“Gönül teli titremek” diye bir deyimimiz vardır. Bu deyimin kaynağını düşündüğümüzde akla ilk gelen şey musikidir. Zira titreyen tellerin ritmik armonisi musikiyi oluşturur.


Her varlığın da kendine has bir musikisi vardır. Kuşların sesi, dalgaların sesi, rüzgârın sesi aslında birer musikidir ve dinleyen insanı etkiler. 


Musiki hayatımızın her devresinde bizimledir. Doğduğumuzda kulağımıza okunan ezanın bile kendine has ilahi bir musikisi vardır. Bunu annelerimizin ninni ezgilerinden tutun da ölümümüze kadar tüm hayatımız aslında musikiyle iç içedir. Her ne kadar musikiye fikren muarız olandan alın, ona karşı ilgisiz, kayıtsız ve bigâne kalandan tutun da ona müptela olanına kadar aslında insanoğlu tüm hayatı boyunca onunla iç içedir.


“Su”, dünyada iletken özelliği taşıyan maddelerin başında gelir. Titreşimler dolayısıyla sesler de iletilebilme özelliğe sahiptir. Musiki de titreşimlerden oluşan bir ses özelliği taşıdığından vücudumuzda iletilir. Kulağa gelen bu iletiler kulak sıvısında oluşturduğu titreşimlerle duyma organını harekete geçirir ve sonuçta duyarız. 


Musiki hem duyulma hem de hissedilebilme özelliğine sahiptir. Zira onu duymakla kalmayıp bazen seviniriz, bazen hüzünleniriz, bazen ağlarız, bazen güleriz. Peki, bu hissedilme işi nasıl oluyor?  Elbette bu soruya; “musiki ruha hitap eder ve orada bulduğu karşılık neticesi bu duygu iniş çıkışları olur” diyebiliriz. 


Oysa hissetmenin bir diğer tarafı yine iletimle ilgilidir. İnsanoğlu sesleri sadece kulaklarıyla değil, her bir hücresiyle duyar. Zira insan vücudunun yaklaşık % 70'i sudur. Su da vücudumuzdaki ses ve titreşimler için hârika bir iletkendir. Anne karnında dahi dinlenilen şeylerin, cenine tesir ettiğini biliyor muydunuz?
Titreşimlerden oluşan sesler, ahengi ölçüsünde insanı etkiler. Her türlü karmaşa ve gürültü, bizi strese sokar, moralimizi bozar ve ümitsizliğe sevk eder.



Araştırmacılar; çok yüksek titreşimli müziğin, alkol ve uyuşturucu gibi, şuura tesir edip bize uyuşukluk verdiğini, sonrasında bizde bağımlılık yaptığını belirtmekteler.


Seslerin frekans dereleri ölçülmüş ve bu dereceler de yorumlanmıştır. Örneğin 90 desibelden daha yüksek frekanstaki sesler, strese ve işitme kaybına yol açmaktadır. Bunun yanında insanın gönlünü rahatlatan, ferahlatan müzik türleri; ruh hastaları, alkol ve uyuşturucu müptelaları, tansiyon hastaları ve migren hastaları için yıllarca bizim kültürümüzde de başka kültürlerde de tedavi amaçlı kullanılagelmiştir.


Türk Sanat Musikimizin bu özelliğini belirten uzun bir girişten sonra bu yıl gerçekleştirdiğimiz Bahar Konserimiz için de birkaç cümle arz etmek isterim.


Kurulduğu 2001 yılından beri Çorumlu müzikseverlere unutulmaz konserler veren TSO Türk Sanat Musikisi topluluğumuz bu yılda konser halkasına bir yenisini ekledi. Artık topluluk üyeleri ailemizden birisi oldu diyebilirim. Başta Şefimiz Enver Leblebicioğlu hepimizin ağabeyi, diğer üyelerimizden birisi “Bizim Şevket”, ötekisi “Bizim Vedat”, bir diğeri “Nurhan Abla”, “Bizim Nimet” vs oluverdi artık… Hanendelerimizin, sazendelerimizin başarısı hepimizin ortak başarısı, birimizin sevinci hepimizin sevinci, üzüntüsü ise hepimizin üzüntüsü oldu. Bu birliktelik ise başarıyı getirdi.


Aramızdan ayrılanlar oldu. Kemancı Ali Babamızı, çok genç yaşında kaybettiğimiz solistimiz Hayal Doğan’ı ve udimiz Emir Yadigâr ağabeyimizi, Eczacı Kenan Bezgin ağabeyimizi bir kez daha rahmetle andık. Ruhları şad olsun.


Konsere, başta Sayın Valimiz Sabri Başköy ve eşi Fatma Başköy, Garnizon Komutanı J.Kd. Albay Ahmet Çelik ve eşi Leyla Çelik, İl Emniyet Müdürü H.İbrahim Doğan ve eşi Gülcan Doğan, Çorum TSO Meclis Başkanı Erol Karadaş ve Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Başaranhıncal, eşleri, diğer protokol üyeleri ve davetliler katıldılar. Hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyoruz.


Bunların yanında Çorumda yıllarca musikiye emek vermiş gönül dostlarımızı, hocalarımızı, diğer korolarımızın güzide üyelerini görmek bizleri ayrıca memnun etti. Bu meyanda bizi varlıları ile destekleyen sevgili Halil Özçelebi, Şahin Yılmaz ve Abdulkadir Ozulu Hocamızı yâd etmeden geçemeyeceğim. Sağolsunlar, varolsunlar…


Konserde bestelerini güftelerini okuduğumuz üstatlarımıza, bizlere bu güzel eserleri bıraktıkları için ne kadar teşekkür etsek azdır. Ölenlere rahmet, yaşayanlara sağlık ve uzun ömürler diliyoruz.


Aylardır hazırlandığımız konserimizi, çok şükür yüzümüzün akıyla gerçekleştirdik. Yorgunluklar, stresler, sıkıntılar seyircilerimizin alkışları arasında eridi gitti. Darısı diğer konserlerimize, diğer korolarımıza… 


Önümüzde Ankara Konserimiz var. Artık geleneksel hale gelen, Ankara’da yaşayan hemşehrilerimiz için vereceğimiz konser de 26 Nisan Cumartesi akşamı… 
Nice konserlerde buluşmak üzere…













Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.