‘Meclis hür, yargı tarafsız olmalı’

Saadet Partisi Çorum İl Başkanı Faruk Cıdık, köklü geleneğe sahip bir siyasi hareket olduklarını belirterek, günlük meselelere bakarak karar verilmesi gerektiğini söyledi.

27 Ocak 2017 Cuma 12:53
 ‘Meclis hür, yargı tarafsız olmalı’


Saadet Partisi Çorum İl Başkanı Faruk Cıdık, köklü geleneğe sahip bir siyasi hareket olduklarını belirterek, günlük meselelere bakarak karar verilmesi gerektiğini söyledi.


Cıdık,Biz hukuku üstün tutarız. Toplumda barış ve huzur olmasını arzu ederiz. Ülkemizin dünya ülkeleri arasında en üst seviyeye çıkmasını arzu ederiz. Ülkemizi örnek almalarını arzu ederiz. Öyle görünmeyi değil. Söylediğimiz her söz bizim şahsi ihtiraslarımızdan, beklentilerimizden neşet etmemektedir, çıkmamaktadır. Dikkate alınmasının doğru olacağı kanaatindeyiz. Daha vakit varken yanlış gördüğümüz hususlardan geri dönülmesini bekliyoruz” dedi.


BİR HUSUS ÇOK ÖNEMLİ


Faruk Cıdık, “Daha zamanımız var, değerlendireceğiz. Bir husus çok önemli. Partimizin veya şahsen birimizin birtakım menfaatlerinden dolayı biz fikir değiştirmeyiz. Birisi bize böyle bir ikazda bulunursa bunu kabul etmeyiz. Söylediğimiz her söz bizim şahsi ihtiraslarımızdan, beklentilerimizden neşet etmemektedir, çıkmamaktadır. Dikkate alınmasının doğru olacağı kanaatindeyiz. Daha vakit varken yanlış gördüğümüz hususlardan geri dönülmesini bekliyoruz” diyerek, açıklamasında şunları ifade etti:


ÜMİDE KAPILDIK, İNŞALLAH BOŞ ÇIKMAZ

“Hem milletimizin hem diğer siyasi partilerimizin hem de iktidar partisinin bizim şu söylemlerimizi dikkate almalarını bekliyorum. Henüz süreç tamamlanmadı. Sayın Cumhurbaşkanı yurtdışı gezisine çıkmadan önce isteseydi bunu imzalardı, ama imzalamadı. Bizde de bir ümit doğdu. Bizim için önemli gördüğümüz konular yeniden Meclis’e tekrar görüşülmek üzere gönderilebilir mi? Acelemiz yok. Niye çünkü bu değişiklik hemen yürürlüğe girmiyor? Seçimlere kadar deniyor. İki ay sonra çıksa hiçbir şey değişmeyecek. Biz her halükarda böyle bir ümide kapıldık, inşallah boş çıkmaz.


“Aslında dertlerimiz çok fazla ama en büyük sıkıntı toplumdaki kutuplaşma. İnsanların birbirleriyle olan bağlarını güçlendireceklerine farkı kamplara ayırıp, düşmanca tavırlar sergilemeye çalışıyorlar. Bu memleketin hayrına değil. Biz birliği, bütünlüğü en önemli mesele olarak görmeliyiz. İktidar, ülkenin tamamını kucaklayan adımlar atmalı. Muhalefet ise iktidara destek vermeli. Farklı fikirlere sahip olabiliriz” 

TERÖR EN BÜYÜK SORUN

Toplumsal gerilimin arttığı dönemde terör bir numaralı mesele olarak ülkenin gündemini işgal ediyor. Terörün nasıl çözüleceği konusunda iktidar nasıl tedbirler alınacağını, muhalefet ise nasıl bir yol izleneceğini dil getirmezse, terör sadece sayılara itibar edilerek önlenemez. Bunu ısrarla söylüyoruz. Terör ile mücadele çok kapsamlı şekilde ele alınmalı. Teröre karşı silah ebette kullanılacak. Toplumun, problemlerin, dertlerin çözülmesine ihtiyaç var.


İÇ GÖÇÜ TETİKLİYOR...

Terörün sonuçları sadece ölen insanlar değil, boşalan topraklar. Şu an ülkemizde korkunç bir iç göç var. “Ülkenin yarısı boşalıyor. Samsun’dan İskenderun’a bir hat çizin. Doğusu sürekli göç veren bir duruma geldi. Bu büyük bir dert. Bu sadece silahların gölgesinde yapılan bir göç değil. İçine sürüklendiğimiz ekonomik darboğaz bunun en önemli sebeplerinden bir tanesi. Doğuda insanların geçimini sağlayacağı alanlar daraldı. Bugünkü hükümetin tatbik ettiği özelleştirme programı ile ayakta kalan fabrika yok. Bütün fabrikalar kapandı. Binler değil on binler, yüz binler, iki buçuk milyon insan Batı’ya göç etti.

EKONOMİK BUHRAN, TERÖRDEN DAHA ÇOK ETKİLİ OLUYOR

Ekonomik buhran terörden daha çok etkili oluyor. Bugün ekonomi ise bir çıkmaza sürüklendi. Sayın Başbakan zaman zaman teşvik paketlerini açıklıyor. Ekonomini nasıl ayağa kalkacağı konusunda tedbirleri sıralıyor. Ayrılan kaynağa baktığımızda bir şey göremiyoruz. Bugünkü darboğazda müteşebbis insanlardan kaynak üretmesini beklemek bir hayal. Bu imkânı hükümetin ne yapıp yapıp bulması icap eder.


YETKİ ARTIRIMI İLE SORUNLAR ÇÖZÜLMEZ

Yaşanan tüm sorunların tek çözümü olarak ‘yetki artıralım’ şeklindeki yaklaşımın da yanlış. “Ahlaki buhran, eğitimdeki çıkmaz bunları peş peşe sıralayabiliriz. Bir de dış politikada çıkmaz var. Suriye 6 yıldır katliam ve zoraki göçlerden sonra bugün masa başında çözülmeye çalışılıyor. O zaman da aynı hükümet vardı. Bizim bu konuları gündeme getirdiğimiz zaman masa başına oturulsaydı bu kadar insan ölmeyecek, milyonlar göç etmeyecek, Halep harabeye dönmeyecekti. Öyle bir hava meydana getirdiler ki, ‘hükümet adımlar atıyor, problemleri çözecek.  Tek çaremiz var, biraz yetkiyi artıralım’ diyorlar. Hangi konuda yetkisiz bugünkü hükümet? Sayın Cumhurbaşkanı’nın talep ettiği hangi kanun geri dönüyor? Bunlardan hiçbiri geçerli değil”


82 ANAYASASI MİLLETİN GÖNLÜNDE KABUL GÖRMEDİ

Son seçimde ise oyla yüzde 50’ye yaklaştı ama oyların bereketi azaldı. Referanduma götürecek sayıya ulaşamadı. Ama şimdi istediği kanunları çıkarabilir. Eğer yapılması icap eden değişiklikler 1982 Anayasası’nı reddediyorsa neden bütünüyle ele alınmıyor. Bir değişikliğe ihtiyaç var ise sadece Cumhurbaşkanı’na bütün yetkilerin devredilmesi, hükümetin ortadan kaldırılması ile halledilmemeliydi.  Herkes diyor ki ‘82 Anayasası darbe anayasasıdır’. Evet toplumda yüzde 92 oy almıştır. Ama toplumun kalbinde kabul görmemiştir. Tehdit altında aldı.


KÖTÜ NİYETLE YAPTIKLARINI SÖYLEMİYORUZ

Neden köklü bir anayasa değişikliğini gündeme getiriyoruz” “Memleketimizde sorumluluk ve yetki verilenler bu sorumluluk ve yetkilerini ülkenin problemlerini çözme yönünde başarılı bir şekilde kullanamıyorlar. Ülkemiz tek başına iktidar olan bir parti neticesinde 15 yıl sonra bugünkü hale gelmişse, terör zirve yapıyorsa, ekonomi dibe vurmuşsa, dış politikada başarısız olunmuşsa… Bunların hepsi aynı iktidar döneminde meydana geldi. Bunu kötü niyetle yaptıklarını söyleyemeyiz ama bunu beceremediklerini söylemek mecburiyetindeyiz. Ciddi bir tartışma ortamı olsa, toplumu kutuplaştırarak yapılmasa da ‘hangi kanunla anayasanın hangi maddeleri değiştirilmelidir’ diye bir mantıkla dostça karşı fikirlerde olmak düşman olmak manasına gelmez ki. Dostça bunları Meclis’te müzakere edebilsek, problemlerin büyük kısmı düzelir.

SÖYLEDİĞİMİZ KONULAR ÇARPITILIYOR

Müzakere edilmeden yanlışlar bilinmez. Doğrular çıkarılamaz, ortaya konamaz. Müzakere edilmeden gerçekçi politikalar oluşturulamaz. Biz bugüne kadar bu konuyu dikkate alarak konuştuk. Baştan beri hep aynı şeyleri söyledik. Düşüncemizde en ufak bir değişiklik olmadı. çünkü bugün yapılan yanlışlıkların bize doğru olduğunu gösterecek hiçbir fikir ortaya konmadı. Ama ne yazık ki, dile getirdiğimiz konular bazı kesimler tarafından çarpıtılarak verildi. Sözün bir cümlesi hatta bir cümlenin yarısı alındı başka bir cümlenin yarısına eklendi böyle diyorlar dendi. Bu ayıptır. Utanması icap eder bunu yapanların. Basın, toplumu doğru bilgilendirmeli. Ama birisi çıkar da benim söylemediğimi söylemiş gibi aktarmaya kalkarsa buna da rızamız yoktur.

ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİNDE 3 KONUYA DİKKAT ÇEKİYORUZ

Anayasa değişikliği teklifi üzerine üç konuyu kamuoyunun dikkatine sunuyoruz, “Anayasa değişikliği yapılıyor, başkanlık sistemine geçiliyor, başbakanlık makamı kaldırılıyor ise üç konuya dikkat edilmeli. Kuvvetler ayrımı mutlaka gerçekleştirilmelidir. Yeni oluşan üç erkten hiçbirisi birbirinin üzerinde etki yapmamalı. Cumhurbaşkanı yürütmenin başıdır. Ama parlamentoya müdahale etmemelidir. Kanunları parlamento yapar. Bütçeyi onaylar veya değiştirerek onaylar. Yetkisi yok ise bütçeyi görüşmesinin bir kıymeti olmaz ki. Millet adına da yürütmeyi denetler. Cumhurbaşkanı ise toplumun bir kısmı tarafından seçilir, rakipleri vardır. Kim yüzde 50 üzerinde oy alırsa seçilir. Oy vermeyenlerin de cumhurbaşkanıdır, cumhurbaşkanı. Partili bir cumhurbaşkanı olması toplumda sıkıntı meydana getirir. Niye bir partili olarak Türkiye’nin tamamını temsil eden bir makama gelsin. Kendisinin hangi zihniyete sahip olduğunu, hangi partinin bünyesinden geldiğini herkes zaten biliyor. Ama bugüne kadar olduğu gibi bir kişi cumhurbaşkanı seçildikten sonra parti kimliğini üzerinden çıkarıyorsa bundan sonraki yeni sistemde de birlik ve beraberliğin tesisi için önemlidir. Birlik ve beraberlik normal şartlarda çok önem arz etmeyebilir. İnsanlar bir kısmı Cumhurbaşkanı’na duydukları sevgiden dolayı ‘benim cumhurbaşkanım için her şeyi yaparım’ diyebilir. Bir kesim de belli icraatları tenkit edebilir. Bizim birlik ve beraberliğe en çok kaos ortamında, ülkenin tehlikeye düştüğü zamanlarda duyulur. Aynı zamanda cumhurbaşkanı yasama yetkisi üzerinde vesayet oluşturacak, gerektiğinde Meclis’i feshetme yetkisi verilmemeli. İkisi arasında bir rekabet olmamalı. Ya Meclis, cumhurbaşkanının istediği kanunları çıkarmazsa... Elbette çıkarmayacak. Vesayetin olmaması bu demek zaten.

MECLİS, HÜR OLMALIDIR

Yaptıkları uyarılar anayasa değişikliği oylamaları sırasında ‘erken seçim tehdidi şeklinde ortaya çıkmıştır, “Bu kesinlikle bir vesayet sebebidir. Meclis hür olmalıdır. Varlığının sebebi, kimsenin tahakkümü altında kalmadan kendisinin görüşmeler neticesinde belirleyeceği konularda karar almaması manasına gelir. Bu konuda çok ama çok titiz olmamız gerektiği kanaatindeyiz.

YARGI, TARAFSIZ OLMALI

Yargı konusunda da uyarılarımızı yineliyoruz, “Yargı ne Meclis’in ne de cumhurbaşkanının vesayeti altında bulunmamalıdır. Birtakım seçimler konulmuş, cumhurbaşkanına, Meclis’e bir kontenjan verilmiş. Baktığınızda ne cumhurbaşkanı ne de Meclis burada kendi gücünü ortaya koyamıyor. Ama manipülasyona açık olan bir seçim sistemi her zaman tehlikelidir. Mükemmel olan kanun, manipülasyona fırsat vermez. Cumhurbaşkanı’nı ve Meclis’te bulunan vekilleri ilzam edecek herhangi bir kararın çıkacağına edeceğine ihtimal vermiyorum. Ama o yargı organına seçilen insanlar kendileri bir minnet içinde bulunursa o zaman problem var demektir. Bugün değil, yarın. Yarın olmasa öbür gün. Bugün Sayın Cumhurbaşkanı’na duyulan sevgiden dolayı ondan belki topluma bir zarar gelmez. Ama yarın ne olacak, başka biri geldiğinde ne olacak. Biz şahsa göre değil. Geleceğe göre bir anayasa yapmak mecburiyetindeyiz.”


 

Son Güncelleme: 27.01.2017 12:57
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner165