Çorum İnsani Değerler Platformu, hükümetin ailenin korunmasına yönelik Anayasa değişikliği girişiminin gündemde olduğunu belirterek, “Ailemiz sığınağımızdır.”dedi.

İşte o açıklama:

“Bilindiği üzere hükümet tarafından ailenin ve aile değerlerimizin korunması, ailenin gerçekçi bir tanımının yapılması ve çalışma barışını zedeleyen kimi unsurların ortadan kaldırılması ile ilgili olarak Anayasanın 24. ve 41. maddeleri bağlamında, epeyce geç kalınmış olmakla birlikte, birtakım anayasal/yasal düzenlemeler yapılması gündemdedir.

Hayatın hızlı ve dijital yönlü değişiminden maalesef aile yapısı da nasibini almış gözüküyor. Küçülen ailelerden tek ebeveynli ailelere düşüş, düzensiz sanayileşme ve çarpık kentleşmenin yol açtığı aidiyet ve kimlik bunalımları, yerel ve küresel ekonomik sorunlar, geleceğe ilişkin belirsizliklerin tetiklediği sosyo-psikolojik durumlar ailenin de sarsıntı geçirmesine, aile bağlarının zayıflamasına, kültürel değer aktarımının zedelenmesine yol açmış gözükmektedir. Bunların üstüne, çarpık cinsel akımların dünya genelinde uluslararası vakıflar eliyle ve özel amaçlarla fonlanarak normalleştirilme çabalarının yanında -ne hazindir ki- kimi sivil toplum kuruluşlarının tüm dindar görünümlerine rağmen altı boş özgürlük iddiaları ile bu tür sapkın akımlara verdikleri destekler, gelinen noktada aile için büyük bir tehdide dönüşmüş bulunmaktadır.

İstanbul Sözleşmesi üzerinden ülkemize ve insanımıza dayatılan cinsiyet eşitliği kurmacasının Milli Eğitim müfredatı dahil olmak üzere tüm kurumsal yapılara adeta zerk edilmesi karşısında milli ve manevi değerlerimize duyarlı sivil toplum kuruluşlarımızın yılmadan sürdürdükleri mücadele nihayet yasa yapıcılar nezdinde karşılık bulmuş gözükmektedir. Bu itibarla hükümetin, en mühim sığınağımız olan ailenin sapkın anlayışların tasallutundan kurtarılması yönündeki çabalarını İnsani Değerler Platformu olarak gönülden destekliyor ve takdir ediyoruz.

Ancak meselenin hassasiyeti ve yasal açıdan boşluklara fırsat verilmemesi açısından, yasa yapma sürecinde konuya ilgili ve duyarlı tüm paydaşların bu konudaki makul görüş ve önerilerinin dikkate alınmasına yönelik bir yol izlenmesinin de önemli olduğunu belirtmek istiyoruz. Aksi takdirde sahadan habersiz kimi bürokratlar tarafından masa başında hazırlanan metinler sadra şifa olamamaktadır. Bir başka husus ise bu meselenin sadece yasa ile korunmasının mümkün olmayacağının bilinmesidir.

Aile meselesi milli bir meseledir, hatta bir milli güvenlik meselesidir. Konunun dini, milli, pedagojik, kültürel boyutları vardır ve bu boyutları ile bir bütün halinde ele alınması, günlük siyasetin müdahale edemeyeceği bir güvenceye kavuşturulması zarureti vardır. Bu bağlamda İstanbul Sözleşmesinden çekilmemiz önemli olmuştur; ancak bu sözleşmeye istinaden çıkarılmış olan yasaların halen yürürlükte olmasından kaynaklı aile sorunları varlığını sürdürmektedir.

Toplumsal bir varlık olan insanın hayata gözlerini açtığı ve kişiliğinin şekillendiği ilk yer ailedir. Toplumlar kendilerini farklı kılan kültürel öğelerini ve tüm değerlerini aile üzerinden yeni nesillere aktarırlar. Bizlerin en önemli sermayesi olan çocuklarımızın ve gençlerimizin yetiştiği ve en temel insani değerleri aldığı aile ile ilgili bu kritik süreçte yapılacak düzenlemenin İstanbul Sözleşmesi garabetinde olduğu gibi, sahadan uzak, aile mefhumuna yabancı zihinler tarafından şekillendirilmesi, aynı yanlışların tekrarına ve sorunların kökleşmesine neden olabilir.

En mühim sığınağımız olan ailenin korunması ve bizi biz yapan milli ve manevi değerlerimizin yaşatılması konusunda tüm kamuoyunu her zamankinden daha fazla duyarlı olmaya çağırıyor ve karar alıcıların mevcut süreci sivil toplum kuruluşları ile koordineli olarak yürütmeleri çağrısında bulunuyoruz."