Emekli Sen Başkanı Ömer Sözüdoğru, 30 Ocak 2014 tarihinde maaş zamlarını protesto edeceklerini bildirdi.
İktidarın emeklileri mağdur eden ekonomik ve sosyal uygulamalarının bütün çıplaklığıyla gözler önünde olduğunu belirten Sözüdoğru, açıklamasında şöyle dedi; ”Hep söyledik, söylemeye de devam edeceğiz, AKP 1980’lerden beri dünyada ve ülkemizde uygulanmakta olan yeni liberal anlayışın en has uygulayıcısıdır. Bu güne kadar yaptıkları da bunu kanıtlamaktadır. İktidara gelir gelmez, sosyal Güvenlik reformu diye topluma sunduğu sağlıkta
dönüşüm programını hayata geçirmek için, yoğun bir çaba harcadı ve sözde reformla sosyal devleti
tasfiye etti. Bu tasfiye nedeniyle, devlet tarafından herkese eşit ve parasız verilmesi gereken, sağlık,
Eğitim, Sosyal Güvenlik, yaşanabilir bir çevre gibi en temel hizmetleri bile özelleştirdi.
Sağlığın özelleştirilmesi nedeniyle, toplumun emekçi ve dar gelirli tüm kesimleri gibi, sağlık
hizmetine en çok ihtiyaç duyan milyonlarca emeklinin sağlık hizmetlerine ulaşmaları gün geçtikçe
imkânsızlaşmaktadır. Hiç kuşku yok ki, devletin sağlık hizmeti sunumunda çekilmesi sermayeye
yaramakta ve bir yandan hizmet sunumu özel sağlık kurumlarına bırakılırken, diğer yandan da bedel
arttırma ile bu alana yatırım yapan şirketlere muazzam kaynak aktarılmaktadır. Bunun yanı sıra
SGK’dan yeterli sağlık hizmeti alamayan insanlarımız “Tamamlayıcı Sağlık Sigortası” olmaya
yönlendirilmektedir.
İktidarın emeklileri mağdur eden ekonomik ve sosyal uygulamaları ise bütün çıplaklığı ile gözler
önündedir. Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunun 55. maddesine göre, SSK ve
BAĞKUR emeklilerinin aylıkları, her yıl Ocak ve Temmuz aylarında, önceki altı ayda tüketici fiyat
endeksinde meydana gelen artış kadar, Emekli Sandığı emeklilerinin aylıkları ise yine yılda iki defa
Kamu Çalışanları Sendikalarıyla hükümet arasında imzalanan sözde Toplu Sözleşmedeki artış oranı
kadar arttırılmaktadır.
Buna göre, 2014 ve 2015 yılları için, Hükümet ile Kamu Çalışanları adına, en çok üyeye sahip
konfederasyon olan Memur-Sen arasında imzalanan sözde Toplu Sözleşme de, Memur emeklilerine
2014 yılının tamamı için brüt 175.00 TL. aylık artışı verilmesi sağlanmıştı. Ancak bu 175.00 TL.
Emekli aylıklarına 143.00 TL. olarak yansımaktadır. Bu rakam seyyanen büyük bir artış gibi görünse
de, yılın tamamı için verildiğinden, aylıkların reel olarak gerilemesine yol açacak ve yoksulluğu
arttıracaktır. Diğer yandan SSK ve BAĞKUR emeklilerinin aylıkları ise 01.01.2014 tarihinden geçerli
olmak üzere, 1 Temmuz, 31 Aralık tarihleri arasındaki altı aylık dönem için, TÜİK tarafından
açıklanmış olan, %3.27 oranında ki TÜFE artışı kadar arttırıldı.
Görüldüğü gibi, hükümet övünerek açıkladığı büyümeden emeklilere pay vermediği gibi
aylıklarını, enflasyon hesaplama yöntemindeki rakam oyunları ile düşük gösterdiği enflasyon artış
oranı kadar artırmak suretiyle, milyonlarca emekli ile emekli dul ve yetimi sefalete mahkum etmeye
devam etmektedir. Kaldı ki, TÜİK’in hükümetin müdahalesinden dolayı gerçek enflasyon rakamını
açıklamadığını herkes gayet iyi bilmektedir.
Bir yandan kaynak yok bahanesi ile emekli sefalete mahkum edilirken, diğer yandan da sisteme
girişi teşvik amacıyla, “Özel Bireysel Emeklilik Sistemine” devlet bütçesinden kaynak
aktarılmaktadır. Bu politikanın asıl amacı kamu emeklilik sisteminden kaçışı hızlandırmak ve insanları
Özel Emeklilik Fonu almaya teşvik ederek, bireysel emeklilik şirketlerine kaynak aktarmaktır.
Kuşkusuz 2013 yılı ülkemiz tarihinde, önemli olayların yaşandığı bir yıl olarak, kendine yer
bulacaktır. Bu olayların önemlilerinden biride, 17 Aralık tarihinde İstanbul merkezli olarak başlayan yolsuzluk operasyonudur. Bu operasyon AKP’nin 11 yıllık iktidarının üzerinde oturduğu kirli ilişkileri
ifşa etmiştir. Operasyonu komplo olarak açıklayıp, karşı koymaya çalışan iktidar, devlet içinde devlet
olan bir gücün Yargı’ya ve emniyete hakim olarak, kendisini tavsiye etmeğe çalıştığı şeklindeki
propaganda ile operasyonu değersizleştirmeye ve bir kez daha mağduru oynamaya çalışmaktadır. Ne
derlerse desinler, yıllardır, bu ülkeyi çıkar ortaklığı ile birlikte yönetip birlikte götürdüler bu gün ise
aralarında çıkan paylaşım kavgası nedeniyle kirli çamaşırları ortaya dökülmüştür.
Ne kadar komplo derlerse desinler, 17 Aralık operasyonu, bir yandan rüşvet olarak alınan milyon
dolarların evdeki ayakkabı kutularında saklandığını, bakan çocuklarının, aldıkları rüşvet parasını
saymak için evlerinde para sayma makineleri bulundurduklarını, işadamlarının bakanların makamına
kravat kutularında yüz binlerce dolar rüşvet gönderdiklerini açığa çıkarırken, diğer yandan da
hükümet, kaynak yok diyerek, milyonlarca emekliyi açlığa mahkum etmektedir. Yapılanlar sadece
emeklileri açlığa mahkum etmemiş aynı zamanda çocuklarımızın geleceği ile de oynanmıştır. Ülke
talan edilmiş, kent merkezleri, doğal kaynaklar, tarihi zenginlikler kendilerine ve yandaşlarına rant
sağlamak için peşkeş çekilmiştir.
Bütün bu yaşananlar göstermiştir ki, AKP tarafından, bu ülkeye demokrasi ve özgürlük getirilmesi
mümkün değildir. Zira AKP demokrasiyi sadece kendisi ve yandaşları için isteyen bir partidir.
Unutulmamalıdır ki, özgürlük ve demokrasi ancak mücadele ile kazanılır. Haziran ayında yaşanan
gezi isyanı da bunun en önemli kanıtıdır.
12 Temmuz 1995 tarihinde kurulan sendikamız, önüne çıkarılan tüm engellere rağmen, yılmadan
mücadele etmeye devam etmektedir. Öncelikle emeklilerin sorunları olmak üzere, bu ülkede hayata
geçirilen emek ve demokrasi karşıtı tüm uygulamalara karşı mücadele etmeye kararlıdır. Bu nedenle,
hükümetin milyonlarca emekliyi açlığa mahkum eden politikalarına karşı mücadelemizi yükseltmeye
devam edeceğimizi buradan sizin aracılığınızla bir kez daha kamu oyuna duyuruyoruz.”
30 Ocak 2014 Perşembe 15:39
Son Güncelleme: 30.01.2014 15:44