Erdoğan’a çelme atmak istiyorlar

Habercim19 Yazarı Hüdayi Nabit, Türkiye’nin hemen yanı başında yaşanan yangına dikkat çekerek, Amerika, Rusya ve Batı ülkelerinin İslam coğrafyası ve ülkemiz üzerindeki emellerini değerlendirdi. Nabit, zorlu süreçte haçlı zihniyetine karşı duran Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu’na sabır dileğinde bulunarak destek olma çağrısında bulundu.

01 Mart 2016 Salı 17:21
 Erdoğan’a çelme atmak istiyorlar


Habercim19 Yazarı Hüdayi Nabit, Türkiye’nin hemen yanı başında yaşanan yangına dikkat çekerek, Amerika, Rusya ve Batı ülkelerinin  İslam coğrafyası ve ülkemiz üzerindeki emellerini değerlendirdi. Nabit, zorlu süreçte haçlı zihniyetine karşı duran Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu’na sabır dileğinde bulunarak destek olma çağrısında bulundu.


İşte ‘
21. Yüzyıl’ın Türkiye İle İmtihanı’ başlıklı o yazı:


Başlıkta bir yanlışlık yok. Şu an hâlihazırda Türkiye’de olan biten her şeyin bizim tarafımıza düşen bir imtihan ciheti var. Ama çevremizde ve içimizde olan bitenin etrafında birikip, sağına soluna işmar edenlere bakılırsa daha çok 21. Yüzyıl, Türkiye ile ciddi bir imtihan yaşıyor.


Batı, yaklaşık (aralıklarla da olsa) 210 yıl süren Haçlı Seferleri’yle başkalarının mülküne tasallut etmeyi öğrendi.  Haçlı Seferleri’yle öğrendiği bir şey daha vardı batının: Sömürgecilik… Sonraki dönemlerde üstakıl haline getirilen sömürgecilik, batının insana ve coğrafyalara hangi fenalıkları yapabileceğinin bir ayeti olarak yeryüzüne kazındı. Bugün iyi ki yaptılar diye –nedense- bizim de alkışladığımız Rönesans ve Reform’la birlikte eşyaya tasallut ve sömürgecilik akli zemin bularak, bütünüyle niyete dönüştü. Coğrafi Keşiflerle sömürgecilik, Rönesans ve Reformla kendine ayak bağı olarak gördüğü kutsaldan kurtuluşu, birinci ve ikinci cihan harpleriyle de parçalanmış coğrafyalarla kedi – fare oyunu oynamayı öğrenen batı, 21. Yüzyılın başına sardığı felaketleri kendi coğrafyasından uzak tutmayı başardı. Özellikle Türkiye’nin öyle ya da böyle tarihi ve kültürel nazının geçtiği topraklara sürekli su tutarak balçığa çevirmek için uğraşıyor, EVROPA ve boynuz kulağı geçer kelamını doğrulayan AMERİKA. Hâsılı, dünyanın kırılma noktalarında Avrupalıların edindiği tecrübelerin birçoğu sonraki dönemin belası olarak insanlığın üstüne yağdı, durdu…


Çin’e, Rusya’ya zığarma cesareti gösteremeyip, ırak’tan! da olsa bakınca Türkiye’nin görülebildiği (mecazi) zemini tarumar etmeye çalışmanın bir nedeni olmalı. Sınırları çok keskin olsa da “selamun aleykum” denildiğinde “aleykum selam” diye karşılık alınacak toprakları hallaç pamuğuna çevirmek istemenin de bir nedeni olmalı…???


Aslında bütün bunların nedeni çok açık; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’yi getirdiği yerden ziyade getirmek istediği nokta. Yani daha açık bir ifadeyle Türkiye’nin şuurunda durup duran, --uzun yıllar akamete uğratılan- varlık ve yokluk savaşından galip çıkma korkusu…


Avrupa ve Amerika’nın kendi bölgeleri dışında kalan yerlerde asla insan ve canlı hesabı yapmadığını Postmodern zulme geçişin miladı olan, birinci körfez savaşında canlı canlı seyretmiştik. Körfez Savaşı’nda Türkiye’nin etki alanını ve izdüşümünü iyi hesaplayanlar, içimizde tavlanmaya müsait işbirlikçileri de belli ki ta o vakitler tespit etmiş. Şimdi birkaç yıldır yoğun bir şekilde, millet olarak tutunduğumuz bütün değerler yerle bir edilmeye çalışılıyor.  Üstelik sadece değerler üzerinden gerçekleşen bir taarruz değil bu. Bizatihi millet oluşumuza ve vatan bellediğimiz toprağa karşı da bir taarruz. Avrupa – Amerika çizgisinin tıyneti olan sömürgeci mantıkla, içimizdeki sömürgeleşmiş zihinlerin kipe kip denk gelmesi şaşılacak bir şey değil.


Türkiye’nin lehine olan her konuda başını öteki yöne çevirenler, Recep Tayyip Erdoğan’a karşıtlık üzerinden varlık ispatı yapıyor. Yahut Tam tersi; her konuda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ortaya koyduğu politik duruşun karşısına dikilerek varlık ispatlayanlar, Türkiye’nin lehine olan meselelerde başını öteki yöne çeviriyorlar.

Birkaç yıldır Türkiye’ye işaret parmağını sallayarak ayağınızı denk alın diye işmar edenlerin, suretlerindeki benzerlik dikkat çekici. Aynı nifak çanağından beslene beslene benzeşen suretlerin birbirini gizlemek gibi bir tarafı da var. Kimin kimlerle iş tuttuğuna odaklanıp baktığımızda gördüğümüz manzara şu; Türkiye’de olan nimetin yine Türkiye’de yaşayan insanlarla bölüşülmesinin rahatsızlığıdır. Anadolu insanını ve Türkiye’yi, kendi dünyasının kapıkulu görenler Recep Tayyip Erdoğan’a ve Ahmet Davutoğlu’na çelme takmaya çalışıyor. Onlara takılan çelme, Türkiye’nin kapaklanmasına yetecek bir hamle çünkü…



Muhtemelen 21. Yüzyılın ekabirleri,  güçlerinden mülhem yeryüzünün bütün topraklarını kendi tımarı olarak görüyor.  Ve ihtimal ki Recep Tayyip Erdoğan’ının önderliğindeki Türkiye’nin, Amerika avrupalı  ekabirlerin tımarı olmayı reddetmesi ise hesaba katılmıyordu.

Bir bakıma, bu yüzyılın Türkiye’ye ile imtihanına şahit oluyoruz. Bunun uluslar arası bir güç mücadelesi olduğu ve sıradan vatandaşlar olarak bizi fazlaca ve hatta hiç ilgilendirmeği gibi bir konformist yaklaşımı da bir yandan zerk etmeyi unutmuyor, sömürgeciler. Oysa sıradan vatandaşlar olarak bizleri bu kadar daha ilgilendiren bir konu olmamıştı nicedir.  Vatandaş olarak milletin ve vatanın bekası için hepimize ayrı ayrı büyük bir sorumluluk düşüyor. O sorumluluğun adı da;

Recep Tayyip Erdoğan ve Ahmet Davutoğlu’nun sırtlandığı yükü biraz olsun sahiplenmek ve gerekirse o yükün bir köşesinden tutmak…


Çünkü biz kayalık da olsa alıştığımız mekana vatan nazarıyla bakan ve o kayalığı nimet bilen bir milletiz. Kayalıklarımızdan kopan taşları, bizleri kovalamak için çaktırmadan eteğine dolduran güçlere, karşı duran Erdoğan ve Davutoğlu’na da Allah sabır versin…  

Son Güncelleme: 01.03.2016 17:23
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner165