Ergenekon davası her türlü karalama ve engelleme girişimlerine rağmen nihayet sona erdi ve karar açıklandı. Yargılamanın uzaması dolayısıyla uzun tutukluluk sürelerinden sürekli şikayet edenler davanın sonuçlanmaması için ellerinden geleni yaptılar.

Başından beri sürekli zamana oynamaları, bir fırsat doğabilir beklentisiyle karar verilmesini geciktirme çalışmaları, sonucun bundan farklı olmayacağını bilmelerinden dolayı idi. Zira ne suçlar işlediklerini ve neler yaptıklarını, bunların da yasalar karşısında hangi cezaya tekabül ettiğini çok iyi biliyorlardı.

Zaten en başta Danıştay cinayeti olmak üzere suça alet ettikleri herkese, yakalansalar bile içeride yatmayacakları, hatta yapacakları darbe sonrası önemli mevkilere getirilecekleri konusunda güvenceler verdiler.

Bu kadar pervasız ve tedbirsiz davranmalarının nedeni kendilerine olan bu aşırı güvendi. Zira geçmişte hep öyle olmuştu. Mesela 60 darbesi öncesinde darbeyi ihbar eden kişiler cezalandırılırken, darbe planı yapmaktan tutuklananlar darbe sonrası önemli mevkilere getirilerek ödüllendirilmiş, kendilerine destek vermeyen Genel Kurmay Başkanının rütbeleri sökülmüştü.

Yine aynı şekilde olacağına o kadar emindiler ki kazı yapılan her yerden cephane fışkırıp, askeri kışlaların içinden darbe planları ortaya çıktığında bile son derece pişkin bir şekilde bütün gazetecileri toplayarak, “silah değil boru, ıslak değil kuru” diyerek adeta milletle alay ettiler.

Bunları gördükçe aklıma hep Şener Şen’in canlandırdığı o kaşar vatandaş tiplemesi gelmiştir.  Hani başka bir kadınla birlikte iken karısı tarafından basılan Şener Şen’in gayet arsız şekilde: “Ne kadını, hangi kadın, nerde kadın” diye zaman kazanırken, diğerinin sıvışması sahnesi vardır ya, zavallı karısı öfke ve şaşkınlık içinde gördüklerinden şüpheye düşer de neredeyse hayal gördüğünü zannetmeye başlar.

Bunlar da o kadar pişkin ve utanmazlar. Sanki bu ülkede 60 darbesi olmadı. Fukara halkı azıcık olsun adam yerine koyup ona gün yüzü göstermekten başka suçu olmayan bir başbakan ve iki bakanı asılmadı. 1980’de önce şartları hazırlanarak sonrasında darbe yapılmadı, ocaklar sönmedi, Diyarbakır cezaevinde işkencelerden geçirilen binlerce kişi dağa çıkmadı. 28 Şubat postmodern darbesiyle hayatlar karartılıp, ülke üç beş hırsıza peşkeş çekilmedi. Daha arada verilen muhtıralar, tehditler, sopa göstermeleri saymaya bile gerek yok.

Ara dönemler olmasa ebediyen iktidar yüzü göremeyecek muhalefet parti liderleri şimdi kalkmış ordunun tasfiyesinden, intikam alınmasından bahsediyorlar. Hiç kusura bakmayın, dünyanın hiçbir yerinde bir hükümet kendisine bağlı ordunun kendi işini bırakıp siyaseti dizayn etmesine eyvallah etmez.

Ülke savunması için çalışmak yerine psikolojik savaş taktikleriyle ülkeyi yönetilemez hale getirip hükümeti yıpratma faaliyeti, dünyanın her yerinde darbeye hazırlık olarak kabul edilir.

Kısa süre önce Genel Kurmay Başkanlığı yaptığı için en çok kendisi üzerinden verilen cezaların ağır olduğundan bahsedilen İlker Başbuğ, kendi döneminde internet sitleri oluşturarak hükümet aleyhinde yayın yapmadığına mahkemeyi ikna edememiştir. Daha doğrusu bu sitlerin varlığı konusunda hiçbir kuşku yok da İlker Başbuğ’un döneminde kurulmadığı şeklindeki savunmalara mahkeme inanmamıştır. Eğer gerçekten böyleyse, kendisine yapılan bir haksızlık varsa endişeye gerek yok, Yargıtay aşamasında düzeltilir. Değilse herkes karara boyun eğmek zorundadır.

Memuru olduğu hükümeti devirmek için kendisine savaş ilan edenler, sonucuna da katlanmak zorunda. Bu işte kural belli, kazanan kahraman olur, kaybeden hain. Tersi olsaydı da cumhuriyet mitingleriyle, Danıştay cinayetiyle istenen kaos ortamı sağlanabilseydi, ardından da Ak Parti kapatılsaydı şimdi İlker Başbuğ Çankaya’da oturuyor olmayacak mıydı?

Böylesi bir kabus senaryosunda başta Erdoğan ve Davutoğlu olmak üzere birçok bakanın nelerle suçlanabileceklerini hayal bile edemezsiniz. Yalnız şundan eminiz ki öyle bir şey olsaydı bugün kendilerine gösterilen anlayış ve yumuşaklığın milyonda birini onlar göstermezlerdi.

Bunun için Yassıada Mahkemeleri ile Silivri’yi kıyaslamak, Menderes’in o idam edilmeden önceki doktor muayenesi sahnesi ile bu beylerin mahkeme salonlarındaki resimlerine bakmak yeterli.

Omerkilic91@hotmail.com





Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner165