Mutlu evliliğin reçetesini veriyoruz

HATİCE BOZOK

Evliliğe adım atarken hiçbir çift boşanmak amacıyla bu yola girmez. Ama maalesef, öyle evlilikler var ki, ömürleri ‘daha dün evlenmişlerdi’ dedirtecek cinsten çok kısa sürüyor. Ya da öyle evlilikler var ki, 40-50 yıl aynı yastığa baş koyan çiftler torun torba sahibi olmalarına karşın boşanıveriyorlar. Gel de işin içinden çık. Oysa ‘evlililik’ dediğimiz olay uzmanların anlattığına bakılırsa o kadar da ‘muamma’ değil. Atalarımızın deyimi ile perşembenin gelişi çarşambadan belli oluyor aslında. Nasıl mı? İşin sırrı pek çok kez konferans ve eğitim çalışması için Çorum’a gelen Dr. Semin Güler Oğurtan’ın cevaplarında…

Bir evlilik danışmanına göre mutlu ve mutsuz evliliğin tarifini nasıl yaparsınız?

Mutlu ya da mutsuz evlilik tanımlanamaz. Mutluluk göreceli bir kavramdır. Evliliği oluşturan eşlerin beklentileri ve kendilerini sorumluluğa kattıkları ölçüde eşlerin mutluluğundan söz edilebilir. Bazen bir eş inanılmaz mutlu olurken diğeri  aradığını bulamamanın hayal kırıklığını yaşıyor olabilir. Bir eş kabul sanatını  yaşayıp beklentilerini sıfırlamışken diğeri yirmi yıllık evliliğe rağmen diğerini değiştirme çabasıyla yorulmaktadır.  Evlilik eşler gibi özeldir. Asla kalıplara sığmaz. Her ilişkide olduğu gibi insan faktörü önemlidir. Elbette duygu ağırlıklı bir ilişkidir. Duygular olumlu sorumluluklar yerine getiriliyorsa her eşin olmazsa olmaz kavramlarına saygı gösteriliyorsa mutluluktan bahsedilebilir.

İdeal eş diye bir tanım var mı?

Nasıl olsun? İdeal eş tanımı varsa “kime göre ideal?”  sorusu da akla gelir. Belki kişiye göre ideal işten söz edilebilir. Kişi ile işi arasında somut bağlantılar vardır. Ancak iki insanın kurduğu evlilikte ideal eş tanımı iki tane olmalı değil mi? Çünkü iki eş vardır. İki beklenti vardır. İki farklı alışkanlıklar zinciri vardır. İki hayat vardır ve o hayatların sağlıkları farklıdır. İki hayal vardır. Bu beklenti ve hayallerin aynı olması %95 mümkün değildir.

Hayaller ve gerçekler evlilikte nereye oturur?

Hayallerle başlar bütün işler. Gerçeklerle devam eder. Bir yemek hayal eder mutfağa geçersiniz. Bütün malzemeler tezgâhın üstünde olsa bile sizin elinizin ölçüsüne göre yemeğin lezzeti değişir. Yemek sofrasından kalktığınızda “Ellerime sağlık, harika olmuş” da diyebilirsiniz. “Elhamdülillah karnımız doydu” da diyebilirsiniz. Gerçek olan  almanız gereken gıdayı almış, bedeni sorumluluğunuzu yerine getirmişsiniz demektir. Her seferinde aynı şekilde yapsanız da farklı tatlar elde edeceğinizi bilmek gerçektir. Yemek yarışmasında birinci olup jüri üyelerinin tam not vermesi hayaldir.  Evlilikte hayallerinizin gerçekleşmesini umut etmek bile hayaldir. Çünkü sizin hayalleriniz eşinizin hayalleri ile çakışıyorsa bu umut boşa kürek sallamak demektir. Bir ziraat  mühendisinin köyde yaşama ve modern çiftçilik hayali ile şehrin en lüks binasında yaşamını sürdürme hayali olan bi bilgisayar yazılım uzmanının evliliğinde hayaller ve gerçekleri nasıl tartışabiliriz ki?

Bir evlilikte daha çok kadınlar mı, erkekler mi sorun çıkarmaya meyyaldir?

Aslında evlilikte sorun çıkarılmaz. Kimse sorun çıkarmak için evlenmez. Sorunlu kişilikleri konuşma dışında bırakırsak, her insan kadın-erkek farketmez, evlilikte kendini yaşamak ister. Duygusal ilişki kurduğu eşinin de desteğini bekler. Başlangıçta bu normal görünür. Sevgiye daha fazla değer veren eşine destek olur. Evliliğin devamında kendini oynamak kendini gerçekleştirmek isteyen eşler ortak sorumlulukları ortada bırakırsa sorun “Ben buradayım. Beni çözün” diye bağırmaya başlar.

Başlangıçtaki ortak değer yargılarının dışına çıkmak ya da artık değer vermemek sorunları davet eder.  “Sorun çıkarmak” yerine “Sorun vardır, çözüme katkıda bulunmamak” cümleleri daha doğru olur.  Ortada kasıt yoksa  yani bilerek isteyerek sorun ortada bırakılıp çözüm konuşulmuyorsa bu evliliği tehlikeye sokar. Ancak beceriksizlikten, vakitsizlikten, sağlık sorunu yüzünden çözülemiyorsa dışardan destek aramak gerekir.

Anne babalarımızın evliliği mi, günümüzdeki evlilikler mi?

Bu karşılaştırmayı yapmak farklı spor dallarını aynı kulvarda değerlendirmeye benzer.  Ana-babalarımızın evlilikleri onların sosyal çevresine göre uygundu. Şu andaki evlilikler çok farklı sosyal çevreye sahip. Bazıları olumlu katkıda bulunurken bazıları olumsuz etkiliyor. İş çevresi akraba beklentileri, sosyal medya, para ve lüks yaşam isteği, kadın eşlerinde çalışıyor olması, aile dışında hayallerinin olması, çocuk sayısı, üniversitelerin yerleşim yeri dışında seçilmesi inançları yaşama şekli, vs evlilikleri etkiliyor.  Her devrin evliliği kendi içinde değerlendirilmeli.

Günümüzde evli çiftleri en çok boğuştuğu sorunlar neler?

Farklı aile ve kültür birikimlerine sahip olmaları, para, çocuk, kariyer ve diğerinin destek için kendi kariyerinden vazgeçmesi, sosyal medya, bilgisayar oyunları,  inanç farklılıkları, güvensizlik, bencillik, kişilik sorunları, hastalıklar,  ahlaksızlığın aleni yapılması, arkadaş ve iş çevresi, alışkanlıklar ve bağımlılıklar, siyasi kimlikleri, vs  tekrar söylemek isterim. Bu saydıklarımın aynı olması beklenemez. Kimse kendisiyle aynı özelliklere sahip biriyle geçinemez. Bunların farklılıklarına saygı duyup evlilik ilişkisine olumsuz yansımasını önleyebilirse eşler sorun varlığından söz edilse de olumsuz etkilerinden söz edilmez.

Bir evliliği sürdürmek ya da bitirmeye nasıl karar verilir?

Evliliği sürdürmek isteği iki tarafta birden varsa elbet tarafsız danışmanlara gidilmeli. Danışman zaten tarafsız olur diye akla gelebilir. Burada söylemek istediğim aile ve arkadaş çevresindeki danışmanlıklar. Profesyonel danışmanlardan yardım istenmeli.  Genellikle eşlerin kendi yetersizlikleri farkına vardırılarak çoğunlukla evlilik devam ettirilir.  Ancak bitirmek zor bir karar. Hele ki çocuklar varsa  bir değil bin defa düşünülmeli ve yine danışmana gidilmelidir. Boşanma kaçınılmaz olsa bile danışman yumuşak bir geçiş sağlayabilir. Bu bağımsız hayata geçiş ve çocuklar için gereklidir .

Evlenecek çiftlere ya da evlilere ne tavsiye edersiniz?

Klasik bir tavsiye olacak “önce kendini tanımak gerek”. Gençler kendilerini evlilik ilişkisinde tanıyınca bu evlilik bana göre değil  demeye başlıyorlar. Sevgiye yatırım iletişim becerisini artırmak, insana saygıyı sergilemek, bencilliğin üstesinden gelmek, diğergamlığı öğrenmek, uygulamak hatta zevk almak, meslek veya sanat dalında en iyi olmaya çalışmak,  evlenmeden önce evliliğin sorumluluk alanlarında beceri sahibi olmak, seminer ve kurslara katılmak, çevredeki iyi işleyen evlilikleri incelemek ve çok okumak, çok okumak, çok okumak diyeceğim.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner165