"düşüncelerdeki tiranlık diyalogu bozar" andrei tarkovsky

bir ramazana daha erişti(rildi)k. ramazanla birlikte üzerimize serilen iklim, her sene biraz daha tahrip de olsa göğümüzü yine kapladı. semadan üzerimize serpilen nimetler her yıl biraz daha azalsa da elimizi, dilimizi, kalbimizi -şuncağız olsun- rahmete bulaştırma isteğinin arttığı açsusuz günlerle nasiplendik, bir kere daha… (nasipleniyoruz)

bir derviş hikayesidir: (ibni arabi’ye atfedilir)

şadırvanda abdest adan ihtiyarı seyreden genç sorar;

“senin için “veli” dediler uzun zamandır bilirim seni. bir kez keramet göstermişliğin yok. senin evliyalığın nerede?” derviş, abdesti yarım bırakır. sükunetle şadırvanın etrafında döner ve:

“onca günah arasında, iki ayaküstünde yürüyorum ya al sana en büyük keramet”

iki ayaküstünde yürümenin mucize olduğuna, hükmedecek çapta ne kalp, ne şuur, ne de izan kalmadı. efendimizin söylediğine göre buna ram olmak gerek. zira o şöyle izhar eti çok önceden: “islam garip başladı, başladığı gibi (bir hâle) dönecektir. müjdeler olsun o gariplere!” bu haberi tutmamız gereken sadrımız paramparça. birileri tutmalı bu haberi. tutanlara selam olsun. karınca nasıl süleyman’ın ordusuna su taşıdı ise bizim de karıncalayın elimiz, dilimiz ve kalbimiz yettiğince o garipler arasında yer almaya bakmamız gerek.  

“garip olmak” yahut tek kelam ile “gariplik” çağın(ızın) en büyük kusuru ve suçu olarak gösteriliyor. ne fena. suça teşvik edip hataları affetmeyen bir çağın insanı, elbette ramazandan sızan damlaya tenezzül etmeyecek ve edemeyecek. zira bu da mertebe meselesi. O mertebeye çıkacak kuvvete sahip ayaklardan mahrumuz artık.

bu yüzden en zor ve en aç günlerimizde bile, her yerde ve çoğu insanda gereksiz, “muhteşem bir ihtişam” var. anlamsız bir ihtişam bu. kibre yaklaşan ve hatta çoğu zaman kibri geçen ve üstelik mizaca dönüşen gereksiz bir ihtişam var. eşya seçerken, ekmek alırken, yemek yerken, su içerken vesair anlarda kendini gösteren anlamsız bir bağrış var mekanlarda. sırtına delme geçiren, başına takke geçiren oruç üzerinden, namaz üzerinden tanrının ciğerinin haritasını çizmeye çalışması ise ramazanın bereketini silip süpüren, dağıtan en anlamsız hadsizlik… 

bin yıldır oruca aşinayız. 1400 yıllık bir geleneğe malikiz. hala sinek kanıyla namaz kılınıp kılınmayacağı tartışmalarını aklımıza çakan insanların orucumuza dahlettiğini düşünüyorum. açlığımıza da… ramazan sonunda, ramazandan bir nebze olsun üzerimize yağan rahmeti elimizden almak için bekliyor, dini sıkıp (sadece) kendisine ekmeğin envai çeşidini çıkaranlar.

açlığımızın emeğiyle kazandığımız nimeti, kursağımızdan çekiştirip duruyorlar.

büyük şeylere inanmak için kalbi, küçük şeylere inanarak hazırlamak gerekir.

büyük şeylere inanmak için kalbini, küçük inançlarla örmek gerekir.

son demleri ramazanın… siga mıyız değil miyiz? bu az çok kendini belli eder!

şimdiden hayırlı ramazan-kurban bayramları olsun. 

bayramın hası; o'nun olduğudur. artık kimin o’su kimse.. 

 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.