‘Hiç kimse hukuktan muaf değil’

AK Parti Çorum Milletvekili, TBMM İdare Amiri ve Hak-İş Konfederasyonu Onursal Başkanı Salim Uslu...

30 Ekim 2014 Perşembe 17:42
 ‘Hiç kimse hukuktan muaf değil’


AK Parti Çorum Milletvekili, TBMM İdare Amiri ve Hak-İş Konfederasyonu Onursal Başkanı Salim Uslu, Karaman'ın Ermenek ilçesine bağlı Güneyyurt beldesi yakınlarındaki maden ocağında galeriyi su basması sonucu mahsur kalan 18 işçi ile ilgili ulusal basında değerlendirmelerde bulundu.


Uslu, “Toplu İş Sözleşmesinden yararlanmak doğrudan Kamu düzenidir. Hiçbir şekilde hiçbir işletmenin kamu düzenini bozması, ıskalamasını, engellemesini hoş göremeyiz. İşyerinde iş cinayetleriyle, Sendikasızlaştırmayla, Toplu Sözleşme hakkını ıskalamayla, ötelemeyle ya da kanunların arkasına dolanarak hiçbir şekilde kamu düzeninin bozulmasına seyirci kalamayız, seyredemeyiz. Bu konudaki sorumlulukları ıskalayamayız" dedi.


‘İşkolu Sözleşmesini yasalara koymalıyız’


Sendikalaşma oranına bir zorunluluk getiremeyiz diyen Uslu, "Sendikalaşma kişisel tercihlerle ilgili bir olaydır ama Toplu Sözleşme Haktır ve insanların kendi tercihlerine bırakılmaz. Toplu Sözleşme Hakkı her insan için vazgeçilmez, ertelenemez, ret edilemez bir haktır. İşkolu Sözleşmesini yasalara koymamız gerekir. Her işletme uyacağı koşulları, İş Sağlığı Güvenliği konusunda alacağı tedbirleri ve bunların denetimini peşinen kabul etmek zorundadır. Türkiye kanunsuz, hukuksuz, kuralsız  bir ülke değildir. Hukuk devletinde mutlaka kurallara uymanın gerekliliği ortadadır. Kimse kurallara uymaktan, sorumluluktan da muaf değildir. 6331 sayılı İş Sağlığı Güvenliği Kanunu çıkartarak parlamento üzerine düşen görevi yapmıştır. Burada Kamunun denetim zaafları, İşverenin yasayı uygulamama konusunda çeşitli ihmalleri veya ihlalleri varsa bunların üzerine de süratle gidilecektir. Her işletme yaşayacak, ne pahasına olursa olsun üretimini sürdürecek, kötü çalışma koşullarına sürdürerek kârlılık peşinde koşacak diye bir açgözlülüğe devlet prim veremez, vermemelidir."


“Sosyal kabul sorunu yaşayan kimi işverenlerimiz özellikle hak ve sorumluluklarını ertelemek, ötelemek ya da çıkartılan yasaların arkalarına dolanmak gibi bir açgözlülük peşindeler. Bunu her fırsatta görüyor ve ifade ediyorum” diyen Uslu, "Maalesef zaman beni haklı çıkartıyor. Burada denetim elemanlarının, kurumlarının, meslek örgütlerinin,  yani devletin denetim zaafı varsa bunlarında apaçık ortaya çıkartılması gerekiyor. Arkasından Toplu Sözleşmede İşkolu Sözleşmesini mutlaka getirip işletmede asgari çalışma koşullarını yasayla belirlemek ve yargı dahil olmak üzere ilgili kurumların bu belgeye dayalı olarak denetim yapmasını sağlamak durumundayız" dedi.


“Ermenek Maden Ocağı kazasında ortada apaçık bir ayıp ve günah vardır” diyerek sözlerine devam eden Uslu, şu açıklamalarda bulundu; “Bu ayıp ve günah; önlem almamak, işçilerin hayatına kıymak ve kastetmektir. Burada olay göz göre göre geliyorum demiştir. Aynı şey Soma'da da olmuştur. Soma'da üretim maliyetlerinin 130 dolardan 21 dolara çekilmiş olması buna rağmen işletmenin kâr ederek, işletmenin yeni ocaklar açması hiç mi kimsenin dikkatini çekmedi? Nasıl oluyor da hem maliyetleri aşağıya çekiyorsunuz hem de karlı bir şekilde çalışıyorsunuz? deme hakkını kimse kendisinde görmemektedir. TBMM'nin belli süreçlerden sonra denetim yetkisi vardır ama asıl yetki icra kurumları; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı, TTK'dır. Bu kurumlar Türkiye'nin 91 yıllık geleneğinde vardır ve bu kurumların işlevlerini yerine getirmesi gerekir. İşlerini yerine getirmeyen de kenara çekilir istifasını verir. Gayet doğal ve son derece onurlu bir durumdur. Onu yapmayan herhangi bir kamu kuruluşunun, görevlisinin hiçbir mazeretin arkasına sığınmasını doğru bulmam. Sözgelimi orayı denetleyen bir müfettiş eğer yazdığı raporun sonuçlarını takip etmiyorsa ya da denetime gittiğinde eksiklikleri görmüyorsa ya da işletmeyi kapatma pahasına gerekirse orada insan canını korumaya yönelik bir tedbir almıyorsa burada çok ciddi ihmal vardır. Burada bende olsam başkası da olsa geçerlidir. Bunun hiçbir şekilde mazereti olmaz. Elbette Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı oraya gidip oraları denetleyecek değil ama denetim kurumlarının bilhassa gözden kaçırmaması gereken durumlar var. Sadece kamu kurumları değil, meslek örgütleri, işveren örgütleri, sendikalar denetim sorumluluklarını hangi oranda yerine getiriyorlar ya da niçin getirmiyor, getiremiyorlar. Buradaki sorumlulukları da yeni baştan konuşmak durumundayız.


Yasal düzenleme ile İşkolu sözleşmesinin getirilmesi bütün işkolundaki Sendikalar taraf olmalı. Denetim zaafları, kurumlar arası yetki karmaşası varsa bunların masaya yatırılması, denetim kurumlarının bir kısım çalışma koşullarını zorlaştıran düzenlemeler varsa (araç ihtiyaçları, donanım, teknik, personel ihtiyaçlar ve teçhizat ya da yasal düzenleme) kısa zamanda telafi edilmesi gerekir. İş Sağlığı Güvenliği, İş müfettişlerinin sayısı yeterli değildir. İşyeri işletme sayısı fazladır ama müfettiş sayımız azdır. Mutlaka şikayet olmadıkça belli periyodlarla işyerlerinin denetimini de sağlayabilecek İş Sağlığı Güvenliği müfettişlerinin yetkisini artırmalıyız. Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Enerji Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına bağlı birimler koordineli çalışmalı varsa mevzuatta yetki uyuşmazlığı, karmaşası bunlar biran önce giderilmesi gerekiyor. Ekonomik sosyal konseyler ya da İş Sağlığı Güvenliği ulusal kurulları bu iş için vardır.  İş Sağlığı Güvenliği ulusal kurulu toplanıp konuyu enine boyuna teknik bir çalışma yaparak kamuoyuyla sonuçları paylaşabilir. İş Sağlığı Güvenliği Şurasının halen toplanmamış olması ciddi bir eksikliktir. Bu arada, işyeri, iş sağlığı ve güvenliği uzmanlarının durumlarının da masaya yatırılması ve gerek görülürse yeni düzenleme yapılması zorunlu olmuştur.” 




Son Güncelleme: 30.10.2014 17:44
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.