Hitit Akademi’den 15 Temmuz programı

Hitit Akademi Derneği, 15 Temmuz darbe ve işgal girişiminin farklı yönlerden ele alındığı bir program düzenledi.

14 Temmuz 2017 Cuma 11:23
Hitit Akademi’den 15 Temmuz programı

Hitit Akademi Derneği, 15 Temmuz darbe ve işgal girişiminin farklı yönlerden ele alındığı bir program düzenledi.

Bir söyleşi şeklinde düzenlenen programa Medipol Üniversitesi Öğrt. Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mevlüt Tatlıyer konuşmacı olarak katıldı. Tatlıyer’in sunumu ardından katılımcıların söz almalarıyla olay, farklı yönleriyle akademik bir perspektifle tartışıldı.

Söyleşi, Hitit Akademi Derneği Başkanı Yrd. Doç. Dr. Zekeriya Işık’ın moderatörlüğünde gerçekleşti. Programın açılışında bir konuşma yapan Yrd. Doç. Dr. Işık şunları kaydetti: “Çok eskilere gitmeye gerek yok yakın tarihimizde de görüldüğü üzere ülkemiz de çok sayıda darbe ya da darbe girişiminde bulunulmuştur. Maalesef ülkemizde bunların her birisi hem demokrasinin, temel hak ve özgürlüklerin, millet iradesine dayalı bir sistemin kurulmasına ve yaşatılmasına imkân vermemiş hem de ülke ekonomisinde büyük zararlara ve toplumun dokusal yapısında ise tamiri mümkün olmayan yaralara yol açmıştır. Devleti idare eden otorite bulanın elinde kalmış, devlet ile millet arasına kalın duvarlar örülmüştür. Siyasetin müdahaleye açık kırılgan, naif yapısı, güçlü ve muktedir bir iktidar oluşturulamaması için konan sistematik engeller onun etkin ve yetkin bir şekilde otoriteye sahip olmasına ve bu gücü kullanmasına engel olmuştur. Bu çarpık düzen, meşru iktidarı gasp eden vesayetçi, korsan güç odakları doğurmuştur. Zamanla söz konusu vesayet odaklarının ismi ve mahiyeti değişse de devletin bu gruplar eliyle milletten kaçırılarak kendi çıkarları uğruna araçsallaştırılması eylemi süregelmiştir.

Nitekim 15 Temmuz’da sahnede gördüğümüz FETÖ aslında kısaca özetlemek gerekirse tarihi ıskalamamızın, bahsini ettiğimiz sistemin oluşturduğu arıza ve boşlukların, Gülen denilen itikadı bozuk bir şahsın toplamı diyebiliriz. Bugün cemaat kisvesi altında dini ve mistik bir takım motivasyon araçlarıyla sistemin ve şartların kendisine sunduğu bütün imkanları yerine göre müzakere ederek yerine göre uzlaşarak ya da çatışarak işe koşan örgütlü bir yapının dahili ve harici güçlerle derin, karanlık ilişkiler kurmak suretiyle yaptığı büyük bir suikast ile karşı karşıya kaldığımız açıkça ortadadır. Bu mesele aslında toplumun sosyal ve kültürel dokusunun geriye doğru yeniden okunmasını, çok yönlü araştırmalarla yakın tarihin yeniden değerlendirilmesini zorunlu kılan çok ciddi problematik bir durumdur. İşin bu yönü akademisyenlerimizin ve aydınlarımızın ortaya koymaları gereken önemli bir boyutudur.

İ
şin bir diğer boyutu ise 15 Temmuz’da milletimizin kendi asaletine yakışır bir şekilde ortaya koyduğu onurlu mücadelenin de doğru okunması gerekliliğidir. Millet tabiri caizse bu kez devletin, iradesinin elinden alınarak gasp edilmesine, yani kaçırılarak alıkonulmasına izin vermemiştir. Canı pahasına, sahibi olduğu ülkesini, devletini, var ettiği güç ve otoritesini, o devletin çatısı altında yaşattığı milli ve manevi değerlerini korumasını bilmiş bu bağlamda hem ülkesinin ikbal ve istiklalini kurtarmış hem de bütün dünyaya milli irade, demokrasi dersi vermiştir. Bu vesile ile bir kez daha şehitlerimizi rahmetle ve minnetle anıyor, bütün gazilerimize şükranlarımı sunarak söyleşimizi açıyorum.” 

Yrd. Doç. Dr. Mevlüt Tatlıyer ise konuşmasında daha çok FETÖ yapılanmasının emeperyal güçlerin ekonomi politikaları  açısından nasıl bir anlam ifade ettiği üzerinde durdu. Yrd. Doç. Dr. Tatlıyer, 2010’ların başlarından itibaren Türkiye’nin yerli ve bağımsız hareket etme reflekslerinin açıkça görülmeye başlanmasıyla birlikte, ABD başta olmak üzere Batı Avrupa ülkelerinde Türkiye’nin gerek enerji kaynakları, enerji nakil hatları bakımından ve gerekse daha birçok jeopolitik açıdan dünyanın merkezinde yer alan Ortadoğu’daki dengeleri sarsan bir tehdit olarak görülmeye başlandığını kaydetti. Yrd. Doç. Dr. Tatlıyer, Türkiye’nin tehdit olarak görülmesinde kendi potansiyelinden ziyade İslam coğrafyasının büyük bir bölümünü de etkiliyor olmasından kaynaklandığını belirtti. Yrd. Doç. Dr. Tatlıyer, FETÖ projesinin söz konusu Türkiye tehdidini bertaraf etmenin Batı, özellikle ABD açısından hem siyasi ve politik hem de ekonomik açılardan en risksiz yöntemi olarak görüldüğünü ifade etti. 15 Temmuz’dan beklenen şeyin sadece bir darbe olmadığını Türkiye’nin parçalanmak suretiyle uydulaştırılması olduğunun altını çizen Yrd. Doç. Dr. Tatlıyer, FETÖ’nün burada İstanbul ve Marmara’da coğrafi olarak küçük ancak Vatikan gibi güç bakımından İslam dünyası üzerinde büyük etki ve nüfuza sahip bir yapılanmayı hedeflediğini söyledi.


Son Güncelleme: 14.07.2017 12:14
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.