Hitit, uydu bir üniversite olmayacak

Çorum Hitit Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ali Osman Öztürk, üniversitenin 'uydu bir üniversite' olmaması için gayret gösterdiklerini söyledi.

31 Ağustos 2021 Salı 00:55
Hitit, uydu bir üniversite olmayacak

Hitit Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ali Osman Öztürk göreve başlayalı  iki yılı aşkın bir süre geçti. Rektör Öztürk, kısa süre önce yaptığı basın toplantısıyla başlattıkları çalışmaları detaylı bir şekilde anlattı. O nedenle söyleşide detaya girmekten ziyade, daha çok kamuoyunda konuşulan ancak sorulmayan soruları Rektör Hoca’ya yönelttik. Elbette daha sorulacak sorular vardı(r). Ancak bu kadarı bile uzun olduğu kadar faydalı bir sohbete yetti.

GÜLESİN AĞBAL DEMİRER

Yüz yüze eğitimin başlayacağı yeni dönemde Hititli öğrencileri neler bekliyor?

Uygulama dersi alacak arkadaşlarımızı kesinlikle yüz yüze, tamamının da olabildiğince yüz yüze okuması için bütün tedbirleri alıyoruz. Şu anda biz her eğitim programımızda yüz yüze olacak şekilde planlamamızı yapmış durumdayız. Uzaktan eğitim alt yapımızı güçlendirdik, ama eğitimi de artık normalleştirmemiz gerekiyor yavaş yavaş. O yönde işlerimizi yoluna sokuyoruz diyebiliriz.

Hazırsınız yani…

Biz üniversite olarak hazırız her zaman. Pandemi tabi dünya sağlık sirkülasyon nedeni ve ulusal düzeyde devlet büyüklerimizin alacağı kararlarla ilgili olarak hareket ediyoruz. Bu kararlar bizi de bağlıyor. Burada alınan karar da en az iki aşı veya her 48 saatte PCR testi. Çünkü bizim hocalarımız da bundan etkileniyor. Derslik şartlarını da pandemiye uygun hale getirmek kaydıyla biz yüz yüze eğitime hazırız. Çünkü biz de özledik.

Çorum sizin Rektörlükte ilk göz ağrınız. Bu tecrübe size ne hissettiriyor? Görev süreniz iki yılı aştı. Çorum’a geldiğimiz anda edindiğiniz izlenimlerle, şu andaki izlenimleriniz arasında bir fark var mı?
Var.

ÇORUM ÜNİVERSİTE ŞEHRİ

Çorum’a ısındınız mı?

Buna kısa cevap vermek mümkün değil. Son sorudan başlarsak, ben Çorum’un bu kadar öğrenciye, üniversiteye alt yapısı hazır olduğunu 2 yılın sonunda daha iyi gördüm. Kurumsal anlamda üniversite şehri olduğuna –bunu dilimin ucuyla söylemiyorum- büyük bir samimiyetle söylüyorum. Ailemle birlikte taşındım. Ve duydum ki ilk ailecek taşınan rektör benmişim. İki hafta sonra çoluğumla çocuğumla, -benim kendi oğlum da üniversite sınavına burada hazırlandı, şimdi üniversiteye gidecek- biz buradayız ailecek. Şehri de seviyorum. Şehir ulaşılabilir, yaşanabilir, temiz, hoş, Ankara’ya yakın. Isındık.

Üniversite ile ilgili eksi bir şey gördünüz mü?

Benim kendi beklentilerimle kişi olarak buraya vereceğim, kurum olarak ne katkıda bulunacağım arasında bir soru sordunuz. Ali Osman Öztürk kim önce? Çorumlu değilim. Çorumlu olmamamdan kaynaklanan bir şey olacağını düşünerek geldim buraya. Bu nerden çıktı denecek. Denmedi mi, dendi.

Neden?

Çünkü nasıl bir Vali, bir Garnizon Komutanı, bir başsavcı kurumun yükselmesi ve adalet çerçevesi içine oturması adına kendi memleketinde görev yapmıyorsa, üniversite de geleceğin en önemli teminatı olduğu fikrimi de beyan ederek reddettim. Bu karşılık bulur, bulmaz. Bardak yarıya kadar doludur. Kimisi öyle der, başkası başka şey söyler. Bu benim şahsi kanaatim. Bunu da büyük bir özgüvenle ve samimiyetle söyledim. Bununla Ali Osman Öztürk kimdir sorunuzun cevabına geleyim; Amerika’da doktora yaptım. Türkiye Cumhuriyeti’nin bursuyla yapmadım. Oradan burs aldım. Orada asistanlık yaptım, doktoramı yaptım ve doktoradan şunu öğrendim; Amerika’da doktorasını yapan kişi kendi üniversitesinde çalışamıyor. Bu hem kuruma (üniversitesine), hem de kişinin gelişimi için zarar deniliyor. Çünkü alışkanlıklar üzerine, beklentiler üzerine bilim gelişmez. Bilim Çin’de de olsa, Amerika’da da olsa bu üniversitenin bir üstüne gidin anlayışı hâkim. Hiçbir üniversite kendi mezununu kendi üniversitesinde çalıştırmıyor. 2-3 kere de öğretim üyesi seçme komitelerine girdim. Bu komitelerde yeni öğretim üyelerinin alımı oluyor. Yaklaşık 2-3 ay süren proses. 2-3 gün görev aldım. Hiçbirinde birinciyi almadılar. ‘Bu arkadaş çok başarılı ama bu kadar başarılı akademisyen biz bir süre sonra başka bir üniversiteye gider. Bu kuruma kim uzun vadeli hizmet edebilir’i düşünüyorlar. Dolayısıyla, ben buraya ne katarımı düşünerek geldim. Benim alanım kamu yönetimi. Yönetim bilimi, finans yönetimi, stratejik yönetim uzmanlık alanlarım. TRT Yönetim Kurulu üyesi iken sadece yönetimi değil stratejisini de değiştirdik. Bu dönemde Türkiye’de bir kamu kurumunda bu tür faaliyetlerin marjını görme fırsatım oldu. Nereye kadar değiştirebiliriz? Dönüşümü nasıl sağlayabiliriz? Üniversitelerde de bunu yapabileceğimizi düşündüm. Devletimin, milletimin bana kazandırdığı imkanlarla birlikte Hitit Üniversitesi’ne ne katabilirim mi düşünerek, içime sindirerek geldim. Şehir üniversite ortamına uygun. Çünkü yüksek öğretimi iyi olan ortamlara baktığımızda bir kere metropolün ya içinde olacaksınız ya da çok dışında. Metropolün uydusu haline gelirseniz o üniversite beklendiği kadar gelişmiyor. Bazı üniversiteler isim olarak gelişebilir. Çorum, Hitit Üniversitesi’ne öyle bir yer bulmuş ki, biz burada çok özgün, nitelikli alan açabiliriz eğitime. Ben üniversitenin 4 yıl sonrasını değil, 30 yıl sonrasını söylüyorum. Hitit Üniversitesi’nin bir uydu üniversitesi olmaması, öğrenci sayısına bağlı, ne kadar hocası var da iş yapıyor diye değil, öyle nitelikli üniversiteler var ki dünyada. Öğrenci sayısı ve kapasitesi belli ama öyle bir şey üretiyor ki şehri 5’e katlamış. Bunların hepsini yapabilecek ortamımız var. Bunları YÖK’te de ifade ettim. Makine imalat ve teknolojilerinde ihtisasımızı alırken 1.5 saate yakın sunum yaptım. Bunların hepsini rakamlarla paylaştım. Buna inancım tam.

GÖZLEME İHTİYACIM VARDI

Hocam ilk başlarda kapalı devre çalıştınız sanki. Biz gazeteci olarak bile size ulaşamadık. Niye böyle oldu?

Bütçe yönetimi, kampüs şartları ve insan kaynakları bağlamında bilgi sahibi olmadan benim sizlerle konuşacağım şeyler sadece Ali Osman Öztürk kimdirle ilgili ocaktı. Açıkçası bireysel hiçbir beklentim yok. Şahsımla ilgili hiçbir şeyin de öne çıkmasını hangi görevde olursam olayım arzu etmem. Kurumumuzu konuşmamız gerekiyor. Emanet bir görev devraldım. Bu görevi ifa etmekle sorumluyum. Göreve geldiğim günlerde yaptığım ilk görüşmelerde şunu yakaladım; önceki dönem şöyle oldu, siz nasıl yapacaksınız? Benim bir gözlemlemeye, tartmaya, bilgiye, ihtiyacım vardı o dönem. Şimdi bunları rahatlıkla konuşabiliriz. Ama ilk 6 ay içinde bütçe yönetimi ve yatırımlar konusunda kurumsal bir düzensizlik buldum, onu söyleyeyim. Bunu doğrultmam çok zor oldu. Şu kampüsün şu haliyle ilgili olarak ciddi açıklamalar ve ciddi çalışmalar yapmam gerekiyordu ve kamuoyuna bu rahatsızlığımı söyleyerek birilerini şikâyet etme konumunda bulunmak istemedim, istemem de. Bu şartlı bir refleks değildi. Zaten çok çabuk unutulduğu için söylüyorum. Malumunuz, 2019’un Mayıs ayı sonunda başladım göreve. Akabinde Ramazan Bayramı rasgeldi. Arada eğitim dönemi bitti ve peşinden Kurban Bayramı geldi. Kurban Bayramı’nda da herkes tatil moduna girdi. O ilk aylarda görüşmelerimiz ve randevu isteyenlerin çoğuna geri döndüğümde ‘biz tatile gidiyoruz eylülde görüşebilir miyiz’ gibi şeyler söylendi. Bir yığılma oldu ortada. Ben de olabildiğince eritmeye çalışsam da geldik yıl sonuna. Akabinde de -2020 başında- pandemi çıktı. Öyle bir karışık dönem yaşadık ki. Ben bunların hepsini kurumsal düzeyde oturtayım, akademik birimlerimizi ve idari yapıda bir göreyim kim ne yapıyor anlayayım, nerde ne gibi eksikler var görmek, anlamak istedim. Zaten, yanılmıyorsam Ekim ya da Kasım 2019 gibi kahvaltılı bir basın toplantısı ile değerli basınımızla geniş bir görüşme yapmıştık. Daha sonrası için üniversitemiz ve hazırlıklarımız bağlamında çalışmalar yapmadan, konulara vakıf olmadan gazeteci arkadaşlarla görüşmüş olmak için görüşmenin yerinde olmadığını düşündüm. Ayrıca, bütün üniversiteler arasında bakın idari yapısını değiştirmeden göreve başlayan neredeyse tek rektörüm. Sadece rektör yardımcılarımla yola çıktım. Onun dışında ne genel sekreteri, ne idari yapıyı, hiçbir şeyi değiştirmedim.

Sonradan değiştirmediniz mi?

Yavaş yavaş yapacağız onları. Üzerinde çalışarak, gerekli analizlerle birlikte rötuşları yapacağız. Ama bunları hakkaniyetli ve objektif bir şekilde yapmaya gayret edeceğiz, birilerinin bana aktardıkları veya söylentiler üzerine değil tabi ki. Birden bu tür şeylere girmek aklı evvellik olurdu. Kendi bilginizle ilgili değil bu. Kapasiteyi görmeniz, anlamanız gerekiyor. Kim işini liyakatli ve iyi niyetli yapar yapmaz onu zamanla anlayabilirsiniz.

GENÇLERİN ÖNÜNÜ AÇMALIYIZ

Şu anda ‘tamam’ diyor musunuz peki?

Daha yapacağımız işler var. Burada gençlerin önünü açacak mekanizmaların tıkandığını gördüm. Bunu net söyleyeyim. Oturanlar yerinden ayrılmak istemiyor. Bana performansı kaldırabilecek, genç beyinlerin ve yürekten çalışan arkadaşlarımızın önünü açacak kafa yapısı lazım.

İstediğiniz ekibi oluşturacak insan kaynağı var mı?

Var. Şu anda 7 tane ofis kurduk. 7 ofiste 30-40’ar tane hepsi de akademik anlamda idari anlamda gönüllü arkadaşlar gayet iyi iş çıkarıyorlar.

Ben sizin söylediklerinizden şunu anlıyorum. Şu ana kadar siz kendi kafanızdaki rotada gidiyorsunuz. Pandemi gibi tüm dünyayı etkileyen gelişmeler hariç.

Şu anda yerine yerleşti, yerleşiyor diyebiliriz, evet.

ÇOK ÖĞRENCİ DEĞİL, NİTELİKLİ ÖĞRENCİ

Şu anda nerdesiniz?

Şu anda Hitit Üniversitesi’nin farkını oluşturmak için önümüzdeki 3 yıl içinde sonuç alacağımız şeyleri yaptık. Bir tanesi ihtisaslaşma. Sonuç almaya başlayacağız onda yavaş yavaş. Projelerin adını koyduk. Finansmanı geldi, yürürlüğe başladık. Akademik olarak alan tercihlerinde uygulamalı alanlar ve sanayi işbirliğini artıracak çalışmalar yapıyoruz. Sağlık ve sağlık türevleri ile ilgili yol haritamızı netleştirdik. Morfoloji -Tıp Fakültesi derslik ve labaratuvarları- binası Türkiye’de 3 tane imiş bildiğim kadarıyla. Biz bunun temelini Aralık ayında atıyoruz, üniversitemizde de her şey tamam. Diş Hastanesi ile ilgili çalışmalarımızı Güney Kampüs içinde bitirdik. Bakanlık’tan onayı aldık. Yapacağız, edeceğiz demiyorum, yapılıyor şu anda. Eğitim kısmına gelince, burada mezunlarımızın iş piyasalarında en fazla nitelik uyuşumuyla ilgili bir çalışma yapmamız gerekiyor. Bu sadece bizim değil, tüm yüksek eğitimin sorunu. İdari ve akademik anlamda yeni bir anlayışla bunu başarabiliriz. Çünkü bizim mezunlarımız üniversitenin kalitesini belli ediyor. Mezunların işe yerleşme oranı. Bu da rektörün yapması etmesiyle değil, hocalarımızın eğitmesi, öğretmesi ve kampüs altyapısı ile ilgili.

Bu bir zincir ama.

Aynen.  Zincirin akışıyla ilgili yeniden bir çarka oturtup yola devam etmeniz gerekir. Burada konuşmamız gereken Türk yükseköğretiminde şu anda demografik olarak değişim var. Öğrenci sayısında aşağı yönlü bir değişim olacak. Bunu bütün üniversiteler yaşayacak.

Öğrenci sayısına göre üniversitenin başarısı kriter olmayacak diyorsunuz.

Bu çok saçma bir yere varacak çünkü. Sayıyla bir yere varamazsınız. Mezunlarınızın yerleştiği işlere bakacaksınız. Aldıkları pozisyonlara bakılacak. Mezunları takip etmemiz gerekiyor. Şu ana kadar mezun takibi yok, kim nerde belli değil.

Nicelik değil nitelik diyorsunuz.

Kesinlikle. Çünkü Türkiye demografik olarak bir düşüşe girdi. Lise mezunu olup üniversite sınavına girenlerin sayısı demografik olarak düşüyor. Dolayısıyla bunun içinde üniversitede belli bir nitelikte mezun verebilecek girişlerin de sayısı azalıyor. Bu yılki sınavı gördük. Biz sayıya değil de nitelik üzerine odaklandığımızda iki türlü gelişimi yakalayabiliriz. Sahanın niteliğine uyum sağlamamız lazım, saha dediğim de önce Çorum, Çorum sanayisi, Çorum’un emek piyasası, sonra bölge emek piyasası sonra ülke emek piyasası. Herhangi bir mezun vermek mi, yoksa onları bu sahayla buluşturacak mezun vermek mi? Karar vermemiz gereken bu. Şimdiye kadar açılan bölümlerin, oturmuş yapıların hepsinin gözden geçirilmesi gerekiyor. Müfredat Komisyonu kurduk. Hem MYO’larında, hem de üniversite bağlamında müfredat komisyonu yok. Herhangi bir bölümde piyasanın istediği tarzda derslerimiz var mı? Yoksa hocaya göre mi dersler ayarlanmış? Hocanın inisiyatifine mi bırakılmış? Hocalar kavgalı, diğer hocanın dersini verdirmiyorlar gibi şeylerden kurtulmamız gerekiyor.

ALIŞKANLIKLAR BOZULACAK

Bunlar taşları yerinden oynatacak değişiklikler değil mi?

Alışkanlıkları bozmak diyelim. Eski alışkanlıkların bir kere gözden geçirilmesi lazım. Akademik anlamda burada bir alışkanlık oturmuş. Benim de bunu gözlemleme fırsatım oldu. Üniversitemize eğitim, araştırma ve topluma hizmet boyutlarında performansımızı ortaya çıkarmak için şeffaf bir yapı kurduk geldiğimizden bu yana. Biz Hitit Üniversitesi Eylem Planı diye bir şey gerçekleştirdik. Son bir yılın, 2021, 2022 şu anda eylül ayının raporlarını getirecekler, göreceğiz. Nasıl yaptığımızı söyleyeyim. Her yıl stratejik plan yapılır, rafa konulur. Stratejik plan alanım olduğu için, yurt dışında da yaptım bunu. Kamu sektöründe liderlik (Leadership in the Public Sector) programı var. Bu doktoram sonrası North Carolina State Üniversitesi’nde kurucusu olduğum bir program ve 2011’de Türkiye’ye gelene kadar müdürü ve hocası olarak yürüttüm. Tam on yıl sonra, kurduğum ve uzun süre Türkiye’den de uzaktan derslerini verdiğim bu program Times Higher Education sıralamasında, binlerce program arasında Amerika’da 14’üncü sıraya yükselmiş bu yıl itibariyle. Bundan niye bahsediyorum, tecrübe ve birikim olarak kazanımlarımızı burada da değerlendirmekten dolayı bahsediyorum. Bizim burada yaptığımıza gelince; üniversitemiz için 5 temel amaç belirledik. Eğitimde, araştırma-geliştirmede, topluma hizmette, idari kapasitenin geliştirilmesi ve üniversitenin uluslararasılaştırılması alanlarında. Bu amaçlara bağlı olarak ne gibi performans alanlarına bizim odaklanmamız gerektiğini performans kriterleri belirler. Performans kriterleri belirlendikten sonra bu performansa ulaşmak için stratejik adımlar nelerdir diye planlaması yapılır. Ve genellikle klasik anlamda bu çalışmalar yapılır, ciltlenir, rafa konulur, biz de yayınlarız. Sessiz sedasız göreve geldiğimiz dönemde arkadaşlarımızın tam katılımıyla, 2019 eylül-ekim gibi başlattık. Devir teslim günü Reha Bey bana dedi ki, ‘hocam stratejik plan bitti ve giriş yazarsanız stratejik planımızı yayınlayabilirsiniz.’ Okuduğumda ‘hocam biz bunu tekrar yapalım’ dedim. Hem üniversiteyi tanımış olurum, bana üniversitenin mevcut durumu ve potansiyeli hakkında büyük bir bilgi vereceğini düşündüm. 6 gruptan 150 hoca ile hazırlıklarımızı yapmaya başladık. Asistanından profesörüne, idari personelinden memuruna kadar. Tam 8 ay sürdü ve ben genel sürecin koordinasyonu dışında arkadaşlarımızın çalışmalarına hiçbir müdahalede bulunmadım. İstedim ki, kendileri üniversitemizi nerede görüyorlar ve nereye taşımak istiyorlar ortaya koysunlar. Bu dediğim çalışmaları üçüncü aşama olan stratejik plan aşamasına kadar getirdiler. Genel teamül şudur; bu haliyle stratejik plan çalışmalarını hadi ciltleyelim, Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı’na gönderelim, işi bitirelim. Mart 2020’ye geldiğimizde ‘bir sürprizim var’ dedim arkadaşlara. “Henüz çalışmalarımız bitmedi, şimdi Eylem planları hazırlıyoruz” dedim. Kimsenin eylem planı hakkında fikri yok. Oturduk, çalıştık. Çoğunda da kurduğumuz alt komisyonlar ve Stratejik Yönetim ve Kalite Ofisimiz’deki akademik ve idari personelimizden gençlerimizle çalıştık. Aşağıda daha fazla onları değerlendirip, yukarda daha fazla toparlayıcı olduk. Bu eylemlerin hepsini yaptığımızda şu anda 251 tane eylemimiz var bizim. Bunları sistematik bir şekilde ‘HEP’ dediğimiz Hitit Eylem Planını programını dijital ortamda oluşturduk. Herkes sayfasını açıyor, bugün ne yaptıysa oraya veriyi giriyor. Şu anda işliyor. İlk yılımız. Pilot çalışma. Alışkanlıkları Ali Osman Öztürk istiyor diye değil, 11. Kalkınma Planımıza, bakanlıkların sanayileşme stratejilerine ve YÖK’ün öncelikleri üzerine yeniden gözden geçireceğiz. Ve bölgesel kalkınmada Çorum’un rolünü de dikkate alarak Çorum’un gelecek planlamasına katkıda bulunacağız. Eylem planları kısmında kurumsal yönetim bizde. ‘Bunu nasıl hayata geçirirsiniz. Kurumun bir üyesi olarak siz ne yaparsınız’, geri dönüşleri aldık ve koyduk. Şu anda verileri gireceğiz ve bunlara bağlı olarak da biz önümüzdeki yıl akademik programlarımızı, akademik toplantılar yapıyoruz. Ne yaptınız diye onlara sormayacağım. Diyeceğiz ki, Çorum için bunları yapmışsınız. Hitit Üniversitesi için bunu yapmışsınız. Türkiye için bunu yapmışsınız. Ya da niye yapmadınız, nasıl olmadı, ne eksikti… Biz de mi bir eksiklik var, siz de mi bir eksiklik var, nasıl düzeltebiliriz?

Dışarıya sessizlik olarak yansıyan bu dönemde, kamuoyunda şöyle bir algı oluştu; Hoca buraya geldi, görev süresini suya sabuna dokunmadan tamamlayıp gidecek.

Şimdi nasıl o algı, devam ediyor mu?

10 YIL DESİNLER 10 YIL BURDAYIM

Ben sizi bir şeyler yapma heyecanı içinde gördüm.

Kampüsümüzün giriş kapısını gördünüz ve devam eden diğer kampüs çalışmalarını da gördünüz, fiziksel olarak üniversitemizin eksikliklerini gidermek üzere. Diğer yandan, “makine ve imalat teknolojileri” alanında üniversitemizin ihtisaslaşması laf olsun diye değil, Cumhurbaşkanlığı’nın stratejisine girdi. Bize ciddi bir bütçe verdiler. Biz değil, YÖK ile birlikte Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Ofisi takip ediyor bütün süreci. Keyfime göre bir rektörlük yapacak olsam ben bunları niye yapayım? Ankara’da 4 yıl çalıştım. Siyasetin bütün inceliklerini de(!) biliyorum açıkçası. Ama öyle bir niyetim yok benim. Çünkü ben o niyetle gelmedim, Bayrak altında hizmet vermeye geldim. Bir kader ortamı içinde bu milletin bana bahşettiği çok şey var. Çok şükür. Bir nitelik, bir değişiklik katabileceksek, Rabbim demek ki burada lütfedecek, ben de elimden geleni yapmakla mükellefim. Hiçbir yerde, hiçbir şekilde süreyi düşünmem. Nereye kadarsa, nasılsa. Ben kimseye de şu olur, bu olur demem. Yarın desinler, alırım bavulumu giderim. Ama 10 yıl desinler 10 yıl buradayım. Hizmet nerdeyse onu yapacağız biz. Çünkü Bayrağımızın dalgalandığı her yerde her türlü göreve ifa etmeye hazırım. Biz Tıp Fakültemiz için morfolojiyi kurmaya başladığımızda Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı bizi örnek göstermiş, 8 üniversiteyi bize yönlendirmiş. Onlar gibi yaparsanız iyi olur demişler. Gelip bizden tavsiye alıyorlar. 7 tane ofis kurduk Rektörlük bünyesinde. Bunlar şeffaf performans verisini bireysel ve kurumsal düzeyde toplamaktan sorumlu Veri Ofisimizden tutun da, aktif ve mezun öğrencilerimize ücretsiz KPSS kursu vermek gibi daha önce yürütülmemiş faaliyetleri planlayan, yürüten ve takip eden ofislerdir. Arkadaşlarımızı birçok üniversiteden olduğu gibi Gazi Üniversitesi gibi köklü üniversitelerimizden arkadaşlar arayıp ofislerimiz ile bilgi talep ediyor. Bizim çaptaki üniversitelerde ofis yok. Yani, bu yeni adımlarımızı merak eden, yer yer uygulamayı planlayan üniversitelerin olduğunu biliyoruz. Bunları da şunu için söylemiyoru.; Üniversite rektörlerinin Tarkan’ı olayım, biri bizi keşfetsin diye değil. Net söylüyorum, gerçekten verilen bütçenin yeterli şekilde kullanıldığı üniversitelerin şehre daha fazla şey katabileceğini, hocalarımızın da lütfen alışkanlıklarını biraz daha gözden geçirerek bu memlekete daha fazla şeyler katabileceğini anlatmak ve gösterebilmek için. Diğer taraftan belki bu sizin ilginizi çekecektir; Çorum’un da üniversiteye bakış açısını biraz daha nitelikli hale getirmek için uğraşıyorum. Çünkü ben burada kalıcı değilim. Kalıcı değilim deyince sıvışacağım, yük almayacağım anlamında değil, Ağır Ceza’da bile yargılanabilirim herhangi bir imzadan dolayı. Her imzamızı ciddi ciddi düşünerek atıyoruz. Devletin bütün aşamasında böyle. Üniversite adına benim sürem belli. 3 dönem yapamayacağım. Maksimumumuz var. Hangi dönem olursa olsun görevde geçirdiğim her bir günde ne yapabilirim onun derdine düşmem gerekmez mi?

ZİHNİYET DEĞİŞİKLİĞİ

Görev süreniz bittiğinde sizden sonraki rektöre nasıl bir üniversite bırakmayı hedefliyor ya da hayal ediyorsunuz?

Az önce söylediğim gibi kendi birikimimi yansıtan bir üniversite bırakmak istiyorum. Şahsımla ilgili değil, kurumsal birikimden bahsediyorum. Kişisel olarak kişinin inisiyatifine bırakılmadan üniversitede hem akademik hem idari hem de topluma hizmet faaliyetlerinin yürütüldüğü bir üniversite bırakmak istiyorum. Şu anda işler kişisel olarak gidiyor. Yani kişi yoksa o iş yürümüyor.

O genel hastalığımız hocam.

Ne güzel söylüyorsunuz. Malumunuz kamu yönetimi hocasıyım. Bunun başarılabildiğini bir kurumda da gösterebilmeyi arzu ediyorum. Böyle bir üniversite yapısı lazım bize.

Zihniyetler buna hazır mı?

Zor. Çok zor. Ama bizim de bunu kabul edip oturmamız mı lazım? Yapabildiğimiz kadar. Şu anda kurduğumuz eylem sistemini YÖK incelemeye geldiğinde başka yerlerde örnek olabilir mi diye şimdi soruyorlar bize. Burada olmazsa başka yerde faydası olur yaptıklarımızın. Değişimi başlatmamız lazım. Olabileceğini göstermemiz lazım. Bunun için de çalışma başlattık. Bir de şu var, her şeyde başarılı olacağız diye bir vaadimiz yok. Takdir. İmkanları kullanacağız. Bunları şeffaf bir şekilde yapma ve adaletli bir şekilde yürütme sözünü veriyorum. Mutlaka yüzde yüz başarılı olacak demiyorum. Mevzuat boyutu var, bütçe boyutu var, salgın var. Memleketin gidişatı var. Bir de en önemlisi insan kaynağı da benim elimde değil. Göreve geldiğimde yüzde 99’u yerleşmişti. Kuruma katkısı yerine yük olmaya başlayanları ayırarak yola devam etme imkânım neredeyse hiç yok. Bana derseniz bir başarının en önemli sırrı takımdır, insan kaynağıdır. Burada neyse onunla çalışacağım. Dolayısıyla benim iki dudağım arasında, benim bakış açıma, zihniyetime bağlı değil üniversitenin gelişimi. Mevcut insan kaynaklarının dönüşümüne bağlı. Onlar da dönüşüm isterse. Bizim işimiz özel sektördeki gibi değil. Personel yönetimi bağlamında mevzuatın eksiklikleri ve yargısal süreçler üniversitelerin bugünkü misyonlarını taşımaya yeterli değil. Bunu YÖK’te de birkaç kez ifade ettim. Özerk olmamız bir şey ifade etmiyor.

BÜTÇEYİ ETKİN KULLANACAĞIZ

Hocam bütçeye çok vurgu yapıyorsunuz ama siz alanında kariyer sahibi bir akademisyen olarak iyi bir çevreye de sahipsiniz…

Gülesin Hanım bütçenin kabarıklığı değil, göreve gelinceye kadar bütçe 2 katı kabarıkmış. Bütçe kullanımı ile ilgili söylüyorum.

Çorum’a gelmeden öncesine kadar edindiğiniz çevreyi, dostluk ilişkilerinizi Çorum için kullanabildiniz mi?

Özellikle kullandım. Kullandığım şey şu, kurumsal anlamda bütçe yönetimi güvenini geri almaya çalıştım. Bütçe çok dağınıktı. Bütçe yönetimi neden önemli? Ankara’da uzun vadeli çalışmaların yapıldığı şey bütçe çalışmalarıdır. Diğerleri kısa vadeli çalışmalardır. 3 yıllık plan üzerine konuşulur. Bir kurumun en az 3 yılını görmesi istenir. Yani göreve başladığımda benden önce 3 yıllık perspektif konulmuş. Şu an onun çok daha farklı noktasındayız. Yönetilebilir hale sokmamız gerektiği için bütçeye vurgu yapıyorum. Bütçe sadece rakamlar ve yüksek miktarlarla elde etmek istediğimiz bir şey değil. Daha az olabilir ama daha etkin kullanabiliriz. Bunun önünü açmaya çalışıyorum.

Bütçeyi şu anda siz nerde kullanıyorsunuz?

Kampüste. En önemlisi kampüs dedik. Çünkü nitelikli öğrencinin en önemli tercih nedeni kampüs. Kampüsü olmayan bir üniversite tercih edilebilirlikte nitelikli öğrencinin neredeyse yüzde 60’ını kaybediyor.

Kampüs ne aşamada?

Şu anda yüzde 80’e yaklaştık. Kapısı belli, girişi, sosyal donatıları yerleşmiş olan bir kampüs. Spor Toto’dan da 4 tane sportif etkinlik sahası için destek aldık, çim sahamızın etrafını tartan pist ile tamamlayıp daha kullanılabilir hale getirmek üzere adımlarımızı atıyoruz. Belediyemiz de peyzajına destek verecek. Biz bu akademik yıla bir kampüsle gireceğiz, Allah’ın izniyle. O hızla ilerliyor işler. İlahiyat bitti. Ana yollarda çalışmalar devam ediyor. Bir girişi olan güvenli bir kampüse dönüştüreceğiz burayı. Öğrenciler girdiğinde, aileler geldiğinde bir kampüs olduğunu görecekler. Bu işler bittikten sonra İktisada yoğunlaşacağız. İktisadın revizyon projesini başlatıyoruz. Onu merkezi dersliğe çevirip, 3 fakültenin merkezi haline getireceğiz. Şehir merkezinde bizim Sosyal Bilimler, Teknik Bilimler ve Sağlık Hizmetleri MYO’larımızın kullandığı çok güzel bir kampüsümüz var. Onlar kalabilir. Tıp Fakültemiz yapılıncaya kadar Fen-Edebiyat Fakültemizin alanını kullanacağız. Bütçe imkanlarını doğru kullanmak ve üretmek adına bir fiziksel yapılanmaya gitmemiz gerekiyor. Tıp Fakültesi tam gerçekleşmesini sağlamadı daha. Dişçiliğe Tıp Fakültesi’nin temel bilimler bölümünü kullanabilirler dememiz için Tıp Fakültesi’ni bir döngüye oturtmamız lazım. Morfolojiyi başlatıyoruz o yüzden. Konuştuğumuz konular ha deyince olacak şeyler değil. Orada bir sağlık kampüsü hayal ediyor isem ileriki dönemlere de sorun çıkarmayacak bir yapıya kavuşturmam gerekiyor. Siz nasıl bir üniversite bırakmak istiyorsunuz dediniz, nitelikli tercihler için fiziksel yapısını tamamlamış, idari yapıda bir kişinin üzerine yüklenmiş o olmazsa çalışamayacak yapıdan çıkarıp kurumsallaşmasını tamamlamış, üçüncüsü akademisyenlerimizin de performanslarını profesör olmak veya sadece titr almak için değil, kuruma, ülkeye ve evlatlarımıza ne kattığını ortaya koyabilecek bir yapıya kavuşturmak istiyorum. Benim hayalim bu. Bunları yaptığımız zaman ihtisaslaşmayla beraber zaten Çorum’a ve bölgeye bir şeyler verebileceğimize inanıyorum.

ÜNİVERSİTE’NİN İSTİHDAM ALANI OLARAK GÖRÜLMESİ YANLIŞ

Bunlar çok güzel ancak hocam, Hitit Üniversitesi zaman zaman sansasyonel haberlerle gündeme geliyor.

Neden acaba?

Neden hocam? ‘Vikingler’ gibi adrese teslim alım yapıldığı ima edildi. Fatih Altaylı’nın yazısı var. Bunlar neden oluyor? Bunlara karşı tepkiniz nedir?

Birincisi niye oluyor? En önemlisini söyleyeyim; ideolojik sertleşmeler var. Çorum’a da bu yansıyor. Beni bir ideolojinin yandaşı olarak görüyorlar. Bardak yarıya kadar dolu. Ne yaparsam yapayım nafile. Bu bir. Üniversitemizde herhangi bir ilanla ilgili idari yargı, sayıştay ve kamu şeffaflığı her şey açık. Vikinglerle ilgili net söyleyeceğim. Onun niye ve nasıl olduğunu sorma gereği duymadan sadece yazıldığında geri çekilebilir. Şu ana kadar Tarih bölümüne hangi dönemden hoca alınmış ve biz niye acaba yeni yüksek lisans veya doktora programları açamıyoruz soran olmuş mu? Yakın Çağ, Orta Çağ ya da eski çağ tarihi çalışan akademisyen sayısı ne? Ortaçağ alanı ya Selçuklu ya Vikingler dönemine giriyor. Üçüncü bir alan yok. Ben de alana vakıf değilim. Biz niye yeni bir lisansüstü program açamıyoruz diye sorduğumda, ‘hep -YÖK’ten- ret geliyor çünkü bu alanda yeterli hoca yok’ diyorlar. Napalım buna biz. Nasıl adrese teslim diyelim. O dönemi tarif etmeniz lazım. Biz bütün ilanlarımızı yayınlamadan önce YÖK’e gönderiyoruz. YÖK bunlara bakıyor, ne kadar objektif olduğunu görüyor. Bütün bu süreçler bilinmesine rağmen, art niyet ya da ideolojik olarak oturmuş yapılar var. İçerde birileri diyor ki ‘Rektörün canını sıkarsak bir daha yapmaz, bulaşmaz’. Ben bunlara taviz vermem kurum adına. Kusura bakmasınlar orda iki tane profesör bir araya gelmiş, konuşmuş etmiş beni ilgilendirmez. Ayrıca, bazı haberlerin özel uzmanlık gerektiren kavramlar ve uzmanlık gerektiren ifadelerle servis edildiğini görüyorum, bunları o haberleri yazanlar bilmez. Bu tür bilgilerin içerden verildiği aşikâr. Bunlara alışığız zaten. Bunlara niye üzüleyim. Kafama niye takayım. Biz yolumuza devam ederiz. Eğer yanlışlık varsa, başvursunlar, biz de yanlış yaptığımızı kabul edip geri çekelim. Kimileri için kendi istedikleri bir gelişme olmayınca bunlar olacak. Kamu sektöründe yapılan araştırmalara göre kamu görevlilerinin memnuniyet oranı yüzde 35-45 arasında gezer. Yüzde 65 en iyi ortamdır. Kamuda hayat boyu istihdam garantisi var. Bunun üzerine kurulmuş bir yapıda adalet tesis etmeniz çok zor. Buradaki yapılarda da alışkanlıkları değiştirmek çok zor. Ben zor bir işe soyunduğumun gayet farkındayım. Burada çay içip, akşam sabah sohbet etmeyi, kimseyi kırmadan idare edip gitmeyi ben de bilirim. Ama bunlar ayrı bir noktaya gidiyor. İkinci olarak Ali Osman ne hissediyor? İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunuyum. 28 Şubat sürecini yaşayan biriyim, o dönemin yükseköğretimine yön verenlerin ne kadar adil ve demokratik olmadıklarını bedel ödeyerek öğrendim. Tercihen bürokraside yer almak yerine, daha özgün ve özgür bir akademisyen olarak kendi emeğimle yaşarım diyerek, akademik kariyere yöneldim. Ama demek ki bu necip millete yapacağımız bir hizmet varmış. 2014-2019 yılları arasında Ankara’nın yoğun bir döneminde farklı görevlerde bürokrasinin bu işlere nasıl refleks verdiğini, kamu sektörünün nasıl karşılık bulduğunu 4-5 yıl boyunca tecrübe ettim. TRT gibi bir kurumda da yönetim kurulu üyesi olarak bulunduğum geçmiş 4 yıllık dönemde kurumsal dönüşümü sağlamaya çalıştık. Sizlerin de malumu TRT’nin son döneminde müspet manada bir dönüşüm ve gelişim olduğunu hemen herkes görmekte. Edindiğim tecrübeleri ben burada kullanmayacağım da nerde kullanacağım? Bu milletin bana yüklediği misyonu yapmalıyım. Ali Osman Öztürk olarak değil, Hitit Üniversitesi’nin rektörü olarak refleks gösteririm. Dolayısıyla bu tür haberleri kâle almayacağımız da olur, kâle alacağımız da olur. Alacağımızı alır kenara koyarız, almayacağımızı da bilgi olarak kenara koyarım, ona göre de hareket ederim. Konuşmamız gereken Türk yüksek öğretiminin yapısal sorunlarıyla, Hitit’in bulunduğu Çorum dinamikleri içine sıkışmış yapısı. Biz bardağın boş tarafını konuşmaya daha fazla meyilli olursak, onun üzerine tartışmalar daha da artıyor. Biz dolu tarafını konuşmaya çabalayacağız. ‘Algılar’ dediniz ya az önce sizi temin ederim ki bu olumsuz algılar devam edecek, değişmeyecek. Ben bunları yaptıkça iktisat fakültesinin fotoğrafını yayınlayacaklar. Tartan pist yapıyoruz, saha dökülüyor yazacaklar. Bunlar doğal. Kamu devlet anlayışında devlet yöneticilerinin kabul ettiği şeyler. Çalışmalar bitince görülecek. Hitit’in Çorum üzerindeki niteliğini değiştirmek gibi bir görevim var. Üniversitenin yalnızca bir istihdam alanı olarak görülmesi yanlış. Böyle bir anlayışın önünü performans ve liyakatle kapattığımda tepki alabilirim. Bu göreve bunlara rıza göstererek geldim. Ancak Çorum’un, Hitit’in önünü kapayacak şekilde eleştiriler yapılmasını gaddarca buluyorum. Durum tespiti yapıyorum diye Hitit Üniversitesi’nin önümüzdeki 10 yılını tıkayacak şekilde hem kendi ideolojik temelleri, hem kendi beklentileri üzerine algı oluşturmak istiyorlarsa bu yakışık almaz.

Ümitli misiniz hocam?

Evet, ümitliyim. Hitit’ten, Çorum’dan ümitliyim. Biz bir şeyler ortaya koydukça, tarafsızlığımızı, Devlete ve millete olan bağlılığımızı ve milletin hassasiyetlerine nasıl yaklaştığımızı gördükleri vakit yönetsel bağlamda ortamın rahatlayacağını umuyorum. Kamuoyuyla ilgili olarak da dönüşlerin biraz daha pozitif olması için sanayi ile ilişkilerimizde diğer ilişkilerimizde bir ivme kazandıracağız. Çorum’un niteliğini, kapasitesini yansıtacak şekilde üniversitenin pozitif katkı sunacağı konusunda ümitliyim. Burada yapmamız gereken Hitit Üniversitesi’nin bireysel beklentilerle, bazı isimlerle ilişkilendirilmesi ötesinde Çorum’un geleceği olduğu algısını hep birlikte yerleştirmemiz gerekiyor. Ancak bu durum, daha önceki rektörlerde de olduğu gibi sadece benim uhdemde yapıp edeceklerimle ilgili durum değil, akademisyeninden idari personeline üniversitedeki çalışma arkadaşlarımızın, Çorum’un tüm dinamiklerinin, yani hepimizin sorumluluğu. Hitit Üniversitesi’nin Çorum’un geleceğine yönelik önemli bir değer olduğunun farkına varmak gerekiyor. Buna dönük bize alternatifler getirsinler, değerlendirelim, gereğini yapalım. Allah’ın izniyle, Hitit Üniversitemizin 10-15 yıl sonra bir uydu üniversitesine dönüşmeden Türkiye’de bir yeri olan, aynı zamanda Çorum’a ve bölgesine katkı sunan bir üniversiteye dönüşeceğini hep beraber göreceğiz.

 

Son Güncelleme: 06.09.2021 12:50
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
gerçek söyler 2021-08-31 13:52:29

cevaben çorumdan ümitliyim demiş , biz ise senden hiç ümitli değiliz rektör . Siyasete ve siyasetçilere ayırdığın zamanı üniversitene ve öğrencilere harca nacizane vatandaş tavsiyesi.

Avatar
Ramiz Dayı 2021-08-31 01:26:43

sonuç; bir arpa boyu yol ilerleyemedik...

Misafir Avatar
He Dayı Yav 2021-09-01 16:38:27 @Ramiz Dayı

Atana rahmet dayı yahu.

Beğenmedim! (2)
Avatar
Çorumluya 2021-08-31 10:31:38

Eski yönetim, adı üstünde eski. Şu anda siz yönetimdesiniz, tokmak da davul da sizde. Ne eksikse yapın diye geldiniz. Önceki dönemde hiç ama hiç öncesi denmedi. Bu acizliktir. Ha bildiğin bir şey varsa, çık açıklama yap gazeteye. Bir sürü gazeteciniz var dediğinizi yazacak.

Avatar
Ah Çorumlu 2021-08-31 11:21:53

Eskisi sürekli basınla ve herkesle bir araya gelir ve herkes soracağını sorardı. Ayrıca eskiler (ne demekse) sürekli grafiklerle açıklamalar yaparak durumu ortaya koyardı. Hırsından, hasryinden çatlasan da ne yapıldıysa o eski dediklerin yaptı (aslında bunu sen de biliyorsun, seni onlar aldı mesela).

Avatar
Çorum için önemli olan öğrenci sayısı 2021-08-31 13:02:36

Çorum hiçbir zaman nitelik açısından istanbul ankara gibi olamaz. Ancak Eskişehir gibi olabilir. Eskişehiri üniversite şehri yapan öğrenci sayısıdır. Sizin öğrenci sayısını arttırmaya yönelik adımlardan başka katacağınız hiçbir şey yok.

Avatar
Zekeriya 2021-08-31 13:19:23

Akademisyenine randevu vermeyen bir rektörden bahsediyoruz. Ne dönüşümü Allah aşkına. Bir yardımcısına, o yardımcısı da bir dostuna bağlanmış kalmış. Bu işler ulaşılmaz olmakla olmuyor.

Avatar
Hitit 2021 Doluluk 2021-08-31 13:33:30

Az önce OSYM kılavuzuna baktım. İİBF Doluluk %8, Mühendislik %63, Sağlık Bilimleri %85, Tıp %100, İlahiyat %90, Fen Edebiyat %42. Toplam ortalama %57

Avatar
Makina Bölümü 2021-08-31 15:33:17

Hitit makine imalat ve teknolojilerinde ihtisasımızı aldık deniyor ama makine bölümü artık öğrenci bile alamıyor.