‘Evet’ diyeceğiz ve alanlara ineceğiz’

Memur-Sen İl Temsilcisi ve Sağlık-Sen Çorum Şube Başkanı Ahmet Saatcı, 16 Nisan’daki Anayasa Değişikliği Referandumuna giden süreçte, sadece ‘emek’ demeyeceklerini, ‘evet’ de diyeceklerini ve alanlara ineceklerini söyledi.

13 Şubat 2017 Pazartesi 17:50
‘Evet’  diyeceğiz ve alanlara ineceğiz’

Memur-Sen İl Temsilcisi ve Sağlık-Sen Çorum Şube Başkanı Ahmet Saatcı, 16 Nisan’daki Anayasa Değişikliği Referandumuna giden süreçte, sadece ‘emek’ demeyeceklerini, ‘evet’ de diyeceklerini ve alanlara ineceklerini söyledi.


Saatcı, “Biz, ülkede istikrarla ekmeğimizin büyümesini ve emeğimizin değeri olsun istiyoruz. Bunun için de üzerimize düşen sorumluluğu alacağız ve millet iradesinin yanında hareket edeceğiz” dedi.


“Bizim, sendikal yaklaşımımız ile Türkiye'deki geçmişten bugüne getirdikleri yanlış sendikacılık arasında dağlar kadar fark var” diyen Saatcı, “Çünkü bizim, esnafın, camıyla, kaldırımın taşıyla, milletin arabasıyla asla sorunumuz olmaz. Biz hakkımızı ararken, haddimizi aşmamayı ve başkasının hakkına girmemeyi temel yaklaşım olarak görürüz. Bizim sendikacılığımız, kavga zemininde yükselmez. Sendikacılığı kamplara bölen anlayışı kabul etmeyiz. Biz Memur-Sen ailesi olarak, insanı merkeze alır ve devlet insan içindir anlayışını benimseyerek yeni bir rekabet zemininde hizmet sendikacılığı yaklaşımıyla yola çıktık ve çizgimizi bozmadık, mücadelemize devam ediyoruz” diye açıklama yaptı. “Biz üç boyutlu direnişi rehber edinen bir teşkilatız” diyen Saatcı, açıklamasında şunları ifade etti;


“Bu üç boyut; bir kötülük gördüğünde elinle düzelt, gücün yetmiyorsa dilinle müdahale et, ona da gücün yetmiyorsa kalbinle buğz et ki tarafın belli olsun. Kalbiyle buğz edenler örgütsüz olanlardır. Tekil ve bireysellerdir. Milyonlar bu sınıfa girer. Evinde TV izler, zulüm fotoğrafları akar, ama öfkesi içerisinde durur. Bu da hiçbir şey ifade etmez, sonucu değiştirmez. Eliyle mücadele etmek, iktidar makamında kişiler içindir. Bu yöneticilerin işidir. Diliyle müdahale etme yetkisi de, örgütlenenlerin, yan yana gelenlerin, bereket ve heybeti oluşturanların işidir. Yönetenleri, yönlendirenler de bu zümredir. Biz de bu üç boyutlu direnişin içerisinde, diliyle müdahale eden ve yönlendiren kesimiz. 25 yıllık mücadeleyi geride bıraktık. Geldiğimiz noktada, 25 yıllık mücadele sürecinde, yüzümüzü karartacak hiçbir hikâyemiz yok. Çünkü ilkelerimiz belirli, niyet hayır, akıbet hayır. ‘Bu iş sizin işiniz mi?’ diyenlerin tüm cümleleri hükümsüz kaldı. Onun için bu teşkilatın bugünlere gelmesinde emek akıtan herkesten Allah razı olsun.


Toplu görüşme düzeneği 2001 yılında kuruldu, biz düzeneğin etkisizliği dolayısıyla, ‘toplu görüşme değil, toplu gülüşme’ diyorduk. Çünkü kazanımların bir anlamı yoktu, masadaki kazanımlar bakanların iki dudağı arasındaydı, verirse veriyordu, vermezse vermiyordu. O düzeneği ortadan kaldıran ve toplu sözleşme hakkını sendikal hayata kazandıran teşkilat Memur-Sen'dir. Bu ülkede siyasal partilerin kapatma gerekçesi sayılan, kamusal alan yalanı diye bir yalan vardı. Birçok siyasi partinin kapatma davasında kamusal alana ilişkin tehdit olarak gördükleri bu düzenek vardı. Bu düzenek, vesayetin en önemli düzeneklerindendi. Anneyle kızın, kaynanayla gelinin, çalışma masasında iki çalışanın arasını açan anlamsız bir düzenek vardı ve bu düzenek devlet eliyle kadına şiddet demekti. Buna ilişkin birçok eylem yapıldı. Ama bununla ilgili en somut neticeyi Memur-Sen aldı. Çünkü Memur-Sen meclis önünde çok güçlü bir açıklama yaptı. Eylem takvimi ortaya koydu. Peşinden 1 Ocak sonrası ilk mesaide sivil itaatsizlikle işyerlerine gitmeyi tercih etti.

Dedik ki, ‘Kravat takmıyoruz, başörtülerinizi takın, kazaklarınızı, montlarınızı giyin. Devletin bize dayattığı 82 model Evren anayasasını kaale almıyoruz. Devrim kanunları var, şapka takmayan herkes suç işliyor. Şapka takmayanlara bir yaptırımın olmadığı zeminde, Evren'in paçavra yönetmeliğinde olan bir kanun için ceza çekeceksek, çekmeye varız.’ O gün başlattığımız sivil itaatsizlik, peşinden bir ayda 12 milyon 300 bin imzayı getirdi. Bir kamyon imzayı, hükümetin önüne yığdık. Düzeltme gecikince, sivil itaatsizlik eylemine başlıyoruz dedik. Birçok arkadaşımız soruşturma geçirdi ama yine de pes etmedik. 8 Ekim 2013'de demokratikleşme paketinin ilk maddesine başörtüsü konusundaki düzenlemenin getirilmesine vesile olduk. Onun için bu ülkede siyasal parti kapatma düzeneği olan, bir vesayet aracı olan kamusal alan yalanını ortadan kaldıran, tarihi değiştiren ve tarih yazan teşkilatın liderlerine selam olsun diyorum.


Son kale Türkiye. Burası ayağa kalkarsa yeni bir dünya mümkün… Yiğit düştüğü yerden kalkar. Genetik yapımızsa esarete tahammül yok. Bu ülkeyi belli anlamda kontrol etmiş olabilirler ama bu ülkeyi sömürgeleştiremediler. O genetiği yok edemediler. Millet olarak yeniden ayağa kalkmak durumundayız. Rehavet demek felaket demektir. Bereket bizim yan yana durmamızdadır.

Sözlerini 16 Nisan’da yapılacak olan Anayasa Değişikliği Referandumuna ilişkin değerlendirmelerle sürdüren Yalçın, Türkiye’nin istikrarlı bir yönetime ihtiyacı olduğunu belirten Saatcı,“93 yılda, 65. Hükümet..  Bir buçuk yıla bir hükümet düşüyor. Bu sendikal hayata da yansıyor. Millete merhaba demek için zamanı yetmez. İstikrarın olduğu dönemleri ortalamaya aldığınız zaman, istikrarın olduğu süre 23 ay olarak gözüküyor. Türkiye’de 3 buçuk dönemlik bir istikrar dönemi var. Bunların ilki Menderes dönemi, ikincisi Özal dönemi, üçüncüsü iktidarını hala sürdüren Ak Parti dönemi. Buçuk olan da, zekât miktarı kadar da olsa, millete hizmet etme fırsatı bulmuş ama çok önemli hizmetler ettiği için, Türkiye’de milletin saygınlığını kazanmış ve Türkiye’nin toparlanmasına vesile olmuş olan Merhum Erbakan hocamızın koalisyon ortağı olarak iktidar ettiği dönemlerdir.


Onun haricindekilerin tamamı mevcut birikimlerin kaybedildiği dönemler. 60’da Menderes’i asıp, 27 Mayıs’ı ders kitaplarında demokrasi bayramı olarak kutlatıp dayattıkları bir geçmişten geliyoruz. Cemal Gürsel’in 61’de Cumhurbaşkanlığı sürecinde, siyasi parti liderlerini bir odaya sokup, ‘Siyasi partiler cumhurbaşkanlığı için aday çıkarmayacak’ dediği, Ali Fuad Başgil’in, ‘Böyle bir şey olmaz. Partiler aday göstermese de ben adayım’ demesinin ardından kendisine, ‘Derhal senatörlükten istifa edeceksin’ diyerek senatörlükten istifa ettirdikleri bir tarihi yaşadık. Bu ülke bu tarihleri gördü. 115 defa cumhurbaşkanlığı seçimi yapıp da Cumhurbaşkanı seçemeyen bir meclis gördük. Cumhurbaşkanıyla başbakan arasında cereyan eden ve anayasa kitapçığı fırlatmaya kadar giderek milletin anasını ağlatan ve ekonomiyi örseleyen bir fotoğrafı yaşadık.

“Koalisyonlar bu ülkeyi yordu” diyen Saatcı, “Geçmişteki gibi, 7 Haziran’la 1 Kasım arasında cereyan eden koalisyon tartışmaları sırasında da dolar yüksek seviyelere geldi. Onun için biz diyoruz ki, ‘Ülke koalisyonlarla yorulmasın, koalisyon sandıkta kurulsun. Milletvekilleri bakan olmak adına birbirlerine girmesin. Kabinenin dışından en nitelikli kişiler bakanlık görevini icra etsin. Milletvekilleri de mecliste yasayla bu ülkenin önünü açsın. Ekmeğimizin büyüdüğü bütün dönemler istikrar dönemleri. Ekmeğimizin bir çırpıda gittiği, ceplerimizin delindiği dönemler de anti demokratik dönemler.16 Nisan’a giderken 2 ay içerisinde, sadece emek demeyeceğiz, evet de diyeceğiz ve alanlara ineceğiz. Teşkilat olarak her ilde kitleler oluşturacak ve onlarla birlikte inisiyatif alacağız. Bu ülkede istikrar olsun, ekmeğimizin ve emeğimizin değeri olsun istiyoruz. Biz biliyoruz ki, Türkiye’de istikrarlı bir yönetimin olmasına, İsrail, ABD karşı. Ülkemizde de karşı çıkanlar var, ama neden çıkıyorlar bilmiyorum. Bu süreç alanda herkese meseleyi izah etme ve Türkiye’yi istikrara kavuşturacak zemini oluşturma zeminidir.”


Son Güncelleme: 13.02.2017 17:53
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.