MUSTAFA DEMİRER/SÖYLEŞİ
Anayasa değişikliği sistemi uzunca bir süredir Türkiye’nin gündeminde. Referandum süreci ile de bir süre daha ülke gündeminde sıcaklığını koruyacak.
Konuyla ilgili AK Parti İl Başkanı Av. Mehmet Karadağ’dan sonra Belediye Başkanı
Muzaffer Külcü, Habercim19 Genel Yayın Yönetmeni Hedef Halk Gazetesi Çorum Temsilcisi Mustafa Demirer'in sorularını cevaplandırdı.
Gazetenin bugün ki sayısında yayınlanan söyleşide Külcü, CHP’nin anayasa değişikliğine karşı gösterdiği tavrı eleştirirken, referandumda Çorum’un Türkiye ortalamasının üzerinde ‘EVET’ oyu vereceğini iddia etti.
Türkiye dışarıdan ve içeriden çok ciddi şekilde saldırılara maruz kalıyor. Anayasa değişikliği paketinin zamanlaması doğru mu?
Amaç, Türkiye’de yürütmenin mevcut ikili yapısını teke indirerek güçlü bir yönetim yapısı oluşturmaktır. Hızlı karar alabilen, herhangi bir seçimde koalisyon gibi belirsizlik riski taşımayan bir Başkanlık hükümeti öngörülmektedir. Halkın çoğunluğunun benimsediği bir Başkanla yasamaya odaklanmış bir mecliste herkes kendi işini yapmaya odaklanacaktır.
Türkiye'nin son 100 yılına baktığımızda yaşadığı sıkıntıların önemli oranda hükümet kurma kaynaklı olduğunu görüyoruz. Mevcut sistem, hükümet kurmak için sayısal bakımdan parlamentoya mahkûm kılıyor. Buna ilişkin en son yaşadığımız örnekse 7 Haziran seçimlerinde 259 Milletvekili ve % 41 ile hükümet kurulamayışıdır. O dönemde çok zorlu bir süreçten geçtik. Allah bizi korudu. Türkiye'nin seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eliyle korudu. O dönemi doğru okumak için Cumhurbaşkanımızın o süreçte yüklendiği rolü ve istikrarı korumak bakımından aldığı riskleri doğru okumak lazım. Eğer parlamentonun oyuyla seçilmiş bir Cumhurbaşkanı olsaydı, önceki dönem Cumhurbaşkanları gibi hareket eden ve millet nezdinde meşrutiyeti olmayan bir Cumhurbaşkanı olsaydı Türkiye 1 Kasım'ı göremezdi. 23 Temmuz’da krizi, kaosu başlatanlar ve HDP'nin barajı geçmesi için seçim döneminde adeta birbirleriyle ruh ikizi olanları, boyalı basını, onlara destek olanlar da, FETÖ de, istihbarat örgütleri de 1 Kasım’ı bize yaşatmazlardı. Zamanlama anlamında ise anayasa değişikliği paketinin herhangi bir risk taşıdığını düşünmüyorum.
Anayasa değişikliği vatandaş tarafından anlaşıldı mı? Değişiklik yeterince anlatıldı mı?
Anayasa değişikliği öncelikle hukuki anlamda teknik bir hazırlık sürecinden geçti. Teklifin hazırlanması aşamasında AK Parti ve MHP’nin hukukçu kurmayları birlikte çalıştı. Daha sonra komisyon gündemine gelerek bütün siyasi partiler ve kamuoyunun bilgisine sunuldu. Öncelikle milletvekillerimiz bu süreçte müzakerelere katıldılar. Kamuoyuna zaman zaman bilgi verildi. Ama asıl bilgilendirme süreci referandum sürecinde yaşanacak.
Bizler de sokağa inecek ve gücümüz yettiğince yeni anayasa paketini Çorum halkına anlatmaya çalışacağız.
Anayasa değişikliğinin iki maddesi referandumdan hemen sonra, diğer maddeler ise 2019 yılında yürürlüğe girecek. O zamana kadar neler yaşanabilir?
Anayasa değişiklik teklifi halkımız tarafından kabul edilirse 3 Kasım 2019 seçimlerine kadar uyum yasaları ile sistem hazır hale getirilecektir. Siyasi partiler, seçim sistemi, bürokratik kurumlar bu dönemden en fazla etkilenecek yapılardır. Koalisyonlar olmayacağına göre % 10’luk barajın da bir anlamı kalmamıştır. Milletvekillerinin seçilecekleri bölgelerle ilgili yeni düzenlemeler yapılabilir. Partiler Cumhurbaşkanı adaylarını belirlemek üzere yeni ittifaklar kurabilir. 2,5 yıllık bu dönem yeni sistemin özümsendiği bir dönem olacaktır.
Anayasa değişikliği paketinden Türkiye’nin kazancı ne olacak? Bu değişiklikler Türkiye’yi nereye götürecek, nelerle karşılaşacağız?
Dünya ciddi bir değişim sürecinden geçiyor. 50 yıllık, 100 yıllık uluslararası örgütlerin misyonunu tamamlayıp tamamlamadığı tartışılıyor. Özellikle İslam coğrafyasında haritaların yeniden çizileceği, rejimlerin yedine belirleneceği bir süreç yaşıyoruz. Bu süreci Türkiye olarak ancak güçlü bir yönetimle, istikrarlı bir ve dış politikayla değerlendirebiliriz. 15 yıldan beri ülkemizi yöneten ve Türkiye’yi bölgesinde lider ülke yapan bir anlayış 2023, 2053 ve 2071 hedefleri doğrultusunda Türkiye’yi daha güçlü bir yönetime kavuşturmak istiyor.
Bilhassa ana muhalefetin anayasa değişikliği ile birlikte rejim değişikliği ve tek adam yönetimi iddiaları var. Bu eleştirilere ne diyeceksiniz?
CHP’nin muhalefet anlayışı maalesef böyle. Aklı başında bir muhalefet argümanı oluşturamıyor. Her zaman olduğu gibi meseleyi burada da kişiselleştiriyor. Dün Turgut Özal üzerinden bu tartışmalar oldu. Bugün ise Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan üzerinden tek adamlığı tartışıyorlar.
Baş meseleye nasıl bakarsa yanındakiler de meseleye öyle bakıyor. CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu, eğer anayasa değişikliği yapılır da milletin önüne getirilirse yüzde 98 oyla kabul edilse bile biz bu anayasayı tanımayız dedi. Sen kimsin de tanımıyorsun? Seni oraya kim getirdi? Bu millet getirmedi mi? Bu milletin bir parçası olan CHP delegesi getirmedi mi? Bu, “milleti tanımıyorum” diyor. Bir de; eğer Türkiye’de bir anayasa değişikliği yapılacaksa bu kan dökülmeden yapılamaz. Ne demek bu? “Kan dökülsün, terör olsun, insanlar birbirini kırsın ama anayasa değişmesin biz bundan yanayız” diyor. Eğer bir siyasi partinin genel başkanı bunları söylüyorsa onun yanında ki milletvekili ayak da ısırır, bacak da ısırır, kulak da ısırır.
Bunlar CHP’nin jakoben, dayatmacı, tek partici, eski dönem alışkanlıklarının bir tezahürüdür. Biz o dönem kapandı diyoruz. Yeni Türkiye’de millet korkutulmuş, sindirilmiş bir millet değil, emanetine sahip çıkma konusunda bedel ödeme pahasına bile bunu ortaya koydu. 15 Temmuz’da bunu yaşadık ve gördük. Şehit olan 248 kardeşimiz ve 2 binden fazla gazimiz bu iradenin bir yansımasıydı.
Yine ana muhalefetin değişiklikle ilgili bazı maddelere şiddetle itiraz ettiğini görüyoruz. Mesela “Yargı Siyasallaşıyor” eleştirileri doğru mu?
Geriye dönüp hukuk sistemi ile ilgili geçmişte yapılan değişikliklere baktığımızda hep aynı üslubun kullanıldığını hepimiz gayet iyi hatırlarız. CHP bunu biraz eski alışkanlıkları ile düşünüyor. 2010 yılında yapılan değişikliğe de itiraz etmişlerdi. 2010 yılında Anayasa Mahkemesi yetkilerini aşarak yapılan değişikliği iptal etti sonra HSYK’da bütün yerlere FETÖ üyeleri yerleşmiş. HSYK içerisinde oluşan bu tür bozukluklar milletin adalet duygusunu zedeliyordu yapılacak olan değişiklikle buda giderilmiş olacak. Yeni sistemde 7 HSYK üyesini parlamento seçecek, 4 tane Cumhurbaşkanı atayacak. 2 tane de doğal üyeyle birlikte toplam 13 üye olacak. Böyle bir durumda yargının siyasallaştığını söylemek en hafif tabiriyle hukuk bilmezliktir. Yapılan işin ciddiyetinin kavrayamamaktır.
Size göre parlamentonun işlevi ortadan kalkıyor mu? Yoksa Türkiye güçlü bir yönetim sistemine mi kavuşuyor?
Yapılan bu değişikliklerle ülkede rejimin değişmeyeceğini herkes anladı bir Kemal Kılıçdaroğlu anlamadı. Eğer rejim değişikliği diyeceksek bu sadece vesayet rejiminin değişikliği olur. Bu ülkede hükümet ve yürütme değişikliğinden başka bir değişiklik olmayacak. Yürütmenin başı da, devlet başkanı da Cumhurbaşkanında olacak.
Referandumda Çorum’dan hangi oranda destek çıkmasını bekliyorsunuz?
Milletimizden şöyle bir ricam olacak: Yeni Anayasa konusunda Cumhurbaşkanımızın değerlendirmesinden sonra önümüzde 60 günlük bir süre olacak, o süre içerisinde yeni sistem bize ne getiriyor onu iyi değerlendirsinler. Doğru gördükleri ve iyi anladıkları hususları etrafındaki insanlara hemşehrilerimiz de anlatsın.
Bu zamana kadar edindiğin tecrübe ve Çorum halkının sağduyulu tavrı nedeniyle referandumda Çorum’un Türkiye ortalamasının üzerinde bir EVET oyu alacağını düşünüyorum. Halkımız bu zamana kadar bizi hiç yanıltmadı. İnşallah referandumda da istikrara, istikbale, istiklale EVET diyecektir.
Son Güncelleme: 30.01.2017 13:38
