Çorum İnsani Değerler Platformu, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık’ın, cinsel sapkınlıkları bir insan hakkı olarak ilan etme cüretini gösterenlere yönelik en doğal itiraz ve protesto hakkını kullanan sivil toplum kuruluşlarının İstanbul’da gerçekleştirdikleri Büyük Aile Buluşmasına karşı sarfettiği sözleri eleştirdi:

İşte o açıklama:

"Kamuoyunun da takip ettiği üzere, cinsel sapkınlıkları bir insan hakkı olarak ilan etme cüretini gösterenlere yönelik en doğal itiraz ve protesto hakkını kullanan sivil toplum kuruluşlarının İstanbul’da gerçekleştirdikleri Büyük Aile Buluşmasına karşı Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı tarafından bir ulusal gazetede dile getirilen talihsiz açıklamalar büyük bir üzüntü ve hayal kırıklığına yol açmıştır. Aileyi korumakla görevli olan bir Bakanın aileyi savunan kimseleri sanki özgürlüklerin karşısındalar imiş gibi değerlendiren konuşmasının anlaşılır bir yönü bulunmamaktadır.

Bizler, malum girişim ve yapılar tarafından cinsel sapkınlıkların bir hastalık imiş gibi gösterilerek masumlaştırılmasına ve meşrulaştırılmasına asla razı olmayacağız.

Bu noktada, aileyi ve aile değerlerini korumakla yasa tarafından görevlendirilenlerin, hangi makamı işgal ediyorlarsa etsinler, bu değerlerle ne kadar ilgili ve iç içe olduklarını, nerede durduklarını kamuoyuna net bir şekilde açıklamalarını istemek en doğal hakkımızdır.

Aile olgusu Müslüman Türk milleti olarak bizlerin asla vazgeçmeyeceğimiz en önemli değerlerimizdendir. Aileye ve onun mahremine yönelik her türlü saldırıyı telin etmek inancımızın bir gereğidir.

Bir ülkenin, bir milletin en önemli sermayesi insanıdır, gençleridir, çocuklarıdır. Bu çocuklarımızı, gençlerimizi bizim için asil ve kutsal olan milli ve manevi değerlerimizle teçhiz edecek, yetiştirecek en temel birim olan ailenin dağıtılması çalışmaları bu millete yapılmış en büyük düşmanlıktır. Toplumsal cinsiyet eşitliği adı altında pazarlanan cinsiyetsizleştirme çalışmaları ile bir yandan Allah’ın insan fıtratına yerleştirdiği cinsel kimlikler dejenere edilmek istenmekte diğer taraftan da birileri yasal engelleri aşarak en iğrenç emellerine bu sayede ulaşmak istemektedirler.

Bir kısım AB projelerinde ve bazı büyükelçiliklerin proje çağrılarında açık bir şekilde ifade edilmek suretiyle uluslararası fonlarca milyon avroları bulacak şekilde çok ciddi anlamda finanse edilen bu sapkın örgütlerin gerçek yüzleri ile bilinmeleri büyük önem arz etmektedir.
Bu bağlamda kamuoyu bilmelidir ki söz konusu sapkınlıkların normalleştirilme çabaları 1948 ve 1953 yıllarında iki parça halinde ABD’de kurgulanan ve sahteliği açığa çıkmış olan Alfred Kinsey adlı bir biyoloğun raporuna dayanmaktadır. Güya bilimsel olan bu rapor cezaevlerinde çocuk istismarından yatan yüzlerce sapkın üzerinden kurgulanmış ve ABD hukuk düzenine dayatılmış bir büyük yalan ve manipülasyondur. Bu sahte raporda yazanların bilimsel gerçek olarak pazarlanması uluslararası bir planın parçasıdır.

Diğer taraftan bu manipülatif raporun Rockefeller Vakfı tarafından finanse edilmiş olması da amaçlanan şeyle ilgili bir kanaat oluşmasında dikkate alınması gereken bir diğer bilgidir. Bu raporun ardından başlatılan propaganda ile önce ABD’de ardından Avrupa Birliği bölgesi hukukunda kendisine yasal dayanak elde eden bu cinsel sapkınlıklar asla masum bir hastalık değildir, bir insan hakkı hiç değildir.

Varlığın en temel unsurlarından olan insanı ortadan kaldırmaya yönelik hiçbir talep ve girişim bir insan hakkı olarak değerlendirilemez, hak talebi olarak da karşılık bulamaz.

Bu vesileyle insanımızı manevi değerlerine sahip çıkmaya, bu değerlere yapılan hürmetsizliklere karşı haklı itirazlarını yapma konusunda da birlik ve beraberlik içinde hassas olmaya davet ediyoruz."