İktidara ‘Torba’ tepkisi

MHP İl Başkan Yardımcısı Av. Özgür Öztekin, siyasi iktidarın Torba Yasa’larla keyfi düzenlemeler yaptığını söyledi.

31 Ekim 2014 Cuma 16:21
 İktidara ‘Torba’ tepkisi


MHP İl Başkan Yardımcısı Av. Özgür Öztekin, siyasi iktidarın Torba Yasa’larla keyfi düzenlemeler yaptığını söyledi.


Parti merkezinde bazı parti yöneticilerinin katılımıyla basın toplantısı düzenleyen Öztekin, hükümetin Torba Yasa kararlarını eleştirdi.


Siyasi iktidarın; demokratik hayatın DNA’sını oluşturan temel haklar ve özgürlükler alanında,  kamuoyunda tartışılmadan ve üzerinde iyice düşünülmeden günübirlik yaklaşımlar içerisinde “kervan yolda düzülür mantığı” ile  torba yasalarla keyfi düzenlemeler yapma alışkanlığını devam ettirdiğini, meydana getirdiği mutasyonların hukuki garabete yol açtığını savunan Öztekin, açıklamasında şöyle dedi; “En son 14 Ekim 2014 tarihinde bir grup AKP ’li milletvekili TBMM Başkanlığı’na ‘Hakimler ve Savcılar Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Yasa Teklifi’ adı altında arama, dinleme, el koyma, savunma hakları gibi konularda önemli değişiklikler içeren bir teklif vermişlerdir. Bu teklifle ‘İletişim özgürlüğü’, ‘kişi dokunulmazlığı’, ‘konut ve işyeri dokunulmazlığı’, ‘kişisel verilerin korunması’, ‘malvarlığı dokunulmazlığı’, ‘ifade özgürlüğü’ ve ‘savunma hakkı olmak üzere yedi temel özgürlükte geri adım atılmış bulunmaktadır. Bunlardan, ‘arama, dinleme, malvarlığı, savunma hakkına getirilen iyileştirmelerin ömrü ise sadece 8 ay oldu. 42 yıllık Noter Kanunu’nda da özgürlüklerden geri adım sayılacak düzenleme yer aldı. Bu düzenlemeler özetle şöyle:


1. Aramalar kolaylaştırılıyor


14 Ekim yasa teklifinin en önemli unsurlarından biri, Ceza Muhakemesi Kanunu’ndaki (CMK) şüphelilerin üstünün, konutunun, işyerinin aranma şartlarını düzenleyen 116. Maddesindeki şartları yumuşatması. Yasanın mevcut halinde bu yönde bir arama kararı çıkarılabilmesi için ‘suç delillerinin elde edilebileceği hususunda somut delillere dayalı kuvvetli şüphe’ olması gerekiyor.  Sunulan teklifte  ise ‘somut delillere dayalı kuvvetli şüphe’ yerine ‘makul şüphe’ yeterli sayılıyor.


Değişikliği daha da ironik kılan ise yasaya ‘somut delillere dayalı kuvvetli şüphe’ ifadesi  bundan daha 7 ay önce, 21 Şubat 2014’te kabul edilen kanunla 17 Aralık ve 25 Aralık soruşturmalarının gündemin başında olduğu, bakanların çocuklarının evlerinde aramaların yapıldığı dönemde getirilmiş olmasıdır. 17 Aralık ve 25 Aralık soruşturmalarının kapatılmış olması ile 7 aylık ‘somut delil’ uygulamasının sonuna geliyor ve bu 21 Şubat öncesine dönüyoruz.


2. Avukatların soruşturma dosyasına ulaşım hakkı 8 ay sonra yeniden kısıtlanıyor


Kanun teklifi ile getirilen bir diğer önemli değişiklik de avukatların soruşturma evrakına ulaşım hakkına yönelik. Mevcut CMK’nın 153. Maddesi gereği savunma hakkının bu önemli parçası sınırlanamazken, teklif ile, ‘soruşturmanın amacını tehlikeye düşürebilecek’ durumlarda bu hakkın sınırlanabileceği öngörülüyor. Bu adım da tıpkı arama konusunda olduğu gibi Şubat 2014 öncesine dönüş içeriyor. Şubat 2014’ten önce tam da bu yönde bir sınırlama CMK’da bulunuyordu ve verilen keyfi sınırlama kararları savunma hakkını ciddi biçimde ihlal ediyordu. 17 Aralık ve 25 Aralık soruşturmaları ile bu ihlallere aniden ilgi duymaya başlayan hükümetin ilgisi artık tükenmişe benziyor. Teklif yasalaşırsa birçok soruşturmada avukatın soruşturma dosyasına ulaşım hakkının sınırlanacağını tahmin etmek için müneccim olmak gerekmiyor.


3. Soruşturma sırasında ‘el koyma’ yetkisi genişletiliyor


14 Ekim teklifi, CMK madde 128’te düzenlenen, soruşturma sırasında şüpheli veya sanığın taşınmazlarına, alacaklarına ve genel olarak haklarına el koyma tedbirinin uygulama alanını genişletmeyi amaçlıyor. Bir başka deyişle daha hakkında hüküm bulunmayan kişilerin mal varlıklarına bir soruşturma veya devam eden yargılama nedeni ile tedbir konulmasını kolaylaştırıyor. Bu tedbir, mülkiyet hakkını ciddi sınırlaması hasebiyle, sadece madde 128’te sayılan suçlar için uygulanabiliyor. İşte bu teklif ile “Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçların” tamamı da bu kapsama alınıyor. 


4. Dinleme, gizli soruşturmacı kullanma ve teknik takip yetkileri genişletiliyor


Teklif ile Türkiye’nin gündeminden hiç düşmeyen telefon dinlemeleri yeniden tartışma konusu olacak gibi gözüküyor. Aynı yukarda özetlenen ‘el koyma’ durumunda olduğu gibi, tüm telekomünikasyon iletişiminin takibi (CMK 135), gizli soruşturmacı atanması (CMK 139) veya teknik takip yapılması (CMK 140) gibi tedbirlerin uygulanabileceği suçlar listesi genişletiliyor. Artık bir soruşturma kapsamında telefonunuzun dinlenmesi, mesajlarınızın takip edilmesi, işyerinizin dinlenmesi, polis tarafından takip edilmeniz daha kolay hale geliyor.


5. Vatandaşların noter bilgilerinin paylaşımın yolu açılıyor

Kanun teklifinde Noterlik Kanunu’nun Yönetmelik başlıklı 198. Maddesine, “Elektronik İşlemler” başlıklı 198/A maddesi eklendi. Söz konusu madde “...Noterler tarafından yapılan tüm işlemlere dair bilgi ve belgeler Türkiye Noterler Birliği’nin bilişim sisteminde kaydedilir ve saklanır. Bu bilgi ve belgeler, mevzuat çerçevesinde yetkili kişi ve kurumlarla paylaşılabilir”  ibaresi var. Bu düzenleme ile Güvenlik kurumlarının, noterlerde işlem yapan vatandaşların bilgilerini talep etmesi halinde her türlü bilginin söz konusu kurumlarla paylaşılmasının yolu açılmış oldu.


6. Tehdit suçunun kapsamı genişletilerek kamu görevlileri baskı altına alınmaya çalışılıyor

Mevcut maddede olmayan “Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle” ve “Kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuzu kötüye kullanmak suretiyle” kriterleri bu suça eklendi. Tehdidin; kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle ve kamu görevlisinin sahip olduğu nüfuzu kötüye kullanılmak suretiyle yapılması halinde 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası verilebilecek. Bu düzenleme ile öyle zannediyorum siyasi iktidarla ters düşmüş bir kısım bürokrat, savcı ve hakimlerin baskılanması ve “açıklama” yapmalarının engellenmesi hedefleniyor.  


Öyle görülüyor ki; hukuk dünyamızda ve temel hak ve özgürlüklerimizde  torba yasalarla meydana getirilen bu med-cezirler, özgürlükler ve yasaklar arasında git-gel yapan çift kişilik tezahürü  şizofrenik yaklaşımlar ve  şüphe ve korkunun esir aldığı  paranoyak yansımalar gittikçe otoriterleşme eğilimi gösteren bir siyasi akışın artçıllarıdır. Hukuk kurallarında meydana getirilen iktidar ve yandaşlarının menfaatlerine endeksli değişiklikler, her ne kadar birilerinin “daha fazla güce olan açlıklarını tatmin etse de”, uzun ve kısa vadede toplumun sosyal dokusunda ve psikolojik yapısında güvensizliklere, istikrarsızlıklara ve rahatsızlıklara sebebiyet verecektir ve vermektedir. Ülke menfaatlerinin popülizme ve sandık fetişizmine kurban verildiği ve iflas etmiş politikaların cafcaflı sözlerle büyük başarılarmış gibi sunularak zekalarımızla alay edildiği ve algılarımızın yönlendirilmeye çalışıldığı bugün Milliyetçi Hareket Partisi olarak sağduyu sahibi aziz milletimizin dupduru vicdanına sesleniyor ve o vicdanlarda güçlü ve samimi sesimizin yankısını bekliyoruz. Artık titreyip kendimize dönme zamanımız gelmiştir.”





Son Güncelleme: 31.10.2014 17:04
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.