‘Ya hep islâm, ya hiç islâm’

Diyanet İşleri Başkanlığı Aşık Kutlu Eğitim Merkezi Müdürü Dr. İhsan Şenocak, “Üzerine ölü toprağı serpilen bu ümmet, İslâm’la yeniden dirilecek” dedi.

09 Kasım 2016 Çarşamba 08:10
‘Ya hep islâm, ya hiç islâm’

Diyanet İşleri Başkanlığı Aşık Kutlu Eğitim Merkezi Müdürü Dr. İhsan Şenocak, “Üzerine ölü toprağı serpilen bu ümmet, İslâm’la yeniden dirilecek” dedi.

‘Her Yerde, Her Şeyde, Her Zaman İslâm’ konulu konferansta konuşan İhsan Şenocak, aile ve toplumsal hayatta yaşanan problemlere dikkat çekerek maneviyat ışığında çözüm yollarını anlattı.

“Evi korumak, kurmaktan daha zor” diyen Şenocak, “Öncelikle evlerimizi televizyonun esaretinden kurtarmalıyız. Televizyona teslim olan evlerdeki aileler perişan oldu” diye konuştu.

Evlerdeki sorunların ilaçla değil Hz. Peygamber’in reçetesiyle çözülebileceğine işaret eden Şenocak, “Evimizi kurtarmadan ümmeti kurtaramayız” şeklinde konuştu.

Sunumunda Kuran-ı Kerim ayetleri ve Hadis-i Şerifler’den de örnekler veren Dr. Şenocak, konuşmasını şöyle sürdürdü:

‘BU DİN KÜRESEL EŞKİYALARLA PAZARLIK KABUL ETMEZ’

“Hz. Peygamber, kendisiyle pazarlık etmeye gelen müşriklere, ‘Bizim medeniyetimiz bize, sizin uygarlığınız size...’ diye cevap verdi. Nice şehitler verildi ama Hz. Peygamber o dönemin eşkiyaları önünde diz çökmedi. Bu din küresel eşkiyalarla pazarlık kabul etmez. Günümüzde de boyun eğilmezse Allah bu nesillere de fetihler bahşedecektir.

Hayatımızı moda tasarımcılara göre değil, Hz. Peygamber’e göre şekillendirirseniz Allah sizinle beraberdir. Peygamberimiz vazifesini yerine getirdi, Allah’a giden yolu açtı. Eğer bu yolda gayretli olup sabredersek Allah bu millete de yeniden zaferler nasip edecektir.

‘YA HEP İSLÂM, YA HİÇ İSLÂM’

İslâm âlimlerinden bazılarının rüyalarına göre bir asırdır tutsak olan Kudüs, Osmanlı’nın evlatlarıyla hürriyetine kavuşacak. Bu millet, Peygamberimiz’in emanetine sahip çıkarak müslümanlara zulmedenleri bozguna uğratacak. Şayet yaşadığımız yerden başlayarak insanlara iyiliği bildirip kötülüklerden korunmalarını sağlarsak küresel eşkiyalara yine yenilgi gözüküyor demektir

Müslümanlar evlerine, sokaklarına ve nefislerine sahip olursa Allah’ın inayetiyle yeni zaferler gelecek. Eğer Allah Rasulü’nün ashabı gibi İslâm’ın ölçüsünü yüreğimize vurursak karşımızdaki tüm güçler zelil olacaktır. Bunun için her zaman ve her yerde İslâmî değerlere ihtiyaç var. Sözün özü, ya hep İslâm ya hiç İslâm...

‘EVİMİZİ KURTARMADAN ÜMMETİ KURTARAMAYIZ’

Evi korumak, yuva kurmaktan daha zor. Şeytan ümmetin evine saldırıyor. Evimizdeki sınavı başarırsak, yuvalarımızı bir İslâm okuluna çevirirsek, televizyonları kapatıp çocuklarımıza Hz. Peygamber’i anlatırsak o zaman yetiştirdiğimiz evlatlar hem anne-babaları hem de bu millet ve ümmet için göz aydınlığı olur. İçlerinden yeni Fatihler, Yavuzlar ve Ulubatlı Hasanlar yetişir. Çocuklar anne-babalarına verilmiş emanetlerdir. O nedenle çocuklarımızın dünyasına İslâm’ı taşımamız gerekiyor. Camilerimizde de çocuklarımıza kucak açmalı, milli ve manevi değerlerimizi yaşayarak onlara sevdirmeliyiz. İslâm’ı hayatımızın bütün noktalarına taşıyabilirsek Alem-i İslâm’ı da bulunduğu durumdan kurtaracak nesiller ortaya çıkar. Bu dava hepimizin, ümmetin davası. O nedenle evimizi kurtarmadan ümmeti kurtaramayız. Anadolu kurtarmadan İslâm alemini kurtaramayız.

‘İSLÂM’LA YENİDEN DİRİLECEĞİZ’

Allah’ı tanımayan insan, ‘herşey benim olsun’ der. Marifetullah’a eren insansa alınca değil, verince mutlu olur. Paylaşacağız, dünyaya merhameti götürmeye devam edeceğiz. Günümüzde bazı kimseler Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurarak Batı’nın adaletine sığınmak istiyorlar. Halbu ki onlar, Asya’yı, Afrika’yı soydular. New York’u, Paris’i, Londra’yı soydukları parayla yaptılar. Hakikatleri öğrenenler, emperyalistlerden hesap soracaklar. Bunun için hayatımızın pazarlığını moda tasarımcılarla yapmak yerine tüm azalarımızla ‘emrindeyim ya Rasulallah’ demeliyiz. Hidayete kavuşanları önceki hayatlarıyla yargılamaktan kaçınmalıyız. Üzerine ölü toprağı serpilen bu ümmet, İslâm’la yeniden dirilecek. Eğer iman varsa, bu hayat değişecek.

‘REÇETE KURAN’

İslâm’ın kızları, inançlarını hayatlarına taşırlarsa onları Allah müdafaa edeceğini vaadediyor. Hz. Peygamber, yaşadığı dönemde insanlığa bakarak, ‘bu toplum kanser oldu’ tespitinde bulundu. Cenab-ı Hakk, recete olarak Kuran-ı Kerim’i gönderdi. Hastalıktan kurtulmak isteyenler ashaba dahil olup büyük insanlar oldular. Kızlarımız mahallede parfümünden, ayakkabısından, güneş gözlüğünden değil Allah’a teslimiyetleriyle, izzet ve hayalarıyla tanınmalı. Eğer bu ruha, bu aşka ve bu şuura sahip olunursa ülkemizde bir daha 15 Temmuz ve Gezi zihniyeti değerlerimizi bir daha asla çiğneyemez.

‘İMANLA ŞARJ OLMALIYIZ’

En kaliteli akıllı bir telefon, şarjı olmadığında nasıl anlam taşımıyorsa İslâm’la şarj olmayan bireylerin de Cenab-ı Hakk nazarında bir kıymeti yoktur. O nedenle anneler, babalar başta olmak üzere hepimiz İslâm’la şarj olmalıyız.

Osmanlı döneminde camilerde ve sohbet halkalarında ‘şifa’ adı verilen dini içerikli metinler okunurdu. ‘Şifa okuyan, şifa bulur’ denirdi. Günümüzde de evlerde, camilerde heryerde bu gelenek yaşatılmalı. Bu toplum, Hz. Peygamber’in yaşantısıyla şifa bulmalı.

‘TELEVİZYONUN ESARETİNDEN KURTULMALIYIZ’

Peygamberimiz’in metodunu takip edecek kolaylaştırıp zorlaştırmayacağız, sevdirip nefret ettirmeyeceğiz. Çocuklarınızla oturup konuşun. Varsa sorunu tespit edin ve Hz. Peygamber’in hayatından esinlenerek çözümler geliştirin. Bunun için öncelikle evlerimizi televizyonun esaretinden kurtarmalıyız. Televizyona teslim olan evlerdeki aileler perişan oldu. Evlerdeki sorunlar ilaçla değil, Hz. Peygamber’in reçetesi çözecek.

‘MUHAMMED’SİZ  
EVDE MUHABBET OLMAZ’

Ailede saadet ve huzur için evlerinize selam vererek girmeliyiz. Günde en az bir vakit evimizde cemaatle namaz kılmalıyız. Eşlerimiz İslâmî ölçülere göre giyinmeli. Muhammed’siz evde muhabbet olmaz. Yüreklerdeki sorunları psikologlar değil, Hz. Peygamber çözer. O nedenle evlerimizi, yüreklerimizi Hz. Peygamber’e açmalıyız. Yetişkinler için makamlar, rütbeler, sahip oldukları mallar değil, amelleri ve geride bıraktıkları hayırlı evlatlar en büyük kazançtır.

‘MİLLET AYAĞA KALKARSA,
ÜMMET AYAĞA KALKAR'

Kadınlarımız evlerinde, erkeklerimiz ise camilerde ve sosyal ortamlarında sohbet halkaları oluşturmalı. Bu millet ayağa kalkarsa ümmet ayağa kalkar. İslâm bayrağını Allah’ın izniyle bu millet taşıyacak. Âlem-i İslâm’ın kapısı kırık bir han gibi. Kafasına esenler içeri girip İslâm beldelerini vuruyorlar. İmanıyla Avrupa’yı titreten bu ümmet, kurtuluşu Amerika ve Rusya’nın yanında olmakta değil, Allah Rasulü’nün yanında yer almakta bulmalı. O zaman yeniden bu millet yürekleri titretecek.


‘MAZLUMLARIN YÜKÜNÜ TAŞIYAN
BU MİLLET ZELİL OLMAYACAK’

Vazifemizi yapacağız, sabredeceğiz. Allah, onların tuzaklarını başlarına geçirecek. İslâm’ı yeniden hayatın tüm şubelerine taşırsak zafer gelecek. Mazlumların yükünü taşıyan bu millet zelil olmayacak. 15 Temmuz’da kuşatıldık. İslâm alemi, ‘ayakta kal Türkiye’ diye dua etti. Cenab-ı Hakk, 3 milyon mazluma kucak açan Türkiye’yi darbe girişimi karşısında zelil etmedi. Allah, bu ülke için dua edenleri mahcup etmedi. Eğer ümmetin yükünü almaya devam edersek, Allah bu milleti mahzun etmeyecek.


Gezi’de, 15 Temmuz’da eşkiyalar ortaya çıksa da Allah bu milleti yeni fetihlere hazırlıyor. Âlem-i İslâm’ın elindeki kelepçeleri, ayağındaki prangaları kırmak için İslâm’ı yüreklerimizde, hayatlarımızda yer almalı. Sabır ve istikâmet hali içinde olduğumuz sürece Allah önümüzdeki tüm engelleri kaldıracak, önümüze çekilen sınırları açacak. Allah, yolumuzu açık etsin.”

(www.corumhakimiyet.net)

Son Güncelleme: 09.11.2016 09:24
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner165