Manâ ve teknoloji 


“Ahh! O eski bayramlar” öykünmesini duymayan, bilmeyen yoktur. Bu söz daha çok geçmişte insanlar arasındaki ilişkilerin ve samimiyetin, manâ ve içtenliğin daha güçlü olduğuna vurgu yapmak üzere, farklı bir hava ve ortamda bayramların yaşanmasıyla ve hissedilmesiyle ilgili olarak söylenir.


Aslında konunun bu insani ve duygusal yönü yanında, bir de mesaj gönderiminde kullanılan kanal, yani iletişim araçları boyutu vardır. Burada iletişim araçları bir bakıma veri aktarımının fiziksel niteliğini ve maddi boyutunu ifade etmektedir.Bayram veya özel günlere yönelik kutlamalarda mektup, posta kartı, telefon, kısa mesaj, elektronik posta, sosyal medya uygulamaları gibi sesli, görüntülü ve yazılı iletişim araçları kullanılmaktadır. 


Özellikle konu yazılı iletişim araçları bakımından ele alındığında; o eski bayramları ifade eden dün ve dünden bugüne kadar iletişim araçlarının rolü ve işlevi bakımından nereden nereye gelindiğini görmek yönünde önemli bilgiler elde edilebiliyor.


Eski bayramlarda iletişim 


“Ah! o eski bayramlar”, deyimine konu olan bayramlarda, iletişim araçları kullanımına yönelik süreç en az bir, hatta iki hafta önce başlardı… Bu çerçevede bir tebrik (yada bir posta) kartını ilgili kimseye ulaştırmak için çeşitli ve uzun süren aşamalar yaşanırdı, bu süreçlere şöyle bir bakalım;


1.    Bulunulan kent dışındaki yakınlar, dostlar, arkadaşlar gözden geçirilir, selamlamak ve bilgi, dilek, saygı ve sevgi gönderilmek istenenler belirlenirdi.


2.    Tebrik kartları özenle seçilir, gönderilecek kimselerin beğenileri, yaşanılan kentin özellikleri yada bayramın temasını esas alan uygun posta kartları seçilir, kartları koymak üzere ise beyaz, renkli, hatta desenli zarflar alınırdı.


3.    Sonra her bir kimse için uygun mesajlar düşünülür ve mürekkep kalemle duygular, düşünceler ve iyi dilekler kartın arkasına, yazılan kişi karşısında oturuyor ve onunla konuşuyormuş gibi özenli bir el yazısıyla ve duygu yüklü olarak yazılırdı…


4.    Sonra özenle seçilmiş posta kartı özenle üzeri yazılmış zarf içerisine konulur ve zarfın ortasından başlamak üzere sağ alt köşesine doğru alıcının ismi ve adresi yazılırdı…


5.    Son aşamada ise postaneye gidilir, pul satın alınır, pullar yapıştırılır ve kartlar posta kutusuna atılır yada görevliye bırakılırdı, tabii kuyrukta beklemek ise kaçınılmaz bir gerçeklikti.
Evet; eski bayramların zevkli bir geleneği haline gelen bu işlemler için; acaba ne kadar zaman, ne kadar emek harcanıyor ve hangi yoğunlukta sevgi sunuluyordu...

58 saniyede bayram kutlamak!


Sadece süre, harcanan zaman miktarı bir gösterge olarak ele alındığında; tebrik kartı almak, yazmak ve göndermek gibi üç temel işlem için, geçmişte acaba kaç saniye, kaç dakika veya kaç saat süreye ihtiyaç duyulmaktaydı. Buna göre şöyle bir hayal ederek düşünelim ve tahmini bir tebrik kartını alıcıya göndermek için ne kadar süre harcandığı üzerine birkaç tahminde bulunalım! 


Acaba 20 saat mi? 10 saat, 5 saat, 3 saat, 1 saat, 30 dakika veya 58 saniye mi? Hangisi olabilir ne dersiniz! Pekala ortalama 5 saat diyelim ve üzerinde konuşmaya devam edelim.


Dün 5 saat,  bugün 1 dakika  


Başlıkta neden 58 saniye var? sorusuna karşılık bulabilmek için, eski bayramlardan bugüne, yani bugünün bilgi ve iletişim teknolojilerinin geldiği yüksek gelişmişlik düzeyine bakmak gerekiyor.


Bugüne gelelim ve konuyu 2012’ye getirdiğimizde, benzer bir veri aktarım işlemi için; örneğin elektronik posta(e-posta) ile yazılı bir mesaj göndermek için acaba ne kadar zamana ihtiyaç duyuluyor.


Bunu saptamak üzere bir deneme  yaptık ve “Sayın Hocam, Ramazan Bayramınızı içtenlikle kutlar, sağlık, başarı ve mutluluklar dilerim. Orhan Özçatalbaş…”, mesajını yazıp gönderdik ve kronometre 58 saniyede kaldı.


-    Ve bu işlem için 58 saniye gerekli sonucuna ulaştık. 


-  Otomatik sözcük türeten bugünkü sosyal medya araçlarıyla aynı işlemi yaptığımızda ise bu süre 30 saniye kadardı.


Tabi aynı mesaj tek bir kişiye değil de; örneğin yüz hatta bin, hatta on bin kişiye gönderilecek olursa; doğal olarak mesaj başına düşen süre çok daha düşük değerlere gerileyecektir. Söz konusu iki örnek uygulamada örneğin e-posta kullanımının yaygın olmadığı 1990 öncesi döneme göre 2012 yılında tebrik kartı göndermek üzere harcanan süre 300 kat düşmüştür. Hatta 2012 ile 2017 arasında bile mesaj gönderim süresi yaklaşık yüzde 50 azalmıştır. Tabii buradaki zaman tasarrufu ile mesaja yüklenen manânın ne kadar korunduğu, hangi yönde değiştiği ve hangi yoğunlukta alıcıya ulaştığı tartışılabilir ve araştırma konusudur.


Duygusal teknoloji!


Günümüzde bilgi ve iletişim teknolojilerinin geldiği gelişmişlik düzeyini görmek bakımından yukarda belirtilen örnek önemlidir ve geçmişte bir posta kartı göndermek için harcanan zamanın, bugün ne kadar da kısa sürelere gerilediğini göstermektedir. Bu bir bakıma “bilgi çağı”nın etkisidir ve bu “çağın zamana verdiği değerin”, zamanın ne kadar değerli olduğunun  somut bir göstergesidir.


Ancak konu bayramlarda ve özel günlerde sevilen ve sayılan kimselere duygu ve manâ sunumu olduğunda, yani duygu ve düşünce iletimi ve paylaşımı olduğunda farklı yorumlar yapmaya ve tartışmaya uygundur. Çünkü teknoloji maddeyle ilgilidir, duygu ise yüce yaratıcının insana ve canlılara verdiği  manâyla ilişkilidir. Bugün teknolojinin insanlığa sağladığı kolaylıklara bakarak ve hatta yapay zekadan bahsederek manâ geri planda kalıyor gibi bir resim çizilmeye çalışılsa da; “insandan insana”, canlıdan canlıya manâ aktarımını sağlayacak eşdeğer bir teknolojiden, bir bakıma “duygusal teknoloji”den bahsedilemiyor. İnsanın konuşurken kullandığı sözcük ve/veya beden diliyle yansıttığı hisleri okuyan bir robotun gülümseyen bir yüz ifadesi vermesi yada gözlerinden kendi maddesini paslandırmayacak bir sıvıyı gözyaşı olarak bırakması da teknolojinin manâya ulaşması anlamına gelmiyor.


O halde manâ herşeydir, teknoloji ise manâya ulaşmak için sadece bir şeydir. Yani insan becerileriyle sınırlı olarak kurgulanarak üretilmiş teknoloji; kainatta dünya, Dünya’da bir nokta gibidir. 


Durum böyle de olsa yine de duygu ve  manâ aktarımında  58 saniye mi? Yoksa birkaç saat mi? tercih edilmelidir? gibi bir  soru sorulabilir. Burada karar verebilmek için ise; “bayramların değerlerimizi tazelemek, büyüklerimize ve küçüklerimize saygı ve sevgimizi göstermek için özel günler olduğunu, bayramların  birlik ve beraberlik içinde sevgi ve manâ paylaşım günleri” olduğunu dikkate almak gerekiyor…


Buna göre 58 saniye aslında; duyguyu ve  manâyı  bir şekilde kenara iten mekanik bir yapıyı, dijital bir kültürü ifade ediyor, denilebilir. Bu durum kısaca, farklı iletişim araçlarının ortaya çıkardığı zaman kazancı veya kaybı farklılığından ziyade; tebrik kartını hazırlamak için harcanan zamana, mesajlara yüklenen duygu ve anlamla yakından  ilgili… 


Dolayısıyla “Ah! O, eski bayramlar” demenin; seçilen iletişim biçimlerinin sunduğu anlam,  içerik ve samimiyetle ilgili olduğu rahatlıkla anlaşılabilir. O halde; tebrik kartı veya sanal ortamda mesaj ulaştırmak, farklı düzeylerde anlam taşısa da değerlidir. Ancak yine de özellikle bayram kutlamasını tebrik kartı ile yapmamış olanların bir kez de olsa tebrik kartı ile süreci yaşamaları eski bayram kutlamalarını anlamak bakımından yararlı olacaktır.


Sonuç olarak; dijital teknoloji ürünü bilişim araçları kullanımının iktisadi bakımdan iş üretmek ve zamanın etkin kullanımına yaptığı katkı bakımından önemli olduğu, ancak genel olarak insani bakımdan duygu ve anlam aktarımında eksik ve yavan kaldığı söylenebilir. Esas olanın manâ aktarımı olduğu ve  manâların müşterek kılınması olduğu ne gözden ne de gönülden uzak tutulmalıdır. 






Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.