Gelişmiş ülkeler kendi insanlarının potansiyelinden üst düzeyde yararlanmalarının yanında, diğer ülkelerdeki nitelikli ve potansiyeli yüksek insan kaynaklarından yararlanmak üzere çok uygun koşullar sağlamakta ve potansiyeli olan herkese  kapılarını açmaktadırlar. Bu durum bir bakıma nitelikli insanları kazanmaya, kapmaya yöneliktir ve gelişmişliklerini devam ettirmek yönündeki bilim ve insan kaynakları politikalarının gereği olarak bunu gerçekleştirirler. Bunun sonucu ortaya çıkan hareket kısaca ‘beyin göçü’ olarak ifade edilmektedir. Tabii bunun yanında bir üretim faktörü olarak ihtiyaç duyulan işgücünün veya kolgücünün karşılanmasına, emek piyasasındaki eksikliğin giderilmesine yönelik olarak ta insan kaynağına talep olur ve ülkeler arasında veya bölgeler arasında akış vardır. Aynı şekilde hem beyin göçü ve hem de kolgücü göçü sadece ülkeler arasında değil,  ülkeler içinde de benzer bir nüfus hareketi görülmektedir. Tüm ülkelerde özellikle nitelikli insan varlığının, gelişmiş bölgelere doğru hareketi belirgindir. Türkiye’de de daha iyi iş olanaklarına sahip olmak üzere beyaz yakalıların İstanbul, Kocaeli, Bursa, Ankara gibi gelişmiş bölgelere olan göçleri, diğer bölgelere olan göçlere göre daha fazladır. Yine beyaz yakalıların hareketi dışında, işsizlik ve iş kaybetme riski nedeniyle kentlere göç belirgin ve yaygındır.

Antalya neden cazibe merkezi

Antalya bir sanayi kenti olmamasına rağmen, özellikle eşsiz doğal güzellikleri ve tarihi derinliği nedeniyle bir cazibe adasıdır. Tabii turizm ve tarım sektörünün sağladığı iş olanakları nedeniyle Türkiye’nin en fazla göç alan illerinin başında gelmektedir. Bu durum, yani Antalya’da nüfusun artmakta olduğunu istatistiksel rakamlar kadar; yerleşim alanlarının sınırlarının sürekli genişlemesi, konut sayısındaki ve kent merkezinde buluşan yollardaki insan sayısındaki artış ve artan trafik yoğunluğu göstermektedir.

Kente göç eden nüfusun özelliklerine bakıldığında ise, göçün niteliği hakkında rahatlıkla bilgi edinilebiliyor. Antalya’ya gelen nüfus esasen ne tam olarak beyin gücü ne de kol gücüdür, gelenler salt olarak ne beyaz ne mavi, ne de sarı yakalıdır. Her gruptan insanın yer aldığı bir popülasyonu ifade etmektedir.  Tüm bu verilerin ortaya koyduğu özellikler doğal olarak il yöneticileri tarafından da biliniyor ve mutlaka bu verilerden hareketle uygun politikalar üretiliyor. Esasen bu istatistiği bilmek, göçle gelen nüfusun kente uyumunun sağlanması ve sorunların çözümü yönünde izlenecek yol ve yeni yaklaşımlar geliştirmek bakımından anahtar niteliğinde veriler durumundadır, bu bakımdan önemli ve değerlidir.

Kent kültürünün geliştirilmesi

Antalya’nın 23T’si olarak ifade ettiğimiz ancak genel bir kabulle Antalya’nın 3T’si olarak bilinen, yani turizm, tarım ve ticaret alanlarındaki gelişmişliğiyle Antalya, sadece Türkiye'de değil, tüm dünyada ve özellikle Avrasya'da adından bir marka olarak övgüyle söz ettirmektedir. Ancak bu sektörlerdeki gelişmenin sürdürülebilir kılınması en önemli konudur. Bu ise insan kapasitesinin ve kent kültürünün eğitim programları ve çeşitli etkinliklerle geliştirilmesiyle mümkündür.  Bu çerçevede yaşam koşullarını iyileştirmeye yönelik konular üzerinde de önemle durmanın gerekli olduğunu dikkate almak gereklidir.
Antalya kent nüfusunun bileşimine bakıldığında; il nüfusunun önemli bölümünün Antalya’nın kırsal alanlarından gelen nüfustan, komşu ve diğer illerden göçle gelen, hatta yurtdışından gelen yabancı nüfustan oluştuğu görülmektedir. Bu durumda özellikle göçle gelen genç ve yetişkin nüfusun ortak bir kent kültüründe buluşmalarının sağlanması üzerinde durulması önemli olacaktır. Bu çerçevede kent kültürünün benimsemesini sağlayacak örgün ve yaygın eğitim çalışmaları üzerinde durmak gerekiyor.

Pekala neler yapılabilir?

Kente göçlerle gelenlerin meslek edinmelerini sağlayacak kurslar ve eğitimlerin verilmesi yanında; kent kültürüne uyumun ve kent kültürünü benimsenmelerinin sağlanmasına yönelik çalışmalara da yer verilmesi gerekir. Bu kapsamda özellikle Antalya Büyükşehir Belediyesinin meslek edindirme kurslarının(ASMEK) ne kadar önemli bir işlevi yerine getirdiğini belirtmek gerekiyor.
Kent kültürünün geliştirilmesine yönelik olarak yapılacak çalışmalarda başarılı olabilmek için kurumsal faaliyetler yanında, kentte yaşayanların konuya sahip çıkmalarının da çok önemli olduğunu dikkate alarak kent kültürünün oluşmasına ve yaygınlaşmasına yönelik herkesin katkı sağlanmasına ortam hazırlamak gerekiyor.
Kent kültürünün geliştirilmesine yönelik olarak sivil inisiyatif girişimlerinin geliştirilmesi ve mevcut sivil toplum kuruluşlarının konu üzerinde önemle durmalarına yönelik fakındalık oluşturmak gerekiyor. Bu şekilde kent kültürünü benimsemiş ve bu kültürü yaygınlaştırmanın gereğine inanan kimselerin harekete geçmesi ile örneğin “Kent Kültürünü Yaygınlaştırma Grubu” gibi gönüllü organizasyonlar kurulabilir ve kent kültürünün yaygınlaştırılması yönünde kent konseylerinin ve kent önderlerinin de rol ve sorumluluk almaları sağlanabilir.
Söze konu kent kültürü oluşturmaya yönelik olarak inisiyatif alanlara bazı çalışma başlıkları önerilebilir. Bunlar kent kültürünün yaygınlaştırılması kapsamında biçimsel olarak algılansa bile gelecekte bir ortak dilin oluşturulmasında yararlı olacaktır. Bunlardan bazıları aşağıda sıralanmıştır:

- yaya yolundan karşıya geçerken sağdan yürünmesi,

- yaya yoluna inen insanların karşıya geçişini motorlu taşıt sürücülerinin saygıyla ve sabırla beklemesi,

- emniyet kemerinin kullanılması,

- araç kullanıcılarının sollama sırasında ve de sağa-sola dönüşlerde mutlaka sinyal vermesinin sağlanması,

- trafikte korna kullanımının ve gürültünün asgariye indirilmesi,

- asansöre ve metroya binmek için, önce içeridekilerin çıkmasının beklenmesi,

- beden dilinin pozitif iletişimin önemli bir öğesi olarak kullanılması,

- tanışılmasa bile ilk karşılaşmalarda, selam verilmesi ve alınması,

- toplu taşıt araçlarında hanımlara, gazilere ve yaşlılara yer verilmesi,

- yol kenarlarındaki ağaç ve yeşil alanların korunmasına duyarlı olunması,

- satıcıların turist ve yabancılarla iletişimde profesyonel iş kurallarını benimsemesi,

- karşılıklı konuşmalarda güzel Türkçemizin inceliklerinin farkında olunarak nezaket içeren kavramların ve ifadelerin kullanılmasının alışkanlık haline getirilmesinin sağlanması,

- ki bu kapsamda örneğin; “lütfen, affedersiniz, özür dilerim, teşekkür ederim, aferin, tebrik ederim, sağolun”, gibi takdir ve özür sözcüklerinin daha fazla kullanılmasının sağlanması

- bir iş yaptırmak üzere bir kamu veya özel kuruluşa gidildiğinde; görevli personelin “Buyurun efendim, nasıl yardımcı olabilirim.’ Hemen elbette, görevimiz”, derken bundan haz alarak çalışmalarının sağlanması

- Kadim medeniyetimizin ilim, irfan ve erdemiyle süslenmiş nezaket kurallarını benimseyen bir toplum oluşturulmasına yönelik tüm  çalışmalar bu kapsamda ele alınabilir.

Her ne kadar bu konular kimince şekilsel ve önemsiz gibi görünse de; aslında “kent kültürünün ortak dilini” oluşturmak ve ortak toplumsal ifade etme biçimini yakalamak bakımından önemlidir ve bu nedenle gerçekten de çok önemlidir.

Kent kültürü nasıl yaygınlaşır?

Antalyamıza göçle gelenlerin kente uyumunun sağlanması önemlidir. Bunun tesadüfe bırakılması durumunda ise; kent yerine bir sorun yumağı içinde yaşayan, birbirini anlamayan iletişim çatışmalarının kaçınılmaz olduğu büyük bir kozmopolit topluluğun oluşması kaçınılmaz olacaktır ki, bunu göze almak, kabullenmek mümkün değildir.

Bilindiği gibi eğitim; insan kaynağının değişen koşullara uyumu ve gelişmeye olan olumlu etkisi nedeniyle son derece önemlidir. Özellikle bu nedenle eğitim; köyden kente göçle gelen insanlarımızın kent kültürüne, yaşam ve iş koşullarına uyumunda kullanılabilecek temel bir anahtar durumundadır. Bu nedenle kentte yaşamanın ortak paydası olan “kent kültürünün benimsenmesi” yönünde örgün eğitim yanında, yaygın eğitimden de mutlaka yararlanmak gereklidir.

Nüfus artışı kısa ve orta vadede önlenemeyeceğine göre; kente yeni katılan nüfusun geliştirilmesine yönelik olarak, özellikle yerel yönetimlere, ilgili kamu kuruluşlarına ve sivil toplum kuruluşlarına önemli görevler düşmektedir. Yaşanan sürece müdahale ederek, düzenlenecek etkinliklerle kent kültürünün yaygınlaştırılmasına yapılacak katkılar, uzun dönemde kente yapılacak en önemli hizmetlerden olacaktır.

Yine Antalya’nın daha çok beyin göçü için cazibe merkezi olması yönünde mesafe kat edilmesi için bir strateji oluşturulmasının önemi göz ardı edilmemelidir. Bu kapsamda başta Akdeniz Üniversitesi olmak üzere Antalya üniversitelerinin ve özel sektörün bu alanda yapacakları çalışmaların önemli olduğunu belirtmek gerekiyor.

Buna göre bu sürecin başarılı olabilmesi için kent kültürünü önemseyen doğrudan veya dolaylı ilgili veya sorumlu herkesin, her Antalyalının kendi üzerine önemli görevler düştüğünün farkında olarak yaşaması ve çevresiyle olan ilişkilerini bu duyarlılık çerçevesinde geliştirmesi çok önemli olacaktır.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.