortağı bazen öncüsü olduk. Bugün de Türkiye’nin bazı temel mevzular partiler üstü bir anlayışla, ortak akılla çözebileceğimize inanıyoruz. Şimdi sivil anayasa vakti.  Sivil, demokratik, özgürlükçü, milletin değerleriyle barışık ve sivil irade ürünü yeni bir anayasa için adım atılmasını bekliyoruz. Artık normalleşme zamanı.

Türkiye’de darbeler; devletin milletinden milletin devletine, kutsal ve otoriter devletten demokratik, sosyal hukuk devletine geçişi engellemek, millet-devlet buluşmasının önünde set oluşturmak için yapılmıştır. İllegal oluşumlar bugünde millet-devlet buluşmasından rahatsızlar. Bu rahatsızlığı Gezi olayları ve 17 Aralık küresel operasyonu ile görmüş olduk. Toplum mühendisliği yapmaya soyunarak, toplumu ötekilere ayıran, toplumun farklı kesimlerini çatışmaya sevk eden illegal yapılar hiç boş durmuyor. Milleti devletten uzaklaştırmak için her yolu deniyor. Demokratik, milli ve dini değerlere düşman olan yapılar karanlık odalarda çalışmalarını sürdürüyor. Ne kadar ortak değerimiz varsa hedef alıyorlar. Ancak millet ve sivil toplum vesayet rejiminin yeniden kurulmasına bugün izin vermiyor. Direniyor ve vesayetle mücadele ederek karanlık planları boşa çıkartıyor. Darbe dönemlerinin artık tamamen kapanması gerekiyor. Bunun için illegal yapıların kullandığı alanlar reformlar ile doldurulmalı, özgürlüklerin önü açılmalı ve karanlık yapılarla mücadele edilmelidir. Ucu nereye giderse gitsin derin şebekelerin, paralel yapıların arkasındaki güçler deşifre edilmelidir. Bugüne kadar yapılan reformların, Türkiye’de demokratik bir ortam doğurduğu, sivil toplumun görünürlük kazandığı, silahların değil insanların konuşmaya başlamasını sağladığı  ve darbecilerin önünü kestiği asla unutulmamalıdır. Memur-Sen, özellikle Ergenekon, Balyoz, Ayışığı, 27 Nisan e-muhtırası, 17 Aralık küresel operasyonu başta olmak üzere darbe girişimlerinin durdurulmasında aktif sorumluluk almış, vesayet rejiminin yeniden kurulmasına izin vermemiştir. Bu kararlı mücadelesiyle Konfederasyonumuzun adı,  demokrasi tarihine ve sendikal tarihe altın harflerle yazılmıştır. İstiklal Marşımızın şairi Mehmet Akif Ersoy, “Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın” demiştir. Biz de Memur-Sen olarak, “Allah bu millete bir daha darbe yaşatmasın, biz de vesayetle mücadele etmek zorunda kalmayalım.

Muhalefet artık siyaset üretmeli. Küresel operasyonlardan, illegal yapılardan, sokaklardan medet ummamalı. Vatandaşın derdiyle dertlenmeli, milletin vicdanına kulak vermeli, halkın gelecek hedeflerini belirleme ve bu hedeflerin gerçekleştirilmesini sağlamak için proje üretmelidir. Millet ile iktidar arasında aracı rolü iyi üstlenmelidir muhalefet… Bu arada seçilen belediye başkanlarından medeniyet ve kültürümüzün yeniden inşası için gençliğin yetiştirilmesine büyük önem vermelerini bekliyoruz. “

Seçim süreçlerinde ekonomi ihmal edilmemeli, unutulmamalıdır. Türkiye üretim ve ihracat gündemine dönmelidir.  2023 hedefleri arasında, milli gelirin 2 trilyon dolara, ihracatın 500 milyar dolara, kişi başına düşen milli gelirin 25 bin dolara çıkarılması var. Bu ve benzeri ekonomik hedeflere ulaşmak için mutlaka siyasi istikrara, güçlü ekonomi modeline ve kaliteli demokrasi vizyonuna ihtiyaç var.  Bu kapsamda ülkemiz, önümüzdeki dönem ekonomi, demokrasi ve özgürlükler konusunu eş güdümlü olarak birlikte ele almalı ve yürütmelidir. “

Mısır’da 529 darbe karşıtına verilen idam cezaları var. Bu karar Mısır'daki vahşetin tescilidir. Mısır Yargısı şuanda darbeci ve baskıcı yönetime alet olmuştur.  Cunta, dünyanın suskunluğundan cesaret alarak, izzeti tercih edenleri idam etmeye çalışmaktadır.  Darbe karşıtlarına idam cezası verildiği bugün adalet ve insanlığın ayaklar altına alınmasıdır.  Zulme sessiz kalmayıp meydanları terk etmeyerek, binlerce şehit vererek dünyada eşi benzerine az rastlanan örnek bir direnişe imza atanlar değil, darbeciler yargı önünde hesap vermelidir. Büyük bir baskı sonucu adalet terazisine müdahale söz konusu iken dünyanın sessiz kalmasını kabullenmiyoruz. Bu iki yüzlülükten herkesin vazgeçmesini istiyoruz. Evet. Haksızlıklara, vahşete, çocukların ve kadınların katline, özgürlük isteyenlere, demokrasi diyenlere, İslami hassasiyeti bulunanlara ölüm hediye edilmesine karşı sessiz ve duyarsız kalmak, dilsiz şeytanlığı kabul etmektir. Yapılanlara ve yaşananlara suç ortağı olmaktır. Darbeye, duruma göre açık ya da örtülü destek veren ABD, AB, BM darbenin, darbeciler eliyle gerçekleşen insanlık ayıplarının suç ortağıdır. Darbeyi bertaraf etmeye yönelik girişimlerde bulunmayan İslam İşbirliği Teşkilatı suç ortağıdır ve en az diğer kuruluşlar kadar sorumludur.”






Son Güncelleme: 16.04.2014 14:10
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.