ELVAN YILMAZ

elvanyilmaz_19@hotmail.com

Fransız Devrimi sonrası yeni durumda Napolyon’u, “Bu adam kim ki bizim kralımız oluyor, asil değil, soylu değil; bir işçinin oğlu başımıza kral mı olacak” şeklinde değerlendiren asilzadeler, onun “Asaletim, soyluluğum benimle başlar, benim soyumdan devam eder” cevabıyla kıç üstü oturmuşlardır.

Kuşkusuz konuyu bugün Çorum Belediyespor’a getireceğim. Önce bazı bilgiler vereyim. Sabredin.

Problemi onu yaratanlarla çözemezsiniz. Aksi takdirde sosyoloji/felsefe bizi reddeder.
Bunun için gerekli "Değişim"in önündeki en büyük engel ise; bu konudaki iyi niyetli bütün çabaları boşa çıkaracak kabullenmesi imkânsız bir inatla ortaya konulan "Dediğim dedik, çaldığım düdük" anlayışıdır.
Neyse ki, bu anlayışı ortaya koyan "kafa" bile değişimi mevcut konjonktürden yararlanarak belki bir an için duraksatır ya da bir süre için geciktirir, ama asla engelleyemez.

Futbol adına hiç ayaklarını uzatıp rahat bir oh çekememiştir Çorum halkı.  İyi olduğu yılların bir sezon sonrası mutlaka kâbus olmuştur. Lirik,  eğlenceli sezon gördüğümüz yıllar çok azdır. Öteden beri böyledir, böyle gelmiş böyle gidiyor.

Mantık diyalektik ilişkisi bu camiada hiç kurulmamıştır. Her sezon Rus ruletine dönüşmüştür. Ve veya; Ünlü bir Türk filmi sloganı gibi, civciv çıkacak kuş çıkacak.

Sonuç… Çorum’un ilk profesyonel futbol takımı olan Çorumspor’un salâsı okundu, musalla taşına konup kulüpler mezarlığına defnedildi. Öldürenler helvasını yedi.

Onun yerine nurtopu gibi Belediyespor piyasaya sürüldü.

Yıllar yılları kovaladı, Çorum Belediyesi himayesinde olan takım, bir türlü istenilen başarıyı sağlayamadı. Takımı sivilleştirme yoluna gidildi. “Var mı alan?” yöntemiyle Fatih Özcan isminde bir arkadaş, “ben varım” diyerek kulübü sahiplendiğini  bildirdi.  Buraya kadar çok hoş…

Kimdir bu Fatih Özcan? Biz şahsen kendisini tanımıyoruz. Onunla ilgili hafızamda kalan tek şey, bir Belediyespor maçında sahaya atlayarak hakemlerin üzerine yürümesidir. Benim gibi birçok insan, boyunu posunu o zaman gördü. O gün kendisi sahada hayli iddialı tiyatral bir gösteri sunmuştu.

Sadede gelelim.

Kendisini merak ettik, mutlaka ilginç bir hikâyesi vardır diye düşündük. Gayet iyi niyetli tavırla, Habercim19 olarak Çorumlu futbol severlerin ve bizlerin yakından tanıması amacıyla, benim hazırladığım, konsepti ‘5 soru, 5 cevap’ olan söyleyişimize davet etmek istedim. 

Ramazan bayramından bir gün sonra telefonla aradım, cevap vermedi. Tam altı dakika sonrası telefonumda dâhil olmayan bir numaradan adını şu anda hatırlayamadığım bir kişi Fatih Özcan’ı neden aradığımı sordu, ben de anlattım. O kişi bana Fatih Özcan’a durumu anlatacağını ve bana döneceğini ifade etti.

Bir ertesi gün, akşama kadar dönmeyince aynı kişiyi tekrar aradım, Özcan’ın şehir dışında olduğunu yarın geleceğini söyledi. Cevaben, ‘yarın akşama kadar bana olumlu olumsuz bir yanıt verin’ dedim. “Tamam”, cevabı almama, aradan iki hafta geçmesine rağmen tık yok. En azından nezaketen arayıp bir neden ortaya koyarak davetimize, hayır diyebilirdi. Kesinlikle saygı duyardım.  Ancak soluğu kesilmiş soprano kesildiler. Neden çekindi bilmiyoruz.

Yukarıda bahsettiğim şekliyle, tek düşüncemiz  kamu hizmeti yapan bizlerin, Çorumluların kendisini yakından tanımasını sağlayıp, futbolseverlerle temas kurdurmak idi. Yoksa Fatih Özcan tekil haliyle bizi ilgilendirmiyor.

Yine son günlerde bir ara Belediyesporla ilgili haberler kulüp merkezinden bazı medya kuruluşlarına ayrım yapılarak gönderilmeye başlandı. Atılsa bile yazılı basınla aynı zaman diliminde atılmıyor, haber sitelerine gece geç saatlerde atılıyordu.

Buna tepki veren basın kuruluşu mensupları arkadaşlarımız elbette sonuna kadar haklıdır. Lakin, kendi penceremizden baktığımızda, yani habercim19 olarak bunu hiç dert etmedik.

Ivır-kıvırlarla uğraşacak zamanımız yok.                                                                                     

Yalnız suçlunun ne suçu var demeyeceğim, bizi dert etmiyor diye de o ayrımcı fikrin sahibine de şunu söylemeden geçemeyeceğim.  Soytarının ömrü kralın ömrü kadardır, kral gidince soytarı da gider

Çok acemiler. Muadil olmak zorunda olduklarının ve anlaşılmaz tutumlarıyla karşı tarafın elini güçlendirdiklerinin farkında değiller.

Fatih Özcan şunu bilmiyor… Konuşmadan anlaşamayız, gözlerimizin içine bakmadan yüreğimizde ne taşıdığımızı anlayamayız.  Birlikteliğin, başarının ilk koşulu “tearüf”tür yani tanış / biliş olmaktır.

Net olarak şunu söylüyorum; Belediyespor enaniyet duygusuyla hareket edenlere kaldıysa kesinlikle başı belada.

Gördüğünüz gibi konu dallı budaklı/mevzu derin…

Devam ediyoruz mecburen.

Bir gün ormana kendi aralarında kral seçeceklermiş hayvanlar… Seçimde aslanlar, kaplanlar ve fillerin seçilme şansı var ama, tilki’nin yok…
Tilki bakmış olacak gibi değil, bir boya küpü görmüş gitmiş içine atlamış… Bir çıkmış boya küpünün içinden, ucube bir yaratık…
Karmakarışık boyalar, renkler… Ormanda böyle bir hayvan daha yok…Herkes demiş ki, ormana acayip bir yaratık geldi…
Ve, tanımadıkları bu mahlûkatı ormanlar kralı olarak seçmişler…
Tilki’nin ilk emri şu olmuş: Bundan sonra yağmur ve su yoktur…

Çorum Belediyespor yönetiminin bu uygulamaları tilkinin ilk emriyle paralel bir bağlantı gösteriyor. Basına bundan sonra hiçbir şey yok. 

Dikkat ettiyseniz yukarıda her sezon Rus ruletine dönüşmüştür diye bir cümle kullandım. Rus Ruleti’nde Smith Wesson veya Colt türü, toplu tabir edilen, 6 mermi alan revolver tabancalar kullanılır. Tabancaya tek bir mermi konur. Tetiği ilk kavrayanın hayatta kalma şansı altıda beş oranındadır.

Fatih Özcan, bilmiyorum farkında mısın, duydun mu? Sana ve yönetimine kahve köşelerinde, çay ocaklarında, futbolun konuşulduğu ortamlarda ömür biçiliyor. Bahisler oynanıyor.

Karamsarlık etrafında büyük oydaşma var.
Haftalık, aylık, en iyimserleri ilk yarının sonunu zor bulacağınız, yönetimi bırakacağınız yönünde, Çorumlu futbol severler takımın geleceğiyle ilgili spoiler veriyor.
Kurşunî bir hava var.

Şehrin totalinde hiç iyi görünmüyorsunuz. İdare irade ister, irade idare ister; ama siz bunun henüz farkında değilsiniz.

Bay Özcan hala anlamadınız mı?  Rus ruleti yine dönüyor.
Ama bir farkla; silah tamamen dolu.