MÜSİAD milli iradeye sahip çıktı

MÜSİAD Çorum Şube Başkanı Mücahid Ahmet Köksal, yönetim kurulu ve...

28 Mayıs 2015 Perşembe 11:16
 MÜSİAD milli iradeye sahip çıktı


MÜSİAD Çorum Şube Başkanı Mücahid Ahmet Köksal, yönetim kurulu ve üyelerinin katılıyla gerçekleştirdiği basın toplantısında, 7 Haziran sonrasında da huzur ve istikrarın sürmesini istediklerini açıkladı. Doğan medyasını cumhurbaşkanına ve millete aba altından sopa göstermekle suçlayan Köksal, "Ülkemizin, kaynak alt yapımızı bozacak, finansmanı belirsiz veya yapılamayacak vaatlere değil, mevcut kazanımların büyümesini sağlayacak, güçlü ve reel hedeflere ihtiyacı vardır." dedi.


Türkiye'nin deprem paralarıyla memur maaşlarını ödediği günlerin unutulmadığına işaret eden Ahmet Köksal,  bir takım çevrelerin koalisyon özlemlerini ortaya koyduğunu, ayrıca HDP'nin tehdit beyanatlarını esefle karşıladıklarını aktardı.


MÜSİAD'ın çalışmaları ve felsefesi hakkında da bilgi veren Köksal, 1990 yılında kurulan MÜSİAD'ın 11 bini aşkın üyesiyle 45 bine yakın işletmeyi temsil ettiğini ve 1 milyon 600 bin kişiye istihdam sağlandığını söyledi. Yurt içinde 86 irtibat noktası ve yurt dışındaki aktif temsilcilikleri ile birlikte 70 farklı ülkede toplam 170 nokta ile hizmet verdiklerini dile getirdi.


"MÜSİAD'ın misyonu; ulusal ve uluslararası düzeyde bağımsız ve bağlantısız hareket eden bir işadamları derneği olarak, önceden belirlenen ilke ve değerleri paylaşan üye sayısını artırmak, üyeleri arasındaki dayanışmayı geliştirmek ve kendi içinde sağladığı bu birlik ve beraberlik ruhuyla ülkemizin maddi ve manevi yönden gelişmesine katkıda bulunmaktır." diyen MÜSİAD Çorum Şube Başkanı Mücahid Ahmet Köksal, 7 Haziran seçimlerine ilişkin değerlendirmesinde şunları söyledi;


BOŞ VAATLERE DEĞİL, MEVCUT KAZANIMLARIN BÜYÜMESİNE İHTİYAÇ VAR


7 Haziran Genel Seçimlerine doğru, partilerin ekonomik vaat ağırlıklı seçim stratejisi dikkat çekmektedir. Milletimizin hep daha güzeli hak ettiğine inanarak, güzel vaatleri de ilgiyle izliyoruz. Ancak, geçmişte, popülist söylemlerin, kaynak planlaması yapılmadan, hesapsız harcama vaatlerinin, milletimize yaşattığı acılara şahit olduk. Öyle ki 99 depreminde, depremzedelerin acılarını sarmak için milletten toplanan yardımlarla kamu personelinin maaşlarının ödenmesi gibi örnekleri unutmuş değiliz. Ülkemizin, kaynak alt yapımızı bozacak, finansmanı belirsiz veya yapılamayacak vaatlere değil; mevcut kazanımların büyümesini sağlayacak, güçlü ve reel hedeflere ihtiyacı vardır.


MUHALEFETİN CUMHURBAŞKANINA YÖNELİK SÖZLERİ KABUL EDİLEMEZ


Siyasi parti liderlerinin kullandıkları dil ve üslup kaygı vericidir. Özellikle muhalefet partilerinin, halkın oyları ile seçilmiş Cumhurbaşkanına yönelik kullandığı söz ve hitapları kabul edilemez buluyoruz.


MURSİ ÖRNEĞİYLE YAPILAN DAYATMALARI LANETLİYORUZ


Yine sözde gazetecilik adı altında, Mısır'da yaşanan ve tamamen Yahudi lobisinin oyunu olduğunu cümle âlemin bildiği anti demokratik ve hukuksuz idam kararını, cumhurbaşkanına ve dolayısıyla millete aba altından sopa gösterme gayretine çevrilmesini lanetliyoruz. Hele hele son 13 yıl boyunca ülkemizin her metre karesine, geçmişte ihmal edilmiş hizmetleri götürmek için azami gayret gösterdiklerine, gece gündüz demeden 7 gün 24 saat çalışıp çabaladıklarına milletçe şahit olduğumuz insanlardan 'neden bu kadar çok çalıştın' der gibi hesap sorulacağının ve intikam alınacağının ifade edildiği beyanat ve vaatleri aklımız, izanımız almamaktadır. Siyasi retoriğin, neredeyse sadece suçlamalar seviyesinden, daha olgun, vakur ve ülkemize yakışır bir bilgelikle şekillenmesi için, tüm siyasilere büyük görev düşmektedir.


KORKU SİYASETİ VE KOALİSYONDAN HAYIR GELMEZ


Seçimlerin, olabildiğince geniş katılımlı ve barış içinde geçebilmesi için, seçmene ve siyasi partilere büyük görev düşmektedir. Sandıktan çıkacak sonucu da, tüm vatandaşlarımız ve siyasetçilerin, saygıyla ve demokrat bir tavırla karşılaması gerekmektedir. Özellikle Doğu ve Güney Doğu Anadolu bölgesinde terör örgütlerinin silah tehdidi ile belli bir siyasi partiye oy topladığı duyumları ile yine aynı siyasi partinin 'seçim sonucu şöyle olursa ülkeyi karıştırırız, yakarız, yıkarız' kabilinden beyanatlarını esefle karşılıyoruz. Bunlar yetmezmiş bu siyasi partiye gaz verebilmek adına, beceriksizlikleri ve iş bilmezlikleri geçmişte milletimizce tescil edilen; bazı siyasi ve akademik çevreler ile art niyetli medya kuruluşları tarafından, cici gösterilmeye çalışılan koalisyon kültürünün, memleketimize hiçbir zaman hayır getirmediğini ve getirmeyeceğini bir kez daha vurgulamak istiyoruz. İş dünyası olarak, bugüne kadar olduğu gibi, seçim sonucunda, Huzur, Güven ve İstikrarın devamını arzu ediyoruz.


DİYANET VE 8 YILLIK EĞİTİM TARTIŞMALARI TEHLİKELİ VE GEREKSİZ


Bir başka önemli konu, yıllardır baskı altında tutularak milletimize verilmemiş ve bugün nispeten kazanılabilmiş bazı temel hakların, tekrar milletin elinden alınabileceğine yönelik söylemlerdir. Toplumsal huzur ve barışı bozacak, temel insan hak ve özgürlüklerini kısıtlayıcı yaklaşımlar, bizi daha mutlu bir geleceğe götürecek söylemler olamaz. Bu noktada, Diyanetin fonksiyonu ile ilgili değerlendirmeleri, 8 yıllık kesintisiz eğitime geri dönüş önerilerini, Kâbe tartışmalarını, günlük siyaset gündemi içinde değerlendirmeyi, son derece yanlış ve tehlikeli buluyoruz. Bu ve benzeri söylemlerin milletimizce de itibar görmediğini ortağı olduğumuz pek çok sivil toplum platformu ile yaptığımız istişarelerde görebiliyoruz. Dolayısıyla bu düşüncelerin aziz ve kadim olan milletimize rağmen hayata geçirilemeyeceğine, samimiyetle inanıyoruz. Bu söylem ve düşüncelere sahip olan siyasileri de bir kez daha uyarıyoruz.


PARALEL YAPILANMALARLA MÜCADELE SÜRDÜRÜLMELİ


Seçimlerden sonra,  siyasal sistemimizin acilen revize edilmesi, yeni ve sivil bir Anayasa ile maalesef kuvvetler kargaşası şeklinde kurgulanan ve uygulanan mevcut Kuvvetler Ayrılığı ilkesinin, doğru eksene oturtulması gereklidir.  Devletin ve milletin gücünü ve etkisini azaltmaya yönelik yapılanmalara karşı mücadele kararlılıkla sürdürülmeli, bu yapılırken, süreci sulandırmaya yönelik art niyetli veya beceriksiz yaklaşımlara imkân tanıyarak, yeni mağdurların oluşturulmasına da izin verilmemelidir. Son iki yıl içerisinde meydana gelen; gezi, 17-25 Aralık olayları ve küresel ekonomi kaynaklı piyasa daralmasının bertaraf edileceği, istikrarın sürmesine, faiz ve enflasyonun düşmesine, böylece de büyüme ve istihdam sağlamaya yönelik ekonomik programların hızla devreye alınması gerekmektedir.  Çözüm Süreci, milletimiz için, asrın Barış ve Milli Birlik Projesidir. Sürecin kararlılıkla devam etmesi, toplumun her kesiminin yararına olduğu için, bu noktada sorumluluğu olan herkes, bu bilinçle hareket etmelidir. Kamuoyuna saygıyla duyururuz."




Son Güncelleme: 28.05.2015 11:19
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.