1 KASIM ‘KADER SEÇİMİ’


Hemşehrimiz Erol Olçok, dünyada örneği bulunmayan bir işe imza attı. AK  Parti’nin her seçimde kampanyasını yürüttü. Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde girilen seçimlerden başarıyla çıkıldı. Ta ki 7 Haziran genel seçimlerine kadar. AK Parti en çok oyu almasına karşın tek başına iktidar gücünü bu seçimde kaybetti. Şimdi AK Parti ve Olçok 1 Kasım’a hazırlanıyor. Erken seçimde sonuçları 1-2 puanların belirleyeceğini söyleyen Olçok, o nedenle 1 Kasım seçiminin daha kritik ve zor olduğu düşüncesinde.

*Yayımlanması bugüne nasip olan söyleşide bazı sorular güncelin gerisinde kalsa da akışı bozmamak için soru ve cevapların aynen bırakıldığı okurlarımızın bilgisine.

GÜLESİN AĞBAL DEMİRER
 
7 Haziran seçiminde sizin aday adaylığınız çok kısa bir süre içerisinde oldu, sonra aday gösterilmediniz, nedenini söyleyebilir misiniz?
Bu konu çok konuşuldu, ama parti bu seçimlerde beni değerlendirebileceğini söyledi. Daha sonrada listeler başka şekilde oluştu. Bu konularda tevatür olunca bir sürü senaryo yazıldı. Esasen parlamenterlik çok tercih ettiğim bir durum değil.

Neden peki?Aslında çok iç içesiniz.

Çünkü insan bir davanın yada bir yolun yolcularının yol arkadaşlığını yapıyorsa bu arkadaşlığı çok farklı şekillerde yapabilir. Parlamenterlik bunlardan biri.Elbette küçümsemiyorum, ama hem karakterimin hem yaptığım işin boyutlarının en az parlamenterlik kadar önemli ve kapsamlı olduğunu düşünüyorum.


Biraz da geri planda kalmanın verdiği bir duygu mu var, hani parlamenter olunca daha ön planda oluyorsunuz.

Birazda öyle esasen.Tanınmayı, çok konuşulmayı veya bilinmeyi çok tercih etmem. Parlamenterlikde doğası gereği bilinmeyi gerektiriyor, görünür olmalısınız. Biraz da yaptığım işi yada bana verilen emaneti parti ve siyasi hareketlilik açısından en az parlamenterlik kadar önemli bulduğum için, onu hakkıyla yapmaya çalışıyorum. Zaten bunu hakkıyla yaptığım zaman parlamenter kadar katkı vermiş oluyorum.


7 Haziran seçimlerinde sürpriz bir sonuç çıktı. AK Parti ilk defa tek başına iktidar olma gücünü elde edemedi. Alınan sonuçta sizin kendi adınıza da yaptığınız çıkarımlar var mı? Seçim sonuçlarını parti mutlaka kendi içerisinde analiz ediyordur ama AK Parti’nin zaferlerinde katkısı bulunan bir isim olarak sonuçları gördüğünüzde ilk ne düşündünüz?

Tabiki parti tüm paydaşlarıyla değerlendirme yaptı. Elbetteki Arter olarak bizde buradan bir çıkarım elde ettik. Fakat şöyle bir rahatlığımız oldu; partiye hangi konularda söz verip, hangi mesajı iletip, hangi eksiklikleri giderirse seçimi kazanabileceğini çok önceden dile getirmiş, raporlar halinde sunup, çok ciddi dikkat çekmiştik. Partide kampanyanın, iletişim biçiminin başarılı mı başarısız mı olduğunu ölçüyor, değerlendiriliyor. Ölçme ve değerlendirmelerde kampanyaya ilişkin negatif bir durum söz konusu değil. Fakat daha rafine, daha az mitingli bir kampanya yapmak isterdim. Bir yılda üçüncü seçim; yerel seçimler, cumhurbaşkanlığı, genel seçimler. Seçmende bir yorgunluk, bir bıkkınlık oldu. Örneğin bir aspirin içersiniz kanınız sulanır ve dinç hissedersiniz ama üç tane içerseniz kanama yapar. Biraz kampanyada ve iletişimde doz aşımı yaptık. Birde 7 Haziran için AK Partinin milletin gündeminden biraz uzak bir kampanya yaptığını düşünüyorum. Bu benim fikrim.


Seçim stratejisi oluşturulurken bu görülmedi mi acaba?

Kuşkusuz değerlendirildi, ama özellikle meselâ bu ekonomik vaatler meselesi, listeler meselesi belki de daha dikkatli, daha özenli olabilirdi.


CHP’nin kampanyasının da etkisi olabilir mi?

Belki de kampanyanın değil de CHP’nin tarihsel ideolojik duruştan uzak durup söylemini ve dilini değiştirdiğini hatırlayalım.Yerel seçimlerde paralelin sözcüsü gibi davranan CHP, 7 Haziran’da asla ideolojik söylemleri merkeze almayan daha çok ekonomi ve emeklilerle ilgili vaatler veren bir politika izledi.


Seçmeni oradan mı yakaladı?

Yakaladı diyemeyiz, çünkü oy oranlarında bir artış yok. Sadece insanlarda ‘Aaaa CHP’de bir değişim mi olacak’ düşüncesi oluşturdu. CHP laiklik gibi bildiğimiz söylemlerden uzak durup yapamayacak olsalar da geleceğe yönelik vaatlerde bulundu. CHP’ye verilen oylar onların vaatlerini yapma inandırıcılığından değil,‘CHP bu ideolojik söylemlerinden çıkıyor galiba, bir bakalım’, düşüncesinden kaynaklandı. Yani ideolojik söylemi terk etmesi, din karşıtlığı, tarihsel, muhafazakârlara karşı durduğu yer… CHP sadece buradan bir çıkış buldu, oyları artmadı.


7 Haziran seçiminin sonuçları ortada. Erken seçimde yine AK Parti’yle çalışacaksınız. Bu seçimde işinizin daha zor olduğunu düşünüyor musunuz?

Her seçimde bizim ekip şöyle der,‘ya patron,on seçim yaptık her seçimde ‘bu seçim tarihi seçim, bu seçim her şeyi belirleyecek diyorsun’. Cumhurbaşkanlığı çok önemliydi, 2007 seçimlerinde kapatma davaları vardı, 2002 önemliydi.Yani her seçim önemli bizim açımızdan. Elbette Türkiye açısından da öyle.  Bunu görüyoruz. 7 Haziran seçimlerinden sonraki süreci hep beraber izliyoruz. Bu seçim elbette zihnen hızlı olan bir seçim. Seçimle ilgili bir hazırlığımız var. Geçen seçim bir- iki puanların sonucu belirleyeceği bir seçimdi, şimdi bu seçim daha da kritik. Bu seçim daha gerilimli ve çok değişik bir seçim olacak.Çok zor çünkü birkaç puan belirleyecek. Hele hele AK parti bazı illerde çok kritik sayılarla alabilir veya verebilir. Mesela Çorum’da birazcık oyları düşse başka bir partiye bir milletvekili çıkabilir. Bu seçim; Türk seçmeninin koalisyon süreçleri gözünün önünde cereyan ettiği için katılımın daha yüksek, geçersiz oy oranının daha düşük olacağı, her siyasi partinin geleceğini, Türkiye’nin geleceğini, bundan sonra hangi partilerin var olup olamayacağını belirleyecek bir seçim olacak.


Böyle kritik bir seçimin kampanyası ile ilgili düşündüğünüz keskin değişiklikler var mı?

Yok.Şöyle bir şey olabilir; koalisyonda anlaşamayan partiler kampanyada anlaşsın ve çok sade, basit, az yoğunluklu bir kampanya yapalım. Zaten bir seçimden yeni çıktık. Her parti söyleyeceğini söyledi, ama daha çok böyle gürültüsüz, patırtısız sadece on tane bölge mitingiyle başlayıp bitecek,daha çok yerel adayların götüreceği bir kampanya dönemi olabilir. Seçmenin siyasi tercihleri de çok taze daha, çok zaman geçmedi. Elbette birtakım değişiklikler yapılır, ama 7 Haziranda söylenmedik neyi söyleyecek siyasi partiler? Bana göre böyle bir seçim kampanyası olursa tüm partiler açısından güzel olur;  gürültüsüz, bu kadar bağırtı çağırtı olmayan bir seçim kampanyası ilginç olabilir.


O zaman siz seçim sonucunun da dediğiniz gibi çok az puanlarla mı değişebileceğini düşünüyorsunuz.

Tabi ki. AK parti 600 bin fazla oy alsa zaten tek başına iktidar olma şansını kazanıyor. AK Parti açısından çok zor veya ulaşılamaz bir durum yok. Diğer partiler açısından asla iktidar olunamayacak bir pozisyon var. Çünkü AK Parti 6 şehirde kaybettiği oylarının yarısını geri alsa iktidar olma sorunu yok. Mesela İstanbul, İzmir, Mersin, Urfa ve Antep. Bu şehirlerde kaybettiği oyların yarısını geri alsa tamam.


Selahattin Demirtaş projesini gördünüz mü kampanya döneminde?

Evet, onun provasını cumhurbaşkanlığı kampanyasında gördük zaten. Selahattin Demirtaş icattı. Ama bu tip şeyler, çalışılmış imajlar sürdürülemez.


Türk toplumuna pek yatkın değil gibi.

Bunu Cem Uzan’da gördük, Cem Boyner’de gördük, gibi gibi. Sosyolojik olarak, siyasî olarak yükselen bir Kürt ideolojisi ve siyaseti var, buna bir star aranıyordu, o da denk geldi. Bu yükseliş öyle oldu. Ama o sahtecilik, o maske gördüğünüz gibi herhangi bir olayda kendi çelişkisini üreterek yok olmaya mahkûmdur. Şu anda terör örgütüne ‘terör örgütü’ diyememek, Kandil’den bağımsız siyaset yapamamak gibi. Oysa 80 milletvekiliyle parlamentoda olmak çok önemli. Ama orayı hiç kullanmadan silahlı unsurların elçisi gibi davranmak Demirtaş’ı çok zorluyor.Kesinlikle ama kesinlikle Kandil’den bağımsız olamaz.


Siz parlamenterliği sevmiyorum diyorsunuz, ama ben yinede sorayım, erken seçimde bir adaylık söz konusu olur mu?

Hayır, o zamanda yoktu, şimdide olmaz.


ERDOĞAN’LA ÇALIŞMAYI ALLAH LÜTFETTİ

Recep Tayyip Erdoğan gibi bir liderle çalışmanız, bütün bu zaferle sonuçlanan seçimler, Erol Olçok olarak size ne öğretti?

22-23 yıldır Tayyip Bey’le çalışıyorum. ‘Seçimlerde çok zafer kazandınız falan filan’ diyorlar. Ben şunu öğrendim; Allah lütfederse her şey olur. İnsan çok kıymetli bir yaratık. Biz gayret ediyoruz, Allah nasip ediyor. AKParti’yle ilişkimiz sadece profesyonel bir ilişki değil.Biz AK Parti’ye ve Tayyip Erdoğan’ a inanan, bu davanın yolcularından bir ekibiz.Avantajımız onu ve bu siyasî hareketi tanıyor olmak. Tayyip Bey’le veya liderlerle çalışan danışman, reklamcı gibi insanların nefsinin olmaması lazım. Bu işte nefis yoktur. Büyük bir organizasyon. Bu başarı sadece reklamcının şahsına ait değil.Dünya çapında bir liderle çalışıyoruz,  çok büyük bir avantaj. Bizde doğru işler yaptık.Bugüne kadar yaptığımız işler literatüre girdi. Dünyada hiç bu kadar seçimi kazanan bir ajans yok. Bizim kadar uzun süre siyasi liderlerle çalışan reklamcı yok. Bunların hepsi Allah’ın lütfu. Ben köy çocuğuyum, göçmen çocuğuyum, yirmi yaşında denizi gördüm. Ama bu işleri yapabilme becerisini, Tayyip Erdoğan’la çalışmayı Allah lütfetti, bunlar zaten benim kazandığım şereftir. Onun için -bunu aileme de söylüyorum- her zaman işinizi çok büyük bir inançla ve disiplinle yapmalısınız. Bunu yaparsanız veya kesinlikle ama kesinlikle samimiyetiniz de olursa mutlaka yirmi yaşında denizi de görseniz, çobanlık da yapsanız, köyde de doğsanız Allah size bir gün kapı açar. İşimizi iyi yapmaya çalışıyoruz sadece. AK Parti kurulurken Erdoğan’ın çalışabileceği bütün reklamcılar elinin altındaydı, ama o beni tercih etti, bana şans verdi.Bende bu sorumluluğu taşımaya çalışıyorum. Çok yorucu bir şey seçim kampanyası yapmak. Milletvekilleri üç dönemde emekli oluyor, benim on birinci seçimim, daha olamadım.


Recep Tayyip Erdoğan nasıl bir patron?

Yani O benim kahramanım, o yüzden ‘patron’ olarak görmüyorum.


Zor mu beğenir peki?        

İlgilidir, zor beğenir, ama beğendikten sonra kesinlikle kampanya disiplinine uyar. Mükemmelliyetçidir, hiçbir şeyin eksik olmasını istemez. Sürekli etkileşim içerisindeyiz,  slogan belirlemede falan. Kampanyayı anlatırız, bir kampanya trafiği çıkarırız, şu gün şu yapılacak, şuraya gidilecek diye. İnanmışsa her şekilde uyar ve kampanyayı bambaşka bir hale getirir. Mesela ‘durmak yok yola devam’ onun ağzından başka bir güce erişti. Çalışmak çok keyifli ve rahattır, ama yorucudur.Gece saat ikide arar, çok dikkatlidir.Hiçbir şeyi kaçırmaz. Şunu şurada yapacağım dediğin bir şeyi yapmadığın zaman sorar, atlamaz.


Erdoğan eleştiriye açık mı?

Kesinlikle çok açık.


Hiç öyle görünmüyor ama.

Bu ona yapılan büyük bir haksızlık. Tayyip Bey’e usulü ve nezaketi koruduğunuz sürece her şeyi söyleyebilirsiniz. Benim bugüne kadar söylemek isteyip de söyleyemediğim hiçbir şey olmadı. İstediğiniz her şeyi konuşabilirsiniz. Tartışabilirsiniz de. Çok toplantıdan çıkardığı oldu beni. Sonra kaldığımız yerden devam ediyoruz. Tayyip Bey’le yanlış gördüğünüz her şeyi konuşabilirsiniz yeter ki onu temellendirin, açıklayabilin ve bunun alternatiflerini de söyleyin.


Farkındaysanız hep Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan bahsediyoruz. AK Partinin şu anda genel başkanı Ahmet Davutoğlu.

Siz Erdoğan’ı soruyorsunuz, ben de cevaplıyorum.


Toplum çünkü Cumhurbaşkanı Erdoğan’la AK Parti’yi ayırmıyor. AK Partinin seçim kampanyasını yöneteceksiniz, ne yapacaksınız?
Geçen seçim Başbakan Ahmet Davutoğlu ile çalıştım. Başbakan Ahmet Davutoğlu Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın elini kaldırdığı, ‘genel başkan adayımız, kardeşim’ dediği kişidir. Ahmet Bey de bunca yıldır Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanında olan, başdanışmanlığını,dışişleri bakanlığı yapmış son derece başarılı bir isim. Tayyip Erdoğan AK Partinin tartışılmasız lideri, kimse bunu reddedemez. Sayın Başbakan da AK Parti’ye yeni bir yol açmaya çalışıyor.

Onun dili daha farklı.

Gibi. Tayyip Bey hakikatleri başka söylüyor. O farklı biri, akademisyen dili farklı. Tayyip Erdoğan’da gördüğümüz şeyleri Sayın Davutoğlu’ndan bekleyemeyiz. Onun da farklı özellikleri var. Toplum ona da kredi açacaktır ve açıyor da zaten. Yüzde 41 müthiş bir oy. 13 yılda biriken bütün negatifliklerin oylandığı bir seçim olmasına rağmen çok başarılı bir sonuç. Tayyip Bey partinin mayası, herşeyi. Bütün paradigmayı değiştirdi. Dolayısıyla bütün çatışmaların hedefinde oldu. Herkes Tayyip Erdoğan’ı konuşuyor.


Şirketinizin isminden ziyade ‘AK Parti’nin reklamcısı’ diye biliniyorsunuz. Bunun dezavantajını yaşıyor musunuz?

Tabi. AK  Parti’nin siyasî işleriyle çok özdeşleştiğimiz için bazı müşteriler bizi tercih etmiyor. Ama çokta önemli değil, AK Parti’yle anılmak güzel.

Sizin gibi sadece bir partiyle çalışan ajans örneği var mı dünyada?

Yok. Reklam ajansı olup da bir partinin kuruluşundan itibaren bütün seçim kampanyalarını yapan ajans yok. Ki tekrar üst üste kampanya yapan sayısı çok az. Ben de inşallah bu birikimi, tecrübeyi ailenin bu işi seven üyelerine aktarmak istiyorum.


Seviyorlar mı yoksa sizi görememekten şikâyetçiler mi?

Seven var, sevmeyen var. Seven gelsin.


‘EROL OLÇOK; STANDARTLARI YÜKSEK BİR AMELE’

Herşeyi bir kenara bırakıp Çorum’a dönmek istediğiniz zamanlar oluyor mu?


Çok oluyor.İnsanın en huzurlu olduğu yer çocukluğunun geçtiği yermiş. İnsan Allah ömür verince çocuk doğuyor ve yaşlanınca da çocuk gibi oluyor. Köyde bir düzenimiz var,çocukluğumu yaşadığım köye gelince çok mutlu oluyorum.
Köyünüzle çok ilgileniyormuşsunuz, öyle duyduk.

Evet.İşte çocukluğumun geçtiği yer, çobanlık yaptığım yer. Dönmek istiyorum, bu yüzden dönme ihtimalini canlı tutarak imkânlarımı genişletmeye çalışıyorum. Köyde çiftçilik yapayım, küçük bir arazim olsun.Her an gelebilme ihtimaline yatırım yapıyorum.


Gelebilir misiniz gerçekten?

Gelebilirim. Beni tutan sadece çocuklarımın eğitimi.  Benim için bir yere adaptasyon süresi 15 gün. Birde köy işlerini severim, çobanlığı, çiftçiliği bilirim.Yapabilirim yani. Hiç olmazsa senenin altı ayını burada geçirmek en büyük hayalim. Sessizliğe kaçma ihtiyacım bu aralar  çok yüksek.


Çorum deyince aklınıza ne geliyor?

Huzur.


Tayyip Erdoğan?

Kahraman.


Siyaset?

Ne yakın ol, ne uzak ol.


Erol Olçok?

Standartları yüksek bir amele.

Reklam?

Sihir.                 


Reklamcı da sihirbaz öyleyse..

Kısmen.
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.