'İktidar vicdanını rahatlatmaya çalışıyor'

Saadet partisi İl Başkanı Faruk Cıdık, Suriyelilere vatandaşlık verilmeden önce yapılması gerenleri söyledi.

14 Temmuz 2016 Perşembe 15:52
'İktidar vicdanını rahatlatmaya çalışıyor'

Saadet partisi İl Başkanı Faruk Cıdık, Suriyelilere vatandaşlık verilmeden önce yapılması gerenleri söyledi.


Önce barış ve toprak bütünlüğünün korunması gerektiğini belirten Cıdık, ‘Önce, barış ve toprak bütünlüğünü korumak gerekir. Vatandaşlıktan önce, Suriye’nin toprak bütünlüğünü temin etmek gerekir. İktidar vatandaşlık ile vicdanını rahatlatmaya çalışıyor” dedi.


Saadet Partisi’ne göre gerçek ve doğru çözümün, mültecilere vatandaşlık vermeden önce ve her şeyden evvel Suriye’nin toprak bütünlüğünü temin etmek gerektiğini ifade eden Cıdık, açıklamasına şöyle devam etti;


“İkinci olarak, Suriye’de barış ortamını sağlamak gerekir. Üçüncü aşamada, Suriyeli mültecilerin can ve mal emniyeti içinde, kendi özgür iradeleriyle, kendi ülkelerine dönmelerini sağlamak gerekir. Kısacası, çözüm yolu barıştan geçer. 

6 yıl önce vizelerin kalkmasıyla huzur içinde baklava yemek için Gaziantep’e geliniyor, kahve içmek için ise Halep’e gidiliyordu şimdi ise Obama’nın ‘Esad yürüyen bir ölüdür’ sözü ile başlayan süreçte şu tablo ortaya çıkıyor ‘Şam Camiinde namaz kılmak şöyle dursun, Sur Camii’nde bile namaz kılamaz hale geldik. Suriye’de altı yüz bin insan hayatını kaybetti. On binlercesi Akdeniz’in, Ege’nin soğuk sularında can verdi. On iki milyon Suriyeli yerinden yurdundan oldu. Üç milyon Suriyeli Türkiye’ye sığındı ve Türkiye bir mülteci kampına dönüştü’

OBAMA’NIN BİR CÜMLESİYLE HER ŞEY BİRDEN DEĞİŞTİ


Altı yıl önce Suriye ile vizelerin kalmasıyla huzur içinde alışverişlerin yaşanıyor ve seyahatler gerçekleşiyordu, şimdi ise yaşanan savaştan milyonlarca kişi etkilendi. ABD başkanı Obama’nın bir sözü ile Suriye için her şey değişti ‘Altı yıl öncesine şöyle bir bakalım: Ne güzel günlerdi, o günler! Türkiye ile Suriye arasındaki vize uygulaması kaldırılmış. Suriyeliler, örneğin, traş olmak veya baklava yemek için Gaziantep’e geliyor. Mardinli yahut Kilis’lim, kahve içmek için Halep’e yahut Şam’a gidiyordu. Ortaklaşa Bakanlar Kurulu toplanıyor, ortaklaşa savunma tatbikatları yapılıyordu. Ama Amerika Başkanı Obama’nın bir cümlesiyle her şey birden değişti. Diyordu ki Obama ‘Esad yürüyen bir ölüdür. En kısa zamanda gidecektir!’Ak Parti iktidarı, Obama’nın bu cümlesinin uygulamaya konulacağını zannetti ve hemen harekete geçti. ‘Suriye Zaferi’ için hazırlıklara başladı


EVDEKİ HESAP ÇARŞIYA UYMADI


İktidarın bölge üzerindeki planlarına bakıldığı zaman vahim bir tablo ortaya çıkıyor, iktidarın bu uğurda ihanet yasası sayılabilecek ‘ikiz yasaları’ çıkardı ‘On beş gün içinde Şam Camii’nde namaz kılmanın müjdesini’ verdi. Düşünceler, söylemlerden çok daha önemliydi. Buna göre ‘Esed, tıpkı Saddam gibi, tıpkı Kaddafi gibi gidecek, hem de en kısa zamanda 
gidecek, sonra Suriye’de Türkiye ile uyumlu, hatta Türkiye’nin kontrolünde bir hükümet kurulacaktı. Belki de Hatay’ın Türkiye’ye katılması gibi bir referandumla Suriye Türkiye’ye katılacaktı. Tıpkı Putin’in Kırım’ı ilhak etmesi gibi. Sonra Barzani’nin Kuzey Irak’ı ile anlaşılacak. Böylece, Küresel Emperyalistlerin oyunları ile elimizden alınmış olan Musul ve Kerkük yüzyıl sonra barış yoluyla, ‘Misak-ı Milli”ye uygun olarak, yeniden Anavatan’a, Türkiye’ye katılacaktı. Böylece Güneydoğu problemi, dolayısıyla terör sorunu da gayet tabii olarak, kendiliğinden sona erecekti. Ve artık kimse Türkiye’nin bölünmesinden söz edemeyecekti. Nitekim 1966’dan bu yana hiçbir iktidarın yasalaştırmaya cesaret edemediği, aslında birer ‘İhanet Yasası’ olan ‘İkiz Yasalar’(4867 ve 4868 sayılı kanunlar) Ak Parti Hükümeti tarafından çıkarıldı. Ancak evdeki hesap çarşıya uymadı. Çünkü Küresel Emperyalistlerle, Irkçı Siyonistlerin yüzyıl önce hazırladıkları ‘Büyük Ortadoğu Projesi’ yani Büyük İsrail Devleti’ni kurma projesi mükemmel bir biçimde işliyordu. Hatta Türkiye’yi de bölecek olan bu projenin Eş Başkanlığı Türkiye’nin Başbakanı’na verilmişti. Gelinen noktada sonuç ortadadır”

ŞAM CAMİİ’NDE NAMAZ KILMAK ŞÖYLE DURSUN, SUR CAMİİ’NDE BİLE NAMAZ KILAMAZ HALE GELMİŞİZ


Yaşanan gelişmelerden ortaya şu sonuçlar çıkıyor: ‘On beş günde gidecek olan Esad, aradan altı yıl geçmiş olmasına rağmen hâlâ yerinde duruyor. Hiçte gideceğe benzemiyor. Şam Camii’nde namaz kılmak şöyle dursun, Sur Camii’nde bile namaz kılamaz hale gelmişiz. Rusya, tarihte ilk defa, Güneyimize, Suriye’ye gelip yerleşmiş, Suriye’de altı yüz bin insan hayatını kaybetmiş, on binlercesi Akdeniz’in, Ege’nin soğuk sularında can vermiş, on iki milyon Suriyeli yerinden yurdundan olmuş, üç milyon Suriyeli Türkiye’ye sığınmış, Türkiye bir mülteci kampına dönüşmüş, Batı’nın da Sınır Bekçisi haline gelmiştir.’


AK PARTİ İÇİN BLOK SEÇMEN ANLAMINA GELEBİLİR


Suriyeli mültecilere ‘Türk Vatandaşlığı’nın verilip verilmemesi İktidarın yapılacak uygulamayla elde etmek istediği olası durumlar şu şekilde : “Hemen belirtelim ki, Ak Parti beş sebepten dolayı Suriyeli mültecilere vatandaşlık hakkı vermek isteyecektir. Ak Parti iktidarı, kendi vicdanlarını kısmen de olsa rahatlatmak için Suriyeli mültecilere Türk vatandaşlığı verilmesini gerekli görebilir. Çünkü bu insanların mülteci durumuna düşmelerinde Ak Parti iktidarının çok büyük vebali vardır. Ak Parti iktidarı, Suriyeli mültecilerin Türk vatandaşlığına alınmalarını ekonomik bakımdan zorunlu görebilir. Çünkü Türkiye, sayıları üç milyonu bulan bu insanlara, ya karşılıksız olarak ‘aş’ verecek, onları bedava doyurup giydirecek, barındıracak veya ‘iş’ verecektir. İş vermede en kestirme yol, bu insanların Türk vatandaşlığına alınmalarıdır. Ak Parti iktidarı, Suriyeli mültecilerin Türk vatandaşlığına alınmalarını ‘sosyal’ bakımından şart görebilir. Çünkü bu insanların hiç değilse çok önemli bir bölümünün Suriye’ye dönmeleri gibi bir ihtimal gözükmüyor. ‘Şu halde bu insanların Türk toplumuyla bir an önce kaynaşması lazım.’ Ak Parti, gayet iyi biliyor ki ekonomik sıkıntılar ve bilhassa şehit cenazeleri seçmen tabanında kaymalara sebep olmaktadır. Bu yüzden Suriyeli 
mültecilerin Türk vatandaşlığına alınmaları, Ak Parti için blok seçmen anlamına gelebilir. Ak Parti, Suriyeli mültecilerin Türk vatandaşlığına alınmalarını ‘Yeni Dış Politikaları’nın bir gereği olarak görebilirler.

DOĞRU ÇÖZÜM BARIŞ VE HUZUR ORTAMI SAĞLAMAK


Mültecilere vatandaşlık vermeden önce ve her şeyden evvel Suriye’nin toprak bütünlüğün korunması için adımlar atılması gerekiyor, ‘Bilindiği gibi Ak Parti’nin Yeni Dış Politikası ‘Düşmanların sayısını azaltmayı, dostlarının sayısını ise artırmayı’ amaçlamaktadır. Bu bağlamda, Suriyeli mültecilerin Türk vatandaşlığına alınmaları şüphesiz ki, Batı ülkelerini memnun edecektir. Saadet Partisi, mülteciler sorununun çözümü için bu yolların hiçbirini gerçekçi bulmamaktadır. Saadet Partisi’ne göre gerçek ve doğru çözüm, mültecilere vatandaşlık vermeden önce ve her şeyden evvel Suriye’nin toprak bütünlüğünü temin etmek gerekir. Unutmamak lazım ki Türkiye’nin birlik ve bütünlüğü Suriye’nin toprak bütünlüğüne bağlıdır. Yine asla unutmamak gerekir ki Ortadoğu bir apartmana benzer. Apartmanın bir dairesindeki yangın diğer daireleri de etkiler. Hatta tehdit eder. İkinci olarak, Suriye’de barış ortamını sağlamak gerekir. Ancak üçüncü aşamada, Suriyeli mültecilerin can ve mal emniyeti içinde, kendi özgür iradeleriyle, kendi ülkelerine dönmelerini sağlamak gerekir. Kısacası, çözüm yolu barıştan geçer. Biz, Saadet Partisi olarak, Suriye ile, Irak ile, Libya ile, Mısır ile Türkiye’nin barışması konusunda arabuluculuk yapabileceğimizi aziz milletimize tarihi bir görev olarak bildirmek isterim”

Son Güncelleme: 14.07.2016 15:58
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.