Gündem İskilipli Atıf Hoca

İskilipli Mehmet Atıf Hoca şehadetinin 93 yılında Çorum'da olduğu gibi yurt genelinde anılıyor.

04 Şubat 2019 Pazartesi 15:23
Gündem İskilipli Atıf Hoca

İskilipli Mehmet Atıf Hoca şehadetinin 93 yılında anılıyor.

İskilipli Atıf Hoca’yı anma programı kapsamında kabrinin bulunduğu İskilip’te her yıl olduğu gibi bu yıl da  ‘Şehadetinin 93. Yılında Medreseden Daracağı’na konulu panel düzenlendi. Kabri başında dualar edilirken, öğle namazına müteakip tarihi Ulu Cami’de mevlidi şerif okutuldu.

Ankara’da Mamak Çorumlular Derneği anma programı düzenlerken,  yerel ve yaygın basın ile sosyal medyada İskilipli Atıf Hoca’nın şehadetine yer veriliyor.

Yeni Şafak Gazetesi’nde bugün yayınlanan derlemede ise, İskilipli Atıf Hoca’nın hayatından kesitler sunulurken, haksız ve hukuksuz bir şekilde idam sehpasına götürülüşü gözler önüne seriliyor.

İşte o haber:

‘Fikirlerinin bedelini canıyla ödedi: İskilip Atıf Hoca şehit edileli 93 yıl oldu.

Ankara İstiklal Mahkemesi kararıyla 1926'da idam edilen İskilipli Atıf Hoca'nın vefatının ardından 93 yıl geçti. “Frenk Mukallitliği ve Şapka” adlı bir kitap yazan İskilipli Atıf Hoca, şapka kanunu çıkarıldıktan sonra yazdıkları yüzünden idam edildi. Batının ilmi yerine ahlaksızlığının örnek alındığını söyleyen İskilipli Atıf Hoca, fikirlerinin bedelini canıyla ödedi. Kabri 83 yıl boyunca bilinmeyen İskilipli Atıf Hoca'nın mezarı 11 yıl önce Ankara Şafaktepe Parkı'nda bulunarak Çorum'a defnedildi.

Ankara İstiklal Mahkemesi kararıyla 1926'da idam edilen İskilipli Atıf Hoca'nın vefatının ardından 93 yıl geçti.

Fikirleri ve yazdığı Frenk Mukallitliği ve Şapka isimli kitap nedeniyle idam edilen İskilipli Atıf Hoca, vefatından 82 yıl sonra defnedildiği mezarlıkta anıldı.

1875 yılında, Bayat'ın Toyhane köyünde doğan Atıf Hoca, altı aylıkken öksüz kaldı, dedesi Hasan Kethüda'nın himayesinde yetişti. Köy hocasından başladığı tahsiline 1891'den itibaren iki sene İskilip'te devam etti. Okulunda “İskilipli Mehmet” olarak anılan Atıf Hoca, müderrislik/profesör unvanıyla Fatih Camii'nde ders vermeye başladı ve İstanbul Dar'ül Fünun İlahiyat Fakültesi'ne girdi.

1905'te mezun olan Mehmet Atıf, Kabataş Lisesi'nde Arapça öğretmeni olarak göreve başladı ve bu yıl içinde Fatıma Zahide Hanım ile evlendi.

1922'de Dolmabahçe Sarayında Huzur dersleri verdi. Bu dönemde özellikle batılılaşma karşıtı yazılar yazdı.

Frenk Mukallitliği ve Şapka isimli kitap idama götürdü.

İskilipli Atıf Hoca şapka kanunundan yaklaşık iki yıl önce “Frenk Mukallitliği ve Şapka” adlı bir kitap kaleme aldı. Kitabında İskilipli Atıf, batının ilmini ve fennini almanın caiz olduğunu söylemiş ama o günlerde bunun yerine batının ahlaksızlığının alındığını yazdı.

Kitabı dönemin Milli Eğitim Bakanlığınca incelendi ve yayımına izin verildi.

Kitabını yazdıktan 1,5 yıl sonra şapka kanununa muhalefet etmek suçundan tutuklandı. İskilipli Atıf Hoca 4 Şubat 1926 Perşembe günü sabaha karşı Eski Meclis binasının yakınındaki çarşıda asılarak idam edildi.

Mahkeme başkanının şapka ve sarığı karşılaştırarak, ikisinin de bez parçasından ibaret olduğunu söylemesine karşılık, hâkimin arkasındaki bayrağı göstererek onun ham maddesinin de İngiliz bayrağının ham maddesiyle aynı olduğunu ama iki bayrağın bir olamayacağını söyleyerek cevap verdi.

11 YIL ÖNCE ANKARA'DA BULUNDU

Şapka Kanunu'na muhalefet ettiği gerekçesiyle Ankara İstiklal Mahkemesi kararıyla 1926'da idam edilen Atıf Hoca'nın naaşının yerini bulmak isteyen akrabalarına, eski Hatay Milletvekili Mehmet Sılay yardımcı olmuştu. Atıf Hoca'nın naaşı, Sılay'ın yürüttüğü 5 yıllık araştırmanın ardından 2008'de Ankara Şafaktepe Parkı'nda bulundu.

Bir otomobilin bagajında İskilip'e getirilen Atıf Hoca'nın naaşı, 28 Nisan 2008'de torunu Ahmet Faruk İmal, Sılay ve eski İskilip Belediye Başkanı Orhan Öztürk tarafından Gülbaba Mezarlığı'na defnedildi.

Birkaç yıl sonra defnedildiği yerden alınan Atıf Hoca'nın naaşı, İskilip Belediyesince mezarlıkta yaptırılan Anıt Mezar ve Külliye'ye nakledildi.

Atıf Hoca'nın torunu Ahmet Faruk İmal, kızı ve eşinin Atıf Hoca'nın mezarını göremeden öldüklerini söylemişti. İmal, Atıf Hoca'nın vefatının bir telgrafla ailesine bildirildiğini şöyle anlatmıştı:

"Kabrinin nerede olduğunu bilmeden, mezarı başında bir fatiha okuyamadan bu dünyayı terk edip gittiler. Onun ölümünü bile 1926 yılında bir cümlelik bir telgrafla öğrendiler. İçişleri Bakanlığına başvururlar ve bir ay sonra 'Hoca Atıf vefat etmiştir' şeklinde tek cümlelik bir telgraf geliyor. 'Biz öldürdük' falan demiyorlar. Kazayla oldu, kalp krizinden vefat etmiş gibi tek cümlelik bir telgrafla cevap veriyorlar.

Mahkeme başkanının şapka ve sarığı karşılaştırarak, ikisinin de bez parçasından ibaret olduğunu söylemesine karşılık, hâkimin arkasındaki bayrağı göstererek onun ham maddesinin de İngiliz bayrağının ham maddesiyle aynı olduğunu ama iki bayrağın bir olamayacağını söyleyerek cevap verdi.

Kaynak: Yeni Şafak

Son Güncelleme: 04.02.2019 15:47
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
Hacı Nuri 2019-02-05 13:48:40

Keşke Kurtuluş Savaşı'nda Yunan işgal kuvvetlerinin yanında yer alışını da yazsaydınız...

banner165