Müftü’den bayram mesajı

Müftü Dr. Ahmet Akın, Kurban Bayramı nedeniyle günün önem ve anlamını belirten açıklama yaptı.

19 Ağustos 2018 Pazar 01:36
Müftü’den bayram mesajı

Müftü Dr. Ahmet Akın, Kurban Bayramı nedeniyle günün önem ve anlamını belirten açıklama yaptı.

İşte o açıklama

“İbadetler, Müslüman kalma şuurumuzu diri tutan sembollerdir. Çünkü onlar şeklî boyutlarından daha derunî bir anlam içermekte… O da bir gönül yüceliği yakalayıp kurbet-i Rahman’a kavuşmak… Kurbet-i Rahman… Rahman’ın yakınlığı… Bir Müslümanın bütün ömrü boyunca koşusu onadır… Her ibadet Müslümanı O’na götürür …

Kurban, bizi yoktan var eden, bin bir çeşit nimete gark eden, rahmeti, gücü her zerreyi kuşatan, Allah’a yakınlaştıran yüce bir ibadet…

Kurban... İsmail olana sabır ve teslimiyet, İbrahim olana azim ve niyet...

Kurban, “Bismillahi Allahü ekber” derken İbrahim olmak… onun ve oğlu Hz. İsmail’in Yüce Allah’ın buyruğuna itaat konusunda verdikleri başarılı imtihanı yâd etmek…

Sonra da dua etmek: “Şüphesiz benim namazım da, diğer ibadetlerim de, yaşamam da, ölümüm de âlemlerin Rabbi Allah içindir.” (En’am, 162)

Kurban, bir bayram, aynı zamanda sevinçleri büyütme mevsimi...

Önce kendi gönüllerimizi bir sevinç yumağı haline getirip, sonra anne – babamızın gönüllerini alıp, çocuklarımızı, şefkat ve merhamete muhtaç öksüz ve yetimleri, yoksul ve kimsesizleri, hasta yatağında ziyaretçi bekleyenleri sevindireceğimiz, insanî duyarlılıkları ve yardımlaşmayı öne çıkararak bütün insanlığın gözlerine sevinç taşıyacağımız müstesna zaman dilimi…

Söz gelimi, kurban, sıradan bir hayvan boğazlama değildir. Mümin, Allah’a kulluğunu, teslimiyetini, sonsuz sevgisini, bağlılığını, sadakatini, O’nun için her şeyini feda etmeye hazır olduğunu, adanmışlığını, tüm kötülüklerden tevbe edip arınma kararıdır. Kurban kesen mümin, bir bakıma Allah ile misakını yeniler. Mümin birey, Hz. İbrahim’i örnek edinmişçesine, kurban kesmekle, gerçekte kendi İsmaillerinin tümünü kurban ettiğini ilan etme, kurbanının kanı akarken kendi içindeki olumsuzlukları boşaltıp arınma durumundadır.

Kurban keserken müminin, Kur’an’dan ilhamla yaptığı dualar, onun bu ruh dünyasını ana hatlarıyla ortaya koyacak niteliktedir: “Kuşkusuz ben yönümü/yüzümü/bütün varlığımı, yerin ve göklerin yaratıcısı Allah’a dosdoğru biçimde yönelttim. Ben, O’na ortak koşanlardan değilim. (En’am, 79) “Kuşkusuz namazım, kurbanım/ibadetim, hayatım ve ölümüm, yalnız âlemlerin Rabbi olan Allah’a özgüdür.” (En’am, 162)

Kurban ibadetiyle ilgili bütün işlemlerin, mümin için tam bir imanî arınma sürecini oluşturacak nitelikte bir duyarlılıkla gerçekleştirilmesi öngörülmektedir. Sırf Allah rızasına endeksli yapılması istenilen bu ibadetin, bu odaklanmanın gereği olarak her yönüyle güzel yapılması istenmektedir; kesiminden, her şeyinin değerlendirilmesine kadar: “Allah her işi güzel yapmayı (ihsan’ı) emretmiştir… Bir hayvanı keseceğiniz zaman, onu güzelce kesin. Biriniz hayvan keseceği zaman, bıçağını bilesin ve hayvana eziyet çektirmesin.” (Ebû Davud, Dahaya, 10-11; İbnMace, Zebaih, 3)

Kur’an’ın sık sık kullandığı bir kavram vardır: Muhsin. İhsan sahibi anlamında… İhsan, yapılan işi iyi ve güzel yapmak demektir. Peygamber Efendimiz’in ifadesiyle, muhsin, yaptığı her işi Allah’ı görüyormuşçasına, O’na beğendirmek kaygısıyla; dolayısıyla iyi ve güzel yapan mümindir. (Buhârî, İman,1) Allah, müminlere ihsanı emretmekte (Nahl, 90), muhsinleri çok sevdiğini (Maide, 13) ve onların ecrini asla zayi etmeyeceğini belirtmektedir. (Tevbe, 120)

Bizim dindarlık anlayış ve uygulamalarımız acaba ne kadar muhsince? Söz gelimi, Kurban ibadetimizi böyle bir duyarlılıkla mı yerine getiriyoruz? Kurban konusunda Hz. Peygamber’i ne kadar örnek alabiliyoruz? Kurban ibadetinin ifasında, İslâmî edep, zarafet, incelik, duyarlılık, güzellik, ölçülülük, hakkaniyet, estetik zevk gibi, Allah’a teslimiyetin güzellikleri ne ölçüde tezahür edebiliyor? İnanan inanmayan herkesin, “Bak, işte böyle olur!” diyebildiği muhsince örnekliği sergileyebiliyor muyuz?

Kurban Bayramında Dini Görevlerimiz

Bilindiği gibi senede iki dini bayramımız vardır. Bunlar Ramazan bayramı ile Kurban bayramıdır. Kurban bayramı günlerinde üzerimize vacip olan üç tane dini görevimiz vardır.

1- Bayram Namazını Kılmak

Hem Ramazan orucu ve hem de Ramazan ve Kurban bayramı namazları Peygamber efendimizin Medine’ye hicretlerinin ikinci senesinde meşru kılınmış ve ilk bayram namazları da o sene içerisinde Peygamber efendimiz ve ashabı tarafından kılınmıştır. Sevgili Peygamberimize Medine hayatı boyunca hizmet etme şerefine nail olan Enes b. Mâlik hazretlerinin rivayetine göre, Efendimiz Medine’ye hicret ettiklerinde Medinelilerin cahiliye döneminden kalma her sene kutladıkları iki bayramları vardı. Bu bayram günlerinde eğlenirler, oynarlar, neşelenirlerdi. Bunların yerine Ramazan ve Kurban bayramı meşrû kılınınca Peygamber Efendimiz: “Allah size o iki gününüzün yerine, onlardan daha hayırlı iki bayram lütfetti. Bunlar; Ramazan bayramı ile Kurban bayramıdır.” (Ebû Dâvûd, Salât, 239) buyurdu. İşte o tarihten itibaren günümüze kadar İslam âleminde bayram namazları büyük bir cemaatle ve coşku ile kılınmaktadır. Bundan sonra da inşallah kıyamete kadar kılınmaya devam edecektir.

2- Kurban Kesmek

Kurban bayramı günü ilk yapacağımız şey bayram namazını kılmak, ikinci olarak yapacağımız şey de kurban kesmektir. Peygamber efendimiz böyle yapardı. Ümmetine de böyle yapmalarını emretmiştir.

3- Teşrik Tekbirleri

Kurban bayramı günlerinde yapmamız gereken dinî görevlerimizden biri de teşrik tekbirleridir. Teşrik tekbirleri arefe günü sabah namazından başlayarak, bayramın dördüncü günü ikindi vaktine kadar devam eden 23 vakitte getirilir. Bu günlere eyyâm-ı teşrîk / teşrîk günleri denir. Bu günlerde kadın erkek her müslümanın farz namazlardan sonra teşrik tekbirlerini getirmek vaciptir.

Kurbanın hükmü ;

Sözlükte yaklaşmak, Allah‟a yakınlaşmaya vesile olan şey anlamlarına gelen kurban, dinî bir terim olarak, Allah‟a yaklaşmak ve O‟nun rızasına ermek için ibâdet maksadıyla, belirli şartları taşıyan hayvanı usulüne uygun olarak kesmeyi ve bu amaçla kesilen hayvanı ifade eder (İbn Âbidin, Reddu‟l-Muhtâr, VI, 312). Kurban Bayramında kesilen kurbana udhiye, hacda kesilen kurbana ise hedy denir.

Akıllı, hür, mukim ve dini ölçülere göre zengin sayılan mümin, ilâhî rızayı kazanmak gayesiyle kurbanını kesmekle hem Cenab-ı Hakk‟a yaklaşmakta, hem de maddi durumlarının yetersiz olması sebebiyle kurban kesemeyenlere yardımda bulunmaktadır (Serahsî, el-Mebsût, XII, 8; İbnNüceym, el-Bahru‟r-Râik, VIII, 197). Bu ibadetin ruhunda Hakka yakınlık ve halka fedakârlıkta bulunma anlayışı vardır.

Rabbimiz kurban bayramını, bayram namazını ve kurban ibadetini bize haber verirken şöyle buyuruyor: “(Resûlüm!) kuşkusuz biz sana Kevser`i verdik. Şimdi sen rabbine kulluk et (namaz kıl) ve kurban kes. Asıl sonu kesik olan, şüphesiz sana hınç besleyendir (Kevser, 1-3)”

Kurban keserken dikkat edilecek hususlar.

1.Usulüne göre bir kesim yapmış olmak için hayvanın yemek ve nefes borularıyla, iki atardamarından en az birinin kesilmesi gerekir. Bu şekilde yapılan bir kesim sırasında, hayvanın omuriliğinin kesilmesi mekruhtur. Bu konuda etlik kesim ile kurbanlık kesim arasında bir fark yoktur.

2. Hayvanın canı çıkmadan başının gövdesinden ayrılmamasına özen gösterilmelidir.

3. Kurban edilecek hayvana acı çektirilmemeli ve eziyet edilmemelidir. Bu nedenle hayvanlar ehil kişiler tarafından kesilmeli ve kesim işlemi süratli bir şekilde yerine getirilmelidir.

4. Çevre temizliği için gerekli tedbirler alınmalıdır.

5. Aynı şekilde, hayvanların bir diğerinin kesimini görecek şekilde yan yana bulundurulmamalarına azami özen gösterilmelidir.

Kurban etinin değerlendirilmesi.

Hz. Peygamber (s.a.s.) kurban etinin üçe taksim edilip, bir bölümünün kurban kesemeyen yoksullara dağıtılmasını, bir bölümünün akraba, tanıdık ve komşularla paylaşılmasını, bir kısmının da evde yenmesini tavsiye etmiştir (EbûDâvûd, Dahâyâ, 10). Ailenin fakir olması durumunda etin tamamı da evde bırakılabilir (Tahâvî, ŞerhuMeâni‟l-Âsâr, Beyrut 1399, IV, 185). Ancak, durumu iyi olan Müslümanların, toplumda muhtaçların arttığı bir dönemde kurban etlerinin çoğunluğunu dağıtmaları uygun olur. Bayram günlerinde mazlum ve mağdur Müslümanların zulümden, haksızlıktan kurtulmaları için dua etmekten geri kalmamalıyız. Özellikle Filistin`de, Gazze`de, Arakan `da ve Suriye`deki kardeşlerimizi unutmamalıyız. Çevremizdeki fakir, yoksul, öksüz ve kimsesizleri de yardımsız bırakmamalıyız.

Bu duygu ve düşüncelerle Çorum halkının Kurban Bayramını kutluyor, bayram namazının Sabah saat 06.37`de kılınacağını hatırlatarak bu bayramın hepimize ülkemize, milletimize ve bütün müslümanlara huzur ve mutluluk getirmesini Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyorum.”

Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.