Bir gün bile 'emanetçi' olmam

GÜLESİN AĞBAL DEMİRER

Çorum Belediye Başkanı Zeki Gül, 9 yıl yardımcılığını yaptığı Muzaffer Külcü’nün istifasının ardından ondan boşalan koltuğa oturdu. 2004 seçimlerinde ilçesi Alaca’dan belediye başkanı adayı olan ancak seçilemeyen Gül’e sorulacak çok soru vardı. Bunların bir kısmını bu söyleşide sorduk. Başkan Gül de açık yüreklilikle cevap verdi. Kalanlar bir sonraki söyleşiye inşallah…

Uzun yıllar Külcü’nün yanında belediye başkanlığı yaptınız. Bir anlamda belediyeciliğe Külcü ile adım attınız diyebilir miyiz?

Daha önce Alaca Belediye Başkan adaylığım var tabi. Bu Belediye’ye hazırlık demektir. Ama fiili belediyeciliğe Çorum’da başladım.

Külcü gitti siz kaldınız. Hatta Belediye Başkanı seçildiniz. Ne hissediyorsunuz?

Belediye Başkanı seçildikten sonra babamın yanına gittim. Babam iyi bir alimdir. “Çok büyük bir sorumluluk altına girdin, Allah ahiretini yakacak amellerden uzak etsin seni” dedi. Ben de böyle bir şey hissediyorum. Ahiretimi yakacak amellerden uzak durmak için çalışacağım. Çok büyük sorumluluğun altında olduğumun farkındayım.

Baba duası alarak başladınız. Allah utandırmasın o halde. Bilboardlarda fotoğraflarınız var. Bununla ilgili bir şehir efsanesi duyuyoruz. Güya Çorumlular sizi tanıyamamış, siz de bilbordlardaki afişlere sonradan isminizi yazdırmışsınız. Buna ne diyorsunuz?

Yok, Çorumlular tanıyamamış değil. Her belediye başkanı ister istemez reklam için billboardlardan faydalanabilir. Bu normaldir. İsmimizin kullanılmaması için fikir belirtti bazı arkadaşlarımız. Vatandaşlarımız da bu kadar tevazu doğru değil dediler. Her yere ismimiz yazılmasın dedik ama doğru olmadığını gördük.

Sizin mütevazılığınızdan mı kaynaklandı bu?

Bilmiyorum öyle diyorlar.

2019’a az bir süre kala ani bir gelişmeyle belediye başkanı oldunuz. ‘Emanetçi’ yorumları yapılıyor sizin için. Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda?

Kesinlikle emanetçi olarak bir gün bile belediye başkanlığı yapmam. Bunu kendime hakaret sayarım. Bu asli bir belediye başkanlığı görevini, ‘günümü geçireyim, maaşımı alayım, hizmet etmeden bu süreyi tamamlayayım’ demektir. Bu hem partime, hem kendime, hem de benimle birlikte hareket eden arkadaşlarıma karşı doğru bir davranış olmaz diye düşünüyorum. Ben 3 yıllık, 5 yıllık, 10 yıllık programlar yaparak bu görevi devam ettirmeye çalışıyorum. Ancak ben nasıl Allah’a inanıyorsam, nasibe, kadere de de öyle inanıyorum. Önümüzdeki süreçte zaten nasip olacaksa planladığım şekilde devam ederim. Nasip olmayacaksa takdir böyleymiş diyerek, hiçbir şekilde olumsuz hiçbir tavır ve düşünce olmadan bırakırım. Ancak ‘emanet’, ‘hadi geçici bir süreliğine bu işi yap’, kimse de bana öyle bir şey demez, diyemez, bu yaklaşım doğru da değildir.

Cumhurbaşkanı’yla görüşmenizde size özel bir mesajı oldu mu?

Cumhurbaşkanımızın özel mesajı olsa bile, bu özelde kalır, kimseyle paylaşılmaz.

Paylaşmıyorum diyorsunuz.

Evet.

Bundan olduğu anlamını çıkarabilir miyiz?

Bilemem.

KÜLCÜ ALEYHİNDE KONUŞMAM

Parti teşkilatı ile Belediye arasında Külcü dönemine göre daha yakın ve yoğun bir temas gözleniyor. Öyle ki Külcü’nün görevi bıraktığı gün, siz Karadağ’ın mazbata törenindeydiniz. Bu doğal bir yakınlık mı, yoksa gelişen olaylar üzerine mi doğdu?

Şuna dikkat etmeye çalışıyorum; Muzaffer Külcü başkanımızla biz 9 yıl beraber çalıştık. Belediye başkanı olur olmaz hemen daha önce birlikte çalıştığım arkadaşımızın aleyhinde bir ifadede bulunmam. İfademi de yanlış anlaşılacak diye seçerek kullanırım. Ancak Muzaffer Külcü Başkan’ın yönetim tarzı ile ilgili bir şey söylemiş, ya da ona cevap olarak algılanmasını istemiyorum. Bu benim yönetim tarzım. Partiyle ilişkilerin daha doğru bir zeminde devam etmesinden yanayım. Belediye Başkanlığı siyasi bir görevdir. Elbette ki, belediye başkanının idari noktada yapacağı konularda parti, teşkilat olarak müdahil olmazlar. Belediye başkanlığı siyasi bir görev olduğu için tam bağımsız çalışan, partiyle hiçbir şekilde temasa geçmeyen bir kurum diye düşünmemek lazım. Ben şahsen istişarelerde toplumu, kamuoyunu ilgilendiren konularda, zaten genel merkezimizin de talimatıdır partiyle istişare yaparak işlerimizi takip ediyoruz. Yoksa Belediye’nin yönetimi konusunda tek yetkili Belediye Başkanı’dır. Bunu da böyle bilmek lazım.

Parti yönetiyor algısı yanlış…

Yanlıştır. Olmaz öyle şey.

Bu dengeyi kuruyorum diyorsunuz.

Elbette.

SÖZLERİM GENEL, YEREL DEĞİL!

Başkan oldunuz ve bizim hatırımızda kalan unutulmaz mesajlar verdiniz. Bunlardan en çok dikkatimi çeken ‘şaibeli işimiz olmayacak’, ‘bugüne kadar para değil dost biriktirdim’. Bu sözler bir yere gönderme mi yapıyor, ya da neden maddi konulara vurgu var bu sözlerde?

Türkiye’deki belediyelerin en çok korktuğu şeyler şaibeli işlerdir, şaibeli ilişkilerdir. Bu herhangi birisine verilmiş cevap ya da herhangi birisiyle ilgili verilmiş bir söz, ifade kesinlikle değildir.

Yerelle bir ilgisi yok diyorsunuz…

Hiç alakası yok. Bu bir düsturdur. Bu bir doğru ifadedir. Belediye başkanlarının böyle olması gerekir diye düşündüğüm için o ifadeyi kullanmışız. Biraz önce söylediğim gibi bir insan ‘ben akıllıyım, ben zekiyim’ dediği an, karşısındaki insan ‘ben gerizekalıyım’ diyemez, dememelidir. O maksat, o anlam çıkartılmaz. Dolayısıyla burada söylediğimiz ifadelerde ‘biz doğru olanı yapacağız’ demektir.

Ama başka şeyler de söyleyebilirdiniz. Mesela, topluma şöyle daha çok hizmet götüreceğiz falan. Bu sizin algıda seçiciliğinizi göstermez mi?

Onun içinde dürüst çalışacağım da vardır, çok hizmet edeceğim de vardır. Ancak maddi ilişkilerden kasıt, ‘ben dürüstüm, benim dışındaki herkes şöyledir’ manası çıkartılmamalıdır. Ben hiç kimseyi kastetmedim. Şu ifadeler çok yanlış; ‘bununla şunu mu demek istiyor.’ Ben onu demek istersem açıkça derim.

O kadar açıkça söyleyebilir misiniz?

Elbette ki söylerim. Zaten siyasette çok açık ve net konuşmalar yaptığım için bazen zarar gördüğüm, tenkit edildiğim çok olmuştur. Tiyatrodaki gibi siyasi rol yapamayan birisiyim. Açık konuşmam gereken şeyi imalı, dolaylı falan söylemem. Açıkça söylerim. Çok netim.

DEĞİŞİM GEREKİRSE YAPARIZ

Siz başkan olunca belediyede değişim sinyali verilmişti ve ufak tefek değişiklikler yapıldı. Seçime kadar kafanızda başka değişiklik var mı?

Değişim gerekirse yaparız. Ancak şöyle bir şey yapmayız; biz AK Parti belediyesiyiz. Devr-i sabık yapacak, sanki tam zıt siyasi görüşteki bir parti, iktidar-muhalefet partisi gibi bir değişim olmadığı için bu tür şeylerden uzak duruyoruz. Elbetteki bazı çalışma sistemlerimizi değiştirdik. Şunu da belirtelim; belediyelerdeki tek yetkili kişi belediye başkanıdır. Tabi ki bürokratların kendisine göre yetkisi vardır. En yetkili belediye başkanı olduğu için sanki bir suç varmış gibi bürokratları alaşağı etmek doğru bir yaklaşım değildir. Burada biz doğru bildiğimiz metodu arkadaşlarımızla sürdürürüz. Ona ayak uyduramayan, yapmak istemeyen arkadaşımız olursa da seçime değil bir sene, bir ay kala da olsa değiştiririz. Bu konuda hiç şüpheniz olmasın.

Kısa süre önce yakın mesai arkadaşlarınızla ilgili sahte sosyal medya hesaplarından bazı suçlamalarda bulunuldu. Gördünüz mü bunları? Ne düşünüyorsunuz bu konuda?

Kesinlikle katılmıyorum. Biraz önce de söylediğim gibi bizim arkadaşlarımızın en yakınından en uzağına herhangi bir arkadaşımızla ilgili olumsuz bir tavır sezersem bir gün bile ben o arkadaşlarımla çalışmam. Dolayısıyla insanların bulunduğu cemaattir, tarikattır, vakıftır.. vs. bu tip suçlamalarla uzaktan yakından alakası olmayan iftiralara muhatap olmaları hem beni üzer, korkutur, hem de arkadaşımıza ya da başka birine yapılırsa doğru değildir. Bizim inancımızda bırakın iftira etmeyi, dedikodu etmek bile ölmüş kardeşinin etini yemek olarak algılanırsa, nasıl hiç kimsenin bilmediği, şahit olmadığı, görmediği bir konuda böylesine iftiralar ediliyor anlamak mümkün değil. Gerçekten bunlar üzücü şeyler. Doğru şeyler değil.

Bu dedikodular nerden çıkıyor?

Ben hayatımda kimseye iftira etmediğim için bu mantığı ve bu kafa yapısını anlayamıyorum. Hayatım boyunca yol arkadaşıma yanlış yapmadım. Yapmamaya çalıştım. Beraber olmadığım, hiç sevmediğim kişiye dahi iftira etmedim. Ben 2004’te belediye başkanı adayı oldum. Bana rakibim olan belediye başkan adayı ile ilgili birçok bilgi ve doküman getirdiler. Ben onların hiçbirini kendim şahit olmadığım için kullanmadım. Rakibimin şahsi hataları ya da günahları ile ilgilenmedim. ‘Ben daha iyi yapacağım’ diye yola çıktım. Bizim anlayışımızda sadece tek kişinin bile gördüğü, şahitlik ettiği olaylar ciddiye alınmaz.

O PLANLA İLGİLİ REVİZYON YAPTIK

Belediye’ye dönersek, nasıl bir Belediye devraldınız?

Çalışan her belediyenin elbetteki borcu olur. Ancak şunu söyleyim bizim günü geçmiş hiçbir borcumuz yoktur. Bizim borcumuz vardır, günü gelince ödenir. SGK ödemelerimiz vardır. Bunlar günü geldikçe ödeniyor.

Çorum’da son 9 yılda spekülasyona açık bazı imar uygulamaları yapıldı. Örneğin Şehir Stadı imar planına Külcü’nün bakış açısı belliydi. Altı ticaret, üstü 20-25 kat konuta açılacak bir bölge tasarlanıyordu. Sizin de düşünceniz aynı mı, bu konuda ne yapacaksınız?

Eski stadın yeri ile ilgili bazı çalışmalar ve revizyonlar yapabiliriz.

Önceki dönemde bayağı tartışılan birkaç konu daha vardı. Birisi Ahi Evran Projesi, diğeri de Silmkent’te özel okul projesi. Siz göreve geldiniz ve ilk Belediye Meclisi toplantısında daha önce meclisten geçmeyen bu konular gündeme geldi, geldiği gün de Meclis’ten geçti. Şöyle diyebilir miyiz? Sizinle birlikte Belediye’de yönetim anlayışı mı değişti?

Yönetim tarzında farklılık olabilir. Bir önceki belediye başkanımız o tip yapılaşmanın uygun olmadığını düşünmüştür. Art niyetli bir davranış olmadığını biliyorum. Ancak biz geldiğimizde de o planla ilgili bir revizyon yaptık. Yani planı bir site şekline getirerek, içerisinde kaç tane dükkân yapılacak, ne şekilde yapılacağına karışmadan böyle bir değişiklikle Meclis’ten geçirdik. Silmkent’teki okul yeri meselesine gelince, o konuda biz olmasak da olumlu bir düşünce vardı. Ben doğru olanı yaptığımıza inanıyorum. Doğru olanı yaptığıma inandığım an ne tür ifadeler kullanılırsa kullanılsın ona bakmam. Allah’a vereceğim hesabı düşünürüm, halkıma vereceğim hesabı düşünürüm, doğruysa yaparım.

Seçime az bir süre var. Siz Çorumlu’ya ne vadediyorsunuz. Kısa süre içinde öncelik olarak belirlediğiniz yatırımlar var mı?

Var. Devam eden yatırımların hepsini takip ediyoruz. Hepsiyle ilgili süresinde bitirme gayretleri içindeyiz. Özel önem verdiğim, Cumhurbaşkanımız’ın da takip ettiği yatırım ise Kentpark. İnşaallah ikmal ihalesini biz yaptık. Zannediyorum ki, yüzde 22’lik kısmı bitmişti. Geri kalanı inşallah 5-6 ay gibi bir sürede bitirmeyi planlıyoruz. Şu anda en çok önemsediğim konuların başında Kentpark geliyor.

HİÇ HESAP YAPMADIM, YAPMAM

2019 seçimleriyle ilgili kendinize dair bir öngörünüz var mı? Çorum mu olur, Alaca mı olur…

İnsanlara doğru gelmiyor olabilir ama doğru bildiğimi söylüyorum; hiç hesap yapmıyorum. Çünkü bugüne kadar oturduğum koltuk, benim hesap yapmamam gerektiği konusunda bana ders veriyor. Çorum Belediye Başkanlığı ile ilgili hiç hesap yapmadan Allah-u Teala bana Çorum Belediye Başkanlığını nasip etti. Siz hesap yaparsınız yaparsınız hesapta olmayan Allah’ın takdiri tecelli eder. Benim yaptığım şu; sanki 3 yıl, 5 yıl belediye başkanlığı yapacakmışım gibi çalışıyorum, çalışırım. Bizim partimizde görev verilir. Görev almak için her türlü gayr-i meşru yol bizim için caiz ve doğru değildir. Biz hiç bunlara tevessül etmeyiz. Önümüzdeki süreçte Cumhurbaşkanımız görevi eğer bir başka arkadaşımıza verirse, bu konuda başüstüne demenin dışında yapacağımız hiçbir şey olmaz. Bu görev bize verilecek olursa da elimizden gelen gayreti sarfederiz. 2019’da aday olabilmek için nokta kadar meşru olmayan hiçbir yola tevessül etmeyiz. Allah ne dilerse onun olacağını bilerek işimize bakarız.

İÇİMDE YARA DA VAR, UKDE DE VAR

Alaca’yla ilgili içinizde bir ukde kaldı mı? Çünkü AK Parti’nin en güçlü olduğu dönemde kendi ilçenizde belediye başkanı adayı oldunuz, ama seçilmediniz.

Bu çok önemli bir konu. 1999 yılında o zaman ki adıyla Fethullah Hocaefendi, Kanal D televizyonunda bir röportajı var. Orada tüm siyasetçileri sevdiğini söyledi. Çiller’i, Demirel’i, Ecevit’i saydı. Ancak Erbakan’a gelince onunla kalbi muhabbeti olmadığını, görüşmediğini söyledi. Sevmediğini ima etti. Ben de 8-10 kişinin içinde ‘Fettoş’ dedim. ‘Normal inançlı bir hoca olsa bunu demez’ dedim. 2004 seçimlerinde AK Parti’nin en güçlü olduğu dönemde, maalesef benim aleyhime çalışıldı. Herhalde Çorum AK Parti tarihinde en büyük ihanete uğradım. Ben kadere inanan birisiyim. Hizmet için yola çıktım. Ama kumpasla seçim kaybetmenin acısı da var, ukdesi de var.

Çorum olmazsa 2019’da Alaca’yı düşünür müsünüz?

Dediğim gibi ben plan, program yapmıyorum. Ne takdir edilir, ne olur bilmiyorum. Şu an yaşadığım ve hizmet etmek istediğim yer Çorum. Alaca’dan gelen bir başkan yardımcısını önce itiraz ettikleri halde bağırlarına bastılar. Ben burdan tüm Çorumlu hemşehrilerime gerçekten, kalbimin en yüce derinliklerinden saygılarımı, sevgilerimi sunuyorum. Ve Belediye Başkanlığında kamuoyunda hüsnü kabul görmenin müthiş hazzını yaşıyorum. Yine bundan dolayı da ben Çorumlu hemşehrilerime özel muhabbet beslediğimi de belirtmek istiyorum. Muhabbeti, dostluğu, kucaklamayı Çorum’da görmenin hazzını yaşıyorum.

Size kumpas kuranlara Çorum Belediye Başkanı olmanız amiyane tabirle kapak oldu diyor musunuz?

Aynen öyle.

Son soru Başkanım… Belediyespor’un hali ne olacak? Bu konuda yazarımız Elvan Yılmaz’a bir sözünüz var mı? En son ‘Zeki Gül-mez’ diye bir yazı yazarak size seslendi. “Gidişatı değiştirirseniz siz değiştirirsiniz” dedi.

Türkiye’deki 2., 3. Lig kulüplerinin profesyonel yöneticilerinin sürekli arayarak fikrini sorduğu iyi bir profesyonel yönetici olduğuma inanıyorum. Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Yıldırım Demirören, 2., 3. Lig Kulüpleri Birliği’nden ayrılmayı istediğimde -herhalde adımız Zeki Gül ya da Çorumlu olduğumuz için değil- yönetim anlayışımızdan, bu işi az çok becerdiğimizden dolayı ısrarla, değil sadece Çorum Belediyespor’u, 2., 3. Lig Kulüpleri Birliği’nin yönetiminde bulunmamı istediği halde, nedense bir türlü yöneticiliğimizi kendi şehrimize anlatamadık. Bir gün bile profesyonel kulüp yönetmemiş, yönetememiş, yöneticinin görevleri nedir, futbolcunun görevleri nedir, yönetici nereye kadar müdahale eder bilmeyen insanların tenkitleri ile karşı karşıya kalmak beni son derece üzmüştür. ‘Radikal karar al’ diyorlar ya, radikal kararımı size açıklıyorum; Çorum Belediyespor’u bu senenin sonunda Çorum’daki iş adamlarımızla, Belediye’nin dışındaki vatandaşlarımızla görüşerek, en iyi yöneticiliği kim yapıyorsa ona teslim etme kararı aldım.

Sorun ne peki?

Belediyespor’da yönetici olarak bizim hiçbir sorunumuz yok. Ben amatörce az çok futbol oynamış adamım. Futbolcuların ne şekilde, nasıl iyi futbolcu olduğunu da anlarım. Yönetici ne yapar? Profesyonel yöneticinin görevi en önemli görevi, transferde azami dikkat, paraya dikkat ve futbolcuların haklarını vermektir. Tabi tali görevlerimiz de var. Biz onları yapıyoruz. Biz bir profesyonel yöneticinin yapacağı en önemli görevleri yapıyoruz. İlk yarıda 15-16 gol atan futbolcu, ikinci yarı hiç gol atmıyorsa, futbolcu görevini yerine getirmiyorsa, bunda birinci nasipsizlik, ikincide de o futbolcularla ilgili sıkıntı var demektir. Darıca Gençlerbirliği var. Kulüp başkanlarını ve yöneticilerini yakından tanıyorum. 17 senedir şampiyonluğa oynayacak takım kuruyorlar, ciddi paralar harcıyorlar ama olmuyor. Bazı şey de nasiple.

Prensip olarak profesyonel futbol takımlarının Belediye ile ilişkisinin olmasını doğru bulmuyorum. Bu takımı verelim derken de ‘atalım’ manasında söylemiyorum. Madem bizim yöneticiliğimiz beğenilmiyorsa bu yöneticiliği çok iyi yapacak ve takımı inşallah üstlere taşıyacak -yine yardımcı oluruz, ancak işin merkezinde olmayız-, bizim bu şekilde çok iyi inandığımız bir ekip bulunursa ona da vermekte hiç tereddüt etmeyiz. Doğru olan bu. Belediyeler bireysel sporlar ve olimpik amatör sporlarla ilgilenmelidir. Devlet de bunun için belediyelere yetki ve katkı veriyor. Profesyonel takımlarla ilişkilerde ister istemez bir çok dedikodu olur. Bizi rencide eden en önemlisi de şudur, biz meccanen nokta kadar dahi menfaati olmadan, tehlikeli yolculuklar yaptık, stadlara gittik, oralarda yeri geldik yaralandık. İddialı bir ifade kullanıyorum; Çorum Belediyespor’a 1 lira veren -benim dönemim için söylüyorum- hesap sorsun. Biz tek lira menfaatlenmedik. Emek verdiğim, çocuğum gibi büyüttüğüm, sokakta ayakkabısı olmayan Çorum Belediyespor’u profesyonel takım haline getirdim. Yöneticiliğin ne olduğunu bilmeyen adamlar böyle derse, beni son derece üzer ve yaralar.

Daha iyisini yapan gelsin. Yöneticiliği çok iyi bilen, destek olacağım diyen herkese kapımız açık. Gerekirse adını bile değiştiririz. Böyle bir takıntımız yok.

*Söyleşi görüntüleri kesitler halinde habercim19'un facebook sayfasından izlenebilir.

Küçük bir not daha... Çorum Belediye Başkanı Zeki Gül'ün gömlekli hali, söyleşide rahat olması için ısrarımız üzerinedir. Okurlarımızın bilgisine..

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
sss 2018-05-24 16:00:29

yalan dolan.