Siyasetin buyurgan dilinin sonucu

Türk Ocakları Çorum Şubesi Başkanı Doç. Dr. Hilmi Demir, “Siyasetin kategorik, kutuplaştırıcı...

19 Kasım 2013 Salı 19:17
 Siyasetin buyurgan dilinin sonucu

Türk Ocakları Çorum Şubesi Başkanı Doç. Dr. Hilmi Demir, “Siyasetin kategorik, kutuplaştırıcı, ben yaptım oldu tavrı ve aslında hala 80 öncesi reflekslerle konuşan buyurgan dili kendisini dershanelerin kapatılması ile ilgili tartışmalarda bir kez daha göstermiştir.” dedi.

Dersanelerin kapatılması konusuyla ilgili görüşlerini anlatan Demir, bu meselede baştan yanlış ve eksik olan şeyin, toplumun tümünü ilgilendiren bir meselenin tüm paydaşlarla istişare edilmeden tepeden inme kararlarla çözülmeye çalışılması olduğunu savundu.

Dershanelerin bir neden değil, sonuç olduğunun bilinmesi gerektiğini ifade eden Hilmi Demir, açıklamasında şunları söyledi; “Dershaneler eğitim ve öğretim sistemimizdeki zayıflıklardan, yetersizliklerden ve eşitsizliklerden doğmuştur. Bugün dershaneler yalnızca öğretimdeki zayıflıkları ve eksiklikleri gidermemektedir. Aynı zamanda nitelikli ve model öğretmen yetiştirmedeki başarısızlıklarımızı da telafi etmektedir. Milli Eğitim’in ve üniversitelerin öğretmen yetiştirmedeki yetersizliği model öğretmen rolünü öylesine yıpratmıştır ki, okullarda öğrenci ile öğretmen ilişkisi toplumun büyük çoğunluğunun taleplerini karşılayacak seviyeye gelememiştir. Dershaneler yalnızca bir öğretim yeri değil bir terbiye ve eğitim kurumları olarak da işlev görmektedir. Bu da özellikle öğretmen yetiştirme, öğretmen atama konusunda Milli eğitim politikalarının ne durumda olduğunu gösteren önemli bir ölçüt olarak düşünülmelidir.

Bugün Türkiye’de okullardaki mevcut şartlar hem öğretim hem de eğitim anlamında dershanelere olan ihtiyacı ortadan kaldıracak durumda olsa zaten dershaneler kendi doğal süreçleri içinde kapanacaktır. Dershaneleri doğuran ihtiyaçlar devlet tarafından karşılansa dershanelere de ihtiyaç kalmayacaktır. Oysa bugün hala dershanelere bu kadar talep olması bu konuda Türkiye'de çok şeyin değişmediğini açıkça göstermektedir.

Türkiye'nin Milli Eğitim’deki durumunu her veli zaten kendi çocuğundan çok rahatlıkla test edebilecektir. Fakat bu konuda veri isteyenlere Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı olan PISA sonuçlarına bakmalarını öneririz. Türkiye bu araştırmaya üç kez katılmış ve üçünde de öğrenci performansı ve eğitim girdileri noktasında OECD ülkeleri arasında son sıralarda yer almış ve 2012 değerlendirmesine katılmamıştır. En son 2009'daki sonuçları dileyen pisa.meb.gov.tr/wp-content/uploads/.../PISA-2009-Ulusal-On-Rapor.pdf adresinden alabilir. Bu nedenle eğitimdeki bu eşitsizlikler ve yetersizlikler düzeltilmeden dershaneleri kapatmak bir neslin geleceğini yok edecektir. Ayrıca okullardaki olumsuzlukların yalnızca bir öğretim meselesi olmadığını ailelerin büyük çoğunluğunun okullardaki eğitim politikalarından şikâyetçi olduğunu da burada görmek zorunluluktur.

Türkiye bugün kişilere ve partilere bağlı olmayan, toplumun bir kesimine karşı düşmanlıklardan beslenmeyen, gerçekten adı gibi milli olan, partiler üstü ve toplumun ihtiyaçlarını, gelecek vizyonunu kuşatan, kurumsallaşmış bir eğitim politikasına ihtiyaç duymaktadır. Bu da kuşkusuz istişare mekanizmaları iyi çalışan, hazım kapasitesi yüksek, kurumsallaşmış, tahammül gücü geniş, toplumun farklılıklarını yönetme becerisine sahip, mütevazi ve alçak gönüllü bir siyaset diliyle mümkündür. Mesele dershane meselesinden daha büyük ve önemli gibi gözükmektedir.”





Son Güncelleme: 19.11.2013 19:19
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.