AK Parti Çorum Milletvekili Salim Uslu, seçim döneminde yayınları nedeniyle A Haber’e verilen ceza sayısının 40’a yükselmesini eleştirdi.

Konuya ilişkin A Haber TBMM Muhabiri Levent Eke’nin sorularını cevaplandıran  Uslu, şöyle dedi: “A Haberin başına gelen ilk olay değil. Daha doğrusu Türkiye’de düşünen, üreten yayın yapanların başına ilk gelen sorun değil. Böyle bir kafa yapısı oldukça İnsan aklının en kutsal ürünü olan düşünceden korkan kurumlar ve de kişiler var olmaya devam ettikçe bu tür cezalandırmalar devam edecektir.

Gerçi bunlar eski Türkiye’nin kalıntılarıdır. Yeni Türkiye de şiddete başvurmadıkça her faklı düşüncenin hatta toplumu sarsan düşüncelerin bile özgürce ifade edilebilmesi gerekiyor. Yüksek Seçim kurulunun bu tür çelişkili kararları, hem demokratik ilkelere uygun olmadığı gibi hem de kendi içerisinde tutarlı değil. Nitekim 2010 referandumunda “Darbelerin kararlarının demokrasinin aydınlığına evet” dediğim için billboardlardaki afişleri toplatma kararı vermiş ve daha önceki kendi kararına aykırı bir şekilde karar vermek suretiyle yani daha önce sendikaların bu tür faaliyetlerine karışmam diyen Yüksek Seçim Kurulu bu defa karışma ihtiyacı duymuş. Zanlının ya da suçlanması gereken mahkûm olması gereken kimliğine, kim olduğuna ve ne söylediğine bakarak karar veriliyor ise orada hukuktan, düşünce özgürlüğünden demokratik ilkelerden bahsetmek mümkün değil. Bence Yüksek Seçim Kurulunun bu yapısının devam etmeyeceğini bir siyasetçi olarak söylüyorum. Yüksek Seçim Kurulu adeta kendisini halkın seçim tercihlerine, hukuki sonuçlarına yönelik açıklama ve karar alması gereken bir mekanizmadan öte eski devletin bir öncü kurumu gibi geliyor. Buna göre vaziyet almayı tercih ediyor. Oysa politik vaziyet almak kurumların işi değildir. İnsanlar politik vaziyet alabilirler ama kurumlar hukuktan ve demokratik ilkelerden ayrılmamalıdır. A Haberin yayıncılığını beğeniyorum.  Haber yayıncılığı, objektifliği ve tarafsızlığı konusunda özellikle algı yönetiminde ve kara propaganda karşısında çok düzgün yayıncılık yaptığına inanıyorum. Ve öyle zannediyorum ki Yüksek Seçim Kurulunun tarihindeki kara lekelerinden biri de bu olacaktır”