Külcü'den vefa iftarı

Çorum Belediyesi Ramazan ayı nedeniyle şehre katkı verenlere iftar verdi.

28 Haziran 2016 Salı 15:34
Külcü'den vefa iftarı


Çorum Belediyesi Ramazan ayı nedeniyle şehre katkı verenlere iftar verdi.


Belediye Başkanı Muzaffer Külcü’nün ev sahipliğinde Anitta Otel’de düzenlenen iftara, protokolün yanı sıra Çorum’a emeği geçen kamu ve sivil toplum temsilcilerinden yaklaşık 700 davetli katıldı.


Belediye projelerinin kısa tanıtımını yapan sinevizyonun ardından kürsüye gelen Belediye Başkanı Muzaffer Külcü, birlik ve beraberlik mesajları verdi.


İşte Külcü’nün o konuşması:


MUHABBET SOFRASI

“ Ramazan bizim için de farklı bir coşkuya vesile oldu. 30 gündür hemşehrilerimizle birlikte, dolu dolu bir Ramazan yaşıyoruz. Geçmiş yıllarda da benzer çok programlar yapmıştık. Ama bu seneyi farklı bir heyecan, farklı bir bereketle geçirdik. Her akşamımızı toplu bir programla değerlendirdik. Çocuklarla iftar yaptık, üniversite sınavına girecek gençlerle iftar yaptık, Hitit Üniversitesinde okuyan kız ve erkek öğrencilerle iftarlar yaptık, mahallelerimizden davet ettiğimiz gençlerle sahur programları yaptık, yaşlılarımızla iftar yaptık. Ben onlara ulu çınarlarımız diyorum. Mahallelerimizde iftarlar yapıyoruz. 30 Ramazan İftar Çadırımızda hayırseverlerin ikramlarına aracılık yaptık, yapıyoruz.


Bu programlarımıza toplamda 25 binden fazla katılım oluyor. Gerçek anlamda bir kaynaşma, muhabbet ortamı oluyor. Zaten biz bunlara "yemek ikramı" değil, "muhabbet sofrası" diyoruz. Birbirimize gönlümüzü açıyoruz.


VEFA İFTARI

Bu buluşmaların her birinden farklı bir haz duyuyoruz. Bu akşam bu birliktelikleri farklı bir noktaya taşımak istedik. 30 gün boyunca toplumun tüm katmanlarıyla buluşuyoruz. Bir de yaptığı işiyle, emeğiyle, yüreğiyle, fikriyle, sevdasıyla bu şehre hizmet eden insanlar var. Bu kimi zaman hatırlı bir esnaf, kimi zaman sanayici, kimi zaman STK temsilcisi, kimi zaman bir hoca efendi, kimi zaman bürokrat, kimi zaman bir akademisyen, kimi zaman bir öğretmen kimi zaman gazeteci, kimi zaman siyasetçi olabilmektedir. Bunların hepsinin de ortalıkta çok görünen, çok tanınan insanlar olması gerekmiyor. İşini iyi yapıyor olması yeterli.


Bu şehri dünün mirası olduğu kadar, yarının emaneti olarak gören bir anlayışla, taş üstüne taş koyan, bu şehir için söyleyecek güzel bir sözü olan herkese vefa borcumuz var. Onun için bugün bu salonda Çorum var. Tüm farklılıklarıyla, tüm renkleriyle, tüm zenginliğiyle Çorum var.


Mevlana'nın güzel bir sözü var: "Dostlarını daima vefa ile hatırla can! Arayan sen ol, bulan sen; Tanıyan sen ol, kucaklayan yine sen. Zira kula vefası olmayanın Hakk'a vefası olmaz” der. Bugün burada bu anlayışla oluşan bir topluluk var.


Milletvekillerimiz var, belediye başkanlarımız var, iş adamlarımız, bürokratlarımız, sanayicilerimiz, esnafımız, STK yöneticilerimiz, öğretmenlerimiz, hocalarımız, siyasetçilerimiz var. Bu şehre hizmet etmiş ya da ediyor olan herkesi hayırla yâd ediyorum. Şehir canlı bir organizma gibidir. Her an değişir, gelişir, tazelenir, yenilenir. Ve bir süreklilik esastır. Şehrin bugünlere gelmesinde, şu an aramızda olandan daha fazla burada bulunmayan insan vardır. Bu şehre hizmet eden herkesi, bu şehrin 
Belediye Başkanı olarak, tüm hemşehrilerimiz adına saygıyla, sevgiyle anıyorum. Hepsine müteşekkiriz.

Yaşayanlara: Allah'tan sağlıklı, mutlu uzun ömürler diliyorum. Vefat edenlere: Allah'tan rahmet diliyorum. Allah hepsinden razı olsun. Şimdi Belediye olarak bayrak bizde. Biz de bu bayrağı şimdi hakkıyla taşımaya gayret ediyoruz. Bu şehirde 15 mahallede 250 bin insanımızla birlikte yaşıyoruz. 250 bin insan bu şehrin hem sakini, hem sahibidir. Biz ise onların emanetçisiyiz. Buna inanıyoruz, böyle çalışmaya gayret ediyoruz. İşlerimizi planlarken ve yaparken sadece hizmetin gereği nedir, ona bakıyoruz. Her insanımızın değeri de aynıdır. Her mahallemizin değeri de aynıdır. Geride bıraktığımız 7 yıllık süreçte en hassas olduğumuz, hususlardan biri bu oldu. Her mahallemize yoluyla, parkıyla, alt yapısı, kültür merkezleri, sosyal destekler vs… adaletle hizmet götürmeye çalışıyoruz. Bundan sonra da inşallah böyle davranmaya devam edeceğiz.


Şimdi belediyecilik ve şehircilik anlayışımız la ilgili sizlere kısa bir değerlendirme yapmak istiyorum. Belediye elbette bir kamu kurumu; ama diğerlerinden farklı. Belediye ne Sağlık Müdürlüğüne benzer, ne Milli Eğitim Müdürlüğüne benzer. İşe buradan başladık.


BELEDİYEDE YÖNETİM ANLAYIŞI DEĞİŞTİ

Belediyeyi yeniden formatladık, yeniden tanımladık. Belediyemiz 7 yıldır, bir özel sektör kuruluşu gibi yönetiliyor. Belediyeler hem işleri, hem yöneticileri bakımından şehri en iyi tanıyan kurumlardır. Böyle de olması gerekir. İnsanın doğumundan ölümüne her anına şahittir, belediye. Bunun yanında bütün dünyada yerel yönetimler artık, "yetkileri, imkanları, kaynakları ve sorumlulukları bakımından yönetimin ağırlık merkezi haline gelmektedir."


Biz de Belediyeyi bu sorumluluk bilinciyle dizayn ettik. Mesaiyle tanımlanmayan bir çalışma temposu oluşturduk. Kendimizi 8 ila 5 arasına sıkıştırmadık. Yapılacak bir iş varsa, artık belediyemizde mesai o iş bitene kadar. Belediye üst yönetiminin cumartesi - pazarı yok. Akşam da 7 - 8, işimiz ne zaman biterse. Zamanla müdürlerimiz ve özellikle teknik personelimiz bu anlayışa kavuştu.


İŞ YAPTIK, MEVZUATA TAKILMADIK

Bir yeniliğimiz de mevzuata takılmamak oldu. Elbette; yasalara, hukuka, plana, programa uymak durumundayız. Uyuyoruz da, ama kendimizi asla mevzuata teslim etmedik. İş adamlarımızın, esnafımızın ya da bir insanın özel hayatında olduğu gibi , biz de belediyenin işinde risk alıyoruz, kararlı davranıyoruz, cesur adımlar atıyoruz ve sonuç alıyoruz.


İŞİMİZİ DOĞRU YAPIYORUZ

Vakit nakittir. Hiç birimizin vakti kıymetsiz değil. Hele şehrin vakti, hiç kıymetsiz değil. İsteyince bir çıkış bulunuyor. " Ya bir yol buluruz, ya da bir yol yaparız" Sonunda çoğunlukla işi hallediyoruz.


Buhara girişi; Bu hususta Buhara girişindeki yolun yapımı bir milattır. Belediyemiz proje yapan ve projeyi hayata geçiren bir belediye haline geldi. Belediyemizi proje üreten ve bunları kısa sürede hayata geçiren bir belediye haline getirdik. Şehirde çok büyük işlere imza atıyoruz. Bunlar birçok insanın hayal dahi etmediği işlerdi. Hala nasıl yapıldığına inanamayan, nasıl yapıldığını anlayamayan çok insan var. Hem doğru işler yapıyoruz. Hem de işimizi doğru yapıyoruz.


Bugün artık dünle mukayese edilmiyor. Ne yapılan iş ne beklenti olacak. Herkesin artık bir gelecek vizyonu var. İnsanlar dünden daha iyiyiz diyerek yetinmiyor. Doğal olarak hep daha fazlasını, daha iyisini istiyor. Böyle olunca biz de daha üretken olmak, daha yenilikçi adımlar atmak durumunda oluyoruz. Bu beklenti bizim heyecanımızı hep taze, motivasyonumuzu hep yüksek tutuyor. Başarımızın bir kaynağı da budur.


BELEDİYECİLİK VİZYONU

Belediyecilik vizyonumuzu 4 temel husus üzerine bina ettik. İnsan: Her şey insan için. İlk ayağımız "Sosyal Belediyecilik". Fatih Sultan Mehmet'in meşhur bir sözü var; "Hüner bir şehir bünyad etmektir, Reaya kalbin abad etmektir" der. Hoş geldin bebek, evde bakım hizmeti, çocuklara bayramlık elbise, gıda bankası, kültür merkezleri, engelli eğitim merkezi, spor salonları, kültür gezileri vs.


Sosyal belediyecilik çok farklı bir noktaya geldi. Bunlar bizim için iftihar vesilesi. Bunların çoğu görünmeyen işler. Görünmeyen işler ama bereketli işler. Sosyal Belediyecilik hizmetleri, toplumda çimento vazifesi görüyor.


DEĞİŞİMİN ADI OLDUK

Hizmet anlayışımızı şekillendiren diğer 3 husus ise; Atılım, yatırım ve katılım prensipleridir. Rutin işleri takip ederek bir yenilenme gerçekleştirmek mümkün değil. Biz Çorum'a DEĞİŞİM sözü verdik. Toplum inandı, güvendi görevi tevdi etti. Bu değişimi gerçekleştirmek için yatırımcı olmak, zaman - para ve insan kaynağımızı en verimli şekilde değerlendirerek, yatırımlar planlamak ve hayalleri zorlayacak işler yapmak gerektiğine inanıyoruz. Stat projesi böyle bir projedir, Kent park projesi böyle bir projedir. Aşağı Sanayi de artık sona geliniyor, orası böyle bir projedir. Bunları yaparken de tüm tarafların sesine de kulak veriyoruz. Belediyecilikte asıl hizmet sahası fiziki yatırımlar ve hizmetlerdir.


Bir şehri farklı kılan, diğerlerinden ayıran unsurlar fiziki yatırımlardır. Şehrin yaşam kalitesi buna göre şekillenir. İnsan, mekan ve şehrin birbiriyle muhteşem bir etkileşimi vardır. İnsan mekanı şekillendirirken; aslında bir sürecin sonucu olarak mekan da insanı şekillendirir. Yani insan ne kadar mekana hâkimse, mekan da insana o kadar hâkimdir. O ilişkinin doğru kurulduğu şehirlerde ortaya çıkan, bir ruh vardır şehre dair. Kimlikli, kişilikli bir şehir inşa etmek için, her şehre bir ruh kazandırmak gerekir.


Eski şehirlerin böyle bir ruhu vardı. Ne yazık ki şimdi bu ruh yok. 7 yıldır yaptığımız işlerde insan, mekan ve şehir arasında bir bağ kurmaya çalışıyoruz. İnşallah medeniyetimize ait eserlerin sayısı arttıkça, bizim yaşam biçimimize uygun mekanlar, eserler arttıkça bu ilişki daha da güçlenecek. Bu ilişkiyi güçlendirecek adımlardan biri de kentsel yenilenmedir. Şehrin içini yavaş yavaş temizliyoruz.


Şehrin 7 yıl önceki fotoğrafını gözünüzün önüne getiriniz, söylediklerimi daha net anlayabilirsiniz. Hala çok eksiğimiz var mı? Çok eksik var. Yapacak çok işimiz var mı? Çok iş var. Ama bir de gerçek var. Şehrin içini yavaş yavaş temizliyoruz. Bu bir kentsel yenilenmedir. Stat, Yukarı Sanayi (Bakırcılar), Terminal, Aşağı Sanayi (Dükkanlar), Hal, Devane, Buğday Pazarı, Belediye Asfalt Şantiyesi, Galericiler, Hayvan Pazarı, Traktörcüler, Keresteciler. Özgün bir şehir olabilmek için bu değişimi tamamlamamız lazım.


HASSASİYET GÖSTERİLECEK 4 HUSUS

Ayrıca şu 4 hususta da hassasiyet göstermemiz lazım.


Meydan: Meydanlar şehirlerin adeta dilidir. O kentle ilgili pozitif algı oluşturan, en önemli merkezlerdendir. İlk günümüzden beri çalışıyoruz. Artık sona yaklaştık. Mevcut Valilik önünde, Belediye Binası önünde, 25 bin m2'lik, 2 meydan olacak.


Park: Eski parkların halini biliyorsunuz. Kırık dökük, park demeye kırk şahidin gerektirdiği boşluk alanlardı. Şehre, insanlarımızın, çoluk çocuğuyla birlikte nefes alabileceği 160 tane park inşa ettik. Parklarla ilgili çalışmalarımız tamamlandığında 180'den fazla parkımız olacak. Bu parklar şehir içinde adeta küçük orman alanları… Yeşil alan miktarını artırdık. Parklarımız şehir içinde; güvenliğiyle, ferahlığıyla, yaşam alanlarına dönüştü.


Yol: "Yol medeniyettir". Bir yerin gelişmesinin en önemli koşulu ulaşımdır. Biz de bütün cadde ve sokaklarımızı şehrimize, insanlarımıza yakışacak şekilde yeniden yaptık. Yeni Cadde ve Bulvarlar açtık.


Mimari: Kimlikli bir şehir için, kimlikli binaların olması lazım. Mimari açıdan değer taşıyan binalar olması lazım. Bu konuda arsa sahipleri, müteahhitler ve mimarlardan şehir için daha fazla çaba ve fedakârlık beklediğimizi ifade etmek isterim.


Belediyemizin yaptığı inşa ettiği ibadethaneler, Kuran Kursları, Eğitim Kurumları, Kampüsler şehre kimlik kazandıran mimari bir anlayışla yapılıyor. Yeni yapılan binalara da bir standart getirdik. Bu yapılan hizmetler, vatandaşımızın takibinde. Anlık takip ediliyoruz. Artık iletişim çok güçlü. Adeta herkes televizyoncu, gazeteci oldu. İyi yapılan da kötü yapılan da dakikalar içinde binlerce insana ulaşıyor. Takdir, tebrik ve tenkitler anında ulaşıyor. Biz bundan memnun oluyoruz. Hakaret içermeyen her eleştiri ve tenkidi değerlendiriyoruz.


BELEDİYE YAPAR ALGISI OLUŞTU

Beklenti yükseldi, şehirde, Belediyeden beklentinin yükseldiğini gözlemliyoruz. Bunun iki sebebi var: Birincisi; hayat her yönüyle değişiyor, farklılaşıyor. Yeni durumlar, yeni alışkanlıklar, yeni beklentileri oluşturuyor. İkincisi ise; Belediyenin iş yapma kabiliyetinin görülmüş olmasıdır. Bu aslında bütün şehirler için bir gururdur. Bu beklentiyi oluşturan şey; "BİZİM BELEDİYEMİZ YAPAR, YAPABİLİR" algısıdır.


Belediye olarak biz de yakaladığımız trendin farkındayız. Sürekli kamuoyu araştırmaları ile kendimizi ölçüyor ve ölçtürüyoruz. Ölçemezseniz yönetemezsiniz, istatistik biliminin temel kuralı budur. Bundan da korkmamamız lazım. Tabi ölçmenin de bir usulü var, bana güzel bir resim yap derseniz, size güzel bir resim yapar, verirler. Bununla kendinizi aldatırsınız.


Bizim fotoğrafımızı çek derseniz, o zaman kendinizle yüzleşirsiniz. İyi sonuçlar alıyoruz. İnsan ilişkilerimiz ortada. Yatırım kalitemiz ortada. Hızımız ortada. Elbette bu Belediye için güven oluşturuyor.


250 BİN KİŞİNİN BELEDİYESİ

Altını bir kez daha çizmek istiyorum. Belediye şehrin belediyesi, 250 bin insanın belediyesi, ortak değeri. Başarı da, mutluluk da, bunun gururu da 250 bin insanın her birine aittir. Belediye kısmı tamam. Hamdolsun burada işler iyi gidiyor. Şimdi bunun ötesinde bir şey var; Bu heyetle, bu hâzırunla asıl bunu konuşmamız lazım.


HERKES KATKIDA BULUNMALI

Bu şehir hepimizin dedik ya. Bu şehir için hepimizin yapacağı bir şey var. Mutlaka vardır. Herkes bir işin ucundan tutmalıdır diye inanıyorum. Bu şehrin 15 yıldır, aktif siyasetinin içinde bulunan bir kardeşiniz olarak söylüyorum.


BİRLİKTE HAREKET KABİLİYETİ

Ortak hareket etme konusunda yeteri kadar başarılı değiliz. Birbirimizi aşağı çekerek hiçbir şeyi büyütmemiz mümkün değil. Halbuki birlikte başarmak, birlikte büyük olmak mümkün. Şahsen ben, bize karşı yapılacak bir eleştiriye karşı açığım. Gelin burada da, ortak hareket etme konusunda bir özeleştiriyi kendi dünyamızda yapalım. Eğer bu konuda doğru bir değerlendirme yapabilirsek, sonraki adımlar çok daha sağlıklı atılabilir.


KENT VİZYONU OLUŞTURULMALI

Bunun bir sonraki adımı "ortak bir kent vizyonunun oluşturulması'dır" Şehrin tüm dinamikleri ile bir araya gelerek, bir gelecek planlaması yapalım. Ona göre hedeflerimizi belirleyelim. Ve o hedefleri gerçekleştirmek için birlikte aynı hedefe vuralım. Şehrin beklentilerini gerçekleştirmek evvelemirde, siyasetçinin görevidir, derseniz bunu kabul ederim.


ŞEHİR HAYATINA YÖN

Ama tek başına yeterli mi derseniz, - yine 15 yıllık tecrübe ile söylüyorum ki - buna tek başına gücümüz yetmez. Olana da razı olamayız. Daha fazlası için, hep beraber daha fazla gayret göstermek zorundayız. Eğer şehri sadece dünün mirası değil, geleceğin de emaneti olarak görüyorsak, bu kaçınılmaz bir sorumluluktur. Bizler şehrin akışına kapılıp gidemeyiz. Bizim, şehrin hayatına yön vermemiz lazım.


Özellikle STK'lar, üniversite, meslek odaları, entelektüel çevreler, siyaset kurumu, medya vs… Bunlar sosyal yaşamın kurucu unsurları. Bunların, akışa razı olma lüksü yoktur. Bu kurumlar lokomotif görevi üstlenmek ve şehri 21. Yüzyılda gitmesi gereken, doğru hedefler neresi ise oraya taşımalıdır. Artık şehirler birbirleriyle rekabet ediyor. Dünya küçüldü. Her şey gözümüzün önünde. Böyle bir ortamda kaçınılmaz bir şekilde artık sadece devletler rekabet etmiyor. Şehirler de birbirleriyle yarışıyor. Tabi, İstanbul ya da Paris'le yarışalım, yarışmalıyız demiyorum. Ama herhangi bir şehir olarak da kalamayacağımıza inanıyorum. Bazı hususlarda eleştiri alsak da şimdiye kadar iyi geldik. Özellikle her fırsatta söylüyorum. Sanayicilerimize, iş adamlarımıza bir teşekkür borcumuz var. Bu topraklardan para kazanan insanlar, bütün zorluklara rağmen yeni yatırımlarını burada yapmaya devam ediyorlar. Merkezde artan nüfus bunun eseridir. İstihdam değerlerindeki veriler bunun eseridir. Bu değerlerin negatife dönmemesi için gayretimizi artırmalıyız.


DEĞİŞİME AYAK UYDURMALIYIZ

Kişiler olarak da şehir olarak da dünyadaki değişimi her alanda doğru okumalıyız. İnsanların ihtiyaçları hızla değişiyor. Tüketim alışkanlıkları hızla değişiyor. Buna bağlı olarak üretim yöntemleri hızla değişiyor. Alternatif ürünler çıkıyor. Bunu göz ardı edemeyiz.


Hayat bisiklet sürmeye benzer. Sürekli pedal çevirmek gerekir. Pedal çevirmeyi bırakınca bir süre aynı hızla gidersiniz. Sonra yavaşlar, sonra şanslıysanız yeniden pedal çevirip hızlanabilirsiniz; ama beraber yola çıktıklarınız sizden daha ilerde olur. Çoğunlukla durur ya da düşersiniz.


Buna benzer tecrübeleri, şehir olarak yaşadığımızı biliyorum. Şehrin bunu biz vizyon olarak kavraması, belirlemesi lazım. Sanayicimizi, üreticimizi bu konuda yalnız bırakmamalıyız. Çünkü sonuçlarından toptan fayda ya da toptan zarar görüyoruz. Şehir büyürse, ülke büyüyor; şehirler küçülürse, ülke küçülüyor.


2023 hedeflerine ulaşmak için bu dinamizmi korumalıyız. Ülke olarak önümüzde 2023 hedeflerimiz var. Siyaseten bunları destekleyen olur, yetersiz gören olur. Bunların hepsi mümkündür. Ulaşılır, ulaşılmaz. Bunlar tartışılabilir hususlar.


KÜLFETİ YÜKLENMELİYİZ

Bizim de şehir olarak 2023 hedeflerimiz olmalı. İhracatımızı nereye çıkaracağız? Kişi başı milli gelirimiz ne olacak? İstihdam sayısı, işsizlik oranı vs. bunları planlamak ve yük olan değil, yük alan bir şehir olmalıyız. Böyleyiz demiyorum. Ülke olarak o hedeflere ulaşmak hayalimiz. Şehir olarak o hedeflere ulaşmak ise görevimiz.


Şehre yapılan büyük yatırımlar var. Biten var, Projesi var. Doğalgaz, duble yollar, otoyol projesi çalışılıyor, hızlı tren projesi yapılıyor. Şimdi gündemimizde havaalanı var. Yapılanı var, yapılacak olanı var. Hayatımda hiç popülizm derdim olmadı. Hep realist hep rasyonel davranmaya çalıştım.


Ben inanıyorum, havaalanı dahil, 2023' e kadar bunların hepsi yapılır. Çorum'un bu potansiyeli var. Bazı işlerde daha çok yoruluyoruz. Bazen birbirimizi daha çok yoruyoruz. Bazen gecikiyoruz. Ama sonunda başarıyoruz. Bunların hepsi gerçekleşir. Her konuda en iyisi biz oluruz diye bir iddiamız yok. En iyilerden biri olmak için - tabi, bunları ölçek ekonomisi içinde söylüyorum- şehir olarak bir iddiamız olmalı. Her şey istediğimiz gibi olmayabilir. Her şey istediğimiz zaman olmayabilir. Biz hep daha ötesi için çalışmalıyız. Hiçbir olumsuzluk bizim moralimizi bozmamalı.


BİR, İRİ VE DİRİ OLALIM

Her şeyi başarırız, yeter ki birbirimize sımsıkı sarılalım. Her konuda aynı şeyi düşünmek zorunda değiliz. Her işi aynı biçimde yapmak zorunda da değiliz. Ama ortak hedefler konusunda aynı hissiyatı taşımalıyız. Bir yanımızın zayıflamasının, Çorum'un zayıflaması, mecalsiz düşmesi olduğunu bilelim yeter. Hünkar Hac-ı Bektaş Veli'nin dediğine göre, bir olmak, iri olmak, diri olmak zorundayız.


BİZ BİRLİKTE ÇORUM’UZ

Bir olacağız, beraber olacağız, kardeş olacağız ve birlikte Çorum olacağız. Şehirlerin, kurumların hayatı da insanın hayatı gibi. Birlikte güçlüyüz. Farklılıklarımız, zenginliğimiz olmalıdır. Bir kilimin motifleri gibi, rengârenk ama uyum içinde. İhtilafları konuşarak, ayrılıkları konuşarak varılacak bir yer yok. İhtilafa düşenler hep kaybetti. İki kişinin ihtilafından hep üçüncü işi kazanmıştır.


ORTAK PAYDA ÇORUM

Hepimiz Çorum ortak paydasında buluşup, aynı hedefler için yürümeliyiz. Yani; bir olacağız, beraber olacağız, kardeş olacağız ve birlikte Çorum olacağız. Bizi ileriye taşıyacak olan ruh, bu ruhtur. Aslında Türkiye'yi büyük hedeflere götürecek olan da bu ruhtur, bu duygudur. Bu gayretlerin merkezi olan Belediyemiz her zaman emrinizdedir. “


Son Güncelleme: 28.06.2016 15:43
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.