‘İkinci bir kurtuluş mücadelesi veriyoruz’

Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu (KYK) Çorum İl Müdürlüğü 'Yeni Türkiye Yeni Gelecek' konferanslarına devam ediyor.

07 Aralık 2016 Çarşamba 08:37
‘İkinci bir kurtuluş mücadelesi veriyoruz’

Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu (KYK) Çorum İl Müdürlüğü 'Yeni Türkiye Yeni Gelecek' konferanslarına devam ediyor.

Önceki akşam yapılan konferansın konuğu ise Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Uzmanı İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Haluk Alkan oldu.


Devlet Tiyatro Salonunda yapılan "Türkiye'de Sistem Sorunu" konulu konferansın açılış konuşmasını KYK İl Müdürü Erol Kavuncu yaptı.


'DÜŞÜNEN VE SORGULAYAN BİR GENÇLİK'


Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu olarak, gençleri, en değerli varlıklar ve geleceğin teminatı olarak gördüklerini belirten Erol Kavuncu, "Zira ülkelerin, milletlerin en büyük zenginlikleri, servetleri, yetişmiş insan gücü ve özellikle de genç nesilleridir.


İşte bu gerçeklikten hareketle Kredi ve Yurtlar Kurumu ailesi olarak bizler, yurtlarımızı sadece yenilip içilen, otel gibi kullanılan mekânlar olarak görmüyoruz. Geleceğimizin teminatı gençlerimizi hayata hazırlama adına Genel Müdürlüğümüzün talimatları doğrultusunda yurtlarımızda, konferanslar, seminerler, kurslar, atölye çalışmaları ve birçok sosyal sorumluluk projesinin gerçekleştirilmesinin çabası içerisindeyiz. Zira biz inanıyoruz ki, düşünen, soru soran, sorgulayan, kısaca derdi olan, hiçbir genç, terör örgütlerine, illegal oluşumlara teslim olmaz. Aklını, beynini hiç kimseye ipotek etmez, kiraya vermez" dedi.


'İKİNCİ BİR 'KURTULUŞ' MÜCADELESİ VERİYORUZ'


"Geleceği daha iyi yönetmek, hazırlıklı olmak mecburiyetindeyiz. Aileler olarak, devlet ve kurumlar olarak hedefimiz; Hz. Ali (ra)'in "Çocuklarınızı yaşayacakları çağa göre yetiştirin" fermanında olduğu gibi, ufku gören değil, ufkun ötesini de gören bir gençliği hayata hazırlamak en önemli hedefimiz olmalıdır" diyerek sözlerine devam eden Kavuncu, "Necip Fazıl Kısakürek üstadımızın ifadesiyle, "Zaman bendedir ve mekân bana emanettir. 'kim var' diye seslenilince, sağına ve soluna bakmadan, fert fert 'ben varım benim olmadığım yerde hiç kimse yoktur' şuurunda bir gençliği yetiştirmek mecburiyetindeyiz. Millet ve Ümmet olarak adeta ikinci bir 'kuruluş' 'kurtuluş' mücadelesi verdiğimiz şu günlerde buna mecburuz. Geçtiğimiz hafta bu mekânda misafirimiz olan Sayın Yavuz Bahadıroğlu üstadımız konuşmalarının bir yerine şöyle demişti. 'Milletimiz geçmişte yedi düvele karşı mücadele etti. Ancak bu gün de maalesef yedi değil on yedi ve hatta bütün küresel güçlere karşı mücadele veriyor' demişti. Diğer taraftan, son 30-40 yıl öncesi Türkiye'sinin koalisyon kaos, kargaşa, yokluk, yoksulluk ortamını bilmeyen yada bilmezlikten gelen, (özellikle belirli bir yaş ve tecrübenin altında olan) haz ve hız peşinde koşan, her şeyi hızla tüketen değersizleştiren, bazı kesimler, son 10-15 yıldır Türkiye'yi yöneten siyasi kadrolara 100 yıldır iktidar muamelesi yaparak bütün faturayı kesiyor, değişmesini istiyor ve kasıtlı olarak böyle bir algı yaratmaya çalışıyorlar" ifadelerini kullandı.


Erol Kavuncu'nun açılış konuşmasının ardından ise kürsüye Prof. Dr. Haluk Alkan geldi.


SİSTEM AYNI İŞLEYİŞLER FARKLI


Dünya'da siyasal yönetim sistemlerinin ne kadar aynı olursa olsun bulundukları ülkelerin sosyo-kültürel yapılarından dolayı farklı işlediklerini belirterek sözlerine başlayan Prof. Dr. Haluk Alkan, "Dünyada ne kadar parlamenter sistem, başkanlık sistemi yada yarı başkanlık sistemi varsa o kadar ayrı sistem vardır. Çünkü aynı sistemler farklı ülkelerde farklı sonuçlar verir. İşleyiş farklılaşır. Bunu ülkelerin sosyo-kültürel yapılarının farklı olması da etkiler. Bu farklılaşmalara rağmen devlet dağılmıyor. Her siyasal sistemin kendini oturttuğu bir meşruiyet zemini vardır" dedi.


Katılımcılara Hükümet sistemleri hakkında bilgi veren ve bunların ayrıştıkları noktaları anlatan Alkan, Türkiye'nin şuan parlamenter sistem ile yönetilmediğini vurgulayarak, "2007 yılında yapılan referandumla Anayasa da bazı değişiklikler yapıldı. Bunlar arasında Cumhurbaşkanın halk tarafından seçilmesi maddesi de vardı. Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmeye başlaması ile Türkiye yarı başkanlık sistemine geçmiştir. Ülkemizde şu an parlamenter sistem yok" şeklinde kaydetti.


Yıllardır Türkiye'nin en demokratik Anayasa'nın 1961 Anayasa'sı olduğunun söylendiğini anacak bunun aslında öyle olmadığını kaydeden Alkan, "Yılladır bize 1961 Anayasa'sını en demokratik Anayasa diye yutturdular. Ancak öyle değildi. Halkın seçtiği TBMM'nin yanında birde Senato vardı. Senato ile bürokratik vesayet güçlendi. Bürokratik vesayetin güçlenmesi 1982 Anayasa'sı ile de devam etti" şeklinde kaydetti. Konferans soru-cevap bölümünün ardından sona erdi.


Kaynak:www.corumhakimiyet.net


Son Güncelleme: 07.12.2016 10:25
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner165