Türkiye Kamu-Sen İl Temsilcisi Türk Eğitim-Sen Şube Başkanı Selim Aydın, kamu görevlilerinin kazanılmış haklarını sermaye yaparak her pazarlıktan memurlar ve öğretmenler adına yeni bir kayıpla çıkan ama hâlâ utanmadan, sıkılmadan kendisini sendika olarak adlandıran bir oluşumun yöneticilerinin, Genel Başkanlarının kendilerine yönelttiği sendikal eleştirilere, çapları ile orantılı bir cevap vermeye çalıştıklarını ifade etti.
“Cevap vermeye çalışmışlar” diyoruz çünkü aslında bu bir cevaptan çok, kendi iç dünyalarının karanlıklarında kaybolmuş, ilkesiz ve kişiliksiz bir yaşamın getirdiği hezeyanlar ile tir tir titreyen, yalandan başka bir şey üretemeyen, haysiyet yoksunu bir grubun; Genel Başkanımıza, sendikalarımıza ve konfederasyonumuza yönelik asılsız iftira ve hakaret içeren bir zırvasından ibarettir” diyen Aydın, konuya ilişkin yazılı açıklamasında şunları söyledi:
“Sendikacılık adına söyleyecek sözleri olmayan, döneme göre pozisyon almaktan, devire göre tavır takınmaktan, tükürdüğünü yalamaktan, söylediğinden dönmekten yönlerini kaybetmiş bu pervanelerin, Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen’e ilkeli duruş önermeleri, ne hazin bir durumdur.
Bukalemunları bile kıskandıracak derecede ortama uymayı başaran, 12 Eylül’de, 28 Şubat’ta postal yalayıp, deliklerinde gizlenen, uygun ortamı bulunca demokrasi havarisi kesilen bu zevatın, Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen gibi her dönemde haksızlığın, zulmün ve adaletsizliğin karşısında duvar olmuş, darbelerin ve demokrasi dışı girişimlerin en ağır yükünü omuzlamış, Türkiye’de memur sendikacılığının yerleşmesi için 1980 sonrasında her türlü bedeli ödemiş kuruluşlara darbeci yaftası yapıştırmaya kalkması, nasıl bir zihniyetin ürünüdür?
Elbette ki, muktedir önünde eğilmekten bel fıtığı olmuş bu dalkavukların, bellerini doğrultup haksızlık karşısında dik durmasını, başlarını kaldırıp gerçekleri görmesini bekleyemeyiz. Tehditle, baskıyla, şantajla kamu görevlilerini ekmekleri ile vicdanları arasında tercih yapmaya zorlayanların, memurlarımızın sorunlarına eğilecek ferasetleri de olamaz.
Biz, bu kimselerden çaplarına fersah fersah büyük gelecek bu erdemleri göstermesini bekleme haksızlığını da yapmayacağız ama her gün yön değiştiren bu fırıldaklar, hangi kafa ile Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen’e darbeci, vesayetçi, kumpasçı, memurların haklarını savunamayan bir sivil toplum örgütü nitelemesini yakıştırıyor, onu anlayamıyoruz.
Genel başkanı, “Bütün memurlar sözleşmeli statüye geçirilmelidir” diyen bir sendika;
Genel başkanı, “Dinsiz Anayasa” isteyen bir sendika;
Yalancılığın ötesine geçmiş, ar damarı çatlamış, yüzsüzlükte seviye atlamış sendikacılığın gayri meşru çocukları, bize erdem ve değerlerden bahsedemez. Biz, bu ülkenin temellerindeki sessiz kahramanların temsilcisiyiz.
Biz, bu kendini bilmezler gibi 15 Temmuz’da şehit olan 2 kahraman kardeşimizi, diğer şehitlerden ayırıp “Senin şehidin, benim şehidim” kavgası güdecek ve böylesine hassas bir dönemde, bu milletin temellerine, şehitler üzerinden bile nifak tohumu ekmekte beis görmeyecek tıynette de değiliz.
Kaldı ki, fırsatçı yaklaşımlarla, her türlü ahlaki değeri ayaklar altına alıp, her fırsatta 15 Temmuz’da şehit olan üyelerini öne sürüp, vatan, millet ve devlet uğruna can veren şehitlerimiz üzerinden siyasi, sendikal ve kişisel menfaat devşirmeye kalkışacak kadar alçak oğlu alçak da değiliz.
“En iyi ne bilirsin?" diye sormuşlar alime; “Haddimi bilirim” demiş. Her devirde yön değiştiren, söz değiştiren, ilke değiştiren ama sendikacılıkta rengi hiç değişmeyen daima sarı kalan bu zevata, “Eğer gerçekten bir erdeminiz varsa önce haddinizi bilin” diyoruz.
28 Kasım 2016 Pazartesi 14:24
Son Güncelleme: 28.11.2016 14:32
epey rahatlamıştır, bu kadar gazı boşaltınca.
Selim beggg bu çıpınışın kendi verdiğin isimler olmadı diye mi?
20 Türk Eğitim Senlinin girdiği sınav için kopardın yargarayı tüm öğretmenleri ilgilendiren nöbetlerde ise dut yemiş bülbüle döndün. Neden ACABA??????????