ELVAN YILMAZ

elvanyilmaz_19@hotmail.com

Bir kamu kuruluşu proje ve bir ticari girişimde bulunurken kurumun, tekniğin, sürecin durumun veya kişinin güçlü ve zayıf yönünü belirlemesi stratejik bir tekniktir.
Buna  swot analiz denir…

‘Bir mavi otobüs gelirdi
Seni alır giderdi
O mavi otobüs var ya
Seni alır giderdi
Kaldırımlar kaldırımlar var ya
Seni alır giderdi
O mavi otobüs var ya
Seni alır giderdi’

Bu dizeler bir şarkının sözleridir.
Artık o mavi otobüsler bizi alıp gitmeyecek.
Otobüslerimiz pempoş oldu.

O pempoş otobüsler erkek adamı bozar mı, bozmaz mı bilemem; bunu zaman gösterecek. Lakin, veyahut, ama, veya; olay en az bir on yıl karikatürize edilecek. – On yıl Çorum’a hizmet edecek-.

Mustafa Demirer’e, ‘bak Mustafa ben bu pempoş otobüslere binmem, yağmur da yağsa kar da yağsa, soğuktan İzmir iti gibi de titresem, binmem bizim göbel’ dedim.

Ben böyle dedikçe o ‘erkeksen bin’ dedi.

Dün öğle saatlerinde evden dışarı çıktım, hava gavur sırtı gibi yanıyor. Ulan dedim bineceğim ne olursa olsun bineceğim. Kütüphane durağında beklemeye başladım. Tabi sağıma soluma bakmayı ihmal etmedim, ya bir tanıdık beni binerken görüp laf ederse diye. 

İki dakika sonra bizim pempoş geldi. Şoför durdu. Kapı açıldı, açılır açılmaz daldım otobüse, şoförün yüzüne dahi bakmadan.

Gittim en arkalarda bir koltuğa kırıştım beşlik simit gibi.

Bir durak sonra otobüste boğucu bir sıcaklık hissettim. İçerisi dışarıdan daha sıcak. Bırakın gavur sırtını, burçak tarlası gibi yanıyor. Yer değiştirdim güneşin olmadığı tarafa. İki durak sonra otobüs sokak dönünce güneş yine beni buldu.

Hasanpaşa Hastanesi civarına gelindiğinde gömleğin düğmeleri iyice açılmaya başladı. -Şoförü uyarsam, dietil gibi parlayıp üzerime yürüyeceğinden kesin eminim-

Ortaya bir göbek taşı, dört bir tarafa kurna koy, al sana hamam. Geleni kesele gideni kesele. İlifler ve sabun şirketten.

Paşa Hamamı halt etmiş bizim pempoş otobüste. Paşa hamamının kesecileri bundan sonra ancak yaz aylarında sinekleri keseler.

Bir de deli Şükrü’yü otobüse tellak niyetine mevsimlik işçi gibi atadı mı, Çankırı kavunu gibi tadından yenmez.

Hani şöyle afili kamyon arkası yazıları olur ya. Bizim otobüslerin arkasına, ‘Tek rakibimiz Paşa Hamamı’ yazılsa hiç iğreti durmaz.

Açıklamalarda, ‘otobüslerimiz klimalı ey cemaati Müslim’ derken ne kastedildi burada bilmiyorum. Metafor yapılmış olabilir mi?

Otobüslerin rengi yumuşatmasa bile, yaz günleri insanları yumuşatacağı kesindir.

İlk pempoş otobüs deneyimimde lol oldum. Kirini pasını çıkarmak isteyenler mutlaka bu hizmetten yararlanmalıdır.

Allah cezanı versin Sacit! Fantezilerinde boğul. Sacit kim? Otobüs şoförünün göbek adı.

Göbek dedim de adamın bir göbeği vardı yemekten iki dönüm olmuş. Kullandığı otobüsün direksiyonundan daha geniş. O göbeğe soğan- patates eksen bir adama iyi bir sermaye çıkar.

Demem şu: Sıfır otobüs yalın haliyle sorunlara çare olmuyor. Haliyle swot analiz yapılmayan işten bu çıkıyor.

Bunu yapmazsanız şekilde olduğu gibi ortaya, topal ördek çıkar.

HAVADAKİ SİNEK, YERDEKİ İNEK…

Sabahın erken saatleri, henüz kargalar dahi kahvaltısını yapmamışken. Ben mışıl mışıl uyumaya çalışırken.

Biri uyutmamaya çalışıyor.

Sinek, karasinek, koluma bacağıma konarak anarşistlik yapıyor. Ben kovuyorum o geri geliyor. O arada bir de sivrisinek peydah oldu. O ısırdı gitti bir daha gelmedi.
Bunların huyları da değişik değişiktir.
Karasinek sülük gibi yapışır, gurursuzdur.
Sivrisinek delikanlıdır, gurur yapar, sokar uzaklaşır.

Isırma konusunda ise sivrisinek karasineğe beş çeker bir de avans verir.
Havada ne kadar sinek varsa yerde de o kadar inek vardır.
Aslında eksik söylenmiş bir sözdür.

Öyleyse tamamlayım.

Havada ne kadar sinek varsa yerde de o kadar inek vardır. Her sinek konacak bir inek bulur. Arada bir yanlışlıkla kuyruk bölgesine konup canından olsa da, ne sinekler ne de inekler tükenir.

Oturduğum Mimar Sinan Mahallesi bir proletarya mahallesidir. Fazla parası olmayanların, yani mücrimlerin mahallesi. Kapitalist sistemde parası olmayan ‘suçludur.’

Bu olay karşısında Çorum Belediyesi’ni suçlamıyorum. İşleri olmayınca, boş bir vakitlerinde bir ara bizim mahalleyle ilgileneceklerinden eminim.

Suçlu Lidyalılar. Lidyalılar neyin kafasını yaşamış ki, evin yok, araban yok, mutfak masrafın yok, kredi borcun yok, ödenecek faturaların yok, g.tünde donun yok…

Ulan parayı bulmak sizin neyinizeydi zırtolar!