Habercim19 Yazarı Hüdayi Nabit, müzmin müebbet muhalefet CHP’yi yazdı. Ardından AK Parti’ye mesaj gönderdi.
İşte o yazı;
Malum, Kemal Kılıçdaroğlu cevabını kendisinin verdiği sorularla hitabını ve anlattığı konuyu zenginleştirir hep! Kılıçdaroğlu, hararetle söz ettiği bir meselede dinleyenleri çok etkileyeceği ve AK Parti’yi müşkül durumda bırakacağı düşüncesiyle felsefe tarihinin en yetkin sorularıyla! “savaşta yasalar susar” diyen en iyi hatip Marcus Tullius Cicero’ ya taş çıkartıyor. Ne-Nerede-Ne Zaman-Nasıl-Kim sorularıyla teçhiz ettiği konuşmasında cevapları yine kendisi veriyor. Hitabet sanatında gelinen son noktadır Kılıçdaroğlu’nun konuşma biçimi. Hitabet sanatı bu usulden sonra zaten toprak olacaktır..!
Cehepe liderinin konuşma biçiminden ziyade neler söylediğine odaklanmalıyız belki. Ama ortada odaklanacak bir şey yok. Hiç de olmayacak sanırım. Maalesef işin o yüzü hitabet usulünden daha büyük bir facia. Şunca yıldır genel başkan olan lider Kemal Bey, düşünmeye en müsait olmayan konularda bile öznesi-yüklemi-nesnesi-tümleciyle sıkı fıkı, 76 milyonun sadrına şifa olan tek bir cümle kurmadı ya helal olsun bu direngenliğe. Peşinden yetilmeyecek muhteşem bir soluksuzluk…
Muharrem İnce’ye dair olumlu ya da olumsuz söylenecek her kelimenin her harfi daha bu dünyada gelir insanın karşısına dikilir. Öyle ki El – Kindî’nin, “hayatta boşluk yoktur” sözünü boşa çıkaran bir adam. Muharrem İnce’den sonrası simsiyah bir boşluk… Ramazan günü, plajda içtiği içkinin enerji içeceği olduğunu söyleyecek kadar müthiş pratik zek-â. Cehepe’nin asli unsurları olan devrimciliğe, solculuğa, emekçiliğe dönmesi gerektiğini, diyaframını yırtarcasına bağıran bir c/engaver!!! İnsanın et, kemik ve boşluktan yaratılanı.
Cehepe, mevsim değişmelerinden ötürü atkestanelerinin olgunlaşma döneminin gecikmesi üzerine bile araştırma talep eden ama bu talebini en işe yaramaz mantıkla, en işe yaramaz ifadelerle yapan bir parti. “Cumhuriyeti biz kurduk” diye hükümran bir söylemi diline pelesenk eden Cehepe, şimdiye dek bu ülkenin insanlarının işine yarayan hiçbir şey yapmadı, yapamadı. Demokrasiyi biz getirdik, çok partili sisteme biz geçirdik, Türkiye’yiz biz kalkındırdık, kürt meselesini 99’da biz şey ettik, vs bunlar cıvık sözler. Harf eriyikleri…
Geçenlerde gerçekleşen kurultay öncesinde parti meclisine aday olan genç bir hanım kız, televizyonda şunu söyledi, “ben o kadar insan ayrımı yapmam ki, ta ki; arkadaşlarıma nereli olduğunu bile sormam. Kişilerin nereli olduğu ile ilgilenmek bile bana ırkçı bir yaklaşım olarak geliyor” dedi. Kan dolaşımı ayakucundan başlayan bu kızcağız, bu topraklara ait tek bir domates bile yeseydi böyle düşünmezdi. Belli ki kızımız fest fuudla, vafılla, portakallı pekin ördeğiyle besleniyor. Bizde nerelisin sözü, ortak bir payda bulmak için, bir muhabbet kurmak için, arkadaşlık başlatmak için hiç tanımadığımız insanlara gayri ihtiyari sorulan, nezaketli bir sorudur. Böylesine halis bir soruya bile “ırkçılıktır bu” yan gözüyle bakan kibir dehşet bir şey. İnsanın niyeti küflendiğinde, bütün eylem ve söylemleri bu soruyu bile ırkçılık gösterecek kadar fena bir evrim geçirir.
Kısaca Cehepe’nin, Türkiye namlı bu topraklara söyleyeceği hiçbir şey yok. 90 yıllık tarihiyle dünyanın en eski on partisinden biri olduğunu söyleyen partinin bu memleketin hiçbir evladının derdini sıkıntısını mesele edinmek gibi bir derdi de yok. Çözüm diye önümüze itekledikleri reçetelerin hepsi, muhakkak ya başka bir hastalığa neden oluyor yahut var olan derdimizi daha da derinleştiriyor. Hâsıl-ı kelam Cehepe şu an sorun olarak ne yaşıyorsak onların ya müsebbibidir ya bizatihi membaıdır yahut faili-mefûlüdür…
Gel gelelim bu kara tarihin her koşul ve şartta yaver giden talihi, Ak Parti’yle nihayet buldu. Cehepe’nin, neredeyse geleneğimizi kalbura çeviren mitlerini bir bir yıkan Ak Parti, bunu devam ettirmek zorunda.
Ak Parti, sahip olduğu toplumsal destekle birlikte Türkiye’nin lehine olan işlerde, geç kalmasını veya yapamamasını Cehepe’yi bahane göstermekten vazgeçmeli. Çünkü bu hastalıklı bahane gösterme alışkanlığı tam da Cehepe alışkanlığıdır. Cumhuriyet Halk Partisi eline yüzüne bulaştırdığı her şeyi Osmanlı’nın kalıntısı gördü. Başarı dediği her şeyi ise kendi çağdaş, ilerici ve laik düşüncesinin ürünü bildi. Oysa hiçbir şey öyle değildi. Çağdaşlık adı altında fildişi kulelerde yaşamaktı Cehepe’nin yaptığı.
Ak Parti varını yoğunu böyle bir hataya düşmemek için harcamalı. Memleket lehine düşündüğü ve düşünmesi gerektiği, yaptığı ve yapması gerektiği, yapmak zorunda olduğu her iyi şeyi, seçimlerde 12 yıldır galebe çaldığı parti üstüne inşa etmemeli. Cehepe’nin rakip olarak görülmesi ve söylemlerinin boşa çıkarılmaya çalışılması Ak Parti için prangadan başka bir şey olmaz.
Türkiye’nin neredeyse dört nesildir başına dert olan meseleler Cehepe çizgisinin tersine çizgiler çizilerek çözülmeyecektir. Zira Türkiye’nin tecrübesini bir bütün olarak okuyabilecek netlikte insanlar öyle ya da böyle Ak Parti’nin gölgesi altında duruyor. Bu önemli bir şans. Cehepe vs gibi hazıra konan partilerin söylemedikleri üzerinden çözümler üretmek yerine, bizatihi Ak Parti ferasetini gün yüzüne çıkarmak zorunda. Bunu istemek de sanırım birazcık hakkımız…
Son Güncelleme: 12.09.2014 12:23
daha yazarının ismini doğru yazamayan bir haber sitesinin yaptığı haberdir. "y" harfi alfabeden kaldırıldı da haberimiz mi yok a zeka küpleri?