Mutluluğun formülünü anlattı

GÜL-DER ve Derinöz Köyü Sosyal Yardımlaşma ve Kültür Derneği ortaklığında...

28 Ağustos 2015 Cuma 11:56
 Mutluluğun formülünü anlattı


GÜL-DER ve Derinöz Köyü Sosyal Yardımlaşma ve Kültür Derneği ortaklığında ‘Günümüzde Birey Ve Aileler Niçin Mutlu Olamıyor?’ konulu konferans düzenlendi.


Gül-Der binası konferans salonunda gerçekleştirilen konferansa konuşmacı olarak Dicle Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümünden Yrd. Doç. Dr. Tahsin Kula katıldı.


“Herkesin sorduğu bir soru var: ''Evimiz arabamız var, modern dünyada yaşıyoruz. İletişimin en gelişmişini kullanıyoruz. Televizyonumuz var. Cep telefonumuz var. Bilgisayarımız var. İnternetimiz de var. Ama bir türlü mutlu olamıyoruz, neden?” diye sorarak konuşmasına başlayan Kula, konferansa katılanlarla şunları paylaştı:


‘ZENGİNLİK MUTLULUK GETİRMEZ’


“Bu sorusunun cevabını verebilsek problem çözülür. Denir ki; fakir insan, fakirliğinden dolayı mutlu değildir. Zengin olduktan sonra insanlar mutlu olur. Her şeyi parayla elde edebilir, kazanabilir mutlu olabilir. Ama yirmi birinci yüzyılın sonuna geldiğimiz bu çağda gerek İslam dünyası, gerek batı dünyası, bireysel hayatta da aile hayatında da mutlu değil. İntiharlar artmış. Her gün bir yerlerde savaş varken, her gün bir yerlerde insanların kanı dökülürken, aileler, evliliği sürdüremeyip boşanmaya doğru gidiyorsa burada mutluluktan bahsedilemez. Neden? Çünkü arkadaşlar, zenginlik, huzur, refah, mutluluk getirmez.


Bugün bunun bireysel sebepleri neler, toplumsal sebepleri neler değinmeye çalışacağım. Kime sorsanız herkesin söyleyeceği söz şu; "Dünya bozulmuş." Hep geçmişin özlemini duyuyoruz. Geçmişte şöyleydi, geçmişte böyleydi. İnsanlar değişti…


Bu çokta doğru bir şey değil. Neden? Hz. Adem dönemindeki dünya ile günümüzdeki dünya hiç değişmedi. Hz. Adem dönemindeki insanlarla, günümüzdeki insanlar hiç değişmedi. Aynı. Yeni doğan bir bebekle, yirmi yıl sonraki, kırk yıl sonraki hali ne kadar değişirse toplumda o kadar değişir. Toplumlarda doğup büyüyecek sonra bir şekilde yok olup gideceklerdir.  Bu nedenle kendi kendimize bir şeyler vehmetmeyelim. Keşke insanlar mutlu olmak için sebepler aramasa…


Dünya bozulduğuna göre, insanlar huzursuz olduğuna göre, bizlerde mutlu bir dünyaya doğru koşmaya çalışıyoruz. Bunun sebebi şu; büyük savaşlar geçirmiş toplumların hepsinde, İslam dünyasında değil batı dünyasında da bu böyledir. Bireyler yaşamaz, hayata tutunurlar. Köylerden şehirlere göç eden insanlar da böyledir. Hayatı yaşayamazlar, hayata tutunurlar. İşte bundan dolayı insanlar mutlu olamazlar. 


Parayı biriktirmek için değil, harcamak için kazanın. Geçmişin birikimleri, şu anın kaygısı ve gelecek korkusu bizleri kuşatmaktadır.


‘RİYAKÂRLIK MUTLULUK ÖNÜNDEKİ EN BÜYÜK ENGEL’


İnsanların zihin dünyası işkâl edilmişse, bu insanların huzur bulmaları imkânsızdır. Korkularımız, kaygılarımız, endişelerimiz, büyüklerimizin ve çevrenin yükledikleri ön veriler zihin dünyamızı işgâl ediyor. Kendimiz olamıyoruz. Riyakârlık zihin dünyamızda mutluluğumuzun önündeki en büyük engeldir.  Birilerine karşı,  toplumun biçtiği rolü oynamak, kendi hayatımızı yaşayamamak, kendimiz olamamak mutsuzluğumuzun önündeki en büyük engeldir. Bu sorumluluğunuzu, görevimizi bırakalım yapmayalım anlamına gelmez.  Bu ukala, bencil, şımarık olmamız anlamına da gelmez.


Mutluluk dünyada değil, mutluluk insanlardadır. Mutluluğu dışarılarda aramamalı. Mutluluğu iç dünyamızda yaşamalıyız.


İnsan kutsal değildir, kutsala inanır. İnsan melek değil, melekleşir. İnsan şeytan da değildir, şeytanlaşır. Fıtratımıza dönmeliyiz. Kendimiz olmalıyız. Geçmişle yüzleşin.


Mutlu olmak istiyorsak, yaşadığımız sürece hakkımızı ve haddimizi iyi bilmeliyiz.''


Örneklerle aile mutluluğuna da değinen konuşmacı, özetle ailede ise önceliği eşimize ayırmamızın gerekliliğinden bahsetti. Çocuklar, işimiz, gelecek korkusu eşimizin önüne geçmemeli.”



Son Güncelleme: 28.08.2015 11:59
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.