GÜLESİN AĞBAL DEMİRER

Yaz geliyor, havalar ısınıyor derken, bir de ne görelim, siyasetin kazanı da kaynamaya başlamış. İçten içe artan sıcaklık harareti kaynama noktasına getirmiş.

Fotoğrafı görenler konuyu anlamıştır. Anlamayanlara ya da detay isteyenlere kısa bir özet geçmek gerekiyor: Mevcut  Başkan Dr. Halil İbrahim Aşgın göreve geldiği günlerde basının olduğu, olmadığı bazı ortamlarda Belediye’nin mali durumundan dert yanmıştı. Bu sözler tabiki selefi Muzaffer Külcü’nün de kulağına gitti. Muhtemelen bu sözlerden rahatsızlık duyan Külcü bugüne kadar çok açık vermedi. Kendi döneminde başlayan ve tamamlanması Aşgın’a nasip olan kimi yatırımlarla ilgili ara ara sosyal medya hesabından ‘Çorum’a hayırlı olsun’ yollu kısa notlar düşmekle yetindi. Ta ki bugüne kadar.

İNCE AYAR

Belediye Başkanı Aşgın, Hizmet İş Sendikası’nın Genel Kurulu’nda borçlu bir belediye devraldıklarını söyleyince deyim yerindeyse eski Başkan Külcü’de film koptu. Maaşları ödemeyemen bir Belediye’den bugünlere geldiklerini söyleyen Aşgın’ın o sözlerinin ardından Külcü, artık tahammül sınırlarının zorlandığını ortaya koyan bir mesaj paylaştı.

İşte her cümlesi yorum yorum yorumlanacak o cümleler:

‘Mikrofonun bir şehveti vardır, konuşanı esir alır kendine. Nice insan vardır ki, konuşurken kelimeler peş peşe dökülür dilinden ama ne dediğini bilmez. Aklına geleni değil, ağzına geleni söyler onlar. Onlardan olmamak lazım. İki kere düşünüp bir kere konuşmak gerek. Zira söz ağızdan çıkana kadar sen ona hakim olursun, çıkınca o sana. Çok konuşmak da iyi değildir yalan, yanlış çok olur vesselam. Hem de insanın vakarını, saygınlığını alır elinden. Değersizleştirir boş boş konuşmak insanı. Hele yalan konuşmak, işin hakikatına şahit insanlar huzurunda, ayıptır, günahtır, vebaldir. Müslümana yakışır bir iş de değildir yalan, iftira, gıybet. Neyse… Üslubu beyan, ayniyle insan. Sabır! Sabır güzeldir. Lakin sabrın da bir sınırı vardır.'

PSİKOLOJİK SAVAŞ

Külcü bu sözleriyle ince bir ayar verme uğraşında olsa da aslında Aşgın ve Külcü arasında titreşimli başlayan psikolojik savaş yeni bir rüzgarla alev almış görünüyor. Seçilmiş Başkan olarak göreve gelen Aşgın, aynı partiden selefi Külcü’nün damarına bile bile niye bu kadar basıyor, bunu hangi saikle yapıyor bilemem.

Ancak ‘ne Aşgın’a ne de Külcü’ye yaramayacağı gün gibi ortada olan kayıkçı kavgası kime yarar’ sorusunun cevabı da üstünde düşünmeyi haketmiyor mu, ne dersiniz?