Futbol sanıldığı gibi sahanın içinde durduğu gibi durmuyor.

Sürekli gelişim gösteriyor.

Teknoloji gibi.

Sadece gelişim göstermeyen değişmeyen sahanın ebatları.

Kalenin boyu eni.

Ceza sahası, penaltı noktasının kaleye uzaklığı..

Orta sahanın çapı.

Sahada yer alan futbolcu sayısı.

Vesaire.

Değişen oyun, teknik direktör ve futbolcuların teknik becerilerine endekslidir.

Beş on yıl öncesinin arşivlerinden izlediğimiz maçlara baktığımız zaman bunu çok rahat görebiliriz.

Hatta izlerken şaşkın bir ifadeyle, “Aaa ne kadar yavaş oynuyorlarmış.” Veya “Burada şu hareketin yapılması gerekirdi şimdilerde bunu yapıyorlar” diye biliyoruz.

İlaveten kulüp stratejileri gelecek planlamaları da devamlı değişmektedir.

*
Hani Çorum’a da sürekli gelen eski bir milli futbolcu var. Avrupa gol kralı olmuş.

Tanju Çolak.

Eski haliyle şuandaki süper lig’e koyun oynayamaz.

Ne o eski savunma oyuncuları var artık, nede kaleciler.

Suç onda değil.

Sürekli gelişen futbolda.

Her şey değişti. Hiç bir şey eskisi gibi değil artık.

*
Futbolcunun sahada kat ettiği koşu  mesafesi sürekli artmaktadır.

Teknik kapasite sürekli yükselmektedir.

Direnç, kuvvet devamlı mesafe kat etmektedir.

Bu gelişime ayak uyduramayan takımlar ve ülkeler, gelişimi mutlak sağlayan takımların, ülkelerin başarısının çok gerisinde kalmaktadır.

Ülkemiz futbolunun gelişememesinin nedeni gelişime ayak uyduramamış olmasıdır.

Futboldaki gelişimi sağlayan en büyük etken teknik direktörlerdir.

Teknik direktörler gelişimi yakalayamazsa, çalıştırdıkları takımların başarılı olması çok zordur.

Kendini değişime uyduramayan teknik direktör yok olup gitmektedir.

*
Geçtiğimiz hafta bir yerel gazetede Çorum belediyespor’un yeni sezonda takımın başına getirmeyi düşündüğü iki teknik direktör ismi geçiyordu.

Şaşırdım. Önce şaşı baktığımı sandım ama maalesef doğruydu.

Biri yıllardır teknik direktörlük yapmayan bir isim.

Bir diğeri son zamanlarda kendini hiç geliştiremeyen, sürekli maziden yiyen, çalıştığı takımlara boşa zaman kaybettiren, bulunduğu liglere ‘başbaş’ dedirten, elini attığını kurutan, gerisinde koca bir çöplük bırakan bir adam.

Sürekli geçmişiyle övünür.

Geçmişi mazi, şimdilerde ise gazidir.

Tırt yıllarını yaşıyor.

Bundan sonra kürek sporuyla uğraşsa, boşa kürek çeker.

Şuanda kaybolmuş bir anahtar kadar anlamsızdır kendisi.

*

Bunu niye mi anlattım.

Nasrettin hocanın suya gitmeden önceki testi hikâyesi aklıma geldi.

Unutmayın; beterin beteri yok.  Kendinde olanlar var.

Bırakın insanların kafasını değiştirmesini.

Derisini değiştiremeyen yılan bile ölüyor…