Adalet, zulmün ve haksızlığın zıddıdır

Özgür-Der Çorum Şubesi’nde "Hak, Adalet Kavramları ve Müslümanlar" konusu değerlendirildi.

28 Ocak 2019 Pazartesi 20:10
Adalet, zulmün ve haksızlığın zıddıdır

Özgür-Der Çorum Şubesi’nde 2018-2019 seminer programları kapsamında bu dönem "Yerel ve Küresel Gündemlere İlişkin İslam Ahlakını Kuşanmak" üst başlığı doğrultusunda bu hafta "Hak, Adalet Kavramları ve Müslümanlar" konusu değerlendirildi.

Müslümanların Adalet Sorumluluğu, Hak ve Adalet Arayışında Yaşanan Sorunlar,  Eleştiri Kültürümüz ve İktidarlarla İlişkilerde Ölçü gibi alt başlıkların işlendiği programı Eğitimci Kerim Erkoç ile Av. İbrahim Güleç sundular.

Adâlet, borcunu vermek, alacağını istemektir

Adaletin, zulmün ve haksızlığın zıddı olduğunu hatırlatarak sözlerine başlayan Kerim Erkoç; “Adâlet, borcunu vermek, alacağını istemektir; görevini yerine getirmek ve hakkını almaktır. İhsan ise borcundan daha fazlasını vermek, alacağından daha azına razı olmaktır” dedi.

Adâletin, Kur’ân-ı Kerîm’de ve hadislerde genellikle “düzen, denge, denklik, eşitlik, gerçeğe uygun hükmetme, doğru yolu izleme, takvâya yönelme, dürüstlük, tarafsızlık gibi anlamlarda kullanıldığını belirterek, adaletin adl kelimesi, sıfat olarak kullanıldığında âdil ile eş anlamlı olup aynı zamanda Allah’ın isimlerinden (esmâ-i hüsnâ*) biri olduğunu söyledi.

Adâlet, başkalarının gelişigüzel istek ve telkinlerinden etkilenmeyen istikrarlı bir doğruluk ve ahlâk kanununa itaatle gerçekleşen ruhî denge ve ahlâkî kemal olduğunu vurgulayan Erkoç, ayetlerden ve kıssalardan örnekler vererek, adaletin sadece savunulacak soyut bir ideal değil, tarihe yansıtılması vecibe olan bir nitelik olduğunu ve bu misyonun gerçekleşmesinin imkânsız olmadığını ifade etti.

İnsan hayatının her safhasında adil olmalı

İslam'ın istediği adaletin, sadece yargı görevi yapan hâkimlerin adaleti ile sınırlı olmadığını hatırlatan Erkoç, İnsan, hayatının her safhasında adil olması ve hangi seviyede olursa olsun yetkisini kullanırken de adaletten ayrılmaması gerektiğini belirterek, “Yöneticinin veya yönetici elitin adil olması yeterli değildir, toplumun bir bütün olarak adaletli olması ve adalet kriterlerinin ortak değerler haline gelmesi önemlidir.” Dedi.

Kur’ân-ı Kerîm’e göre adâletin ölçüsünün yahut dayanağı hakkaniyet olduğunu vurgulayarak sözlerine devam eden Erkoç;  Hidayete hak sayesinde ulaşılabileceği gibi adâlet de hakka uymakla sağlanır. Hak, objektif bir kavram ve sabit bir kanun ilkesidir. şahsî menfaat temini, akrabalık, düşmanlık gibi hissî durumlar, taraflardan birinin soylu veya aşağı tabakadan olması, bedenî veya ruhî bakımdan kusurlu bulunması gibi ahlâk kanununu ilgilendirmeyen sebepler bir hakkın ihlâlini, örtbas edilmesini ve sonuç olarak adâlet ilkesinden sapmayı mâzur gösteremez. Kimliği, meşrebi, düşüncesi ne olursa olsun adaleti savunma cesareti gösteren herkes imani bir görevi yerine getiriyor demektir. Ne acıdır ki çeşitli bahanelerin arkasına saklanarak adaletsizliğe göz yuman ve hukuksuzlukları meşrulaştırma gayreti içinde olan dindarlar Müslümanca duruş sınavını kaybetmiş bulunuyorlar. Oysa her Müslüman şu gerçeği biliyor olmalı ki adaletin tecelli etmediği ve zulmün yaygınlaştığı toplumlarda ortaya çıkacak fitneden kimse masum olmayacaktır.” Dedi.

Adalet, hakkaniyet, merhamet, itidal, samimiyet ve dürüstlük, ilkelilik gibi vasıfların Müslümanlar açısından temel karakteri teşkil etmesi gerektiğini hatırlatan Erkoç, adil şahitlik, itiraz etmeyi, idareyi maslahatçı davranmayı değil, ümmetin maslahatını öncellemeyi ve bu çerçevede uyarma işlevini layıkıyla, gerektiği biçimde yapmayı zorunlu kıldığını vurgulayarak sözlerini tamamladı.

İstiklal Mahkemeleri, 27 Mayıs, 12 Eylül, 28 Şubat ve 15 Temmuz sonrası yargının durduğu yer ve yargılama süreçlerine atıfta bulunarak sözlerine başlayan İbrahim Güleç, Türkiye’de yargı, siyaset ilişki ve yaşanan çelişkilere değindi.

Adil şahitliğin, Müslümanların vasfı ve özellikle de zor dönemlerde, sıkıntılı dönemlerde, Müslümanlara dönük olarak insanların beklentilerinin arttığı dönemlerde önemsenmesi gereken bir ödev olduğunu hatırlatan Güleç, somut örnekler vererek yaşanan çelişkilere atıfta bulundu ve Müslümanlar arasında tartışılan konulardan biri olan iktidar ile olan ilişkilere değindi.

Emri bil maruf nehyi anil münker sorumluluğuna dikkat çeken Güleç, adil olmak, doğru olanı desteklerken, yanlışa da tavır almayı gerektiğini hatırlatarak, dengeyi ve ölçüyü gözetmeyen yaklaşımların iktidarın kimi zaman yanlışlarını meşru gören bir tavra dönüştüğünü belirterek sözlerini tamamladı.

Program soru cevap ve karşılıklı görüş alış verişlerinin ardından sonra erdi.

Son Güncelleme: 28.01.2019 20:13
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
Adem 2019-01-28 21:41:56

Adalet herkese lazım. Sadece müslümanlar için adalet istemek etik değil. Sadece güçlü olan yasayı yazarsa o güç illa ki el değiştirince bu sefer yine kendimiz adaletsiz kalırız. Herkes için adalet asıldır.