Eğitim Sen Çorum Şubesi, Milli Eğitim Müdürü Seyit Ali Büyük'ü makamında ziyaret etti. Ziyarete Eğitim Sen Çorum Şube Başkanı Mehmet Öztürk, Mali Sekreter Ali Ekber Beyaz, Kadın Sekreteri Evrim Gülez, Örgütlenme Sekreteri Özgür Çolak ve Hukuk Sekreteri Sezgin Kundukan katıldı. Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Yahya Çoban da görüşmeye katıldı.
Yapılan açıklamaya göre, Eğitim-Sen Çorum Şubesi yönetimi gündemdeki konulara ilişkin görüşleri İl Milli Eğitim Müdürü Sayın Seyit Ali Büyük'e aktarıldı. Öğretmenlerin rotasyon sorunları, ilk ve yeniden müdür olarak görevlendirileceklere ilişkin süreç, okul dönüşümleri, okul öncesi eğitim sürecinde öğretmen ve öğrenci ve velilerin yaşadığı sorunlar, öğretmen atamaları, dershanelerin kapatılması ve yaşanan gelişmeler ile birlikte, özellikle 1. sınıfa başlayacak öğrencilerden kimi okulların para toplaması ve yaşanan sıkıntılar aktarıldı. Ayrıca Çorum’da eğitim başarısının yükseltilmesine yönelik yapılacak çalışmalar ele alındı.
Milli Eğitim Müdürü Seyit Ali Büyük, yapılan ziyaretten dolayı memnuniyetini ifade etti. Görüşme karşılıklı iyi dileklerle sona erdirildi.
Öte yandan Eğitim Sen Çorum Şubesi Yürütme Kurulu, sendika genel merkezine yapılan baskında gözaltına alınan 12 kişiden 11`inin çıkarıldıkları mahkeme tarafından serbest bırakıldığını belirterek, gerçek dışı haberleri eleştirdi.
Yapılan açıklamada, özetle şöyle denildi: "Bir çok basın yayın organında yer alan ve "sahte kimlikli" kişileri misafirhanemizde "saklayıp", "tedavi ettiğimiz" yönündeki haberlerin altına imza atanlar ve bu haberleri dolaşıma sokanlar, bir kez daha yalanlarıyla baş başa kaldılar.
Misafirhanemizden gözaltına alınanlar AFAD`ın verdiği kimlik kartlarıyla devlet hastanelerinde tedavi görüyordu.
Sendikamıza yönelik polis baskını küçük akılların oldukça basit senaryoları üzerine kurulmuştur. Yaralıların misafirhanemizde gizlice tedavi edildiği gibi gülünç bir iddiayı beslemek için SES Ankara Şubesi Kadın Sekreteri Rona Temelli de evinden gözaltına alınmıştır.
Halbuki gerçek şudur. Misafirhanemizde kalanlar AFAD`ın verdiği kimlikle, devlet ve üniversite hastanelerinde tedavi görmektedir. Aldığımız nefesi dahi takip eden, sağlık hizmetini fişleme düzeyinde kayıt altına alan bir devlet aklı, elbette ki bu kişilerin şeceresini, nerede tedavi edildiklerini çok iyi bilmektedir. Dolayısıyla hükümetin asıl amacının Suruç katliamındaki sorumluluğunu örtmek ve yarattıkları savaş yangınını körüklemek olduğu bilinmelidir.
Ayrıca belirtmek isteriz ki bugüne kadar Suriye`den Türkiye`ye göç etmek zorunda kalmış tüm insanların, mazlumların yanında da sendikamız gerekli dayanışma ilişkisini kurmuş, mülteci kamplarını ziyaret etmiş, çeşitli yardımlarda bulunmuş ve rehber öğretmenlerimiz aracılığıyla travma yaşayan çocuklara yardımcı olmayı eğitimci kimliğimizden önce bir insanlık görevi olarak görmüşüzdür. IŞİD canilerinin Kürtlere, Türkmenlere, Ezidilere, Alevilere, Ermenilere yönelik tüm katliam girişimlerine ve Ortadoğu`daki emperyalist müdahalelere karşı demokratik ve barışçıl tepkimizi kamuoyuyla paylaşmaktan bir an olsun geri durmamışızdır.
Altını çizerek bir kez daha belirtmek isteriz ki sendikamızın kapıları dil, din, ırk, cinsiyet gözetmeksizin tüm mazlumlara açıktır. Sendikamızın meşru olmayan, hukuksuz herhangi bir faaliyeti olmamıştır, olmayacaktır. Meşru olmayan ve hukuksuz faaliyet arayanlara önerimiz, MİT tırlarına, kaçak saraya, örtülü ödeneklere, savaş politikalarının karar vericilerine bakmalarıdır.
Polis baskınının ve sonrasında birçok basın organındaki haberlerde kullanılan kasıtlı dilin tek amacı, Suruç katliamı sonrasında AKP`nin başlattığı savaş atmosferini beslemek ve sendikamızı kriminalize etmektir.
7 Haziran yenilgisinden savaş politikalarıyla çıkacağını düşünenler, İç Güvenlik Yasası`nın sunduğu imkanlar üzerinden tüm emek ve demokrasi güçlerini baskı altına almaya ve susturmaya çalışmaktadır."