'terörün belini kıracağız'

Saadet Partisi Çorum Merkez İlçe Halkla İlişkiler Başkanı Abdullah Gökgöz,'FETÖ yapılanması ne kadar tehlikeliyse, NATO yapılanması da o kadar tehlikelidir' dedi.

25 Ağustos 2016 Perşembe 11:14
'terörün belini kıracağız'


Saadet Partisi Çorum Merkez İlçe Halkla İlişkiler Başkanı Abdullah Gökgöz,'
FETÖ yapılanması ne kadar tehlikeliyse, NATO yapılanması da o kadar tehlikelidir' dedi.

Konu ile ilgili açıklama yapan Gökgöz,
"Cennet mekan Erbakan hocamızın bir sözünü hatırlatmak istiyorum.

Siyonizm bir timsah halindedir. Üst çenesi Amerika'dır. Alt çenesi Avrupa Birliği'dir. Kuyruğu İsrail'idir. Gövdesi bir takım müslüman ülkelerin yönetecileri. medyacılar, işadamları, işbirlikçilerdir.


Bugün o üst çeneye öyle okkalı bir tokat attık ki ulus olarak  mutlu olmayan yoktur.
Biden'ı Ankara vali yardımcısının  karşılanması .  Biden'a ve ABD'ye gerekli diplomatik cevap da verilmiş oldu. Biz Saadet Partisi olarak hükümetimizin bu tutumunu saygıyla karşılıyoruz.


Yetermi ? Tabi ki yetmez ABD nin İncirlikteki hareketlrinin öncelikle kısıtlanıp daha sonra ülkemizi terketmeleri 
için derhal müdahale edilmelidir . Terörün merkez üstü yok edilmelidir.

15 Temmuz’da, darbecilerin destek aldığı İncirlik Üssü’nü  'FETÖ yapılanması ne kadar tehlikeliyse, NATO yapılanması da o kadar tehlikelidir. Bu ülke için hücre evleri ne kadar tehlikeliyse Amerikan üsleri de o kadar tehlikelidir.  Örneğin 15 Temmuz kalkışmasında, İncirlik Üssü’nün oynadığı rol ortadadır.  Bu yüzden biz hükümetten, Biden ile görüşmede aynı kararlılığı İncirlik için de göstermesini diliyoruz'

Bu hain kuşatmayı; ‘terörün belini kıracağız’, ‘hesabını soracağız’, ‘kimse Türkiye’nin gücünü test etmeye kalkmasın’ gibi içi boş rutin ifadelerle geçiştiremeyiz.  Suçu sadece üst akıla, dış güçlere, karanlık mihraklara yıkarak da işin içinden sıyrılamayız. Türkiye böylesine hassas ve böylesine kritik bir dönemden geçerken maalesef devletin en stratejik kurumları, tarihinin en sıkıntılı dönemini yaşıyor. Yazık ki bugün karşımızda emniyetiyle, adliyesiyle, üniversiteleriyle, hariciyesiyle, dâhiliyesiyle yaralı bir devlet var. Çevremiz ateş çemberi.  Yangın giderek büyüyor. Türk Ordusunun en güçlü ve en dirençli olması gerektiği bir zamandayız. Ama yazık ki o da Ergenekon ve Balyoz gibi kumpaslarla alabildiğine yıpratılmıştır. Sadece soruyorum; Acaba bu süreç bir tesadüf müdür?  Yoksa uzun süredir ülkemiz üzerinde oynanan büyük oyunun bir parçası mı? Büyük Ortadoğu Projesinin, yani Türkiye’yi bölme planının yani Büyük İsrail Devletini kurma hedefinin adım adım uygulaması mı?


Bir kez daha ifade etmekte yarar görüyorum. Biz Türkiye içindeki cuntacıların, paralel yapıların, her türlü çete oluşumunun bertaraf edilmesi konusunda Hükümetin yanındayız. Devletine ihanet edenlerin, milletine kurşun sıkanların en ağır şekilde cezalandırılması konusunda bütün yüreğimizle hükümeti destekliyoruz.  Ama daha önce de söyledim, bu topraklar için FETÖ yapılanması ne kadar tehlikeliyse, NATO yapılanması da o kadar tehlikelidir. Bu ülke için hücre evleri ne kadar tehlikeliyse Amerikan üsleri de o kadar tehlikelidir. Örneğin 15 Temmuz kalkışmasında İncirlik Üssü’nün oynadığı rol ortadadır.  Bu yüzden biz hükümetten, Biden ile görüşmede aynı kararlılığı İncirlik için de göstermesini diliyoruz. ABD eliyle PKK ve PYD’ye gönderilen silahlar için de göstermesini istiyoruz.  Biliyorsunuz, Türkiye Gülen’in iadesi için Amerika’ya 85 koli belge ve delil göndermişti.  Oysa İncirliğin bölgemizdeki karanlık faaliyetleri ile ilgili, değil 85, 185 koli bilgi, belge ve delil ortaya çıkar. PKK’ya PYD’ye verilen silahların belgeleri ise çuvallara sığmaz.  Bu yüzden biz diyoruz ki, kukla ile mücadele ederken, kuklacı asla unutulmamalı.


İsrail bir terör devletidir. İsrail, bir terör devleti olduğunu anlaşmanın yapıldığının hemen ertesi günü  Gazze’yi bombalayarak bir kez daha göstermiştir.  Adeta, İsrail, Türkiye ile yaptığı anlaşmayı Gazze’yi bombalayarak kutlamıştır. Bu anlaşma, maalesef, sadece Mavi Marmara şehitlerini değil bütün milletimizi derinden yaralamıştır.  Bir hata yapılmış, bu anlaşma Meclis’ten geçmiştir. Ama yanlış hesap Bağdat’tan döner. Biz, bu anlaşmanın Beştepe’den döneceğine inanıyoruz. İnanmak istiyoruz. Çünkü Davos’ta, Şimon Peres’in yüzüne karşı ‘one minute’ çeken ve ‘siz öldürmeyi çok iyi bilirsiniz’ diyen Sayın Cumhurbaşkanı’nın böyle anlaşmayı onaylamaya elinin gitmeyeceğine inanıyoruz.  Her fırsatta, ‘İsrail’i terör devleti olarak’ niteleyen, ‘Ben görevde olduğum sürece İsrail ile normalleşme mümkün değildir’ diyen bir Cumhurbaşkanımızın böyle bir anlaşmayı onaylamaya yüreğinin el vermeyeceğine inanıyoruz. Daha doğrusu, inanmak istiyoruz.  Bu nedenle Sayın Cumhurbaşkanı’na çağrıda bulunuyoruz. ‘Gelin bu anlaşmayı onaylamayın. Böylece söyledikleriyle-yaptıkları çelişen biri olmak yerine, her şart altında sözünün arkasında duran ve her şart altında hakikati savunan bir kahraman olun 
Bütün bu gelişmeler göstermektedir ki, Türkiye artık kozmetik tedbirlerle yönetilemez. Her kriz aynı zamanda bir fırsattır. Türkiye bu kaostan çıkmak için kararlı adımlar atmak zorundadır. Biz, Saadet Partisi olarak, daha önce söylediğimiz gibi, Teröre karşı mücadelede bütün gücümüzle Hükümetin yanındayız. Terör yoluyla Türkiye’ye verilmek istenen mesajı yırtıp atma konusunda tüm desteğimizle hükümetin yanındayız. Terörün arkasındaki üst aklı, finansal desteği ve küresel güçleri cesurca deşifre edecek bir duruşu ortaya koydukları takdirde, bütün gücümüzle Hükümetin yanındayız. Ancak, olayları doğru okumak ve doğru çözüm yolları bulmak zorundayız.  Teşhisi doğru yapmadığımız takdirde, doğru tedaviyi bulamayız. Asıl olan kuklacıyı deşifre edebilmektir. Kuklacıya karşı önlem alabilmektir. Yoksa kukla bugün paralel olur, yarın üçgen. Kukla bugün IŞİD olur, yarın başka bir şey. Sonuç değişmez.  Bunun yolu da gerçeklerin üzerini örtmek değil, tam tersine cesurca üzerine gitmektir.  Artık pansuman tedbirlere değil topyekün bir yaklaşım değişikliğine ihtiyaç vardır. İç politikadan, dış politikaya kadar, terörle mücadeleden, sınır güvenliğine kadar her alanda yeni bir vizyon oluşturulmalıdır.  Türkiye Ordusuyla, polisiyle, istihbaratıyla, ekonomisiyle ve milli eğitimiyle artık topyekün yeni bir inşa sürecine girmelidir. Biz, bu konuda her türlü desteği vermeye hazırız.

Suriye'nin Cerablus şehrine yönelik IŞİD harekatı için, Celabrus'a yönelik başlatılan askeri harekatı çok olumlu bir gelişme olarak görmekteyiz ve bütünüyle desteklemekteyiz. Siyasi iradenin kararlı ve tavizsiz tutumunun arkasında milletçe durduğumuzu bu vesileyle açık ve güçlü bir şekilde ifade etmek isterim

Cerablus ve mücavir alanların İŞID unsurlarından temizlenmesi, Türkiye'ye yönelik güvenlik tehdidinin bertaraf edilmesinde çok önemli bir adım olacaktır. Bu bölgedeki Türkiye-Suriye sınırının güvenliğinin tam olarak sağlanması, İŞID'in lojistik ve insan kaynakları ikmal yollarının kesilmesi ve sınırımızdan terörist sızmalarının önlenmesi en acil ihtiyaçtır. 


Son olarak şunları belirtmek istiyorum;  Her ülke kendi sınırlarını koruması en tabi hakkıdır , ülkemize yönelik her türlü kalkışmaların kahraman  ordumuzun  ve emniyet güçlerimizin  göstermiş olduğu kararlılıktan dolayı  teşekkürlerimizi sunuyor dualarımızla destek olduğumuzu bir kez daha belirtmek istiyorum." dedi

 

Son Güncelleme: 25.08.2016 11:20
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner165