MHP Merkez İlçe Başkanı Av. Bekir Çetin, 14 Aralık Paralel Medya operasyonunu 17-25 Aralık operasyonuna misilleme olarak yorumladı.

İktidarın bağımsız yargının önünü açmak yerine baskı unsuru olmaya devam ettiğini iddia eden Çetin, yaptığı açıklamada şöyle dedi: “Hepimizin bildiği üzere geçtiğimiz yıl 17 Aralık’ta Türkiye tarihinin en büyük hırsızlık ve yolsuzluk operasyonları başlatılmıştır.

Ayakkabı kutularında saklanan milyonlarca Türk liraları, yatak odalarındaki gizli çelik kasalar, bir bakanın kolunda taşıdığı 700.000 TL’lik hediye! saatler ile millet olarak tanışmamızın bugün birinci yıldönümüdür.

Ancak bu hırsızlık ve yolsuzluklardan belki de daha vahim olan durum ise iktidar gücünün yargı üzerinde adeta bir baskı aracı olarak kullanılarak bağımsız olması gereken savcılıklara ve mahkemelere müdahale edilerek hırsızlık batağına saplanmış kişilerin kağıt üzerinde aklanmasıdır.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak şuna inanıyoruz ki, Türkiye ihanet ve hırsızlıkla hesaplaşmadan, adaletsizlik ve hukuksuzlukla yüzleşmeden, geçmişteki kirli ilişkilerden arındırılmadan düzlüğe çıkamayacaktır.

17-25 Aralık’a misilleme yapmak, ortaya çıkan hırsızlıkları örtbas etmek için geçtiğimiz günlerde pek çok şehirde operasyon yapanlar, kendi üzerlerinde atılı duran, peşlerini bir gölge gibi takip eden yolsuzluk suçlamalarından kurtulmak için bağımsız mahkemelerin karşısına çıkacak haysiyet, cesaret ve namusu gösterebilmelidirler.

Ancak endişeyle görmekteyiz ki mevcut iktidarın bağımsız mahkemelerin önünü açmak yerine kendilerine hiyerarşi bağı ile bağlı mahkemeleri kurma niyeti açıkça bütün toplumun önünde gerçekleştirilmektedir.

17-25 Aralık’ta ortaya çıkan hırsızlığı ve yolsuzluğu örtmek için rejimin işleyişini ve anayasanın uygulanmasını engelleyen AKP hükümetinin bizatihi kendisi darbeci konumdadır. Yürütme organının öteki bütün erklere tahakküm etmesinin, yani yasama ve yargıyı kontrolüne almasının, medyayı baskı altında tutmasının sözlükteki karşılığı sivil darbedir. Türkiye demokrasinin askıya alındığı bir ara rejime doğru sürüklenmektedir. Hukuksuzluğun baskın olduğu darbe rejimlerinin acısını ve çilesini çekmiş Milliyetçi Ülkücü Hareket, tek adam rejimine dönüşmek üzere olan otoriterleşmenin bütün Türkiye’yi ve devlet nizamını tehdit eder boyuta ulaşmasından endişe duymaktadır.

AKP ile cemaat arasındaki savaş Türkiye’yi meşgul eden sanal gündem maddelerinden birisidir. Türk milleti iktidar partisinin hukuku, anayasal düzenin işleyişini, demokrasiyi, milli ve üniter yapıyı, basın özgürlüğünü rafa kaldıran yeni Türkiye palavralarından sıkılmıştır. Her devrin bir sonu olduğu gibi, AKP iktidarının sonu da kuruluş ve yükseliş dönemlerinin ardından çöküşle sona ermek üzeredir. İktidardaki ömrünü uzatmaya çalıştıkça hukuksuzluğun, yolsuzluğun ve bölücülüğün daha fazla esiri olan AKP hükümetinin kendisine ve ülkeye yapabileceği tek iyilik hesap verebilir bir pozisyona gelmesi ve isnat edilen bütün suçlamalar için yüce Türk adaleti karşısına çıkmasıdır.

AKP hükümetinin bütün çabalarına rağmen 17 Aralık’ta ortaya çıkan hırsızlık, yolsuzluk ve rüşvet olayları Türk milleti tarafından asla unutulmayacak ve 17-25 Aralık Haftası her sene Yolsuzluk ve Rüşvetle Mücadele Haftası olarak hatırlanmaya devam edilecektir."