Her yıl yüzbinlerce adayın girdiği üniversite sınavları gelişen ve değişen dünya şartları birlikte birçok sorunu ve geleceğe dair soru işaretini de ortaya çıkarıyor. Üniversite sınavları adayların bir bölümü için geleceğe umutla bakmak anlamına geldiği gibi, büyük bir bölümü için sorunların ve karamsarlığın başladığı bir dönem anlamına gelmektedir.

Ailelerin büyük umutlar ve özverilerle yetiştirdikleri çocuklarının geleceklerine ilişkin beklentilerindeki son aşama olan üniversite sınavlarının sonuçlanması sonrası, öğrenciler aldıkları puanlar ve tercihleri doğrultusunda yerleştiriliyor. Aileler en az dört yıl, “çocuğum okuyor, meslek sahibi oluyor” diyeceği bir teselliye, hükümet öğrenci olan gençleri işsizlik ordusundan saymayacağı bahaneye, öğrenciler ise yarına ilişkin endişelerini şimdilik öteleyecekleri bir süreye kavuşmuş, sorunlar ise halının altında süpürülmüş oluyor.

Son yıllarda tarımsal yükseköğretim giderek önemli sorunları içinde barındıran bir hale gelmiştir. Bir yandan fakültelerde değişim arayışları, tutunabilme çabaları diğer yandan ise öğrencilerin mesleğe umutla girebilmesi, her hangi bir işte çalışabilmesi beklentileri öğretimde arayışları ve darboğazları beraberinde getirmiştir. İnsanlığın temel gereksinimini karşılayan ve ihtiyaçlar hiyerarşisinin tepesinde yer alan gıda üretimi tarımsal öğretimin en temel gerekçesini ve vazgeçilmezliğini ortaya koymaktadır.

Tarım-insan-bilim ve teknoloji-çevre-doğa etkileşimine bağlı olarak tarımsal öğretimde hızlı değişiklikler görülmektedir. Bu nedenle üniversite sınavları sonucunda çok sayıda üniversiteye, ziraat fakültesine çok çok sayıda öğrenci yerleştirmek artık bir “marifet” olarak görülmemektedir.

Gerçek “marifet” öğretim-üretim-istihdam arasında dengeyi gözeten, gençlere umutla bakabilecekleri bir ortam yaratan, sosyo-ekonomik, sosyo-politik ve teknolojik değişimlere uyum sağlayabilen, eleştirel ve analitik yorumlamayı öğrencilere aktararak onların sorumlu birer yurttaş haline gelmelerine katkıda bulunmak, bulunabilmektir. Sadece kontenjana dayalı bir yaklaşımda bulunmak, her yere üniversite, fakülte açmak yerine; insan kaynağı olarak öğrencileri geleceğe hazırlamak, iş olanakları yaratmak, çok daha fazla ele alınması gereken politik öncelikler haline gelmek zorundadır. Umutları ile oynanan, umutları yönetilen gençleri, en az 4 yıllık bir öğretim sonrası belirsizliğe itmek sadece toplumsal sorunlara davetiye çıkarmakta ve bireyi kendisi ve toplumu ile yabancılaştırmaktadır.

Bu nedenle eğitim ve istihdam arasında bir ilişki kurulmadan, yeterli alt yapı ve öğretim elemanı olmadan, sosyal/kültürel ihtiyaçlar göz önüne alınmadan açılan üniversiteler, her geçen yıl daha da büyüyen sorunlara yol açıyor. Zaten yüksek olan işsizlik oranının, üniversite mezunlarında daha da yüksek olması, sorunun daha fazla görmezden gelinmeden, ötelenmeden çözümünü, iktidarların sorumluluk almasını gerektiriyor.

ÖSYM tarafından 15 Mart 2015 tarihinde gerçekleştirilecek olan ve 2.046.716 adayın katılacağı 2015 Yükseköğretime Geçiş Sınavı ( 2015-YGS) ile iki aşamalı sınav sürecinin ilk aşaması gerçekleştiriliyor. Bu sürecin başlaması öncesi, bir fikir vermesi açısından, 2014 yılı üniversite sınav sonuçlarına göre yapılan yerleştirmeleri, tarımsal yükseköğrenim açısından ele aldığımızda durum çok vahimdir.

ÖSYS’ye 2014 yılında 2.086.115 aday başvuruda bulunmuştur. Başvuru sayısında 2013 yılına göre % 9,22 artış olmuştur. Başvuruda bulunanlardan 1.903.242 tercih yapma hakkı kazanmışken, bunlardan 1.239.761’i tercih yapmıştır. Tercih yapanların % 74’ü bir yükseköğretim programına yerleştirilmiştir.

Son iki yıldaki sınava başvuranlara bakıldığında, başvuranların yaklaşık % 40’ının son sınıf, %30’unun ise önceki yıllarda yerleşmemiş adaylar olduğu görülmektedir. Her iki grubun yaklaşık %25’inin lisans düzeyindeki okullara kayıt yaptırdığı, önlisans seviyesindeki okulların tercih edilmesinde son sınıf öğrencilerinin, açık öğretim fakültesine kayıt olunmasında ise önceki yıllarda yerleşmemiş adayların oranının daha yüksek olduğu görülmektedir.

Sınava başvuran adayların, yerleşme durumuna bakıldığında, 2.086.115 adaydan % 56’sı herhangi bir yükseköğrenim kurumuna yerleşememiş, % 19’u lisans, % 16’sı önlisans düzeyinde eğitim veren okullara, % 9’u ise açık öğretim fakültelerine tercihleri doğrultusunda yerleşmiştir.

Türkiye’de 72’si vakıf üniversitesi olmak üzere kurulu 186 üniversite bulunmaktadır. Üniversitelerin kontenjanlarına bakıldığında lisans eğitiminde yaklaşık 6 bin, ön lisans eğitiminde ise 5 bini aşkın bir artış olduğu görülmektedir. Kontenjanların doluluğu açıdan bakıldığında ise, lisan düzeyinde % 1,40’lık bir artış söz konusu iken, ön lisans düzeyinde % 17,53’lük bir artış olmuştur.

Öğrencilerin yerleştiği üniversiteler (devlet/özel) açısından 2013 ve 2014 yılları arasında anlamlı bir farklılık görülmemektedir. Lisan düzeyinde açılan kontenjanların yaklaşık % 80’i devlet üniversitelerine aittir. Devlet üniversitelerinin kontenjanları 543 kişi azalmasına karşın, Vakıf üniversitelerin kontenjanlarında 2013 yılına göre % 10’un üzerinde bir artış olduğu görülmektedir. Ancak öğrenci yerleştirmelerine bakıldığında devlet üniversitelerinde doluluk oranının, vakıf üniversitelerine göre daha yüksek olduğu dikkat çekicidir. Bu durum biraz da ülkenin ekonomik koşulları ile ilgilidir. Devlet üniversitelerine yönelik tercihte ekonomik durum, coğrafik dağılım ve erişebilirlik önem taşımaktadır.

Ön lisans açısından bir değerlendirme yapılacak olunursa, devlet üniversitelerinin kontenjanlarında yaklaşık 10 bin kişilik bir azalma olmasına karşın, vakıf üniversitelerinde yaklaşık 14 bin kişilik kontenjan artışı olmuştur. Doluluk oranlarının 2013 yılına göre gerek devlet gerekse vakıf üniversitelerinde artmış olması, 2014 yılında ön lisans düzeyindeki yükseköğrenim kurumlarına ilginin arttığını göstermektedir.

Türkiye’de 35 adet ziraat fakültesi bulunmaktadır. Bu üniversitelerden Kilis ve Düzce Üniversiteleri bünyesindeki ziraat fakülteleri henüz öğrenci almamıştır. 2014 yılı tercih kılavuzunda yer alan 33 Ziraat Fakültesinde 178 bölüm için tercih yapma imkânı tanınmış, 4.332 öğrenci Ziraat Fakültelerine yerleştirilmiştir.

Kontenjan açan Ziraat Fakültelerinin sayısı ve yerleştirme yapılan bölüm sayısı artmış olmasına karşın, kontenjan sayısı ve tercih yapan öğrenci sayısında azalma olmuştur. Bu durum şunu ortaya çıkarmaktadır; gençler artık üniversiteyi sadece 4 yılını geçireceği, bir diplomaya sahip olacağı bir kurum olarak görmek istememektedir. Tercihlerde fakültenin mezuniyet sonrası istihdam olanağı yaratıp yaratmayacağı etkili olmaktadır.

Öğrencilerin yerleşmesi bakımından diğer meslek grupları incelendiğinde, Hukuk Fakültelerine 14 bin, Tıp Fakültelerine 12 bin, Bilgisayar Mühendisliği disiplinlerine 11 bin, Makine Mühendisliklerine 12 bin, İnşaat Mühendisliklerine 11 bin, İlahiyat fakültelerine 14 bin öğrencinin yerleştiği görülmektedir. Yerleşen öğrenci sayısı bakımından, ekonominin temel unsurları olan mühendisliklerden daha fazla öğrencinin tercih ettiği   dikkat çekicidir.

Sürekli sayıları artan ziraat fakülteleri, meslek camiamız açısından oldukça rahatsızlık yaratan bir durum olagelmiştir. Artan fakülte sayısı ve istihdam edilemeyen mezunlar nedeni ile ziraat fakülteleri daha az tercih edilebilir olmuş, dolmayan kontenjanlar nedeni ile bölüm kontenjanlarının düşürülmesi ya da farklı isimlendirmeler yapılarak, öğrenci tercihlerinin artırılması yoluna gidilmiştir. Fakat bu girişimlerin hiçbirinin bir işe yaramadığı kısa sürede ortaya çıkmış, öncelikle ikinci öğretimlere son verilmek zorunda kalınmış, sonrasında bölüm kontenjanları azaltılmış ya da bazı bölümler hiç kontenjan açamaz duruma gelmiştir.

2014 yılında öğrenci alan fakülte sayısı 33’e, bölüm sayısı 178’e çıkmasına karşın, açılan kontenjan 366 azalarak 5.764 olmuştur. Kontenjanın azalmasına karşın doluluk oranı 2013 yılına göre % 6 azalarak % 75 olmuştur. Bu veriler tercihlerde her durumda bir azalmanın söz konusu olduğunu göstermektedir. Dünya tarımı yeniden keşfederken, gıda önemli ve stratejik bir araç haline gelirken, bu durumun ülkemiz tarımsal politikalarına aynı önemde yansımaması, tarımsal öğretimde de kendini benzer şekilde göstermektedir.

Ziraat Fakültelerine ilişkin politikaların bu durum dikkate alınarak ivedilikle gözden geçirilmesi zorunluluğu bulunmaktadır. Oluşturulacak yeni politikalarda öncelikle eğitim kalitesinin artırılması, kamu istihdamı yerine, özel çalışma alanlarında görev alabilecek nitelikte mühendisler yetiştirilmesi hedeflenmelidir.

Öğrenci tercihleri için kontenjan açılan bölümlere bakıldığında, 31 Fakültede Bahçe Bitkileri ve 30 fakültede Tarla Bitkileri, 25 Fakültede Bitki Koruma Bölümü olduğu görülmektedir.

En az öğrenci yerleşen bölümler olarak sadece Niğde Üniversitesi Tarım Bilimleri ve Teknolojileri Fakültesinde bulunan Bitkisel Üretim ve Teknolojileri ile Tarımsal Genetik Mühendisliği bölümleri ayrı tutulacak olunursa; Süt Teknolojisi Bölümü 3 fakültede, Tarım Makineleri ile Tarımsal Yapılar ve Sulama bölümleri ise 8 fakültede bulunmaktadır.

Yerleştirmelere bakıldığında  üç bölümün kontenjanlarını tam doldurduğu, bunlardan ikisinin yalnızca bir fakültede yer alan Bitkisel Üretim ve Teknolojileri Bölümü ile Tarımsal Genetik Mühendisliği Bölümü olduğu görülmektedir. Yani artık ziraat fakültelerinde her disiplin kontenjan doldurma sorunu ve tehdidi ile karşı karşıyadır.

Öğrenci yerleştirmesi yapılan, en fazla bölüme sahip ziraat fakülteleri dokuzar bölümün bulunduğu Adnan Menderes, Ankara, 19 Mayıs ve Ege Üniversiteleridir.

Öğrenci yerleştirmesi yapılan, en az bölüme sahip ziraat fakülteleri sadece Tarla Bitkileri bölümünün bulunduğu Abant İzzet Baysal Üniversitesi ile Bahçe Bitkileri bölümünün bulunduğu Şırnak Üniversitesidir.

Fakültelerin kontenjanları ile yerleştirme sonuçlarına incelendiğinde kontenjanlarının tümü dolu olan 5 fakülte bulunmaktadır.

-Abant İzzet Baysal Üniversitesi Ziraat ve Doğa Bilimleri Fakültesi (1 bölüm)
- Dicle Üniversitesi Ziraat Fakültesi (4 Bölüm)
- İnönü Üniversitesi Ziraat Fakültesi (2 Bölüm)
- Niğde Üniversitesi Tarım Bilimleri ve Teknolojileri Fakültesi (2 Bölüm)
-Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi (7 Bölüm)

Yerleştirme sonuçlarına göre en düşük yerleştirmenin olduğu fakülteler Şırnak, Rize ve Kırşehir’dedir:

- Şırnak Üniversitesi Ziraat Fakültesi (1 Bölüm) % 16,13
- RTE Üniversitesi Ziraat ve Doğa Bilimleri Fakültesi (2 Bölüm) % 23,08
-Ahi Evran Üniversitesi Ziraat Fakültesi (4 Bölüm) % 30,00

En fazla öğrenci yerleşen ziraat fakülteleri 322 öğrenci ile Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesidir. Ankara Üniversitesini 268 öğrenci ile Ege Üniversitesi onu da 260 öğrenci ile Çukurova Üniversitesi izlemektedir.

Kontenjanları 2013 yılı ile aynı olan Atatürk, Bozok, Gaziosmanpaşa ve Niğde Üniversitesi bünyesindeki Ziraat Fakülteleri ve ikinci bir bölümün açılması ile kontenjanı artan İnönü Üniversitesi Ziraat Fakültesi dışında kalan fakültelerin kontenjanları azalmıştır.

İki bölüm bulunan ve son iki yıldır tüm kontenjanı dolan Niğde Üniversitesi ve ikinci bir bölüm açılan İnönü Üniversitesi Ziraat Fakültesi dışında kalan 31 fakültenin tümüne 2013 yılına göre daha az öğrenci yerleşmiştir.

Açılan kontenjan ve tercih yapan öğrenciler açısından yapılacak doluluk hesaplamasına bakıldığında, bu oran 2013 yılında % 81,95 iken 2014 yılında % 75,16 olmuştur.

Fakültelerdeki bölümlere göre yerleştirmelere bakıldığında kontenjan açılıp da hiç tercih yapılmayan 6 bölüm bulunmamaktadır.

Pamukkale Üniversitesi Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu bünyesinde bulunan, YGS-6 puan türünden öğrenci alan, 4 yıllık eğitime tabi Organik Tarım İşletmeciliği bölümünün 31 kişilik kontenjanının tamamı dolmuştur. Aynı program 2013 yılında 62 kişilik kontenjanın tümünü doldurmuştu. Bu programı bitirenlerin unvanları ve ne şekilde istihdam edilecekleri konusu belirsizdir.

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Gökçeada Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu Balıkçılık Teknolojisi programı da benzer bir örneği oluşturmaktadır. YGS-2 puan türünden öğrenci alan, 4 yıllık eğitime tabi olan program 26 kişilik kontenjanının tamamı dolmuştur. Aynı program 2013 yılında 26 kişilik kontenjanın tümünü doldurmuştu. Bu programı bitirenlerin de unvanları ve ne şekilde istihdam edilecekleri konusu belirsizdir.

En fazla öğrenci yerleşen bölüm 25 fakültede bulunan 899 öğrencinin tercih ettiği Bitki Koruma bölümü olmuştur. Bitki Koruma bölümünü 810 öğrencinin yerleştiği, 30 fakültede bulunan Tarla Bitkileri Bölümü ve 772 öğrencinin yerleştiği, 31 fakültede bulunan Bahçe Bitkileri bölümü takip etmiştir.

En az öğrencinin yerleştiği bölümler ise bir fakültede bulunan 31 öğrencinin yerleştiği Bitkisel Üretim ve Teknolojileri Bölümü ile Tarımsal Genetik Mühendisliği Bölümleri olmuştur. Bu bölümleri üç fakültede bulunan ve 26 öğrencinin yerleştiği Süt Bölümü izlemiştir.

Adnan Menderes Üniversitesi Biyosistem Mühendisliği bölümünün 52 kişilik kontenjanının tümünü dolmuştur.

Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi ile Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesinin Bahçe Bitkileri, Bitki Koruma, Tarım Ekonomisi, Tarla Bitkileri bölümleri 47 kişilik kontenjanlarının tümünü doldurmuştur.

En az tercih yapılan bölümler olan Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Biyosistem Mühendisliği bölümüne 1; Süleyman Demirel Üniversitesi Tarımsal Yapılar ve Sulama, Mustafa Kemal Üniversitesi Zootekni, Adnan Menderes Üniversitesi Süt Teknolojisi bölümlerine 2’şer öğrenci tercih yapmıştır.

Bölümlere puan durumlarına göre yapılan yerleştirmelere bakıldığında en büyük farklılık Bitki Koruma Bölümleri arasında görülmektedir. Iğdır Üniversitesi Bitki Koruma Bölümüne en düşük 204 puan ile öğrenci girmişken, Ege Üniversitesi Bitki Koruma Bölümüne en düşük 299 puan ile öğrenci girebilmiştir. Iğdır Üniversitesi Bitki Koruma Bölümüne en yüksek puan giren öğrenci almış olduğu 279 puan ile Ege Üniversitesi Bitki Koruma Bölümüne girememektedir. Bu durum fakültelerin niteliği ve tercihe etkili olan faktörler açısından hassasiyet gerektiren bir tartışma konusunu ortaya koymaktadır.

2013 yılına ilişkin olarak yapılan genel değerlendirme, 2014 yılı için de geçerliliğini sürdürmektedir. Yani;

1. Tercihlerde üniversitenin kendisi, fakültelerden/programlardan daha önemli olarak görülmektedir. Aynı programların olduğu üniversiteler açısından yapılan tercihlerdeki puan farklılıkları bunu açıkça göstermektedir.
2. Batı illeri ve büyük şehirler önemli bir tercih nedeni olarak görülmektedir.
3. Bursluluk imkânları tercihleri önemli ölçüde etkilemektedir.
4. Fakülte veya bölümlerin isim değişikliği yapmaları öğrenci tercihlerini etkilememektedir.
5. Öğrenciler meslek seçiminde artık sadece herhangi bir programına yerleşmekten çok, geleceği ve istihdamı da gözeten unsurları da dikkate almaktadır.
6. Yeni fakülte açılmaması yönündeki görüşleri dikkate almayan karar vericileri, açılan fakültelere öğrenci gelmemesi olgusu önemli derecede etkileyecektir.
7. Öğrenci tercihi yapılmayan fakülte ve/veya bölümlere yönelik bir çalışma gecikmeksizin yapılmalıdır. Buraların araştırma enstitüsü veya bulundukları bölgede dikkate  alınarak belirli konularda ar-ge çalışmalarının yapıldığı birimlere dönüştürülmesi de dâhil, değişik seçenekler değerlendirilmelidir.

Öğrenciler kadar üniversiteler de, fakülteler de, ülkemiz de geleceğe ilişkin olarak ciddi arayışlar ve uygulamalar içine girmelidir. Arayışlar günü birlik yaklaşımlardan çok geleceği yakalayan, mesleği ileri taşıyabilecek, öğrencileri iyi birer meslek insanı olarak hayata hazırlama üzerine kurgulanmalıdır. Tarımsal öğretimin paydaşları dünyadaki değişimleri ve ülkemizdeki dinamikleri çok iyi analiz edebilmeli ve ülkemiz tarımsal yükseköğretiminin sağlıklı yürütülmesi konusunda kendine düşen görevleri yerine getirme heyecanı içinde olmalıdır. Gençleri belirsiz bir geleceğe yönlendirmek bir hak gaspı ve hayal ile oynamadır. Bunun yerine mesleği yücelten, analitik öğretimi geliştiren, iş olanakları kamu ve kamu dışında artırabilen ekonomi-politik önceliklere gereksinim vardır. Herkes kendisine nereye gidiyoruz sorusunu sormalı ve sorunun çözümünün paydaşı olmalıdır.


Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.